Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

NEFSİN devamı ve şeytanın nefse tesiri

NEFSİN devamı ve şeytanın nefse tesiri
0
260

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
17 YALAN, TEKZİB
Bu konudaki Âyeti Kerîme'ler aşağıdadır

Fentekamnâ minhüm fenzur keyfe kâne âkibetülmükezzibîn
43Zuhruf25
Bunun üzerine biz onlardan öç aldık, yalancıların sonunun nasıl olduğuna bir bak

Ya eyyühellezine âmenû lime tekûlûne mâ li tefalûn Kebüra melden indellâhi en tekûlû mâ lâ tefalûn
61Saf2,3
Ey imân edenler, yapmadığınz şeyi niçin yaptığınızı söylersiniz, yapmadığınız şeyi yaptık demeniz, Allah kat'ında büyük gazaba sebep olur

Ve men yeksib hatîeten ev ismen sümme yermi bihî berîen fekadihtemele bühtânen ve ismen mübinâ
4Nisa112
Kim yanılır veya suç işler de, sonra onu bir suçuzun üstüne atarsa, şüphesiz iftira etmiş ve günah işlemiş olur


18 ZULÜM
Zulüm zalime derecat kaybettirir mazluma ise derecat kazandırır

Ve men yef'al zâlike udvânen ve zulmen fesevfe nuslîhi nârâ
4Nisa30
Bunu kim yapar düşmanlık ve zulüm ederse, onu ateşe sokarız

İnnehû kâne zalûmen cehûlâ
33Ahzab72
İnsan, pek zalim ve cahildir

İnnelinsâne lezalûmün keftâr
14İbrahim34
Doğrusu insan pek zalim ve çok nankördür

19 ZAN
Başkaları hakkında onların belkide yapmadıkları birşeyi onlar yapmış gibi düşünmek zandır Ve bu düşüncemiz, o kişiyi görmediğimiz halde bir suç işliyormuş gibi bir hükme bizi sürüklerse o zaman bu zan büyük bir günahtır

İn yettebiûne illezzanne ve mâ tehvelenfüs
53Necm23
Onlar yalnız zan ve tahmine, nefsimizin arzularına uyarlar

Ya eyyühellezîne âmenüctenibu kesîran minezzan, inne ba'dazzanni ism
49Hucurat12
Ey imân edenler zannın çoğundan sakının, şüphesiz bazı zanlar (sui zan) günahtır

Ye mâ lehüm bihî min ılm, in yettebi’ûne illezzan, ve innezzanne lâ yüğnî minelhakkı şeyâ
53Necm28
Onların bu sözleri hakkında hiçbir bilgileri yok Onlar sadece zanna ittiba ederler Zan ise insanı bir hakkı bilmek rnecburiyetinden vareste kılamaz (dışında tutamaz)

Ve mâ halaknassemâe velerda ve mâ beynehüma bâtılâ zâlike zannüllezîne keferû, feveylünlillezîne keferû minennâr
38Sad27
Biz, yeri, göğü ve aralarındakileri boşuna (batıl) yaratmadık Boşuna yaratmak sadece kâfirlerin zannıdır

İn yettebiûne illezzenne ve inhüm illâ yehrusûn
10Yunus66
Onlar, ancak o zanna tâbî olurlar Ancak tahmin ederler

Ve mâ yettebiu ekserühüm illâ, zannâ, innezzanne lâ yüğni minelhakkı şeyâ
10Yunus36
Onların ekserisi ancak zanna tâbî olurlar, şüphesiz zan hiçbir zaman hakkın yerine geçmez

İnnehümüttehazû şeyâtîne evliyâe min dûnillâhi ve yehsebûne ennehüm mühtedûn
7Araf30
Şüphesiz onlar Allah’ı bırakarak şeytanı dost edinmişlerdir ve hidayete erdiklerini zannediyorlardı

Kul hel ındeküm min ilmin fetühricûhülena, in tettebiûne illezanne ve in entüm illâ yahrusûn
6En'âm148
Onlara de ki; Eğer bir bilğiniz varsa onu bize çıkarırsanız siz zandan başka bir şeye tâbî olmazsınız, kuru kuru tahminde bulunursunuz

Ve in tütı' eksera men filerdı yüdıllûke an sebılillâh, in yettebiûne illezzanne ve inhüm illâ yahrusûn
6En'âm 116
Yeryüzünde olanın ekserisine itaat edersen onlar seni Allah yolundan saptırırlar Onlar ancak zandan başka
birşeye tâbî olmazlar Onlar kuru kuru tahminde bulunurlar

NEFSİN TALEPLERİ

Nefs çok yönlüdür Çünkü bir hedefi yoktur Çok şeye karşı alâka duyabilirFakat bunlardan herhangi bir tanesi daima dominanttır, önde gelir Bu arzusu tatmin edilinceye kadar nefsimiz sadece onun tatmini istikametinde uğraşır Diğer konular onun için ikinci plandadır Allahû zülcelâl Hz her kulunu ayrı bir konuya düşkün yaratmıştır
İnsanın en şerefli mahlûk oluşundaki en büyük etkenlerden bir tanesi de, ona nefs verilmesidir Peygamber Efendimiz (SAV)'in harpler tamamlandıktan sonra, “Artık küçük cihadlar bitti, şimdi buyük cihadlar başlıyor sözündeki cihad nefse ve onun taleplerine karşı açılan savaştır Bu savaşın temel hedefi, nefsimizin başlangıçta tezkiye, sonra terbiye ve tasfiye edilerek ruhumuzun emrine verilmesidir Nefsimizdeki 19 afetin yerine ruhumuzun 19 hasletinin, faziletlerinin yerleşmesi, yani ruhumuzun halleriyle hallenip, onun hoşlandığı şeylerden zevk alması ve bunlardan vazgeçmez hale gelmesidir
Nefsimiz başlangıçta, Allah’ın emirlerine karşı isyankardır Onu tezkiye etmek lâzımdır Nefsin tezkiyesi ona istediklerini vermemekten geçer Nefsin her istediği münkeri, nehy edildiği halde ikram eden kul nefsinin emrindedir
Ya'lemûne zâhiran minelhayâtiddünyâ, ve hüm anilâhırati hüçm gâfilûn
30Rum7
Onlar dünya hayatının zahirini bilirler Onlar Ahiretten habersizdirler

Kâle innemâ ûtitühû alâ ılmin ındî, evelem ya'lem ennellâhe kad ehleke min kablihî minelkurûni men hüve eşteddü minhü kuvveten ve ekseru cemâ
28Kasas78
Kârun, bu servet ancak bende mevcut bir ilimden ötürü bana verilmiştirAllah’ın önceleri ondan daha güçlü ve topladığı şey daha fazla olan nice zenginleri helâk ettiğini bilmez mi ?

Feminennâsi men yekûlü Rabbenâ âtinâ fiddünya ve mâ lehû filâhirati min halâk
2Bakara200
Rabbimiz bize dünyada var diyen insanlar vardır Öylesinin Ahirette payı yoktur

Men kâne yürîdülhayâteddünyâ ve zînetehâ nüveffi ileyhim a'mâlehüm fîhâ ve hüm fîhâ lâ yübhasûn Ülâikellezîne leyse lehüm filâhırati ilennâr
11Hud15,16
Dünya hayatını ve güzelliklerini isteyenlere orada tastamam veririz Onlar, orada bir eksikliğe de uğratılmaz İşte Ahiret'te onlara ateşten başka bir şey yoktur

Buradan da anlaşıldığı gibi tezkiye, terbiye ve tasfiye edilmemiş nefsin tüm talepleri dünyaya dönüktür Nefsimizin bu talepleri bizi Allah yolundan ayırmaya, saptırmaya çalışan apaçık bir düşmanımız olan iblisin talepleriyle çakışmaktadır

Kâle Rabbi bimâ ağveytenî leüzeyyinenne lehüm filardı ve leüğviyennehüm ecmeîn, illâ ıbâdeke minhümülmühlesîn
15Hicr39,40
Rabbim beni saptırdığın için and olsun ki, yeryüzünü onlara güzel göstereceğim İhlas sahibi kulların müstesna, hepsini saptıracağım

İşte, dünya zînetine düşen ve iblisin aldatmalarına kanan her nefs, kendisinde mevcut olan 19 afet sebebiyle ve iblisin tesiriyle daima şer talep sahibidir
İblis bu talepleri güçlendirmektedir

ŞEYTANIN NEFSE TESİRİ
Allahû Tealâ insanı yarattı Adem (AS) yaratıldığında Yüce Rabbimiz onun mahlukları arasında en şereflisi olduğunu ve yeryüzünün halifesi olarak yaratıldığını beyan etti Bu sebeple bütün mahluklarına, Eşrefi Mahlûkat olarak yaratılan Adem (AS) 'a secde etmelerini emretti

Ve iz Kâle Rabbüke lilmelâiketi innî cailün filardı halifeh
2Bakara30
Rabbin e, “Ben şüphesiz yeryüzünde bir halife yaratacağım Dediği zaman

Ve iz kulnâ lilmelâiketiscüdû liâdeme fesecedû illâ ibilîs, ebâ vestekbera ve kâne minelkâfîrin
2Bakara34
“Adem'e secde edin demiştik in hepsi secde etmişlerdi Yalnız iblis secdeden çekinmiş, bunu kibirine yedirememiş ve kâfirlerden olmuştu

7 ARAF11: ve lekad halaknâküm sümme savvernâküm sümme kulnâ lilmelâiketiscüdû liâdeme fesecedû illâ ibliys , lem yekün minessâcidiyn
Sizi yarattık, sonra size suret (ruh ve nefs) verdik Sonra e, Adem’e secde edin dedik İblis’den başkası secde ettiler O secde edenlerden olmadı

7 ARAF12: kaâle mâ mene’ake ellâ tescüde iz emertük, kaâle ene hayrün minh, halakteniy min nârin ve halaktehü min tıyn
Allah “sana secde etmeyi emretmiş iken, seni ondan ne men etti, dedi İblis; “Ben O’ndan hayırlıyım, Sen beni ateşten yarattın, O’nu ise çamurdan yarattın dedi

7 ARAF13: kaâle fehbit minhâ femâ yekûnü leke en tetekebbere fiyhâ fahrûc inneke minessâgiriyn
Allah, oradan in çünkü sen orada kibirlenmeye layık değilsin Sen aşağılananlardansın buyurdu

7 ARAF 14: kaâle enzırniy ilâ yevmi yüb’asûn
(Şeytan) Ba’s gününe kadar bana müsaade ver, dedi

7 ARAF 15: kaâle inneke minelmunzariyn
(Allah) sen müsâade verilenlerdensin, buyurdu

7 ARAF 16: kaâle febimâ agveyteniy leak’udenne lehüm sırâtekelmüstekıym
Beni azgın kılmana yemin ederim ki, onlar için senin Sırâtı Müstakimine oturacağım

7 ARAF 17: sümme leâtiyennehüm min beyni eydiyhim ve min halfihim ve an eymânihim ve an şemâilihim , velâ tecidü ekserehüm şâkiriyn
Sonra önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından ulaşacağım Sen onların çoğunu şükredici bulmayacaksın

Demek ki, Allahû Tealâ ve Tekaddes Hz İblise o güne kadar ihsan ettiklerini geri almayacağını, kıyamete kadar Adem (AS) ve zürriyetini yoldan çıkarmaya gayret etmesine müsaade verildiğini, fakat iblisin Allahû Zülcelâl Hzlerinin ihlâs sahibi kullarını (mürşidler, salihler) baştan çıkaramayacağını, Cehennem'in yaratıldığını, iblis ve delâlete düşürdüklerinin kıyametten sonra bu Cehennem'e atılacaklarını bildirdi
O gün, bu gündür, şeytan ve onun idlâl ettiği insan ve cin şeytanlar devamlı olarak Adem (AS)'ın zürriyetini dalâlete düşürmeye gayret sarfetmektedir

Ve kezâlike cealnâ likülli nebiyyin adüvven şeyâtînelinsi velcinni yûhî ba'duhüm ilâ ba'dın zührufelkavli ğurûrâ, velev şâe rabbüke mâ fealûhü fezerhüm ve mâ yefterûn
6En’am112
Aldatmak için birbirlerine cazip sözler fısıldayan cin ve insan şeytanlarını her nebîye (Peygambere) düşman yaptık Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı Sen onları iftiraları ile başbaşa bırak

Rabbimizin iblise verilmiş bir sözü, bir müsaadesi vardır Yukarıdaki Âyeti Kerîmede belirtilen, iblise kıyamet gününe kadar verilmiş müsaadedir Rabbimiz buyuruyor ki, “Biz ona nefs verdik Bu nefs öyle bir yaratıktır ki dünya zevklerine düşkündür Şeytanın insandaki melcei (sığınağı)dır Şeytan nefse tesir ederek kişiyi Allahû Zülcelâl Hznin yolundan ayırır
Şeytan çok yönlü bir mahlûktur Bu çok yönlülük insana tesir açısındandırYoksa şeytanın hedefi tektir İnsanoğlunu, Allahû Tealâ ve Tekaddes Hznin yolundan saptırmaktır Bu hedefine ulaşabilmek için şeytan her yolu dener
Size sevdiklerinizden yaklaşır, onların nefslerine tesir ederek sizi idlâle düşürmeye çalışır Yani Sırâtı Müstakîm (Allah’a ulaştıran yol)dan ayırmaya saptırmaya çalışır Sonsuz mesafeden insanları görür
İnnehû yerâküm hüve ve kabîlühû min haysü lâ teravnehüm innâ cealneşeyâtîne evliyâe lillezîne lâ yü'minûn
7Araf27
Sizin onları göremediğiniz yerlerden, o ve taraftarları sizi görürler Biz şeytanları mü'min olmayanlara velî kılarız
Şeytan zeki bir mahluktur Bu zekâsını sadece insanları yoldan çıkarmak istikametinde kullanır Mânevi yolculukta, kişi imân sahibi olana kadar yakın plânda idlâl vazifesini yapar
Amelsiz inananlar ve az amelli inananlar onun idlâlinin zaten kurbanıdırlar Kâfirler ise şeytanın dostlarıdırlar Bu nedenle şeytan, tezkiye olmak isteyen müridle, diğer insanlardan, çok daha fazla uğraşır
Birinin elinden kaçmakta olduğunu, hegemonyasından kurtulduğunu hisseden şeytan, son demde, bütün ustalığını kullanır, bütün imkanlarını seferber eder Şeytan darbelerini hep sûreti Hak'dan görünüp vurur Bu yolun yolcusu, yolun tehlikelerle dolu olduğunu bilmelidir Gerçek bir mürşidin eteğine yapışarak bu tehlikeler bertaraf edilir
Çünkü; Allah'a ulaştıran mürşid, Allahû Zülcelâl Hznin yardımını ve rahmetini alıp müride ileten bir Rabbani vasıtadır
İblis, insanları dalâlete düşürmeye çalışırken hep nefsimizi kullanırNefsimizde mevcut olan 19 afetten herbiri şeytan için bir melce'dir Bir sığınaktır
Şeytan bu sığınaklara ulaşarak bizi idlâle düşürmek için tesirlerini, yani taleplerini gönderir Bu nefsani talepler bize hangi ölçüde tesir ederse o ölçüde idlâle veya iğvaya düşeriz Fakat, ihlasa ulaştığımız zaman, nefsimizdeki 19 afet tamamen şeytana sığınak olmak vasfindan kurtulmuştur

Kâle Rabbi bimâ ağveytenû leüzeyyinenne lehüm filardı ve leüğviyennehüm ecmaîn, illâ ıbâdeke minhümülmühlesîn
15Hicr39,40
Dediki (şeytan) “Rabbim beni azdırımana yemin ederim ki, yeryüzünü onlara güzel göstereceğim, ihlâs sahibi kulların müstesna, hepsini igvaya düşüreceğim(saptıracağım)

İhlâs noktasında kul nefsani talepte bulunabilecek melce'lerden tamamen kurtulmuştur Bu sığınaklar olmadığı için şeytan onlara sığınamaz Ve bize talep de ulaştıramaz Nefsimizden hiçbir nefsani talebin yükselmediği bu noktaya ihlâs noktası diyoruz

NEFS KALBİNİN ÖZELLİKLERİ
Yukarıda anlatılan nefsin 19 afeti ve şeytanın bu 19 afeti kullanarak insana nufuz etmesini önlemek için insan 19 afetten kurtulmak mecburiyetindedir !9 afetin barındığı yer insanın nefs kalbidir
İnsanın nefs kalbi, fizik vücudun kalb yapısına benzemez İnsanın fizik vücudu hastalanabilir, yaşlanabilir Nefs ise enerji bedendir Hücrelerin azalması, yaşlanmak veya ölmek söz konusu değildir Bu bakımdan fizik vucudun kalbinin görevleri nefs kalbi için de sözkonusu değildir İki kalp şekil itibarı ilede farklıdır Nefsin kalbi silindir şeklindedir İki kapısı vardır Başlangıçta her iki kapıda aşağıya dönüktür Yukarıya dönük olması gereken kapının adına Nur Kapısı veya Takva Kapısı denir
Aşağıya dönük olan kapıya ise Füccur Kapısı denirBu silindirin içinde hareket edebilecek özellikte yaratılan bir mühür vardır Bu mühür başlangıçta Rabbani kapının (Takva kapısının) bulunduğu yerdedir ve takva kapısını tamamen kapatmıştır Bir kavanozun sımsıkı kapanmış olan kapağını gözümüzde canlandıralım Diğer kapı ise böylece açık kalmıştır
Bu kapıların özellikleri;
TAKVA KAPISI; Nurların kalbin içine girmesi içindir
FUCCUR KAPISI; Şeytanın karanlıklarının girmesi içindir
Ve görülüyor ki insan yaratıldığı zaman kalbindeki nur kapısı kapalı ve aşağıya dönük
Şeytanın ona sokulabileceği füccur kapısı ise açık
Kalbin içine baktığımız zaman, kalp kapkaranlıktır 19 Afet orada yazılı bulunan küfür kelimesinin cazibe alanı içinde bulunmaktadır Ve her geçen gün zaten karanlık olan kalp daha çok katılaşmaktadır
Bir de kalbin içinde hicabı mesture, ekinnet adında engeller vardır Secde 9 da Allah’ın bu kalbin içine koyduğu Semi (işitme) Fuad (idrak etme) Basar (görme) hassalarıda örtülü ve mühürlüdür (bakara 7 casiye 23)

2 BAKARA 7: Hatemallahü alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim ve alâ ebsârihim gışâveh, ve lehüm azâbün azim
Allah onların kalpleri üzerine (kalplerindeki rahmet kapısının üzerine) ve (kalplerindeki) işitme (sem’i) hassasının üzerine mühür vurdu (mühürledi) (Ve kalplerindeki) görme (basar) hassasının üzerine GIŞAVET (adlı) bir perde (çekti) Onlar için azim (büyük) bir azap (var)

45 CASİYE23: efere’eyte menittehaze ilâhehü hevâhü ve edallehullahü alâ ilmin ve hateme alâ sem’ıhî ve kalbihî ve ce’ale alâ basarihî gışâveh, femen yehdiyhi min ba’dillâh, efelâ tezekkerûn
Hevalarını (nefslerini) kendilerine ilâh edinenleri görmedin mi (habibim), Allah onları bir ilim üzere dalâlette bırakır, onların kalplerindeki sem'i (işitme) hassasını ve kalplerini (kalpteki idrak hassasını) mühürler ve onların kalplerindeki basar (görme) hassasının üzerine gışavet (isimli bir perde) çeker Öyleyse (artık) Allah’tan sonra kim bu kişiyi hidayete erdirebilir? Halâ düşünmez misiniz?

Ve Allah görmeyen işitmeyen ve idrak etmeyen insanlar için onların mezarda olduğunu veya hayvanlar gibi olduğunu söylüyor

7 ARAF179 : ve lekad zere'nâ licehenneme kesiyren minelcinni vel'insi lehüm kulûbün lâ yefkahûne bihâ ve lehüm a'yünün lâ yubsirûne bihâ ve lehüm âzânün lâ yesme'ûne bihâ, ülâike kel’en’âmi belhüm edall, ülâike hümülgaâfilûn
Biz insanların ve cinlerin çoğunu cehennem için yarattık Onların kalpleri(nde fuad) vardır, onunla fıkıh etmezler, onların gözleri vardır onunla görmezler, kulakları vardır onunla işitmezler, onlar hayvanlar gibidir Hatta (hayvanlardan) daha çok dalâlettedirler Onlar gafillerdendirler

8 ENFAL 22: inne şerreddevâbbi ındallahissummülbükmülleziyne lâ ya’kılûn
Çünkü Allah katında (yerde yürüyen) hayvanların en kötüsü akıl etmeyen sağır ve dilsizlerdir

35FATIR22: ve mâ yesteviyl’ahyâü ve lel’emvât, innallahe yüsmi’u men yeşâ’, ve mâ ente bimüsmi’ın men fiylkubûr
Dirilerle ölüler bir olmaz Şüphesiz ki Allah kimi dilerse ona(davetini) işittirir Sen, mezarda bulunanlara işittirecek değilsin

İşte insan yaratıldığı anda nefsinin bu özellikleri sebebiyle kafirdir ve dalalettedir Nefsin bu özellikleri sebebiyle, ruh Allah’a ulaşamamaktadır, fizik vucut Allah’a kul olamamaktadır

TEZKİYE OLMA EMRİ

Yüce Rabbimiz ezelde bütün zaman parçalarındaki insanları huzurunda toplamış ve hepimize: “Elestü bi Rabbiküm (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?) sualini sormuştur Evvelce yaşamış ve ölmüş olan, halen yaşamakta olan ve daha doğmamış olan bütün insanlar o anda nefs, ruh ve fizik vücut olarak Allah’ın huzurunda idiler Hepimizin verdiği cevap şöyle: Kalû Belâ(dediler ki evet) Yani hepimiz demişiz ki: “Evet sen bizim Rabbimizsin

7 ARAF172: ve iz ehaze rabbüke min beniy âdeme min zuhûrihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm alâ enfüsihim, elestü birabbiküm, kaâlû belâ, şehidnâ, en tekuûlû yevmelkıyâmeti innâ künnâ an hâzâ gaâfiliyn
Ve o zamanki (ezelde) Allah Adem oğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini çıkardı (aldı) ve onları nefsleri üzerine şahit tutarak dedi ki:
“Ben sizin Rabbiniz değil miyim?
Dediler ki:
“Evet (Sen bizim Rabbimizsin) Biz şahitleriz
Kıyamet günü: “Muhakkakki biz bundan gafilleriz (bizim bundan haberimiz yoktu) demesinler diye
Bunun üzerine Allahû Tealâ buyuruyor: Rabbiniz olarak hepinizden yemin istiyorum Ve soruyor: Yemin talebimi işittiniz mi?Hepimiz cevap veriyoruz: İşittik Öyleyse itaat edin Hepimiz yemin ediyoruz Ve Allahu Tealâ soruyor “itaat ettiniz mi Ve hepimiz itaat ettikdiyoruz Bunun üzerine Yüce Rabbimiz hepimizi yeminlerimizle taahhüt altına sokuyor Yeminlerimizle bizleri bağlıyor Hepimiz yeminlerimizi yerine getirmeyi taahhüt ederek, yeminlerimizden sorumlu oluyoruz

NEFSİN YEMİNİ

Ezelde Allah'u Zülcelâl Hznin huzurunda verdiğimiz yeminlerden biri de nefsimizin yeminidir
Bu yemin tezkiye olma yeminidir
Hiçbir nefs tezkiye olmadan (temizlenmeden, arınmadan, terbiye olmadan) felâha (kurtuluşa, cennete) ulaşamaz Sadece tezkiye olan nefsimizin felâha ulaşabileceği buyruluyor
91 ŞEMS9: kad efleha men zekkâhâ
Andolsunki nefsini tezkiye eden felâha erer (cennete girer)

Öyleyse Allah’a verdiğimiz yemin nefsimizi, fizik vücudumuzla beraber cennete götürebilecek bir yeminse bu yeminin tezkiye yemini olması zorunludur
Kur’ânı Kerîmimizde bütün nefslerin cehennemde rehine olduğu, sadece yeminlerini ifa edenlerin (yerine getirenlerin), yani yeminlerine sahip çıkanların cennette olacağı beyan buyrulmaktadır

74 MÜDESSİR38: küllü nefsin bimâ kesebet rehiynetün
Bütün nefsler iktisap ettikleri dereceler itibariyle rehinedirler

74 MÜDESSİR39: illâ ashâbel yemiyn
Yemin sahipleri (yeminlerini yerine getiren nefsler) hariç

74 MÜDESSİR40: fiy cennât
Onlar cennette olacaklar

Nefsimize ait Allah’ın üzerimize farz kıldığı yeminimiz;

5 MAİDE105: yâ eyyühelleziyne âmenû aleyküm enfüseküm, lâ yadurruküm men dalle izehtedeytüm, ilallâhi merci’uküm cemi’an feyünebbiüküm bimâ küntüm ta’melûn
Ey amenü olanlar (ilk 7 basamağı aşanlar, Allah’a ulaşmayı dileyenler) nefslerinizin sorumluluğu, (nefslerinizi tezkiye etmek) üzerinizedir, (üzerinize borçtur) siz (nefsinizi tezkiye ederek) hidayete erdiğiniz zaman dalâlette olanlar size bir zarar veremezler Hepiniz Allah’a döndürüleceksiniz Böylece size yaptıklarınız bildirilecektir

Allah “nefslerimizin sorumluluğunu üzerinizedir Buyuruyor Çünkü nefsimizin kalbinin temizlenmemesi, afetlerden kurtulmaması demek fizik vücudumuzun da ruhumuzun da Allah’ın emirlerini yerine getirememesi demektir
Her üç vücudumuzun Allah’a teslimi nefsimizin tezkiye ve tasfiyesine bağlıdır Nefsimizin sorumluluğunun ne kadar büyük olduğunu Yüce Rabbimiz de bize anlatmaktadır

91 ŞEMS9: kad efleha men zekkâhâ
Andolsunki nefsini tezkiye eden felâha erer (cennete girer)

Bir insanın felaha ermesi için mutlaka nefsini tezkiye etmesi gerekir Nefs için tezkiye, bir başlangıçtır 19 afetin kontrol altına alındığı noktadır Daha sonra 19 afetin tamamen yok olması da nefse verilen bir farz emirdir Kalbin %100 aydınlanması, tasfiye olması demektir Nefs ahsen olacaktır
Bir insanın nefsindeki 19 afetten kurtulması, kalbini zulmetten nura çıkarması nasıl gerçekleşebilir?

İNSAN NEFSİNİ KENDİSİ TEZKİYE VE TASFİYE EDEBİLİR Mİ?

12 YUSUF53: ve mâ überriü nefsiy, innennefse le’emmâretün bissûı illâ mâ rahime rabbiy, inne rabbiy gafûrün rahiym
(Yarabbi) Ben nefsimi ibra edemem (temize çıkaramam) Muhakkak ki nefs kötülükle emreder Ama Rabbimin rahim (esmasıyla tecelli ettiği nefsler) hariç Muhakkak ki Rabbim mağfiret eder (günahları sevaba çevirir) ve rahiymdir (Rahmet gönderici, rahmetiyle nefsleri tezkiye ve tasfiye edicidir)

Kimse nefsinden kendi başına kurtulamaz Allah bu gerçeği bizlere bir peygamberinin ağzından anlatıyor

Aşağıdaki ayetlerde de aynı gerçeği görüyoruz

24NUR21: yâ eyyühelleziyne âmenû lâ tettebi’û hutuvâtişşeytân, ve men yettebi’ hutuvâtişşeytâni feinnehü ye’mürü bilfahşâi velmünker ve lev lâ fadlullahi aleyküm ve rahmetühü mâ zekâ minküm min ehadin ebeden ve lâkinnallahe yüzekkiy men yeşâ’, vallahü semiy’un aliym
Ey amenu olanlar şeytanın adımlarına tâbi olmayın Kim şeytanın adımlarına tâbi olursa o muhakkakki (nefsi ve şeytan tarafından) fuhuşla ve münkerle emredilmiştir Eğer Allah'ın fazlı ve rahmeti üzerinize olmazsa (nefsinizin kalbine giremezse) içinizden hiçbiriniz ebediyyen nefsinizi tezkiye edemezsiniz Ve lâkin Allah (nurlarını kalbine göndererek) dilediği kişinin nefsini tezkiye eder Ve Allah işitir ve bilir

Allah’ın rahmeti ve fazlı olmadan aranızdan hiçbiniz ebediyyen nefsinizi tezkiye edemezsiniz
Bu ayette nefsi tezkiye etmekle görevli Allah’ın nurlarının olduğunu anlıyoruz Eğer o nurlar bir insanın kalbinin içine girmezse kalp aydınlanıp, nurlanamaz Allah’ın nurlarının mutlaka kalbe girmesi gerekir ki nefsin kalbi karanlıklardan kurtulsun

53 NECM32: elleziyne yectenibûne kebâirelismi velfevâhışe illellemem, inne rabbeke vâsi’ulmagfireh, hüve a’lemü biküm iz enşe’eküm minel’ardı ve iz entüm ecinnetün fiy butûni ümmehâtiküm, felâ tüzekkû enfüseküm, hüve a’lemü bimenittekaâ
Onlar küçük hatalar hariç büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar Muhakkakki senin Rabbinin mağfireti boldur Sizi (Adem Aleyhisselamı) topraktan var ettiği zaman ve anne karnında size şekil verdiği zaman O sizi biliyordu (boşuna) nefslerinizi temize çıkarmayın (nefslerinizi tezkiye ettiğinizi boşuna iddia etmeyin) (Çünkü) Allah, Takva Sahibi olanı bilir

Yüce Rabbimiz insanın nefsini yaratandır Ve yarattığını en iyi O bilir Nefsin temize nasıl çıkacağının da O bilir İnsanları ikaz ediyor Nefslerinizi boşuna temize çıkarmayın Çünkü bunu kendi başınıza yapamazsınız

2 BAKARA257 : Allâhü veliyyüllezine âmenû, yuhricuhüm minezzulümâti ilennûr Vellezine keferû evliyâühümüttağutu, yuhricunehüm minennûri ilazzulümât Ülâike eshâbünnârı, hüm fihâ hâlidun
Allah, iman eden o kimselerin dostu (ve yardımcısı) dur Onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmet'ten, nur'a çıkarır O kâfir kimseler ki; onlar da Tagut'un (şeytan'ın) dostlarıdır Onlar (onların nefslerinin kalpleri) nur'dan zulmet'e çıkarılırlar İşte onlar, ateş halkıdır Onlar orada ebedi kalıcıdırlar

“Allah iman edenlerin dostudur buyuruyor Rabbimiz Buradaki iman ölmeden evvel Allah’a ulaşmaya imandır
“Kim Allah’a ulaşmayı dilerse, Allah’ın tayin ettiği o gün mutlaka gelecektirdiyor Rabbimiz Ankebut 5de
O halde Allah kimin nefsinin kapkaranlık zulmetle dolu olan kalbini nura çıkarıyor?
Allah’a ulaşmayı dileyenin

Allah’ın bir insana yardım etmesi için insandan istediği tekbirşey vardır Allah’a ölmeden evvel ruhunu ulaştırmayı dilemesi Bu talebin içinde olan her insanı Allah mürşidine ulaştırır, kalpleri tezkiye ve tasfiye etmekle görevlendirdiği, izin verdiği resule o kişiyi ulaştırır
Resullerin görevlerine baktığımız zaman bu konudan emin oluyoruz

3 ÂLİ İMRAN164: lekad mennallahü alel mü'minîne iz be’ase fîhim resûlen min enfüsihim yetlû aleyhim âyâtihi ve yüzekkihim ve yü’allimühümülkitâbe velhikmeh, ve in kânû min kablü lefî dalâlin mübîn
Andolsun ki mü'minlerin (başlarının) üzerine (Resûllerin ruhları) bir nimet olmak üzere kendi zamanlarında kendi içlerinden bir Resûl be'as ederiz, onların aralarında (her kavmin içinde) onlara Allahın ayetlerini tilâvet eder, ONLARI TEZKİYE EDER, ve onlara kitap ve hikmeti öğretir Ondan evvel (bu Mürşid Resûllere tâbi olmadan evvel) onlar açık bir dalâlet içinde idiler




Bir başka ayet;

62CUMA2: hüvelleziy be’ase fiyl’ümmiyyiyne resûlen minhüm yetlû aleyhim âyâtihî ve yüzekkiyhim ve yü’allimühümülkitâbe velhikmete ve in kânû min kablü lefiy dalâlin mübiyn
Onlara onların içinde Allah'ın ayetlerini okusun, ONLARI TEZKİYE ETSİN ve onlara kitap ve hikmeti öğretsin diye, ümmîler için onların aralarından Resûl be’as eden (vazifeli kılan, hayata getiren) O Allah'dır Ondan evvel (bu resûle tâbî olmadan evvel) onlar açık bir dalâlet içinde idiler


Bir başka ayet;

2 BAKARA129 : Rabbena veb’as fihim resülen minhüm yetlü aleyhim ayatike ve yü’allimühümül kitabe velhıkmete ve yüzekkihim inneke entel’azizülhakim
“Rabb’imiz, onların içinden (birini), onların içinde (arasında) onlara senin ayetlerini tilâvet edecek (okuyup açıklayacak), onlara Kitab’ı ve hikmeti öğretecek ve onların (nefslerini) TEZKİYE (ve tasfiye) EDECEK Resûl (olarak) be’aset (hayata getir) Muhakkak ki sen (evet) sen; AZİZ’ül HAKİM’sin

Rabbimiz Peygamberler zamanında bu görevi Peygamberlerine vermiştir

2 BAKARA151: kemâ erselnâ fiküm resûlen minküm yetlü aleyküm ayatina ve yüzekkiküm ve yü’allimükümülkitâbe velhıkmete ve yüallimüküm mâ lemtekünü ta’lemun
Nitekim size; İçinizde (görev yapmak üzere) sizden bir resûl (Peygamber) gönderdik ki, ayetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup, açıklasın) ve SİZİ (nefslerinizi) TEZKİYE ETSİN size Kitap ve hikmet öğretsin ve (hikmet’in de ötesinde) bilmediğiniz şeyleri öğretsin

Görülüyor ki Allah insanların nefsini tezkiye etsin diye resûller beas ediyor
Kim Allah’a ulaşmayı dilerse onu resûle ulaştırıyor Onları zulmetten nura çıkarması için resûlüne izin veriyor

5 MAİDE16: yehdiy bihillâhü menittebe’a rıdvânehü sübülesselâmi ve yuhricühüm minezzulümâti ilennûri bi’iznihî ve yehdiyhim ilâ sırâtın müstekiym
Allah rızasına tâbi olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) bununla (Allah'a) teslim yollarına (Mürşidlere) ulaştırır ve izniyle onları zulmetten nura çıkarır ve onları Sıratı Mustakim'e ulaştırır

7 ARAF 35 : yâ beniy âdeme immâ ye’tiyenneküm rüsülün minküm yekussûne aleyküm âyâtiy femenittekaâ ve esleha felâ havfün aleyhim ve lâ hüm yehzenûn
Ey Ademoğulları sizin içinizden size ayetlerimi kıssa (açıklayan, beyan) eden resûller gelince herkim ki takva sahibi olup nefsini ıslâh ederse onlar için korku yoktur Onlar mahzun da olmazlar
Ve insan o resûle tabî olduğu zaman nefsin ıslahı anlamına gelen amilüssalihata başlar

25 FURKAN70: illâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan feülâike yübeddilullahü seyyiâtihim hasenât, ve kânallahü gafûren rahıymâ
Ama (Mürşidin önünde) tövbe eden ve (Mürşidin önünde tövbe etmek suretiyle kalbine iman yazıldığı için) mü’min olan ve (aynı sebeple) nefsi islah edici ameller işleyen kişinin Allah günahlarını sevaba çevirir Ve Allah günahları sevaba çeviren ve rahmet gönderendir

25 FURKAN71: ve men tâbe ve amile sâlihan feinnehü yetûbü ilallahi metâbâ
Kim tövbe eder ve islâh edici amel (nefs tezkiyesi) işlerse muhakkak ki o Allah'a tövbeleri kabul edilmiş olarak ulaşır

Furkan suresi 70 ve 71 de mürşidine tövbe eden kişinin amilüssalihata başlayabileceğini görüyoruz
Tövbe merasiminde Allah amilüssalihat için o kişinin son üç kalp şartını da tamamlar
Kalbin mührünü açar
Kalbin içindeki küfür kelimesini alır
Kalbin içine İman kelimesini yazar
Yukarıda sayılan şartlar bu merasimde tamamlanır tamamlanmaz Allah’ın nurları kişi Allah’ı zikrettikce kalbin içine dolarak, kalpte amilüssalihata başlar Böylece nefs tezkiyesi başlamış olur

Kalp yavaş, yavaş aydınlanmaya başlar Her nefs kademesinde biraz daha fazla zikir sebebiyle aydınlanarak önce tezkiyeye ulaşılır Daha sonra aydınlanma zikir arttıkca artar ve tamamen aydınlanma gerçekleşir Böylece tasviyeye ulaşılır Nefs ahsene dönmüştür Bu dünyadaki vazifesini böylece tamamlamıştır

AFETLERİN DİZGİNLENMESİ NEFSİ TEZKİYE

Tezkiyede nefsimizdeki afetler yerli yerinde durmaktadır Ama, onlarla irademizle mücadele ederiz ve tezkiye seviyesinde onları genellikle mağlup ederiz Taleplerini bize ulaştırırlar ama, mücadelenin sonunda, genellikle mağlup olurlar ve talepleri yerine getirilmez

TEZKİYE KADEMELERİ

EMMARE KADEMESİ
Emmare nefs kademesindeki kişi nefsinin bütün isteklerine boyun eğen, nefsine esir olmuş kişidir Allah’ın verdiklerini yeterli görmez Hep elde edemediklerinin peşinde koşar Elde ettikleri onu mutlu etmez Çünkü o sırada kendisinde olmayan başka birşeyin peşine düşmüştür Tatminsiz, doyumsuz ve mutsuz bir hayatı vardır İşte mümin olan kişinin başlangıçtaki durumu budur Nefsi Emmare’yi yaşamaktadır
Aşağıdaki ayeti kerime bu kişinin durumunu ortaya koyuyor

25 FURKAN 43: ere’eyte menittehaze ilâhehü hevâh, efe’ente tekûnü aleyhi vekiylâ
Nefsinin arzularını ilah edinen kimseyi bildin mi? Onun üzerine bir vekil olabilirmisin

İşte bu yüzden Yusuf Peygamber nefsinden kurtulamayacağını, bunun mümkün olmayacağını söylüyor

12 YUSUF53: ve mâ überriü nefsiy, innennefse le’emmâretün bissûı illâ mâ rahime rabbiy, inne rabbiy gafûrün rahiym
(Yarabbi) Ben nefsimi ibra edemem (temize çıkaramam) çünkü nefs sui olanı (şerri, kötülüğü) emreder Ama Rabbimin rahim (esmasıyla tecelli ettiği nefsler) hariç Muhakkak ki Rabbim mağfiret eder (günahları sevaba çevirir) ve rahiymdir (Rahmet gönderici, rahmetiyle nefsleri tezkiye ve tasfiye edicidir)

Görülüyor ki, Allah’ın 19 afetle donattığı nefsten insanın kendi başına kurtulması mümkün değil Ancak insan nefsine esir oluyor ve onun emirlerine itaat ediyor
Nefsi emmare demek, insanın nefsinden emir alması demektir Allahû Tealâ Kur’ânı Kerîm'de namaz kılmayı, oruç tutmayı, zikir yapmayı, nefsini tezkiye etmeyi, ruhunu Allah'a ulaştırmayı ve fizik vücudun Allah’ın kulları arasına kabul edilmesini sağlamayı emrediyor Kişi, bunlardan hiç birini yapmıyor Bir de Allah’ın yasak ettiği fiiller var Kumar oynamayın, içki içmeyin, Allah’ın Allah’a ulaştırılmasını emr ettiği şeyi kesmeyin, şeytana tabî olmayın diyor Kişi bunları yapmakta sakınca görmüyor Öyleyse böyle bir kişi, Allah'dan emir alan kişi olamaz Allah’ın emirlerini hiçe sayan, nefsinin emrinde olan bir insan bu
Ama bu kişi artık tövbe etmiş, mümin olmuştur Nefsini tezkiye etmekle görevli resule ulaşmıştır Ve zikre başlamıştır Yaptığı zikirlerle kalb %7 oranında aydınlanmıştır Daha önceden (11 Kademede yaptığı zikirle rahmetin kalbe sızması ve %2 aydınlık, huşu oluşması) de %2 aydınlanma olmuştu Toplam %9 bir aydınlanma olur Bu kademede insan Allah’ın bire yüz ihsanını alır Ve derecelerini nakısa düşürmez

NEFSİN LEVVAME KADEMESİ
Bu sırada insanın nefsi Levvameyi yaşar İnsan, nefsinin doyumsuzluğunu, nefsinin arzularını kınamaya başlamıştır Artık nefsini tanımaya başlamış, ve ona esir olduğunun farkına varmıştır
Aşağıdaki ayet levvame nefs için söylenmiştir

75 KIYAME2: ve lâ uksimü binnefsillevvâmeh
Levvame (kınanan, suçlanan) nefse yemin ederim

İnsanın zikrinin biraz daha artması sebebiyle kalpteki nurlanma %7 daha artmıştır Kalbin %16lık bir bölümü aydınlanmıştır
Bu kademede Allahu Tealâ insana bire ikiyüz ihsan verir

NEFSİN MÜLHİME KADEMESİ

Nefs ilham almaya başlar Hem Allah’tan hem de şeytandan Artık ona telkinde bulunan iki çeşit ses vardır Kişi bu aldığı ilhamları birbirinden ayırmaya çalışır Bu dönem onun için yeni bir dönemdir Tercihlerini Allah’tan aldığı ilhamlara göre yapmak için yeni bir mücadelenin içine girmiştir Allah’ı daha çok zikreder Zikri %7 daha artar Kalbindeki aydınlık %23olur Allah’ın ihsanları bire üçyüz katı bulmuştur
Müridin Allah'dan ilham almağa başladığı devredir Bu kademeye varan her mürid, Allah'dan mutlaka ilham alır Ama her müridde bu ilhamı anlama yeteneği farklıdır Bunun sebebi Allah’ın emirlerine riâyette şartlarının farklı şekilde yerine getirilmesidir Diğer taraftan şeytan da ilham almaya başlayan salike (sulûkta olan, Allah’a doğru yolculuğa çıkıp yükselen) onu idlâle düşürecek ilhamlar vermeye başlar işte MÜRŞİD bu noktada müridine yardımcı olur ve onun şeytandan aldığı ilhamları ayıklar Allah'dan gelenlere uymasını, şeytandan gelenlere itaat etmemesini emreder Bu devreye Mülhime denir Şems Sûresi’nin 8 Âyeti Kerîmesinde şöyle buyurulmaktadır;

91 ŞEMS8: fe’elhemehâ fücûrehâ ve takvâhâ
O'na (o nefse) (Allah'ın) takvası ve (şeytanın) fücuru ilham edilir

Takva Allah’ın ilhamıdır Füccur ise şeytanın ilhamıdır Allah’ın ilhamı takvanın gereği olarak amilussalihat olarak verilir veya nehyi anil münker olarak verilir Füccur ise; bunun tamamen tersidir Takva neleri gerektiriyorsa füccur da tam tersini gerektirir Allahû Tealâ bir namazın vakti girdi mi ilham ile bizi namaza davet eder Şeytan ise o namazı kılmamamız için her şeyi yapar Böylece gördüğümüz odur ki, Allah’ın güzel davetine karşılık iblis, hep bizi Allah’ın güzelliklerinden ayırmak ister Şeytanın insanın nefsine verdiği ilhamı, ifa ettirmemek için müridler gerekeni yaparlar İşte Allah’ın emirleri dinlenirse, onların gerekleri yerine getirilirse, kişi bu mülhime kademesini de başarı ile aşar

NEFSİN MUTMAİNNE KADEMESİ

Kalpteki nurlar %7 daha artarak kalbin aydınlığı %30u bulur
Burası nefsin tatmin olduğu, doyduğu devredir Bu devrede salik, Rabbinin kendisi için uygun gördüğü her şey ile tatmin olmuştur Hırs adı verilen nefsin afeti durulmuştur Eskiden neye sahip olursa olsun gözü doymazken, hep daha fazlasını isterken, nefs artık daha fazlasını istememektedir Tevekküle ulaşmıştır Elde ettiklerini yeterli bulmaktadır Meşru veya gayri meşru ayırımı yapmadan mutlaka tatmine ulaşmak istediği hırslı devreleri nefs artık geride bırakmıştır Ölçülü ve kontrollüdür Yani mutmain olmuştur Rad Sûresi’nin 28 Âyeti Kerîmesinde Allahû Tealâ ve Tekaddes Hz Mutmain olan bir nefsten bahs ediyor, ve buyuruyor ki;

13 RAD28: elleziyne âmenû ve tatmainnü kulûbühüm bizikrillâh elâ bizikrillâhi tatmainnülkulûb
Onlar amenüdurlar ve kalpleri Allahı zikretmekle mutmain olmuştur Bilin ki, kalpler ancak Allah’ı zikretmekle mutmain olur

Yani hırsını yener Bir çok konularda hırsın hakîmiyeti sona ermiştir Ruh Hakîm olmuştur Burada bütünüyle sona eren, sadece nefsteki 19 afetten birisi hırstır Hırs artık o vücud ülkesinde hüküm ferma değildir ki kişi mutmain olmuştur

64TEGABÜN16: ve men yûka şuhha nefsihi feülâike hümülmüflihûn
Ve kim nefsinin şehvetinden korunursa işte onlar kurtulanlardır

89 FECR27: yâ eyyetühennefsülmutmainne
Ey mutmain olan nefs

Ey Mutmain olan nefs diye daha evvellki üç kademeyi aşabilmiş mutmainneye ulaşmış mutmain olmayıda tamamlamış, doymuş hale gelmiş bir nefse sesleniyor ve sonraki iki kademeden bahsediyor Madem ki, mutmain oldun artık diyor, Allâhû Tealâ'dan razı ol Kişi zaten mutmain olmuşsa şunu fark etmiştir ki, Allah’ın kendisi için tayin ettiği ücret, iş, eş, çocuklar, arkadaşlar, iş çevresi ve diğer çevresi bütün bunlar Allah’ın uygun gördüğü en optimal kişilerdir En uygun sistemlerdir O zaman burdaki optimalliğin, en uygun oluşun, farkına varacaktır Kişi farkına varırsa, Allahû Tealâ'dan razı olmamak için bütün sebepler ortadan kalkıyor

NEFSİN RADİYE KADEMESİ

Fecr suresi 28 Ayeti Kerime kişinin bu noktada Allah’tan razı olduğunu
aynı zamanda Allah’ın da rızasını kazandığını söylüyor

89 FECR28: irci’ıy ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh
Allah’tan razı ol ve Allah’ın rızasını kazan (Ey ruh) Allah’a geri dönerek ulaş,

Aynı ayeti Kerimeyi Allah’ın da rızasını kazandığımız altıncı nefs kademesinde kullanacağız
Nefsi Radiye; Nefsin doymuş olması, onu RIZA MAKAMINA ulaştırır Bu devrede nefs, iyi ve kötüyü, hayrı ve şerri hasenatı ve seyyiâtı ayırt etmektedir Bunlardan hangisi başına gelirse gelsin, olay iyi ve kötü, zararlı ve faydalı diye ayırabildiği halde, başına geleni tevekkülle kabul eder Rabbinin o olayın başına gelmesinde oynadığı rolü iyi değerlendirir Gerçekten her olay, ya Allah öyle olmasını istediği ve takdir ettiği için veya öyle olmasına müsade ettiği için, belli bir tarzda cereyan eder 3 alternatif yoktur Allah dileseydi olayı değiştirir başka bir tarzda başımıza gelmesini sağlardı Ama, ya öyle takdir etmiş veya müdahale etmemiş ve olay o tarzda oluşmuştur Bir olayın, Allah’ın iradesiyle vücuda gelmesi KADER, insanın iradesiyle oluşması ise KAZA'dır Neticede ister kaza, ister kader olsun her olayda en azından Allah’ın müsadesi vardır Allah haberdardır
İşte RIZA makamındaki kul, her hadisenin en azından Allah’ın müsade etmesi ile gerçekleştiğini bilir ve kendi seviyesindeki ölçülere göre olay kötü de olsa nefsinin itirazını bastırarak razı olur Burada, hem olay'ın kötü veya zararlı oluşu kanaatine varılıyor, hem de tevekkül edilerek razı olunuyor İtiraz ve İsyan yok Bu sebeble bu makama RIZA MAKAMI denir RAZİYE denir

Allah’tan razı olmuş kişiye Allah’u Tealâ bire beşyüz ihsan veriyor
Zikir sebebiyle kalpte %7 daha aydınlanma artarak, kalb %37 oranında aydınlığa kavuşuyor

NEFSİN MARDİYE KADEMESİ

6 nefs kademesi ise Allah’ın rızasının da kazanıldığı kademedir

89 FECR28: irci’ıy ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh
Allah’tan razı ol ve Allah’ın rızasını kazan (Ey ruh) Allah’a geri dönerek ulaş,

Madem ki, Allahû Tealâ herşeyin en uygununu bize ihsan etmiştir O zaman biz herşey için Allâhû Tealâ'dan razı oluruz O kişi bilecektir ki, Allah'dan razı olduğu anda Allah da ondan razı olmuştur Her ne kadar Tezkiye kademelerinde Allahû Tealâ , “Ey kulum Biz senden razı olduk, sen de Biz'den razı oldun mu? diye sual sorarsa da bu sadece kulunu onore etmek içindir Allahû Tealâ kendisi razı olmuştur ve kulunun da ondan razı olduğunu bilmektedir Ama yine de ona onur vermek için böyle bir suali sorabilir Şimdi bilinmelidir ki, Allah'dan razı olmayan bir kişiye bu sual sorulmaz
 

Similar threads

NEFS TEZKİYESİ VE RUHUN ALAHA TESLİMİ 15 Basamak 1Nefsi Emmare Mürşidine ulaştıktan sonra kişi zikre başlıyor “Allah, Allah, Allah, Allah diyerek Allah’ın ismiyle zikrediyor Allah’ın katından rahmetle fazl ve rahmetle salavat adlı iki grup nur gelir Rahmetle fazl birinci grup, rahmetle...
Cevaplar
0
Görüntüleme
159
İnsanın bu kademelerde zikir artışıyla birlikte Allah yolunda nefsiyle cihadetmesi gerekiyor Allah’u Teâlâ insanları malları, evlatları ile sınar Onları çeşitli musibetlerle imtihan eder Onlara infak etmeyi öğretir Onlara başka insanları kendilerinden öne geçirmeyi öğretir Sabrı öğretir Onlara...
Cevaplar
0
Görüntüleme
96
Bakınız Allahû Tealâ Ali İmran Suresinin 7 âyeti kerimesinde ne diyor: 3ÂLİ İMRÂN7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe...
Cevaplar
0
Görüntüleme
103
Allahû Tealâ Kur’ân’ı Kerim’de “nefs tezkiyesi diye bir olaydan bahsediyor Ama bugünün dîn adamları nefs tezkiyesiyle bir ilişki içersinde değiller, ilişkilerini tamamen kaybetmişler Oysaki bu, üzerimize farz olan bir husustur Allahû Tealâ’ya teslim olmanın vazgeçilmez bir safhası nefs...
Cevaplar
0
Görüntüleme
119
34 ALLAH’IN DAVETİ Allahû Tealâ insanları, Nisa Suresi 58 âyeti kerimedeki gibi 3 vücudun teslimine davet eder İslâm olmaya, irşada davet eder Bu teslimler sırayla gerçekleşir Önce ruhun teslimi gelir Allahû Tealâ bütün insanları ruhun teslimine davet eder Allah bütün insanları fizik vücudun...
Cevaplar
0
Görüntüleme
107
858,500Konular
982,386Mesajlar
32,979Kullanıcılar
kara kartalSon üye
Üst Alt