nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
Peygamberimiz, bir peygamber olması dolayısıyla her seviyeden insanla görüşüp konuşuyordu Bunlar içinde devlet ve kabile reisleri, varlıklı ve aristokrat kimseler olduğu gibi, fakirler, cılız ve kimsesizler, yetimler, kadınlar ve çocuklar da yer alıyordu
Tüm bu sosyal yapıları, yaşayış tarzları, yaşları, başları, huyları birbirinden öbür olan insanlarla ilişkisini, içten, sağlıklı ve kalıcı bir biçimde sürdürüyordu Bunun için, onlarla her alanda iyi diyalog kuruyor, nazik ve geniş kalpli davranıyordu Zaten âlemlere rahmet olarak gönderilmesi bunu gerektirmiyor muydu?
Hizmetinde bulunan yakın Sahabîlerinin anlattığına kadar, Peygamberimiz insanların en naziki, en nezihi, en zarifi, en latifi, en ince ruhlusu idi Terbiye, terbiye ve adap kuralları onun hayâtında en güzel ve en ideal biçimde mevcuttu
Peygamberimiz nezaketini hiç kimseden esirgemez, herkese tatlı ve nazik davranırdı Kendisine hitap edildiği veya soru sorulduğu vakit en hoş şekilde yanıt verirdi
Hz Âişe validemiz, Resulullahtan daha hoş ahlâka sahip hiç kimse yoktur Ashabından ve ailesinden birisi kendisine seslenince, 'Buyurun' diye karşılık verirdi Bu sebeple Allah, ona, 'Sen yüksek bir ahlâk üzeresin' buyurmuştur
Peygamberimiz insanlarla birincil defa karşılaştığında nasıl davranırdı? Selamlaşması, hal hatır sorması nasıldı? Çoğumuz merak ederiz
Ebû Üseyd'in anlattığına tarafından Peygamberimiz bir seferinde amcası Hazreti Abbas'ın evine gider
Hazreti Abbas'a, Esselâmü Aleykümdiye selâm verir Konut halkı da, Ve aleykümüsselâm ve rahmetullahi ve berekâtühüdiyerek selâmını alırlar
Sonradan Peygamberimiz, Nasılsınız?diye hal hatır sorar Onlar, Allah'a hamd olsun, iyiyiz Anamız babamız feda olsun, siz nasılsınız yâ Resulallah?dediklerinde, Peygamberimiz, Allah'a hamd olsun, ben de iyiyimbuyururlar
Hz Enes, Peygamberimizin benzersiz nezaketini şöyle anlatıyor:
Kendisine bir şey soranı can kulağıyla dinler, soruyu soran yanından ayrılmadıkça, onu terk etmezdi Resulullah ile bir kimse tokalaşırsa ya da bir kimse tokalaşmak için elini uzattığında, karşısındaki kişi elini çekmeden Resulullah elini çekmezdi Biriyle yüz yüze gelince de, karşısındaki, yüzünü çevirip ayrılmadıkça Resulullah o kimseden yüzünü çevirmezdi Önüne oturan kimseye hiçbir vakit ayaklarını uzatmazdı Karşılaştığı kimseye önce kendisi selâm verirdi Ashabıyla tokalaşmaya önce kendisi başlardı
Kendisini ziyarete gelenlere ikramda bulunurdu Oturmaları için çok kere hırkasını sererdi Ara Sıra de altındaki minderi misafire verir, üstüne oturması için dikkat çekici eder, kendisi açık yere otururdu
Sahabîlerine güzel unvanlar verirdi Hz Ali'ye 'Ebû Turab', bir diğer Sahabîsine 'Ebû Hüreyre' gibi lâkaplar vermişti Onlara itibar kazandırmak için, hoşlarına giden isimle çağırırdı
Kimsenin sözünü kesmezdi Konuşmasını yarıda bırakmazdı Konuştuğu birey sözünü bitirmeden yoksa gitmek üzere ayağa kalkmadan sohbetine devam ederdi
Namaz kılarken birisi gelip oturursa, namazı uzatmaz, kısa keserdi Hemen namazını bitirip onun ne istediğini sorardı İhtiyacını gördükten daha sonra her tarafta namazına devam ederdi
Medineli bir çocuk kazanç, Resulullahın elinden miktar, istediği yere götürürdü Resulullah, gitmem demezdi
Resulullah birimize kızacak olsa, 'Bu kardeşimiz kendisini niçin lekeliyor?' derdi
Resuli Ekreme on sene hizmet ettim Vallahi, bana 'Öf bile demedi Yapmakta geciktiğim ya da yapmadığım bir emrinden nedeniyle beni azarlamadığı gibi, ailesinden azarlayan olursa, onlara da, 'Ona dokunmayın Bu işi yapması takdir edilmiş olsaydı yapardı' buyururdu
Senelerce Resulullaha hizmet ettim Bana hiçbir zaman kötü söz söylemedi Fiske vurmadı Azarlamadı, yüzünü bile asmadı
Birgün bir iş için bir yere gitmemi emir buyurdu ilk önce, 'Gitmem' dedimse de, Allah'ın Peygamberi bana emrettiği için gitmeye karar verdim Huzurlarından çıktıktan daha sonra sokakta birkaç çocuğun oynadığını gördüm ve onları seyretmeye daldım Derken arkadan birisi iki eliyle başımı tuttu Döndüğümde baktım ancak, kendisi Gülüyor Bana:
Enesçiğim sana söylediğim yere gittin mi?' dedi
Hayır, daha gitmedim, gideceğim' dedim
Ben ona senelerce hizmet ettim Vallahi bir defa olsun yaptığım bir iş için 'Niçin yaptın?' yapmadığım bir meslek için 'Niçin yapmadın?' dediğini hatırlamıyorum
Peygamberimizin bir başka nezaketini ve güzelliğini annemiz Hazreti Âişe anlatıyor:
Peygamber Efendimiz kendi eliyle ne bir hizmetçiye, ne de bir kadına vurmadığı gibi—Allah yolunda savaşmaktan diğer—elini sertçe herhangi bir şeye vurduğunu da görmedim
Peygamber Efendimiz iki şey karşı tercihte bulunacağı vakit—günah olmamak şartıyla—o iki şeyden hangisi daha kolaysa o şey daha fazla hoşuna giderdi Ama günah olduğu süre tüm gücü ile o şeyden uzaktan dururdu
Peygamber Efendimiz kendi şahsı için kimseden öç almazdı Oysa kendisine getirilen kimse Allah'ın yasak ettiği bir şeyi işlemişse o kimseden Allah için öç alırdı
Peygamberimiz davetlilere ve misafirlerine karşı da nazik davranırdı Eğlence edilenler arasında bazıları, kalkıp gidilmesi gerektiği halde kalkıp gitmeseler zeka Peygamberimiz onlara ilk elden gitmelerini hatırlatmaz, kibar davranarak dolaylı bir biçimde hissettirirdi
Böyle bir durumu yine Enes bin Mâlik rivayet ediyor:
Peygamberimizin kızı Hz Zeyneb'in düğünü esnasındaydı Resulullah halkı ekmek ve etle doyurdu
Beni de cemaati seslenmek için gönderdi Ağırlama bittikten sonradan Peygamberimiz (asm) kalktı, ben de kendisini takip ettim
Davetlilerden iki kişi muhabbete dalmış, dışarı çıkmamışlardı Resulullah hanımlarının yanında uğruyor, selâm veriyor, hal ve hatırlarını soruyordu Resulullah bitmiş döndü, ben de onunla birlikte döndüm Kapıya varınca baktık oysa, o iki birey hâlâ konuşuyorlardı Onun döndüğünü görünce kalkıp gittiler Resulullah yeniden evine dönünce ayağım kapının eşiğine koydu, benimle kendi arasına perde çekti Allah şu âyeti indirdi:
Ey iman edenler! Yemek Yemek için misafir etme olunmadan Peygamberin evine girip de orada yemek yemek vaktini beklemeyin Ağırlama edildiğinizde de girin Ama yemeğinizi yedikten sonradan sohbete dalmadan dağılın Bu hareketleriniz Peygambere ızdırap verir, o da size bunu açıklamaktan sıkılır Allah ise hakkı açıklamaktan çekinmez(Hucurat Sûresi, 53)
Bundan daha sonra da bir başkasının evine girip çıkmak kesin kaidelere bağlanmış oldu *
Tüm bu sosyal yapıları, yaşayış tarzları, yaşları, başları, huyları birbirinden öbür olan insanlarla ilişkisini, içten, sağlıklı ve kalıcı bir biçimde sürdürüyordu Bunun için, onlarla her alanda iyi diyalog kuruyor, nazik ve geniş kalpli davranıyordu Zaten âlemlere rahmet olarak gönderilmesi bunu gerektirmiyor muydu?
Hizmetinde bulunan yakın Sahabîlerinin anlattığına kadar, Peygamberimiz insanların en naziki, en nezihi, en zarifi, en latifi, en ince ruhlusu idi Terbiye, terbiye ve adap kuralları onun hayâtında en güzel ve en ideal biçimde mevcuttu
Peygamberimiz nezaketini hiç kimseden esirgemez, herkese tatlı ve nazik davranırdı Kendisine hitap edildiği veya soru sorulduğu vakit en hoş şekilde yanıt verirdi
Hz Âişe validemiz, Resulullahtan daha hoş ahlâka sahip hiç kimse yoktur Ashabından ve ailesinden birisi kendisine seslenince, 'Buyurun' diye karşılık verirdi Bu sebeple Allah, ona, 'Sen yüksek bir ahlâk üzeresin' buyurmuştur
Peygamberimiz insanlarla birincil defa karşılaştığında nasıl davranırdı? Selamlaşması, hal hatır sorması nasıldı? Çoğumuz merak ederiz
Ebû Üseyd'in anlattığına tarafından Peygamberimiz bir seferinde amcası Hazreti Abbas'ın evine gider
Hazreti Abbas'a, Esselâmü Aleykümdiye selâm verir Konut halkı da, Ve aleykümüsselâm ve rahmetullahi ve berekâtühüdiyerek selâmını alırlar
Sonradan Peygamberimiz, Nasılsınız?diye hal hatır sorar Onlar, Allah'a hamd olsun, iyiyiz Anamız babamız feda olsun, siz nasılsınız yâ Resulallah?dediklerinde, Peygamberimiz, Allah'a hamd olsun, ben de iyiyimbuyururlar
Hz Enes, Peygamberimizin benzersiz nezaketini şöyle anlatıyor:
Kendisine bir şey soranı can kulağıyla dinler, soruyu soran yanından ayrılmadıkça, onu terk etmezdi Resulullah ile bir kimse tokalaşırsa ya da bir kimse tokalaşmak için elini uzattığında, karşısındaki kişi elini çekmeden Resulullah elini çekmezdi Biriyle yüz yüze gelince de, karşısındaki, yüzünü çevirip ayrılmadıkça Resulullah o kimseden yüzünü çevirmezdi Önüne oturan kimseye hiçbir vakit ayaklarını uzatmazdı Karşılaştığı kimseye önce kendisi selâm verirdi Ashabıyla tokalaşmaya önce kendisi başlardı
Kendisini ziyarete gelenlere ikramda bulunurdu Oturmaları için çok kere hırkasını sererdi Ara Sıra de altındaki minderi misafire verir, üstüne oturması için dikkat çekici eder, kendisi açık yere otururdu
Sahabîlerine güzel unvanlar verirdi Hz Ali'ye 'Ebû Turab', bir diğer Sahabîsine 'Ebû Hüreyre' gibi lâkaplar vermişti Onlara itibar kazandırmak için, hoşlarına giden isimle çağırırdı
Kimsenin sözünü kesmezdi Konuşmasını yarıda bırakmazdı Konuştuğu birey sözünü bitirmeden yoksa gitmek üzere ayağa kalkmadan sohbetine devam ederdi
Namaz kılarken birisi gelip oturursa, namazı uzatmaz, kısa keserdi Hemen namazını bitirip onun ne istediğini sorardı İhtiyacını gördükten daha sonra her tarafta namazına devam ederdi
Medineli bir çocuk kazanç, Resulullahın elinden miktar, istediği yere götürürdü Resulullah, gitmem demezdi
Resulullah birimize kızacak olsa, 'Bu kardeşimiz kendisini niçin lekeliyor?' derdi
Resuli Ekreme on sene hizmet ettim Vallahi, bana 'Öf bile demedi Yapmakta geciktiğim ya da yapmadığım bir emrinden nedeniyle beni azarlamadığı gibi, ailesinden azarlayan olursa, onlara da, 'Ona dokunmayın Bu işi yapması takdir edilmiş olsaydı yapardı' buyururdu
Senelerce Resulullaha hizmet ettim Bana hiçbir zaman kötü söz söylemedi Fiske vurmadı Azarlamadı, yüzünü bile asmadı
Birgün bir iş için bir yere gitmemi emir buyurdu ilk önce, 'Gitmem' dedimse de, Allah'ın Peygamberi bana emrettiği için gitmeye karar verdim Huzurlarından çıktıktan daha sonra sokakta birkaç çocuğun oynadığını gördüm ve onları seyretmeye daldım Derken arkadan birisi iki eliyle başımı tuttu Döndüğümde baktım ancak, kendisi Gülüyor Bana:
Enesçiğim sana söylediğim yere gittin mi?' dedi
Hayır, daha gitmedim, gideceğim' dedim
Ben ona senelerce hizmet ettim Vallahi bir defa olsun yaptığım bir iş için 'Niçin yaptın?' yapmadığım bir meslek için 'Niçin yapmadın?' dediğini hatırlamıyorum
Peygamberimizin bir başka nezaketini ve güzelliğini annemiz Hazreti Âişe anlatıyor:
Peygamber Efendimiz kendi eliyle ne bir hizmetçiye, ne de bir kadına vurmadığı gibi—Allah yolunda savaşmaktan diğer—elini sertçe herhangi bir şeye vurduğunu da görmedim
Peygamber Efendimiz iki şey karşı tercihte bulunacağı vakit—günah olmamak şartıyla—o iki şeyden hangisi daha kolaysa o şey daha fazla hoşuna giderdi Ama günah olduğu süre tüm gücü ile o şeyden uzaktan dururdu
Peygamber Efendimiz kendi şahsı için kimseden öç almazdı Oysa kendisine getirilen kimse Allah'ın yasak ettiği bir şeyi işlemişse o kimseden Allah için öç alırdı
Peygamberimiz davetlilere ve misafirlerine karşı da nazik davranırdı Eğlence edilenler arasında bazıları, kalkıp gidilmesi gerektiği halde kalkıp gitmeseler zeka Peygamberimiz onlara ilk elden gitmelerini hatırlatmaz, kibar davranarak dolaylı bir biçimde hissettirirdi
Böyle bir durumu yine Enes bin Mâlik rivayet ediyor:
Peygamberimizin kızı Hz Zeyneb'in düğünü esnasındaydı Resulullah halkı ekmek ve etle doyurdu
Beni de cemaati seslenmek için gönderdi Ağırlama bittikten sonradan Peygamberimiz (asm) kalktı, ben de kendisini takip ettim
Davetlilerden iki kişi muhabbete dalmış, dışarı çıkmamışlardı Resulullah hanımlarının yanında uğruyor, selâm veriyor, hal ve hatırlarını soruyordu Resulullah bitmiş döndü, ben de onunla birlikte döndüm Kapıya varınca baktık oysa, o iki birey hâlâ konuşuyorlardı Onun döndüğünü görünce kalkıp gittiler Resulullah yeniden evine dönünce ayağım kapının eşiğine koydu, benimle kendi arasına perde çekti Allah şu âyeti indirdi:
Ey iman edenler! Yemek Yemek için misafir etme olunmadan Peygamberin evine girip de orada yemek yemek vaktini beklemeyin Ağırlama edildiğinizde de girin Ama yemeğinizi yedikten sonradan sohbete dalmadan dağılın Bu hareketleriniz Peygambere ızdırap verir, o da size bunu açıklamaktan sıkılır Allah ise hakkı açıklamaktan çekinmez(Hucurat Sûresi, 53)
Bundan daha sonra da bir başkasının evine girip çıkmak kesin kaidelere bağlanmış oldu *