nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
ABDULLAHI ŞEMDÎNÎ
Anadolu'da yetişen büyük velîlerden Kendilerine Silsilei aliyye adı bahşedilen büyük âlim ve velîler silsilesinin otuzuncusudur Bu diyârda Nakşibendî, Müceddidî, Hâlidî kolunun önde gelen temsilcisidir İsmi Abdullah'tır Seyyid Abdülkâdiri Geylânî hazretlerinin onuncu torunu ve Seyyid Tâhai Hakkârî'nin amcasıdır Lakâbı, Sirâcüddîn ve MenbaulHilm'dir Doğum târihi bilinmemektedir Şemdinli civârında dünyâya gelmiş, 1813 (H1228) senesinde Şemdinli'nin Nehrî kasabasında vefât etmiştir Kabri orada olup, ziyâret edilmekte ve bereketleri hâsıl olmaktadır
Şemdinli'de dünyâya gelen asîl, temiz ve şerefli bir âileye mensûb olan Seyyid Abdullah Şemdînî, ufak yaşta ilim tahsîline yöneldi Zamânının usûlüne kadar birincil tahsîlini gördükten daha sonra, Irak'ın Süleymâniye beldesine gitgide artarak oradaki medresede ilim öğrenmeye devâm etti Aklî ve naklî ilimleri tahsîl edip büyük âlim oldu Bu medresede ilim öğrenmekle meşgûl iken medrese arkadaşı Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî ile bir kardeş gibi yaşadılar Yüksek yaratılışı olan bu iki gönül dostu zâhirî ilimleri tahsîl ettikleri sırada kalb ve gönül ilmi olan tasavvufa aleyhinde alâka duymaya başladılar Bu alâka, muhabbet ve aşk derecesine ulaşıp, kendilerini mânevî olarak terbiye edip, bâtınî ilimleri öğreterek yetiştirecek bir kılavuz, yol gösterici aradılar
Sonunda aradıkları rehberi hangisi daha evvel bulursa, o büyük zâttan alacağı mânevî feyz ve bereketin aralarında müşterek olmasını kararlaştırdılar Bu hususta birbirlerine söz verdiler Yâni aradıkları o büyük velîyi hangisi daha evvel bulur ve tanırsa derhal diğerinin de o zâtı tanımasına, ona bağlanıp feyz almasına vâsıta olacaktı
Kendilerine yol gösterecek mânevî bir rehberi aradıkları sırada Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî aldığı bâzı mânevî işâretler üstüne Hindistan'a gitmeye karar verdi Zâhirî ilimlerde yüksek bir âlim olan Abdullahı Şemdînî de onunla gitmek istedi Ama Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî ona; Ben gideyim, oradan alıp getirdiklerime ortağızdedi Nihâyet Hindistan'a gitmek üzere Süleymâniye'den yola çıktı Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan daha sonra Hindistan'a ulaştı Sonunda Nakşibendiyye mânevî yolunun mürşidi kâmili Şâh Gulâmı Ali Abdullahı Dehlevî hazretlerinin rahat ve sohbetleriyle şereflendi Kısa zamanda lâyık ve müstehak olduğu fazîlet ve olgunluğa ulaştı Tasavvuf yolunda ilerleyip evliyâlık derecesine yükseldi Hocası ona, İslâmiyetin dikte ve yasaklarını açıklamak sûretiyle, insanların dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşmalarına vesîle edebilmek ve talebe yetiştirmek hususunda bütün bir icâzet, diploma ve hilâfet verdi Hocasının tam ve mutlak vekili olarak aldığı yüksek feyz ve kemâlâtı, ilim ve edeb âşıklarına arzetmek ve onları yetiştirmekle vazîfeli olarak Bağdâd'a gönderildi
Bundan daha sonra bütün evren, vâsıtalı vâsıtasız irşâd ve feyz kaynağı olan Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî hazretlerinin mânevî nûru ile nûrlanmaya başladı Böylece Bağdâd'da feyz ve nur saçan rahmet güneşi doğdu
Seyyid Abdullahı Şemdînî, daha önceki anlaşmalarının gereği bir müddet Bağdâd'da kaldıktan daha sonra Süleymâniye'ye dönen Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî hazretlerinin ziyâretine gitti Mevlânâ'nın Hindistan'da elde ettiği mârifet ve kemâlâtı, olgunluğu görür görmez ona olan muhabbeti daha da arttı Medrese talebeliğinde arkadaşı olduğunu düşünmeyip o evliyâlık güneşinin sohbetlerine devâm etmeye başladı Onun önde gelen talebelerinden oldu Bâzı hasetçi ve inkârcı kimselerin, Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî hazretlerinin karşısına çıkıp, laf ve yazı ile onu kötülemeye, türlü türlü iftirâlarla ve düzme yalanlarla, ona gönül verenlerin yolunu kesmeye çalıştıkları sırada, o daima onun yanında bulundu Kendisinde yer alan asâlet ve yüksek kâbiliyet ile Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî hazretlerinin talebe yetiştirmek husûsundaki mahâretinin birleşmesiyle kısa zamanda tüm ilimlerde ve tasavvuf hallerinde yetişerek olgunlaştı Mevlanâ hazretlerinin binlerce talebesi aralarında en yükseklerinden oldu Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî hazretleri ona talebe geliştirmek üzere icâzet, diploma verdi Mevlânâ hazretlerinden icâzet ve hilâfet alanların tekrar üçüncüsü olan Seyyid Abdullahı Şemdînî, kardeşi Seyyid Ahmed Geylânî hazretlerinin oğlu Seyyid Tâhâi Hakkârî'yi de, Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî'nin sohbetlerine götürerek, onun da bu yolda yetişmesine vesîle oldu *
Anadolu'da yetişen büyük velîlerden Kendilerine Silsilei aliyye adı bahşedilen büyük âlim ve velîler silsilesinin otuzuncusudur Bu diyârda Nakşibendî, Müceddidî, Hâlidî kolunun önde gelen temsilcisidir İsmi Abdullah'tır Seyyid Abdülkâdiri Geylânî hazretlerinin onuncu torunu ve Seyyid Tâhai Hakkârî'nin amcasıdır Lakâbı, Sirâcüddîn ve MenbaulHilm'dir Doğum târihi bilinmemektedir Şemdinli civârında dünyâya gelmiş, 1813 (H1228) senesinde Şemdinli'nin Nehrî kasabasında vefât etmiştir Kabri orada olup, ziyâret edilmekte ve bereketleri hâsıl olmaktadır
Şemdinli'de dünyâya gelen asîl, temiz ve şerefli bir âileye mensûb olan Seyyid Abdullah Şemdînî, ufak yaşta ilim tahsîline yöneldi Zamânının usûlüne kadar birincil tahsîlini gördükten daha sonra, Irak'ın Süleymâniye beldesine gitgide artarak oradaki medresede ilim öğrenmeye devâm etti Aklî ve naklî ilimleri tahsîl edip büyük âlim oldu Bu medresede ilim öğrenmekle meşgûl iken medrese arkadaşı Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî ile bir kardeş gibi yaşadılar Yüksek yaratılışı olan bu iki gönül dostu zâhirî ilimleri tahsîl ettikleri sırada kalb ve gönül ilmi olan tasavvufa aleyhinde alâka duymaya başladılar Bu alâka, muhabbet ve aşk derecesine ulaşıp, kendilerini mânevî olarak terbiye edip, bâtınî ilimleri öğreterek yetiştirecek bir kılavuz, yol gösterici aradılar
Sonunda aradıkları rehberi hangisi daha evvel bulursa, o büyük zâttan alacağı mânevî feyz ve bereketin aralarında müşterek olmasını kararlaştırdılar Bu hususta birbirlerine söz verdiler Yâni aradıkları o büyük velîyi hangisi daha evvel bulur ve tanırsa derhal diğerinin de o zâtı tanımasına, ona bağlanıp feyz almasına vâsıta olacaktı
Kendilerine yol gösterecek mânevî bir rehberi aradıkları sırada Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî aldığı bâzı mânevî işâretler üstüne Hindistan'a gitmeye karar verdi Zâhirî ilimlerde yüksek bir âlim olan Abdullahı Şemdînî de onunla gitmek istedi Ama Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî ona; Ben gideyim, oradan alıp getirdiklerime ortağızdedi Nihâyet Hindistan'a gitmek üzere Süleymâniye'den yola çıktı Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan daha sonra Hindistan'a ulaştı Sonunda Nakşibendiyye mânevî yolunun mürşidi kâmili Şâh Gulâmı Ali Abdullahı Dehlevî hazretlerinin rahat ve sohbetleriyle şereflendi Kısa zamanda lâyık ve müstehak olduğu fazîlet ve olgunluğa ulaştı Tasavvuf yolunda ilerleyip evliyâlık derecesine yükseldi Hocası ona, İslâmiyetin dikte ve yasaklarını açıklamak sûretiyle, insanların dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşmalarına vesîle edebilmek ve talebe yetiştirmek hususunda bütün bir icâzet, diploma ve hilâfet verdi Hocasının tam ve mutlak vekili olarak aldığı yüksek feyz ve kemâlâtı, ilim ve edeb âşıklarına arzetmek ve onları yetiştirmekle vazîfeli olarak Bağdâd'a gönderildi
Bundan daha sonra bütün evren, vâsıtalı vâsıtasız irşâd ve feyz kaynağı olan Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî hazretlerinin mânevî nûru ile nûrlanmaya başladı Böylece Bağdâd'da feyz ve nur saçan rahmet güneşi doğdu
Seyyid Abdullahı Şemdînî, daha önceki anlaşmalarının gereği bir müddet Bağdâd'da kaldıktan daha sonra Süleymâniye'ye dönen Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî hazretlerinin ziyâretine gitti Mevlânâ'nın Hindistan'da elde ettiği mârifet ve kemâlâtı, olgunluğu görür görmez ona olan muhabbeti daha da arttı Medrese talebeliğinde arkadaşı olduğunu düşünmeyip o evliyâlık güneşinin sohbetlerine devâm etmeye başladı Onun önde gelen talebelerinden oldu Bâzı hasetçi ve inkârcı kimselerin, Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî hazretlerinin karşısına çıkıp, laf ve yazı ile onu kötülemeye, türlü türlü iftirâlarla ve düzme yalanlarla, ona gönül verenlerin yolunu kesmeye çalıştıkları sırada, o daima onun yanında bulundu Kendisinde yer alan asâlet ve yüksek kâbiliyet ile Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî hazretlerinin talebe yetiştirmek husûsundaki mahâretinin birleşmesiyle kısa zamanda tüm ilimlerde ve tasavvuf hallerinde yetişerek olgunlaştı Mevlanâ hazretlerinin binlerce talebesi aralarında en yükseklerinden oldu Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî hazretleri ona talebe geliştirmek üzere icâzet, diploma verdi Mevlânâ hazretlerinden icâzet ve hilâfet alanların tekrar üçüncüsü olan Seyyid Abdullahı Şemdînî, kardeşi Seyyid Ahmed Geylânî hazretlerinin oğlu Seyyid Tâhâi Hakkârî'yi de, Mevlânâ Hâlidi Bağdâdî'nin sohbetlerine götürerek, onun da bu yolda yetişmesine vesîle oldu *