Türkçe için el ele! Türkçe için el ele Türkçe için el ele! Mehmet Akşit 1988 yılında New York’tan Minneapolis’e uçuyorum Yanımdaki koltuğa boynuna bir portatif teyp, başına da kulaklıklar takmış genç bir adam oturdu Teybin sesi oldukça açık Dım tıs, dım tıs, dım tıs, kulaklıklardan dışarı taşıyor Genç de aynı zamanda kendini müziğe kaptırmış, elleri ile bacaklarına vurarak tempo tutuyor: “tik tak, tik tak, tik taka tak Birincil yarım saati “dım tıslar ve “tik takalar ile geçirdik Sonra genç pat diye bana içten dönerek “hi, how are you doing? (nasılsın) diyerek konuşmayı açtı Ben “iyiyim, ya sen? deyince genç meraklı bir şekilde “New York’lu değilsin galiba diye sordu “Değil, Hollanda’da oturuyorum, Türk’üm der demez, genç gözlerini fal taşı gibi açarak “Yeah, ben de Türk’üm yahu diyerek omzuma bir şaplak patlatmaz mı? Fazla şaşırmıştım natürel Annesi ve babası Türk’müş Amerika’ya yerleşmişler Çocuklarına Türkçe öğretmemişler “Türkiye ile ilgili ne biliyorsun diye sorunca genç bir vakit kaşlarını çatarak düşündü Daha Sonra birden heyecanlanarak benzeri Amerikanca sözde Türkçe “tahin pekmez, tahin pekmez diye haykırdı İkimiz de birden kendimizi tutamayarak kahkahayı basmıştık Bu olay içimde bir takım çelişik düşüncelerin fırtına gibi esmesine niçin olmuştu Bir taraftan, gayet olağan Amerika’ya yerleşmişler, ne var bunda diyor, üstelik da bu gencin mutlaka kaybettikleri bir şeyler olmalı diye ısrar ediyordum Yıllar önce yaşadığım ve sakinleştiğini zannettiğim bu kasırga Hollanda hükümetinin Türkçe derslerini kaldırması ile her tarafta canlandı Lakin bu sefer kararlıyım Türkçenin elden gitmesinin çok büyük bir kayıp olduğunu kendime ispat edeceğim İşte 7 bahane: 1 Türkçenin yaygın bir dil olması Her şeyden önce Türkçe çok geniş bir alanda konuşulan bir dil Gittiğim çoğu ülkede Türkçe sayesinde kurduğum ilişkilerin sıcaklığını hala içimde duyarım Mesela, 1993 yılında bir misafir etme üstüne gittiğim Sydney’ de, bir alış veriş merkezinde gezerken, tesadüfen oradan geçen Türklerle tanışmış, hemen bir çevre oluşturarak nasıl saatlerce tatlı tatlı sohbet etmiştik Yalnızca Sydney’de mi? Hiç unutmam, 1995 yılında trenle Berlin’e gidiyordum Karşımda oturan ihtiyar şahıs “yakın zamana değin Gürcistan’da oturuyordum diye söze başlamıştı Gürcistan’da asırlardır yaşayan Alman azınlıklardanmış Almancanın yanında hangi dilleri konuştuğunu sorunca Gürcüce, Azerice, Kazakça ve Rusça diye sıralamıştı Şaşkınlığımı görür görmez bana anlatmak zorunluluğunu duyarak: “İkinci Dünya Savaşı’na kadar Gürcistan’da kendi köyümüzde yaşıyorduk Çevremizde hep Azeri köyleri olduğu için Gürcücenin yanına Azerice de öğrenmiştim Fakat savaştan sonradan bütün köy Kazakistan’a sürüldü Orada da Kazakçayı öğrendim Yıllar sonra yeniden köyümüze dönmemize müsade verdiler Almancayı bırakıp tatlı tatlı Türkçe olarak konuşmamıza devam ettik Ihtiyar kişi: “Sahiden Kazakça da Türkçedir Yumurta yerine cumurta dersen olur biter Ben “oralardan bir şey özlüyor musunuz? diye sorunca yaşlı şahıs gözleri dolarak “özlemem mi heç, kadim dostluk özlemişem men demişti Berlin’e gelince birbirimize baba oğul gibi sarılıp ayrılmıştık Son zamanlarda üniversitemize Kazakistan’dan, Özbekistan’dan öğrenciler gelmeye başladı Türkçe ile fazla hoş ilişkiler kuruyoruz Özbek öğrencimiz Hamburg’a staja gitmişti Stajını tamamladıktan sonradan beni ziyaret ettiğinde: “Hocam, ne hoş, Hamburg her zaman kardeşlerimizle dolu, kendimi hiç yabancı hissetmedim demişti 2 Türkçenin Avrupa Birliği’nin iki taraflı dili olması Ne var bunda, gittiğin yeniden Türkçe konuşanları bulmuşsun diyebilirsiniz O Kadar değil Dün Leuven Üniversitesi’nde jüri üyesi olduğum Filistinli bir öğrencinin doktora savunmasına katılmıştım Savunmadan sonradan verilen resepsiyonda orada okuyan Filistinli öğrencilerle konuşuyorduk Filistinli öğrencilerden birisi “Avrupa Birliği’nin ortak dili nedir? diye bir soru ortaya attı İngilizce mi? Filistinli öğrenci itiraz etti Evet, birçok birey İngilizce biliyor lakin İngilizce okulda öğrenilen bir dil Kısacası evde konuşulan karşılıklı dili kastediyorum Sonra birazcık da şaşırarak Avrupa Birliği’nin müşterek dilinin Türkçe ve Arapça olduğunun farkına vardık Orta ve Kuzey Avrupa ülkelerinde en fazla konuşulan azınlık dilinin Türkçe, Güney Avrupa ülkelerinde ise Arapça olduğunu kaç Avrupalı politikacı biliyor acaba? 3 Türkçenin idareli gücü Ayrıca Türkçe iyi anlamak Avrupa Birliği’nin Türkiye ile gelişen ticari ilişkilerinde de manâlı bir rol oynayabilir Türkiye’nin şu ya da bu, yüzde yedi civarında çoğalma hızı var İleride ticari ilişkiler daha da artacak Burada yetişen gençler Hollanda ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde bir köprü vazifesi görebilirler Bundan Başka Türkçe bilmek firmaların Orta Asya ülkeleri ile ilişkilerinde de yardımcı olabilir Geçenlerde bir öğretmen dostum anlatmıştı Türkiye ile yoğun ticari ilişkileri olan bir firmaya elaman alınacakmış Çoğu başvurunun içinden Türkiye ile olan ilişkilerini göze alarak Türk adayı seçmişler 4 Türkçenin zenginliği Türkçe olarak söylenen, yazılan ve okunan bu değin eser var Müziğimizi ele alalım Ne kadar farklı alanlara yönlendirilmiş: Türk ahali, Türk olağan müziği, Türk sanat müziği, Türk pop müziği Ayrıca kantolar, ilahiler ve daha neler, neler Bir müziği hoşuna gitmek için o müziğin sözlerini anlayışlı olmak gerekmeyebilir diyebilirsiniz Tarkan’ın Avrupa’da nasıl ün yaptığını buna örnek olarak verebilirsiniz Bu iddiaların ne değin geçersiz olduğunu yine Tarkan’dan dinleyin: “seni gidi fındık kıran, yılanı deliğinden çıkaran, kaderim püsküllü belam, yakalarsam Haydi çevirin bu sözleri istediğiniz dile, eğer çevirebilirseniz Ayrıca yalnızca Tarkan’dan ibaret değil fakat bizim müziğimiz Dede Efendimiz var, Minür Nurettin Selçuk’umuz var, Akıllı Müren’imiz var, Emel Sayın’ımız var, Aşık Veysel’imiz var, İbrahim Tatlıses’imiz var, Mahsun Kırmızıgül’ümüz var, Sezen Aksu’muz var, var oğlu var Edebiyatımız da fazla zengin Türkçenin inceliklerini kullanarak edebiyatımız dağıtılmış konuları nasıl da işlemiş Masama doğru yürüyorum Elime geçen birincil Türkçe kitabı açıp her hangi bir yerinden okuyorum: “Efendim, dostça ve cana yakın iki taraflı görüşmeye, sohbet denir diyor yazan Sonradan yazan şöyle devam ediyor: “İnsanı tekâmül basamaklarında yükselten, içini ışıtan, aydınlatan, nurlandıran, ona bir yaşama sevinci veren, onu güzelleştiren, onu yücelten sohbetlere gönül sohbeti denir 4 Ne hoş bir yazan, ne hoş bir söz, ne hoş bir dil 5 Başlıca dili eğitiminin önemi Efendim, Türkçe haberdar olan çocuklar Hollandacayı şiddet öğreniyorlarmış Göçmen çocukların okullarda başarısızlığının esas nedeni de buymuş Kendimce Türkçeye karşı öne sürülen en abuk subuk iddia bu Önce şunu anlamamız gerekiyor 1: Okulda başarısız olan öğrenciler ailelerinin sosyal konumundan dolayı mı başarısızlar, yahut Türkçe konuştuklarından nedeniyle mı? Dünyanın neresinde kırsal kesimden göç etmiş ve eksik düzeyde eğitim almış ailelerin çocukları, göç ettikleri toplumun “sıradan şartlarında yetişmiş çocukları ile benzer oranda başarılı olabilmişler? Sosyoloji bilimini her yerde mi yazmak istiyorlar acaba? Ayrıca, Hollandacayı ve Türkçeyi su gibi konuşan binlerce gencimiz var Son yapılan araştırmalar, göçmen çocuklarının üniversite ve yüksek okullara katılma oranının arttığını gösteriyor zaten 2 Diğer Taraftan birçok dil uzmanı da esas dilin kişinin gelişmesi için fazla kayda değer bir unsur olduğu görüşünde 3 Düşünün bir kere, İngilizceyi bilmem kaç yaşında ikinci dil olarak öğrenen şayet milyonlarca insan var Bunlardan birçoğu ilerlemiş yaşlarında Amerika’ya göç edip Amerika da en yüksek yerlere gelebiliyorlar Hollanda toplumunun ve dilinin de aynı esnekliği kazanması gerekir Eğer Hollandaca sonradan öğrenilemeyecek bir nesne ise, derhal ameliyata alınıp düzeltilmesi gerekir 6 Müslümanlığı Türkçe kaynaklardan öğrenmenin kolaylığı Müslümanların içinde Türklerin manâlı bir yer aldığı belli Yıllarca batılılar Müslümanların tümüne Türk demişler Türkler Müslümanlığa gönülden inanmış, Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Mevlana gibi ermiş kişilerin katkılarıyla inançlarını bu güne değin sevgiyle taşımışlar Böylece fakat Türkçe, halkımızın inancını en öz ve en hoş yorumladığı bir dil haline gelmiş Bakın Yunus inancını ne hoş özetlemiş: “Severim ben seni içtenlikle içeri, Yolum vardır bu erkandan içeri Sonra Yunus şöyle devam etmiş: “Beni bende demen, bu ben değilim, Bir ben vardır bende, benden içeri Dinimizin Türkçe bilenlere öğretilmesi pek kolaydır Neden rahat varken zorluğu seçelim? 7 Azınlık hakkı olarak Türkçe Bir dostuma Türkçenin gerekliliği üzerine görüşünü sormuştum Yanıtı kısa ve açıktı: “Türkçe öğrenmek senin azınlık hakkın 3 Eğer öğrenmek istersen, öğrenebilmelisin Ah elbette, neden Türkçe şu, bu diye nefes tüketiyorum Haklarımızı istiyoruz, o kadar Daha Sonra dostum şöyle devam etmişti: “Asimilasyon arzusu hissi bir harekettir, mantıklı yok Bu duygunun ülkelerine zararlı olabileceği onları böylece ilgilendirmez Böylece ya, biz Erasmus’u, Spinoza’yı, Huygens’i, Rembrandt’ı, Jan Vermeer’i, Annie MG Schmidt’i, Harry Mulisch’i, Zangeres Zonder Naam’ı, Marco Borsato’yu tanıyor ve takdir ediyoruz Ama siz bizim ne kadarımızı tanıyorsunuz? Biz Türkçesiz yarım insanız diyorsak her halde bir şeyler bildiğimiz için söylüyoruz Ne kadar da az biliyorsunuz? Acilen ne yapmalı? Düşüncelerim beni Eindhoven’da öğrenci olduğum günlere götürdü Türklere gönüllü olarak yıllardan beri elektronik ve bilgisayar dersleri vermiştim Bir gün destek arzu etmek için Hollandalı bir yetkiliyi ziyaret ettiğimde, karşımdaki kişi ırım gırım ediyor, bütçede parası olduğu halde yardımcı olmak istemiyordu Dün gibi hatırlıyorum, karşımda oturan şahısa heyecanla bakarak: “Beyefendi, ben size bütçenizi amacı doğrultusunda tüketmek için huzur kullanmak istemiştim Oysa, siz yardımcı olmak istemiyorsanız hiç manâlı yok Daha Sonra elimi cebime atarak cebimdeki üç beş kuruşu masanın üstüne atmış ve “Ben öğrenciyim, yoksul olabilirim Boş vaktimde çalışır, para kazanır ve kazandıklarımı kardeşlerime bildiklerimi aydınlatmak için harcarım Siz bizi ne sandınız? diye haykırmıştım Türkçe derslerini kaldırırlarsa kaldırsınlar Biz hepimiz beraberce daha iyisini yaparız Aramızda varsa yüze gülücü küskünlüğü atar, Türkçe için gönül birliği ederiz Hollanda çapında bir eğitim derneği kurarak çarşamba öğleden sonraları, cumartesi ve pazar günleri, ne süre gerekirse Türkçe derslerimizi kendimiz veririz Kaynaklar 1 http:wwwuvtnlnieuwspersberichten20000900001299html 2 Crul et al Kleurrijk Talent, Instituut voor Migratie en Etnische Studies, Universiteit van Amsterdam, 2002 3 G Extra and K Yagmur, Language ersity in multicultural Europe: Comparative perspectives on immigrant minority languages beygir home and beygir school, Management of Social Transformations MOST Discussion Paper 63 Community Turks Digitale School Kennisnet stellingenhtm 4 Sabri Tandoğan, Gönül Sohbetleri, Gönül Sohbetleri Dizisi No 1 1994, Ankara