iltasyazilim
FD Üye
Değerli kardeşimiz;
Peygamberimiz (asm) şahsi hayatında ciddiyetini zedelemeyen bir estetiğe önem vermiştir Örneğin, gecegündüz dişlerini misvakla fırçalardı Saçını hep güzelce tarar, elbisesinin temizliğine itina gösterir, o günkü gelenekler içerisinde arasıra gözlerine sürme çeker, saç ve sakalını boyatır, aynayı yanından ayırmazdı Aynaya her baktığında “Allah’ım! Yaratılışımı güzel yapmışsın, ne olur, ahlakımı da güzelleştir diye dua ederdi Saçısakalı karışık duran bir adam için “Söyleyin şu adama; saçını tarasın, bakımını yapsın şeklinde tavsiyede bulunmuştur Yüzük takması da bir estetik sayılır
Kur’an baştan sona kadar kâinatın estetiğinden, onun harika bir sanat olmasından söz eder Hz Peygamber (asm) yaşayan, canlı, konuşan bir Kur’an olduğuna göre, Kur’an’ın nazara verdiği varlığın sanat ve estetik yönlerine herkesten daha fazla dikkat emiştir
Fetih günü, Fetih suresini sesli ve nağmeli bir tarzda okurken, Mekke’nin fethi ile birlikte, kendisini dinleyen sahabilerin gönlünü de fethetmişti
Sesi güzel ve gür olduğu için Hz Bilali Habeşi'yi müezzin tayin etmişti Güzel sesle Kur’an okuyan sahabileri dinlemekten zevk alırdı Bir gece Hz Musa elEşariyi dinlemiş ve sabahleyin onu gördüğünde kendisine iltifatta bulunmuştu Mescidinde şairleri için kürsü koydurmuş, onların İslam’ın hakikatlerine dair okudukları şiirlerinden sevinç duyardı
“Temizliği imandan sayan, insanlara eziyet veren bir taşı yoldan kaldırmayı imanın bir parçası olarak değerlendiren Hz Muhammed (asv)’den daha nâzik, daha kibar, daha zarif, daha insancıl kim olabilir ki Rabbimiz, bizi onun şefaatinden mahrum etmesin!
Hiç şüphesiz, nefsânî arzuların peşine takılanların süflî zevkleri, ruhânî arzuların aşığı olanların ülvî zevklerinden hoşlanması düşünülemez
“Kâmil insanların zevki meâlisini hoşnut eden bir halet, çocukça bir hevese, sefihçe bir tabiat sahibine hoş gelmez, onları eğlendirmez(Sözler, s736)
Namık Kemal’in kâmilâne söylediği şu şiir de güzel şeyler anlatıyor:
“Ulaşmaz desti edebi garbi hevesbari hevakari dehadâr De’bi edebi ebed müddet Kur’anı ziyâbâri şifakâri hudad’ar
Yani: “Heva ve hevesin esiri olan batının dehasından doğan bir edebiyat Eli ebediyetlere uzanan Kur’an’ın ışık saçan ve şifa dağıtan hidayetinden kaynaklanan bir edebiyatın seviyesine ulaşması mümkün değildir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Peygamberimiz (asm) şahsi hayatında ciddiyetini zedelemeyen bir estetiğe önem vermiştir Örneğin, gecegündüz dişlerini misvakla fırçalardı Saçını hep güzelce tarar, elbisesinin temizliğine itina gösterir, o günkü gelenekler içerisinde arasıra gözlerine sürme çeker, saç ve sakalını boyatır, aynayı yanından ayırmazdı Aynaya her baktığında “Allah’ım! Yaratılışımı güzel yapmışsın, ne olur, ahlakımı da güzelleştir diye dua ederdi Saçısakalı karışık duran bir adam için “Söyleyin şu adama; saçını tarasın, bakımını yapsın şeklinde tavsiyede bulunmuştur Yüzük takması da bir estetik sayılır
Kur’an baştan sona kadar kâinatın estetiğinden, onun harika bir sanat olmasından söz eder Hz Peygamber (asm) yaşayan, canlı, konuşan bir Kur’an olduğuna göre, Kur’an’ın nazara verdiği varlığın sanat ve estetik yönlerine herkesten daha fazla dikkat emiştir
Fetih günü, Fetih suresini sesli ve nağmeli bir tarzda okurken, Mekke’nin fethi ile birlikte, kendisini dinleyen sahabilerin gönlünü de fethetmişti
Sesi güzel ve gür olduğu için Hz Bilali Habeşi'yi müezzin tayin etmişti Güzel sesle Kur’an okuyan sahabileri dinlemekten zevk alırdı Bir gece Hz Musa elEşariyi dinlemiş ve sabahleyin onu gördüğünde kendisine iltifatta bulunmuştu Mescidinde şairleri için kürsü koydurmuş, onların İslam’ın hakikatlerine dair okudukları şiirlerinden sevinç duyardı
“Temizliği imandan sayan, insanlara eziyet veren bir taşı yoldan kaldırmayı imanın bir parçası olarak değerlendiren Hz Muhammed (asv)’den daha nâzik, daha kibar, daha zarif, daha insancıl kim olabilir ki Rabbimiz, bizi onun şefaatinden mahrum etmesin!
Hiç şüphesiz, nefsânî arzuların peşine takılanların süflî zevkleri, ruhânî arzuların aşığı olanların ülvî zevklerinden hoşlanması düşünülemez
“Kâmil insanların zevki meâlisini hoşnut eden bir halet, çocukça bir hevese, sefihçe bir tabiat sahibine hoş gelmez, onları eğlendirmez(Sözler, s736)
Namık Kemal’in kâmilâne söylediği şu şiir de güzel şeyler anlatıyor:
“Ulaşmaz desti edebi garbi hevesbari hevakari dehadâr De’bi edebi ebed müddet Kur’anı ziyâbâri şifakâri hudad’ar
Yani: “Heva ve hevesin esiri olan batının dehasından doğan bir edebiyat Eli ebediyetlere uzanan Kur’an’ın ışık saçan ve şifa dağıtan hidayetinden kaynaklanan bir edebiyatın seviyesine ulaşması mümkün değildir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız