iltasyazilim
FD Üye
Hürmet Tazim Eylemi(Rüku)
Ey İman edenler! Rükû edin, secde edin, Rabbiniz’e ibadet edin, hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz
Rükû ; İnsanın elleri dizlerine değecek, başı, beli ve arkası düz olacak şekilde eğilmesidir Namazda rükû yapmak farzdır
Sırf Allah için olan bir teslimiyet, bir boyun eğiştir
Neden Rükûdan Secdeye inmeyiz de tekrar Kıyâm’a avdet edip (doğrulup) Kıyâm demek olan Kavme’yi yaptıktan sonra Secdeye ineriz? Bütün bunlar anlamsızhikmetsiz olabilir mi?
İbadetlerin en büyük özelliği ve hikmeti; Birer İlâhi emir ve Mucize olmaları, çok şiddetli ve yoğunluklu cazibe kaynağı olmalarıdır
Rükû ve Secde sırf ibadet olup, âdet dışı kalmaktadır İnsanın ayakta durması (Kıyam’ı) ve oturması (Kâdesi) normal davranışlarındandır Kıyâm’ı ibadet yapan şey; İçinde okuduğumuz Kur’an dır Yani kıyamda kıraat Farzdır Kâde de de Teşehhüd Vaciptir Ama Rükû ve Secde insanın normal davranışı değil, İbadet maksadı ile yaptığı şeylerdir Bir kaynağımız bunu şöyle vermektedir:
Namazdaki Kıyâm ve Kâde’ye nisbetle Rükû ve Secde, birer ibadet olmakta daha kuvvetlidir Bunun içindir ki Rükû ve Secdenin zikirleri Farz değil, Sünnet olmuştur Yani Kıyâm ve Kuûd halleri, insanların çokça yaptıkları ve âdetleri olan hallerdendir İşte bunları âdet olmaktan çıkartıp İbâdet haline getirmek üzere Kıyâm’da Kırâet Farz olmuş, Kâde de de Teşehhüd Vacip olmuştur
Rükû ve Secde halleri ise, âdette olmayıp ancak İbâdet olarak emredildikleri için kendilerinde yapılacak olan zikirlerle ayrıca fazladan takviyeye muhtaç olmamışlar ve bu yüzden bunların zikirleri Farz kılınmayıp Sünnet olmuş, Sünnet seviyesinde tutulmuştur
Rükû ve Secde çok kuvvetli bir saygı, hürmet tâzim eylemidir
Rükû’a nisbetle Secde daha kuvvetli bir eylemdir
Bunu anlamak için insanların rasgele duruş ve hareketlerine daha dikkatli bakmak gerekir Bakıldığında görülür ki insanlar, normal olarak: ya oturmakta, ya ayakta, yada yürür vaziyettedirler Yani ibadet maksadı dışında insanların Rükû ve Secde haline geçtikleri pek görülmez Zaten Allah’ın dışında, hiçbir faninin önünde insan eğilmemesi gerekir Daima başını dik tutmasını bilmeli, Rükû ve Secde haline gelmemelidir
Rükû, yalnızca Allah’ın huzurunda eğilmek demektir Rükû tam bir boyun eğiştir Çok büyük bir saygı eylemidir Bunun için çok özel bir ibadettir
Rükû, Namazın Sidrei Müntehâsı olan Secdeye doğru giden yolda, yolu yarılamaktır
Rükû, Hakk’ın yakınlığına erme yolunda büyük bir aşamadır, bir perdeyi daha aralamaktır
Rükû, Kıyâmla Secdenin birbirinden fark ve temyizidir Bu fark ve temyiz iyice anlaşılsın diye araya bir de Kavme meşru kılınmıştır Tâ ki namazın ruhu, sırrı ve Sidrei Müntehâsı olan Secde bütün güzellikleri ve özellikleri ile ortaya çıksın diye Rükûdan sonra hemen Secdeye gitmeye izin verilmemiştir Ayrıca Rükûda Kur’an okumaya da izin verilmemiştir HzPeygamber (SallAllahu Aleyhi Vessellem) bu konuda şöyle buyurmuştur:
“ Haberiniz olsun ki ben, Rükû ve Secde’deyken Kur’an okumaktan men edildim! Siz Rükû’dayken – Sübhâne Rabbiye’l Azîm – diyerek Rabbinizi tesbih ediniz! Secde de ise –ayrıca çok istekli bir şekilde – dua ediniz! Secde duânızın kabulüne en lâyık makamdır!
Rükû farzdır, Rükûda en az bir defa Tesbih edecek kadar durmak Vâcip, üç defa tesbihte bulunmak ta Sünnettir Rükû’un tesbihi – Sübhâne Rabbiye’l Azîm – dir Anlamı; “ Ben ulu ve Yüce Rabbimi her nevi kusur ve ayıplardan tesbîh, tenzîh ve tekrîm ederim demektir
Namaz kılan Rükû veya Secde de: “ Sübhânekellâhümme Rabbenâ ve bihâmdik Allahümmeğfirlî zikrini yapabileceği gibi, dünya ve âhiret için istediği dua ve niyâzda bulunabilir
Rükûda bunlarla meşgul olan Mü’min Kavmeye giderken (Rükûdan doğrulurken)
Tekbir almaz da: – Semiallâhü limen hamideh – der Ardından – Rabbenâ lekel hamd – diyerek Rabbine hamdini ve teşekkürünü arz eder
Yani bu şu demektir: Ey kul sen Rükûda Rabbini tesbih ediyor, dualar yapıyorsun Rabbin senin yaptıklarını işitir, kaldır başını, sen de ona teşekkür et
sızıntı
Ey İman edenler! Rükû edin, secde edin, Rabbiniz’e ibadet edin, hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz
Rükû ; İnsanın elleri dizlerine değecek, başı, beli ve arkası düz olacak şekilde eğilmesidir Namazda rükû yapmak farzdır
Sırf Allah için olan bir teslimiyet, bir boyun eğiştir
Neden Rükûdan Secdeye inmeyiz de tekrar Kıyâm’a avdet edip (doğrulup) Kıyâm demek olan Kavme’yi yaptıktan sonra Secdeye ineriz? Bütün bunlar anlamsızhikmetsiz olabilir mi?
İbadetlerin en büyük özelliği ve hikmeti; Birer İlâhi emir ve Mucize olmaları, çok şiddetli ve yoğunluklu cazibe kaynağı olmalarıdır
Rükû ve Secde sırf ibadet olup, âdet dışı kalmaktadır İnsanın ayakta durması (Kıyam’ı) ve oturması (Kâdesi) normal davranışlarındandır Kıyâm’ı ibadet yapan şey; İçinde okuduğumuz Kur’an dır Yani kıyamda kıraat Farzdır Kâde de de Teşehhüd Vaciptir Ama Rükû ve Secde insanın normal davranışı değil, İbadet maksadı ile yaptığı şeylerdir Bir kaynağımız bunu şöyle vermektedir:
Namazdaki Kıyâm ve Kâde’ye nisbetle Rükû ve Secde, birer ibadet olmakta daha kuvvetlidir Bunun içindir ki Rükû ve Secdenin zikirleri Farz değil, Sünnet olmuştur Yani Kıyâm ve Kuûd halleri, insanların çokça yaptıkları ve âdetleri olan hallerdendir İşte bunları âdet olmaktan çıkartıp İbâdet haline getirmek üzere Kıyâm’da Kırâet Farz olmuş, Kâde de de Teşehhüd Vacip olmuştur
Rükû ve Secde halleri ise, âdette olmayıp ancak İbâdet olarak emredildikleri için kendilerinde yapılacak olan zikirlerle ayrıca fazladan takviyeye muhtaç olmamışlar ve bu yüzden bunların zikirleri Farz kılınmayıp Sünnet olmuş, Sünnet seviyesinde tutulmuştur
Rükû ve Secde çok kuvvetli bir saygı, hürmet tâzim eylemidir
Rükû’a nisbetle Secde daha kuvvetli bir eylemdir
Bunu anlamak için insanların rasgele duruş ve hareketlerine daha dikkatli bakmak gerekir Bakıldığında görülür ki insanlar, normal olarak: ya oturmakta, ya ayakta, yada yürür vaziyettedirler Yani ibadet maksadı dışında insanların Rükû ve Secde haline geçtikleri pek görülmez Zaten Allah’ın dışında, hiçbir faninin önünde insan eğilmemesi gerekir Daima başını dik tutmasını bilmeli, Rükû ve Secde haline gelmemelidir
Rükû, yalnızca Allah’ın huzurunda eğilmek demektir Rükû tam bir boyun eğiştir Çok büyük bir saygı eylemidir Bunun için çok özel bir ibadettir
Rükû, Namazın Sidrei Müntehâsı olan Secdeye doğru giden yolda, yolu yarılamaktır
Rükû, Hakk’ın yakınlığına erme yolunda büyük bir aşamadır, bir perdeyi daha aralamaktır
Rükû, Kıyâmla Secdenin birbirinden fark ve temyizidir Bu fark ve temyiz iyice anlaşılsın diye araya bir de Kavme meşru kılınmıştır Tâ ki namazın ruhu, sırrı ve Sidrei Müntehâsı olan Secde bütün güzellikleri ve özellikleri ile ortaya çıksın diye Rükûdan sonra hemen Secdeye gitmeye izin verilmemiştir Ayrıca Rükûda Kur’an okumaya da izin verilmemiştir HzPeygamber (SallAllahu Aleyhi Vessellem) bu konuda şöyle buyurmuştur:
“ Haberiniz olsun ki ben, Rükû ve Secde’deyken Kur’an okumaktan men edildim! Siz Rükû’dayken – Sübhâne Rabbiye’l Azîm – diyerek Rabbinizi tesbih ediniz! Secde de ise –ayrıca çok istekli bir şekilde – dua ediniz! Secde duânızın kabulüne en lâyık makamdır!
Rükû farzdır, Rükûda en az bir defa Tesbih edecek kadar durmak Vâcip, üç defa tesbihte bulunmak ta Sünnettir Rükû’un tesbihi – Sübhâne Rabbiye’l Azîm – dir Anlamı; “ Ben ulu ve Yüce Rabbimi her nevi kusur ve ayıplardan tesbîh, tenzîh ve tekrîm ederim demektir
Namaz kılan Rükû veya Secde de: “ Sübhânekellâhümme Rabbenâ ve bihâmdik Allahümmeğfirlî zikrini yapabileceği gibi, dünya ve âhiret için istediği dua ve niyâzda bulunabilir
Rükûda bunlarla meşgul olan Mü’min Kavmeye giderken (Rükûdan doğrulurken)
Tekbir almaz da: – Semiallâhü limen hamideh – der Ardından – Rabbenâ lekel hamd – diyerek Rabbine hamdini ve teşekkürünü arz eder
Yani bu şu demektir: Ey kul sen Rükûda Rabbini tesbih ediyor, dualar yapıyorsun Rabbin senin yaptıklarını işitir, kaldır başını, sen de ona teşekkür et
sızıntı