iltasyazilim
FD Üye
Kulluk edebi; hatâ ve kusurları nefsinden, bütün muvaffakıyetleri ise Allah’tan bilmeyi gerektirir
Ebû’lHasan Harak?nî Hazretleri buyurur:
“«Amel işlemen gerekmez!» demiyorum Lâkin yaptığın ameli acaba sen mi yapıyorsun, yoksa sana yaptırılıyor mu, bunu bilmen gerekir Aslında kul, Allâh’ın sermayesiyle ticaret yapmaktadır Sermayeyi Allâh’a verip gittiğinde, evvel de Allah, âhir de Allah, ortası da Allah’tır Ticaretin O’nun sâyesinde kâr eder, senin sâyende değil! Pazarda kendisi için pay görene, oraya yol yoktur 1
Kulluk edebi; hatâ ve kusurları nefsinden, bütün muvaffakıyetleri ise Allah’tan bilmeyi gerektirir
Unutmamalıyız ki hepimiz yoktan var edildik Var olmak için ve milyonlarca varlık içinde eşrefi mahlûkat olan “insan kılınmak için bir bedel ödemedik Rabbimiz bize farkında olduğumuz ve olmadığımız sayısız lûtuflarını meccânen ve keremen ihsân eyledi
O’na şükür için yaptığımız ibadet, tâat, hizmet ve ameli sâlihler de O’nun bize bir lûtfu Zira O bize bu yolda güç ve imkân verdiği için biz bunlara muvaffak kılınıyoruz Dolayısıyla kendimize âit hiçbir sermayemiz yok Sırf Allâh’ın bize verdikleriyle, O’nun rızâsını celbetmeye çalışıyoruz
Bir düşünelim: Cenâbı Hak bize göz nîmetini lûtfetmese biz nasıl görebilirdik? Vücûdumuza güçkuvvet vermese biz nasıl bir şeyler elde edebilirdik? Bize tefekkür melekelerini vermese nasıl düşünebilirdik?
Velhâsıl, elimizde ne kadar güç ve sermaye varsa hepsi Cenâbı Hakk’a âit Bu sebeple bir müslümanın lügatinde “ben olmayacak Gönlünde benlik dâvâsı bulunmayacak Kulluğunu unutmayacak Elindeki bütün nîmetleri Hak’tan bilecek; “Ben yaptım, ben kazandım! demeyip dâimâ; “Sen lûtfettin yâ Rabbi; bu, Rabbimin fazlındandır! diyecek…
HZ MUSA’YI (AS) ‘BEN’LİKTEN KURTARAN KONUŞMA
Rivâyete göre Cenâbı Hak, Hazreti Mûsâ’ya:
“Firavun’a git; çünkü o iyice azdı… (Tâhâ, 24) buyurduğu zaman Mûsâ aleyhisselâm, âile efradını ve davarlarını zâhirde emânet edeceği bir kimse olmadığından:
“–Yâ Rabbi! Ev halkım ve davarlarım ne olacak? dedi
Bunun üzerine Cenâbı Hak şöyle buyurdu:
“–Ey Mûsâ! Ben’i bulduktan sonra başka ne istersin? Sen Ben’im emrimi edâya koş! Bana bağlan ve teslîmiyet göster! İstersem, kurdu koyunlarına çoban yapar ve meleklerimi de âilene muhâfız kılarım
Ey Mûsâ! Nedir bu düşündüğün? Annen Sen’i denize bıraktığı zaman Sen’i kim kurtardı? Bundan sonra Sen’i annene tekrar kim kavuşturdu? Hani sen, birini kazâ ile öldürmüştün de Firavun Sen’i aramaya koyulmuş ve öldürmeye azmetmişti; o vakit Sen’i ondan kim muhafaza etti?
Mûsâ aleyhisselâm bu sözleri hem dinliyor, hem de her cümlenin sonunda:
“–SEN, SEN, SEN YÂ RABBİ! diyordu2
1 Attâr, Tezkiretü’lEvliyâ, s 625
2 Ahmed erRufâî, Hâletü Ehli’lHakîkati Meallâh, s 337
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları
Ebû’lHasan Harak?nî Hazretleri buyurur:
“«Amel işlemen gerekmez!» demiyorum Lâkin yaptığın ameli acaba sen mi yapıyorsun, yoksa sana yaptırılıyor mu, bunu bilmen gerekir Aslında kul, Allâh’ın sermayesiyle ticaret yapmaktadır Sermayeyi Allâh’a verip gittiğinde, evvel de Allah, âhir de Allah, ortası da Allah’tır Ticaretin O’nun sâyesinde kâr eder, senin sâyende değil! Pazarda kendisi için pay görene, oraya yol yoktur 1
Kulluk edebi; hatâ ve kusurları nefsinden, bütün muvaffakıyetleri ise Allah’tan bilmeyi gerektirir
Unutmamalıyız ki hepimiz yoktan var edildik Var olmak için ve milyonlarca varlık içinde eşrefi mahlûkat olan “insan kılınmak için bir bedel ödemedik Rabbimiz bize farkında olduğumuz ve olmadığımız sayısız lûtuflarını meccânen ve keremen ihsân eyledi
O’na şükür için yaptığımız ibadet, tâat, hizmet ve ameli sâlihler de O’nun bize bir lûtfu Zira O bize bu yolda güç ve imkân verdiği için biz bunlara muvaffak kılınıyoruz Dolayısıyla kendimize âit hiçbir sermayemiz yok Sırf Allâh’ın bize verdikleriyle, O’nun rızâsını celbetmeye çalışıyoruz
Bir düşünelim: Cenâbı Hak bize göz nîmetini lûtfetmese biz nasıl görebilirdik? Vücûdumuza güçkuvvet vermese biz nasıl bir şeyler elde edebilirdik? Bize tefekkür melekelerini vermese nasıl düşünebilirdik?
Velhâsıl, elimizde ne kadar güç ve sermaye varsa hepsi Cenâbı Hakk’a âit Bu sebeple bir müslümanın lügatinde “ben olmayacak Gönlünde benlik dâvâsı bulunmayacak Kulluğunu unutmayacak Elindeki bütün nîmetleri Hak’tan bilecek; “Ben yaptım, ben kazandım! demeyip dâimâ; “Sen lûtfettin yâ Rabbi; bu, Rabbimin fazlındandır! diyecek…
HZ MUSA’YI (AS) ‘BEN’LİKTEN KURTARAN KONUŞMA
Rivâyete göre Cenâbı Hak, Hazreti Mûsâ’ya:
“Firavun’a git; çünkü o iyice azdı… (Tâhâ, 24) buyurduğu zaman Mûsâ aleyhisselâm, âile efradını ve davarlarını zâhirde emânet edeceği bir kimse olmadığından:
“–Yâ Rabbi! Ev halkım ve davarlarım ne olacak? dedi
Bunun üzerine Cenâbı Hak şöyle buyurdu:
“–Ey Mûsâ! Ben’i bulduktan sonra başka ne istersin? Sen Ben’im emrimi edâya koş! Bana bağlan ve teslîmiyet göster! İstersem, kurdu koyunlarına çoban yapar ve meleklerimi de âilene muhâfız kılarım
Ey Mûsâ! Nedir bu düşündüğün? Annen Sen’i denize bıraktığı zaman Sen’i kim kurtardı? Bundan sonra Sen’i annene tekrar kim kavuşturdu? Hani sen, birini kazâ ile öldürmüştün de Firavun Sen’i aramaya koyulmuş ve öldürmeye azmetmişti; o vakit Sen’i ondan kim muhafaza etti?
Mûsâ aleyhisselâm bu sözleri hem dinliyor, hem de her cümlenin sonunda:
“–SEN, SEN, SEN YÂ RABBİ! diyordu2
1 Attâr, Tezkiretü’lEvliyâ, s 625
2 Ahmed erRufâî, Hâletü Ehli’lHakîkati Meallâh, s 337
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları