Şok İddia!.. "Davutoğlu vazgeçebilir..."

AKP'den birinci istifa eden (2003) eski İstanbul milletvekili Emin Tatlı, Ahmet  Davutoğlu'nun parti kurmaktan vazgeçebileceğini argüman etti. Hoş, bu savını Ahmet Davutoğlu ile baş başa yaptığı yaklaşık 1 buçuk saat süren görüşmeden sonra gündeme getirdi.

Emin Şirin'in  gündeme bomba üzere düşecek açıklaması dün kendisi ile yaptığım bir telefon görüşmesinde gerçekleşti. Şöyle;

- Geçenlerde sizinle bir söyleşi yapmıştık. Duydum ki, Ahmet Davutoğlu'na ziyarette bulunmuşsunuz.

Evet, eksik olmasınlar kabul ettiler beni.

- ADSIZ'da yayımlanan söyleşimizde, Davutoğlu'na birtakım sorularınız olacağını kamuoyuna ilan ettiniz. O görüşmenizde bu sorular gündeme geldi mi? Ve bu sorulara bir karşılık alabildiniz mi?

Geldi.



- Anlatmanızda bir sakınca var mı?

Hiçbir sakınca yok. Zira kamuya açık sordum ve eksik olmasın kendisi de bu sorular etrafında esasen beni davet etti ve izahat verdi. Herhalde ileriki devirde de konuşmalarında bu bahse kendisi kendi açısından açıklık kesinlikle getirecektir lakin beni tatmin eden karşılıklar verdi. Şöyle ki, birinci sorduğum soru, 2014'de Kobani sıkıntısı başladığında, daha doğrusu IŞİD'in Suriye'nin kuzeyine Fırat'ın doğusunu işgal hareketi başladığında bizim IŞİD ile uğraş koalisyonuna  girmekte gecikip gecikmediğimizi ve 29 Ekim'de Kobani'ye peşmergeler girerken biz niçin girmediğimizi sorgulamıştım. Buna, kendisi açısından bir devlet adamı meşruiyeti içinde yanıtlarını verdi. Şöyle ki; 'biz IŞİD ile mücadele  koalisyonuna baştan beri girdik fiili olarak askeri operasyonlara iştirakimiz 11 ay sonra olsa bile koalisyonun başından içindeydik. Ve Kobani sorununda direkt olarak bizim askerimizin girmesinden fazla Kuzey Irak hükümeti ile irtibat içerisinde peşmergelerin girmesini tercih ettik. Zira o gün, unutmayınız ki o sırada Musul konsoloshanesinin IŞİD'in eline geçirilmesi sıkıntısı vardı. O mevzuyu halletmemiz lazımdı. Ve bir kadro diğer ögeler münasebetiyle askeri operasyona şahsen girmemeyi, bir fiil girmemeyi o günlerde devlet olarak tercih ettik' dedi. Bu birinci izahatı.

İkincisi, Doğu Akdeniz'deki güç kaynaklarında Biden ile yaptığı görüşme. Tekrar 2014-2015 yıllarında yaptığı görüşmeler sonunda bu hususun neden geciktiğini sormuştum. Temel itibariyle 2 bahisten bahsetti. Birincisi, 'bizim Doğu Akdeniz sorununda bir stratejik derinlik olarak evvela Mısır ile bir irtibat içinde olmamız hasebiyle Doğu Akdeniz'in en değerli iki ülkesinin irtibat içinde olması konusunu halletmeye çalışıyorduk o bağlantıyı kurmaya çalışıyorduk lakin Sisi darbesiyle bu akamete uğradı yahut uğratıldı' dedi. 'Uğratıldı' lafını da kullandı. İkincisi de Biden ile yapılan görüşmelerde, BM nezdinde aşağı üst 40 küsur yıldır yürüyen Kıbrıs müzakerelerinin bir çıkmaza girdiğini ve 2 toplumun başka farklı tanınması gereken bir strateji içinde yürümekte olduklarını söyledi. Bu ortada bunu anlattıkları tabi bizim o günlerde açıkça bilmediğimiz lakin devletin mesuliyetini taşıyan insanların yürüttüğü müzakereler... Ben, verdiği izahatlardan pek tatmin oldum. Tatmin oldum derken şöyle söyleyeyim, verdiği izahatları kendi açısından mesuliyeti çerçevesinde gerçek hareketler olarak görüyorum. Takdiri tarih yapacaktır.

- Pekala, Rus uçağının düşürülmesi konusunda…

Girmedim o hususa. Sormadım.

- Siyasi etik yasası kim tarafından engellendi diye sormuştunuz. Ona bir karşılık alabildiniz mi?

O hususta kendisinin periyodunun bitmesi ve Başbakanlıktan ayrılmasının bu mevzuyu akamete uğrattığını düşünüyor.

- Özeleştiri de bulundu mu? Yani, şurada kusur yaptım, bunlarda kusur yaptım yoksa daima ben haklı mıydım noktasında?

Valla çok olgun gördüm kendisini. Kimi bahislerde çok hassasiyeti bence var.

- Nedir?

Bu bahse girmek istemiyorum zira iki sorumun üzerinden bu görüşme yapıldığı için geri kalanı ikimizin ortasında özel sohbet olarak değerlendireyim. Kendisi istek ederse açıklar. Benim haddim olmaz onları açıklamak. Bu çerçevede kendisinin algısını yani seçmen nezdindeki algısını daha üst düzeye taşıyabilecek bir medya alakası sistemi kurmasının kendisi açısından daha yararlı olacağını düşünüyorum.

- Emin beyefendi kamuoyu merak ediyor.

O açıklasın.

- Hiç mi özeleştiri yapmıyor Ahmet Davutoğlu?



Onu kendisine sorun kendisi yanıt versin. Ancak şöyle söyleyeyim, benimle konuşmasında özeleştiri yapıp yapmaması kıymetli değil . Seçmen nezdinde kendisinin algısını, seçmen önünde Ahmet Davutoğlu algısını zedeleyen konular var. Nedir bunlar? Yüzde 49 buçuk oy almış çok başarılı bir Başbakan olarak seçimden çıkmasına karşın bir anda azledildi manzarasını vermiş olması. Buna reaksiyon vermemiş olması. Bunu niçin yapmış olduğunu izah etmemesi. Dış siyasetteki devletin menfaatlerini gözetmesine karşın ortaya çıkan neticelerdeki kasvetler üzere problemler var. Bu çerçevede kendi algısını düzeltmek için kendisinin bu izahatları vermesi lazım. Ben şöyle söyleyeyim, bir devlet adamı ciddiyeti olduğu elbet fakat seçimi devlet adamları kazanmıyor. Seçimi seçmen nezdinde önder algısı yaratan beşerler kazanıyor. Davutoğlu, burada bir eksiklik olup olmadığını kendisi tespit edip ona nazaran herhalde hareket edecektir. Ben kendi sorularım çerçevesinde tatmin oldum mu? Evet oldum diyeyim.

- Bu fırsattan istifade, yeni parti kurulma çalışmaları ile ilgili de izlenimleriniz oldu kesinlikle...

Şöyle söyleyeyim, Ahmet Davutoğlu bir kez AK Parti'ye gönülden bağlı bir insan. Lakin AK Parti'ye bağlılığı kadar hukuk devletine, demokrasiye, kuvvetler ayrılığına, insan haklarına, Kopenhag kriterlerine de bağlı bir insan. Şayet AK Parti'yi bu kriterler çerçevesinde görürse yahut AK Parti'de bu kriterler çerçevesinde bir revizyon ortaya çıkarsa tahminen de ayrılmaktan vazgeçer. Yani, şahsi bir gayret yapmadığı çok ortada. Prensipler çerçevesinde bir uğraş yapıyor. Bu prensipleri kendi mevcut partisi içinde uygulanır hale gelirse yeni parti kurmaktan da vazgeçebilir fakat bunlar uygulanamazsa o vakit prensipleri parti aidiyetinin önünde olacak, o denli gördüm.

- Sizden içerik hakkında pek bir şey alamadık. Tecrübeli bir siyasetçi olduğunuz için. Gazeteci ne kadar sıkıştırırsa sıkıştırsın siz yeniden bildiğinizi söylediniz… 

Estağfurullah. Beni mazur görün haddim değil. Zira, her şeye karşın eski bir Başbakan, eski bir milletvekili olarak beni kabul etti, oturduk, bir buçuk saat sohbet ettik. Açıklaması gereken şeyler varsa kendisi açıklar. Ben sorularımın karşılıklarını aldım. Geri kalanını açıklamak kendisine aittir.

Kaynak: Ahmet Takan/Yeniçağ