Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Peygamberimiz'e (s.a) salavat getirmenin onemi

Peygamberimiz'e (s.a) salavat getirmenin onemi
0
115

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Bilindiği üzere Efendimiz (sas) Hazretleri’nin adı anıldığında duyan her Müslüman’ın salavat getirmesi ihmal edilmez bir görevi, unutulmaz bir vefa borcudur Nitekim Kuranı Kerim'de şöyle buyurulur:


Allah ve melekleri Peygambere salât ederler Ey iman edenler, siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin(Ahzab Suresi, 56) Veya “tam bir teslimiyetle ona teslim olun


Peygambere Allah’ın salât etmesi, rahmet etmek; meleklerin ve bizim salât etmemiz de onun için rahmet duası etmek anlamına gelir Onun rahmete erişmesi ise, ümmeti olarak bizim rahmete erişmemiz demektir Çünkü hayatı boyunca görüldüğü gibi, onun bütün kaygısı ümmetinden ibarettir Bir gece sabaha kadar ümmeti için Rabbine yakardıktan sonra Allah ona Cebrail ile “Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz ve asla üzmeyeceğiz şeklinde haber göndermiştir (Müslim, İman: 346) İsra Suresi 79 ayette de ona “Övülmüş Makam adıyla şefaat makamının verileceği müjdelenmiştir ki, bu durum, bizi Allah’ın Resulü ile çok yakın ve sıcak bir ilişki içinde bulunmaya davet etmektedir İşte salâvat, onunla bizim aramızda bu sıcak ilişkiyi kuran, devam ettiren ve pekiştiren en önemli bir vasıtadır


O kadar ki, O’nun irşadıyla var oluş hikmetini anlayan her Müslüman’ın üzerine bu salavatın ömründe bir keresi farz, sonrakileri vacip, tekrarlarda ise sünnet olduğu bildirilmiş, salavatın terki ise şefaatten mahrumiyete sebeptir, denmiştir


İyilik gördüğü kimselere iyilik etme minnettarlığı duyan, hatta bir kahvenin kırk yıl hatırını sayan insanlar, ebedi hayatını kurtarmaya vesile olan Resulüllah’a da (sas) elbette minnettarlık duyacak, adını duyunca büyük bir hürmet ve sevgiyle salavat getirecek, böylece gösterdiği bu bağlılıkla da şefaatine nail olacaktır


Ey iman edenler, siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verinayetinin emri gereği olarak ömürde bir defa salavat getirmek farz, sonraları her ilk duyuşta vacip, aynı yerde tekrarlanmalarda ise sünnet olduğu ifade edilmiştir Anlaşılan odur ki, getirilen salat–ü selamdan hem Rabbimiz, hem de melekleri razı olmakta, ayrıca melekler salavat getirenlere de dua etmekteler Hadis kitaplarında görüyoruz ki, Efendimizin (sas) Cennet’teki makamının yükselmesine sebep olan salavatı okuyan insana melekler, “Allah da senin makamını yükseltsin! diye dua etmekte, öteki melekler de bu duaya amin demekteler Salavat getiremeyene ise, “Allah da senin makamını yükseltmesin! diye tepki göstermekte, öteki melekler de bu tepkiye amin diyerek iştirak etmekteler

Demek ki, Efendimizin (sas) adını duyunca salavat getirenler meleklerin hayır duasını alır, getirmeyenler ise bedduasına maruz kalırlar Ayrıca, Peygamberimiz (sas) de, adını duyduğu halde salavat getirmeyen vefasız ümmetine kırılmakta, bunu da “burnu sürtülsün! sitemiyle dile getirmektedir

Salavatın çeşidi sayılamayacak kadar çoktur Bunların en meşhurları da namazlarda tahiyyattan sonra okuduğumuz, “Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed ile “Sallallahü aleyhi vesellem salavatlarıdır Manaları şöyle özetlenebilir:

–Rabbimizin rahmeti, meleklerinin istiğfarı ve bizim de selamımız Efendimiz Hazreti Muhammed ve ailesi üzerine olsun


Bu konuda Peygamberimizin birçok hadisi bulunmaktadır ki, bunlardan birkaç tanesi şöyledir:


“Kabrimi bayram yerine çevirmeyin Bana salât ve selâm edin Çünkü nerede olsanız salât ve selâmınız bana ulaşır (Ebû Davud, Menâsik: 97)


“Günlerinizin en üstünü Cuma günüdür O gün bana çok salât ve selâm getirin Çünkü sizin salât ve selâmlarınız bana sunulur “Ey Allah’ın Elçisi, diye sordular “Sen ölüp de senden bir iz kalmadıktan sonra salât ve selâmlarımız sana nasıl sunulur? Peygamberimiz buyurdu ki: “Allah, peygamberlerin cesetlerini çürütmeyi toprağa yasaklamıştır (Ebû Davud, Salât: 201)


Übeyy ibni Kâ’b birgün Peygamberimize şöyle sordu: “Ey Allah’ın Elçisi, ben sana çok salâvat getiriyorum Duamın ne kadarını salâvata ayırayım? Peygamberimiz “Dilediğin kadarını buyurdu Übeyy yine sordu: “Dörtte birini ayırayım mı? Peygamberimiz yine “Dilediğin kadarını, buyurdu “Ama arttırırsan senin için daha iyi olur “Yarısını? “Dilediğin kadarını Ama arttırırsan senin için daha iyi olur “Peki, duamın tamamını salâvata ayırsam? “İşte o zaman Allah senin bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını da bağışlar (Tirmizî, Kıyamet: 23)


“Yeryüzünde Allah’ın seyyah melekleri vardır; ümmetimin selâmlarını bana ulaştırırlar (Müstedrek, 2:456, no 3576)


“Ey Allah’ın Elçisi, sana selâm vermeyi anlıyoruz; peki, nasıl salât edeceğiz? sorusuna karşılık ise, Peygamberimiz, namazların teşehhüdlerinde okumakta olduğumuz “Allahümme salli, Allahümme bârik duâlarını öğretmiştir (Buhârî, Tefsir 33:10; Tirmizî, Tefsir 33:23)


Bu gibi salavatlar Efendimize has bir dua olduğundan O’na mahsus duayı Rabbimiz reddetmez

Bu niyetle bizler de özel dualarımıza redde uğramayan salavatla başlar, salavatla bitirirsek iki makbul dua arasına aldığımız duamızın kabul olacağını ümit ederiz

Okuma ve yazmalarda ise Efendimizin (sas) adı geçince açıkça:

–“Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed yahut da “Sallallahü aleyhi ve sellem demek en güzeli olduğu gibi, yazanların salavatın baş harfleriyle (asm) yahut da (sas) şeklinde işaretlemeleri de salavatı hatırlatmak demektir Ancak yazıda bu gibi salavat getirme işaretleri çoğalınca okuyanlar bazen zorlanmakta ve maksadının aksine, hürmet için konan işaretler bazen hürmet zedelenmesine de sebep olmaktadır Böyle bir hürmet eksilmesine sebep olmaktansa işaretleri azaltıp okuyanın irfanına bırakmakta isabet olsa gerektir

Efendimize getirilen salavat, günahının affına sebep denemez Çünkü O’nun böyle bir durumu söz konusu değildir Makamının yükselmesine vesiledir O yüzden Efendimizin makamını kimse tahmin ve tespit edememektedir Çünkü her saniye, iyiliğine sebep olduğu ümmetinden nehirler gibi salavat duaları akmakta, böylece yükselmenin hiç durmayıp kıyamete kadar da devam edeceği anlaşılmaktadır


Tarihi bir saygı örneği:

Sultan Mahmud Gaznevi, Muhammed adındaki hizmetçisine her defasında çok sevdiği bu Muhammed adıyla hitap ettiği halde bir defa da babasının ismiyle hitap eder Buna üzülen hizmetçi, neden çok sevdiği güzel ismiyle değil de babasının ismiyle çağırdığını sorunca Sultan’dan şu cevabı alır:

–Ben her defa abdestli bulunuyor, o yüce ismi abdestle söylüyordum Bu defa abdestim yok! O mübarek ismi abdestsiz ağzıma almaktan utandım!

Mübarek ismi duyduğu halde gönlü kıpırdamayan salavat tembellerine ithaf olunur


Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
 
858,500Konular
982,380Mesajlar
32,975Kullanıcılar
yazaraliSon üye
Üst Alt