Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Ledün ilmi nedir

Ledün ilmi nedir
0
86

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,753
Etkileşim
89
Puan
48
F-D Coin
0
Ledün ilmi nedir ledün ne aramak Ledün İlmi Nedir? İlmi ledün ya da ledünnî ilim, Allah ile ilgili bilgi ve sırlara ait ilim, gayb ve mârifet ilmidir Allah, âyeti kerîmede meâlen buyurdu oysa: Orada, kendi indimizden bir rahmet (vahiy ve nübüvvet veya uzun ömür) verdiğimiz ve ona ledünnî ilmi öğrettiğimiz kullarımızdan birini (Hızır'ı) buldular(Kehf sûresi: 65) Keza Sa'lebî'nin ayrıca de İmâmı Rabbânî'nin ifâde ettikleri gibi, Hızır aleyhisselâm, hoş ahlâk sâhibi, cömert ve insanlara karşısında çok şefkatliydi Allah'ın izni ile kerâmet ehli olup, kimyâ ilmini bilirdi Hak teâlânın bildirmesiyle ledünnî ilim verilmişti Muhammed Pârisâ; İlmi ledünnî verilmesinde Hızır aleyhisselâmın rûhâniyeti vâsıta olmaktadırbuyurmuştur Senâullahı Dehlevî bu ilim hakkında şöyle demektedir: Ledünnî ilim, hedeflemek ve gayretle ele geçmez İhsân edilen kimselere mahsûstur Umûma şâmil değildir Peygamberlere bahşedilen ilimler ve vahyedilen şeyler ise, umûma şâmildir ve herkesi ilgilendirir Yâni peygamberler, bunları, gönderildikleri kavimlere beyanat etmekle, bildirmekle vazîfelidirler Bu bakımdan peygamberlerin ilmi, ledünnî ilminden üstündürSeyyid Abdülhakîm Arvasi ise, şunları ifâde etmektedir: Emîr Sultan hazretleri, ledünnî ilme sâhipti Bu ilim yetmiş iki derecedir Ilk derecesinde olan, bir ağaca bakınca yapraklarının sayısını, bir denize bakmakla damlalarının adedini, bir çöle bakınca kumlarının sayısını bilirKıyamet yaklaştıkça, halk dinden uzaklaşmaya başlamaktadır Eskiden kerameti görülen evliya çoktu Fakat dinden uzaklaştıkça evliya azaldı, kerametler görülmez oldu Ledün ilmi unutuldu Sapıklar çoğaldı, keramet inkâr edilmeye başlandı Kerametin hak olduğuna Kur’anı kerimden örnekler: 1 Hz Süleyman, “Sebe Melikesinin tahtını bana kim getirebilir? dedi Cinlerden bir ifrit: “Sen yerinden kalkmadan önce, onu getiririm, buna gücüm yeter dedi İlmi ledün ilmi batın sahibi olan vezir Asaf bin Berhiya ise, “Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm dedi ve aniden getirdi (Neml 3840) Vezir de, cin de peygamber değildi Vezir bu işi kerametle yapmıştı Cin müslüman ise kerametle, kâfir ise sihirle yapacaktı 2 Hz Meryem peygamber değildi Kocasız çocuk doğurdu Hz Meryem mabette yaşar, yiyecekleri, kerametle defalarca yanında hazır olurdu Kur’lahzaı kerimde, (Hurma dalını kendine içten silkele, taze hurma dökülsün) buyuruldu (Meryem 24) Hz Zekeriya, Hz Meryem’in yanında taze meyve ve yiyecekleri görür görmez şaşma ederdi İşte âyeti kerime meali: (Rabbi Meryem’e hüsnü kabul gösterdi; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi Zekeriya, onun yanına, mâbede her girişinde orada bir rızık görür, “Ey Meryem, bunlar sana nereden geliyor? der; o da: Bunlar, Allah tarafından diye yanıt verirdi) Ali imran 37 3 Eshâbı Kehf’in kerameti de meşhurdur Eshabı kehf, yiyip içmeden, bir zarara uğramadan 309 yıl uykuda kaldıktan sonra uyanmışlardır Kur’lahzaı kerimde, (İşte bu, Allahın kudretini bildiren delillerden biridir Uykuda oldukları halde sen onları kurnaz sanırdın) buyuruluyor (Kehf 17, 18) 4 Hz Musa’nın yan gencin çantasındaki balık canlanıp suya gitmiştir: (Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balık hayret verici şekilde denize gitmişti) Kehf 61 63 5 Kehf suresinin 63 âyetinden itibaren Hz Musa ile ledün ilmi’ne sahip bir zatın kıssası anlatılır Özetle şöyledir: (İkisi, Hz Musa ile bir genç kendisine ilim verdiğimiz birini buldular Musa ona, “Sana öğretileni ledün ilmini bana da öğretir misin? dedi O zat da: “Sen benim yaptıklarıma dayanamazsın dedi Sonradan o zat, bindikleri gemiyi deldi Hz Musa, “Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin dedi daha sonra, bir erkek çocuğunu öldürdü Hz Musa, “Masumu öldürdün, o kadar kötü bir şey yaptın dedi) Masum çocuğu öldürmek kuşkusuz çok büyük günahtır Lakin bunu yapan zat, kerametle biliyordu ki o çocuk, büyüyünce zâlim biri olacaktı Onun yerine iyi bir çocuk verilmesi de istenmişti Hz Musa’ya “Ben sana, yaptığım işlere dayanamazsın demedim mi? dedi Seslenmek ki o zat, Hz Musa’nın dayanamayacağını da kerametle biliyordu Hz Musa’nın arkadaşı duvarları kerametle doğrultuverdi O zat, Hz Musa’ya bu işlerin hikmetini açıkladı (Kehf 6381) Hz Musa’nın arkadaşının Hızır’ın sahip olduğu ilme ilmi ledün deniyor Bu ilmi fakat tasavvuf sahibi, keramet ehli evliya bilir, mezhepsizler bilmez Bir hadisi şerifte buyuruldu oysa: (İlmi ledün, sırrı ilahidir Allah, onu salihlerden dilediğinin kalbine koyar) Deylemî İLMİ LEDÜN Türkçe'de kat, refah, nezd sözcükleriyle karşılamaya çalıştığımız, bir mânâda ındelafzının da müteradifi sanılan ledünkelimesi, ilmi ledünşeklinde izafetle kullanılınca; gayb ilmi, esrar ilmi, Allah kadar insanın gönlüne atılan ilâhî bilgi ve içe doğan hakikatlar mânâsına kazanç Ilk Önce, umum Enbiyâ ve Mürselîn almak üzere, tüm evliyâ, asfiyâ, ebrâr ve mukarrebînin bir başka vakit teker teker bu kelimelerin ne mânâya geldiklerini açıklama etmeye çalışacağız ilimleri, Cenabı Adalet tarafından vahiy ve ilham ünvanıyla gönüllere ilkâ edilmiş bilgi ve beceri olması itibarıyla, hemencecik hepsi de bir çeşit ilmi ledün sayılır Hususiyle de, ekrabu'lmukarrebînolan İlmi Ledün Sultanı'nın keza gaybı mutlak keza de gaybı mukayyetle uygun her türlü veri ve marifeti bununla, gayb ilmi, esrar ilmi ve vicdan kültürünü kastediyoruz ilmi ledün nev'indendir ve O Ferîdi Kevn ü Zaman, Süleyman Çelebi'nin: Bu gelen İlmi Ledün Sultanı'dır, Bu gelen tevhidi irfan kânıdır mısralarıyla seslendirdiği gibi, bu kuytu ilmin tam bir hazinedârı ve bu hususî irfan havzının da bir beceri kahramanıdır Ne var ancak, böyle özel bir mazhariyet, bütün evliyâ ve enbiyâ, tüm asfiyâ ve mürselîn için defalarca laf konusu olmayabilir Zira, ilmi ledün, ilâhî feyz yoluyla, hususî bir kısım kimselerin kalbine atılan özel bir data ve marifettirve böyleleriyle aynı ufku paylaşmayanların ondan anlamaları da olası değildir İlmi ledün, her zaman zahirî şer'e muvafık olmayabilir Bu gibi durumlarda meşhûdâtlarını usûlü'ddînprensipleriyle tashihe ast tutmayanlar, bazen yanılabilecekleri gibi, kendilerine tâbi olanları da yanıltabilirler Keşf ve ilhamlarını muhkemâta göre tesbit edenler ise daima, berzahî ufuklarıyla mal ve melekûtu ansızın görür dünya ve ukbâyı bir vahidin iki yüzü gibi müşahede eder ve tilmizlerine gayb u şehadet âleminin vâridâtından ne kevserler ne kevserler sunarlar! Kur'lahzaı Kerim, Kehf Sûresi'nde bu mazhariyeti hâiz, Allah'ın has bir kulundan bahsederken Sünneti Sahiha bunun Hızır olduğunu söyler Orada bizim seçkin kullarımızdan, has bir abdimizi buldular ancak, Biz onu nezdimizden hususî bir merhametle şereflendirerek kendisine (ilâhî esrar) ilmi öğretmiştik(Kehf18:65) şeklinde bir açıklamada bulunur Tasavvuf erbabına kadar işte bu ilim, ilmi ledündür ve Hazreti Musa gibi ülü'lazmenbiyâdan birisi, temelde, ilâhî bilgilerde tam metbû olmasına karşın, münhasıran ilmi ledün çerçevesinin belli bir motifinde Hazreti Hızır'a tâbi olarak o ilmin ihata alanını görmeye çalışmıştır Sahîhi Buhari'de bu farkı ortaya koyan şöyle bir rivayet vardır: Hızır, Hazreti Musa'ya Yâ Musa, ben, Allah'ın bana öğrettiği böylece hususî bir ilme mazharım ancak, sen onu bilemezsin; sen de öyle bir ilimle serfirazsın ama, ben de onu bilememder Evet, ilmi ledün, umuma ait bir ilim olmaktan daha fazla, hususî bazı kimselere Cenabı Hak'kın özel bir ihsanıdır ve onların dışındakiler her ne değin öbür konularda daha fazla malûmat sahibi olsalar da, bu mevzuda ilmi ledün erbabının peşinde sayılırlar Zira bu ilim liyâkat, istidat, Allah'a yakın olma gibi hususların durumı adî planında vesilelikleri mahfuz ayrıntılarıyla Allah'ın bir atâ tecellisidir ve kat'iyen kesbî de değildir Bu itibarla da onun, ne okumayla, ne araştırmayla ne de daha öbür yollarla elde edilmesi laf konusudur Evet o, Bu iyice Allah'ın dilediğine atama buyuracağı bir lütuftur ve Allah, en büyük lütf ve ihsan sahibidir(Cuma62:4) fehvasınca hususî bir tecellinin unvanıdır Ne var ki, böyle bir irfan, ırk nazarında, ne değin çekici, parlak, büyüleyici ve ilâhî esrara açık olsa da, yine de enbiyâi izâmın mazhar bulundukları ilimler ondan kat kat yüksektir, objektiftir, herkese açıktır ve insanların dünyevîuhrevî saadetlerinin de teminatıdır Bu iki ilim arasındaki farklılığı şu şekilde vaz' etmek de mümkündür: Hazreti Musa'nın ilmi, insanların dünyevî hayatlarını tanzim ve uhrevî saadetlerini temine matuf bir ilmi şeriat, Hızır'ın ilmi, gayb ve esrarla uygun ledünnî bir mevhibe; Hazreti Musa'nın ilmi, insanlar arasında nizam ve asayişi teminle amaca uygun ahkâm ve kazaya müteallik, Hızır'ın malûmatı ise sadece melekût eksenli bir kısım vâridattan ibarettir ancak, buna ilmi ledünnü sırfdendiği gibi ilmi realite, ilmi bâtında denegelmiştir ve bu ilim, aynı zamanda ilâhî esrarın da en önemli kaynağıdır Bir zat, bu mülâhazayı ifade sadedinde şöyle der: Bakma ey hâce ilmi kîl ü kâle, Esrarı Hak'kı ilmi ledünde ara! Bu itibarla da, ilmi ledünle cehd ve çaba aralarında bazı münasebetler söz konusu olsa da, temelde onun, talim ve taallümle ilk elden bir alâkasının olmadığı açıktır Zira bu ilim, Cenabı Yargı kadar mahzı mevhibe olarak, bir takım temiz gönüllerde bir kuvvei kudsiye biçiminde tecelli etmektedir ve bununla birlikte bu tecelli, terakki sistemi içinde değil de tedellî çerçevesinde vukû bulmaktadır: Evet bu ilim, eserden eser sahibine, vücuttan vicdana akseden bir marifettir ve her şekliyle de keşf ve ilham kaynaklıdır Ne var oysa, böyle bir ilham ara sıra, öbür derecelerde tecelli ettiği gibi, seyri rûhânîsini Hazreti Rûhu Seyyidi'lEnam'ın vesayetinde sürdürmeyenler için, bir kısım şeytanî kaygı ve nefsanî hevâcisle iltibası da söz konusudur İlham, ilmi ledünnün en kayda değer kaynağıdır ve hususî mânâsıyla olmasa da, ilmi ilâhînin tecellileriyle konu ile ilgili en geniş bir alanı işgal eder İlham, insanın ihtiyarı dışarıya, onun gönlüne bir mevhibe olarak tecelli edince ona hâtırdenir Fakat, ara sıra böyle bir hâtır veya ihtara, Adalet'tan geldiği kendi karîneleriyle kat'î değilse, şeytanın belirlenmiş şeyler bulaştırması da söz konusu olabilir Kendi karineleriyle Hak'tan geldiği belirli olan bir ilhama rahatlıkla ilmi ledün diyebiliriz Böyle bir esintinin Hazreti İlimden geldiğinin en manâlı emaresi, bu türlü vâridâtın Kitap ve Sünnet'e muvafakatıdır Bu iki asılla test edilip de içten çıkmayan hâtır veya sûfîlerin sıkça kullandıkları bir kelimeyle ifade edecek olursak, havâtırın, nefsin hevâcisinden ve şeytanın vesveselerinden olması ihtimalden uzakta değildir İşte, böyle bir ihtimalin iddia mevzu olmadığı bir hâtırın Hazreti İlim'in tecellilerinden bir feyiz olduğunda şüphe yoktur Aksine, şeytanî vesveselerin bulaşmış olması muhtemel yer alan havâtır, şeytanî; içinde nefsin hazlarının duyulup hissedileni de hecesveya hevâcisi nefsanîdir ki, böyle bir kandırılma alanına itilen sâlik, derhal Cenabı Adalet'ka teveccüh edip, durumunu, şeriatın muhkemâtına göre her yerde ince bir ayara emrindeki tutması gerekir Sûfiye, Adalet tarafından gelip kalbde yankılanan hitaba hâtırı Hak, melekten geldiği bilinene hâtırı melek, leziz ve şeytan göre esip rûhu saran manevî şerarelere de hevâcisveya şeytanî vesveselerdiyegelmişlerdir fakat, bunların arasını tefrik edebilme azıcık da usûlü'ddinve Sünneti Seniyemizanlarını bilmeye vabestedir Zira, bu türlü havâtırın bazıları şer'î prensiplerle test edilerek anlaşılsa da, bazıları, zahiren dinin temel kaidelerine karşı taraf olmamakla beraber, fazla sinsi bir kısım şeytanî maksat, emel ve maksatlara yan akım edebilir ama, onu da bu işin erbabından başkasının ayırt edebilmesi epeyce zordur Nefis ve onun hevâcisi, şeytan ve onun da vesveseleri ilmi ledün konusunun dıştan epistemolojik meseleler olduğundan şimdilik onları geçiyoruz kaynak : gizliilimlertrgg  
 
858,505Konular
982,768Mesajlar
33,064Kullanıcılar
kazimdemirSon üye
Üst Alt