nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
HALÎMÎ ÇELEBİ
Bâyezîdi Velî ve Yavuz Sultan Selîm devri Osmanlı âlimlerinden ve velî İsmi, Abdülhalîm bin Ali'dir Kastamonulu olup, doğum târihi bilinmemektedir 1516 (H922) senesinde, Yavuz Sultan Selîm Han ile birlikte gittiği Darı Seferi dönüşünde, Şam'da vefât etti Orada, Muhyiddîni Arabî hazretlerinin türbesine defnedildi
Zamânın âlimlerinden keza Molla Alâeddîni Arabî'nin hizmetlerinde bulunup, naklî ve mânevî ilimleri ondan tahsîl etti Molla Alâeddîni Arabî vefât ettikten sonra, Arab diyârına gidip, orada farklı alanlara yönlendirilmiş ilimleri öğrendikten daha sonra, hac ibâdetini yerine getirip İran'a gitti O beldenin âlimleriyle de ilmî sohbetlerde bulundu Sûfîyyenin ileri gelenlerinden Şeyh Mahdûmî'nin hizmet ve sohbetinde bulunup, ondan feyz aldı sonradan ana memleketi olan Kastamonu'ya döndü
Yavuz Sultan Selîm Han pâdişâh olmadan önce, Trabzon'da vâliyken Halîmî Çelebi'yi kendine hoca edinip, talebe oldu ve ondan feyz aldı Gecegündüz onun huzûrundan ayrılmazdı ve aralıksız sohbetinde bulunurdu Abdülhalîm Efendiye pekçok iltifât ve ihsânlarda bulundu Allahü teâlânın inâyet ve ihsâniyle Osmanlı tahtına geçip pâdişâh olunca, onu yine yanından ayırmadı Devamlı birlikte edinmek ister ve kendisiyle ilmî sohbetlerde bulunurdu Halîmî Çelebi, Yavuz Sultan Selîm Han ile birlikte Mısır Seferine katıldı
Nakledilir ancak: Yavuz Sultan Selîm Han zamânında, Molla Şemseddîn diye bir saray hocası vardı Teheccüd namazını kılan, iyi huylu bir zâttı Yazması çok süratliydi fakat, on günde bir mushafı şerîfi yazıp bitirirdi Yavuz Sultan Selîm Han, Mısır feth olununca, hocası, Halîmî Efendiye buyurdu oysa: Şemseddîn bize Tarihi Vassâf yazsınHalîmî Çelebi, pâdişâhın emrini Şemseddîn Efendiye bildirdikten sonradan, Şemseddîn Efendi yirmi beş gün mühlet alıp, Halîmî Çelebi'nin evinde yazmaya başladı Oysa Halîmî Çelebi'yi ziyârete gelenlerden bâzıları Molla Şemseddîn'le tanış olduklarından onun hücresine de uğrarlar ve çalışmasına mâni olurlardı Bunun için odasının kapısını kilitleyip ve üstten kapının sürgüsünü çekip tez yazmayı sürdürdüğü sırada âniden yanında bir kimseyi oturur halde gördü Korkup heyecanlandı
Bunun üzerine o kimse yaklaşıp, dizine yapıştı ve; Korkma, biz de senin gibi insanız Seni ziyâret için geldikdedi Molla Şemseddîn, kapıların kilitli ve pencerelerin demirli olduğunu görüp, bu kimsenin ricâli gâipten olduğunu anladı Yazmayı bırakıp, sohbete başladılar ilk olarak şöyle sordu:
Arap diyârının tamâmı fethedilip Osmanlı topraklarına katılacak mı? Yoksa dönüşten daha sonra her yerde başka milletlerin eline mi geçecek?O zât dedi ancak: Yavuz Sultan Selîm Hân bu vazife ile vazifelendirildi Mübârek beldelerin, Mekke ve Medîne'nin hizmeti ona ve nesline verildi Hemen İslâm pâdişâhları aralarında makbûl olan Âli Osman'dır Selîm Hân dahî evliyânın dışarıda değildirdedi
Molla Şemseddîn dedi ki: Sultan Selîm'in saltanat süresi uzun sürer mi?O kimse; Üç yıl vakti vardırdedi Molla Şemseddîn her yerde sordu: Konağında oturduğum Halîmî Efendinin sonu nicedir? Yâni ne süre vefât eder?O zât dedi ki: Şam'ı öteye geçemez, orada kalırŞemseddîn Efendi dedi ki: Ya benim ölümüm ne vakit olur?O zât; Kişiye kendi vefat zamânını iyi anlamak âdetullaha ters düşer Hiçbir nefs nerede öleceğini bilemezdedi Şemseddîn Efendi; RicâlülGayb, Allahü teâlânın bildirmesiyle bilebilirler Lutf edip de beni uyarınızdedi Bunun üstüne; Allahü teâlâ bilir, ama sen dahi Halîmî Çelebi ile aynı günde vefât edip, sizinle birlikte bir cenâze daha zuhûr eder Yavuz Sultan Selîm Hân, üçünüzün de cenâze namazında hazır bulunurdedi Koynundan bir arâkiyye (tiftikten ince başlık) çıkarıp, Şemseddîn Efendiye; Bu, Selîm Hana hediyemizdir Ona iletinbuyurdu Yeniden çıkarıp; Bunu da Halîmî Çelebi'ye veresindedi Bunun üzerine Şemseddîn Efendi; Bana bir hâtıranız olmaz mıdedi Sana bir şey hazırlamadım Eğer kötü demezsen, başımdaki arâkiyyeyi vereyimdedi Şemseddîn Efendinin arzu göstermesi üstüne başındaki arâkiyyeyi ona verip; Kitabını yaz bakayım, nice hızlı yazarsın göreyimdedi Şemseddîn Efendi yazmaya başladı Gaybden gelen o zât hemen gözden kayboldu
Bu durumları Hasan Can'a anlatıp, arâkiyyeyi Selîm Hana ulaştırması için verdi HasanCan da arâkiyyeyi devretmek üzere Selîm Hanın huzûruna vardı Olanları anlatıp, arâkiyyeyi Selîm Hana verdi Selîm Han arâkiyyeyi alıp, kokladı ve yüzüne saygı ile sürdü
Pâdişâh Mısır'dan Şam'a doğru yola çıkınca, Halîmî Efendi hastalandı Hekimlerin ilaçları üstünlük etmedi Yavuz Sultan Selîm Han onu ara sıra ziyâret edip kalbini hoş tutmaya çalıştı Üçüncü günde, Halîmî Çelebi vefât etti Benzer gün, Molla Şemseddîn ve Pâdişâhın sarayından bir öğretmen da vefât etti Üçünün de cenâze namazı benzer yerde kılınıp, Yavuz Sultan Selîm Han hazır bulundu
Nakledilir fakat: Yavuz Sultan Selîm Hân Anadolu topraklarına but basınca, sıkça hocasını hatırlar; Mevlanâ Abdülhalîm ile sefere çıktık, şimdi ise, sâdece onun hâtıralarıyla dönüyoruzdiyerek, saygı ve sevgisini dile getirdi
Molla Abdülhalîm Efendi; ilim ve irfânı yüksek, ilmiyle âmil, fazîlet sâhibi bir zâttı Dînî ve dünyevî fazîletlerde yüksek derece sâhibi, cömert, vefâkâr, kerem ehli ve halîm yumuşak huyluydu Eksik konuşur, çok dinlerdi Kusur aramaz, iyiyi ve doğruyu görmeye çalışırdı Kimseyi arkasında çekiştirmez, herkesi bazı meziyetleriyle değerlendirirdi Fakîr ve kimsesizlere fazla yardım ederdi Bu sebeple, onun adı tekrar duyulmuştu
1) Şakâyikı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s385
2) KâmûsulA'lâm; c4, s3065
3) ŞezerâtüzZeheb; c8, s124
4) TâcütTevârih; c1, s610, 611, 612
5) İslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c14, s62 *
Bâyezîdi Velî ve Yavuz Sultan Selîm devri Osmanlı âlimlerinden ve velî İsmi, Abdülhalîm bin Ali'dir Kastamonulu olup, doğum târihi bilinmemektedir 1516 (H922) senesinde, Yavuz Sultan Selîm Han ile birlikte gittiği Darı Seferi dönüşünde, Şam'da vefât etti Orada, Muhyiddîni Arabî hazretlerinin türbesine defnedildi
Zamânın âlimlerinden keza Molla Alâeddîni Arabî'nin hizmetlerinde bulunup, naklî ve mânevî ilimleri ondan tahsîl etti Molla Alâeddîni Arabî vefât ettikten sonra, Arab diyârına gidip, orada farklı alanlara yönlendirilmiş ilimleri öğrendikten daha sonra, hac ibâdetini yerine getirip İran'a gitti O beldenin âlimleriyle de ilmî sohbetlerde bulundu Sûfîyyenin ileri gelenlerinden Şeyh Mahdûmî'nin hizmet ve sohbetinde bulunup, ondan feyz aldı sonradan ana memleketi olan Kastamonu'ya döndü
Yavuz Sultan Selîm Han pâdişâh olmadan önce, Trabzon'da vâliyken Halîmî Çelebi'yi kendine hoca edinip, talebe oldu ve ondan feyz aldı Gecegündüz onun huzûrundan ayrılmazdı ve aralıksız sohbetinde bulunurdu Abdülhalîm Efendiye pekçok iltifât ve ihsânlarda bulundu Allahü teâlânın inâyet ve ihsâniyle Osmanlı tahtına geçip pâdişâh olunca, onu yine yanından ayırmadı Devamlı birlikte edinmek ister ve kendisiyle ilmî sohbetlerde bulunurdu Halîmî Çelebi, Yavuz Sultan Selîm Han ile birlikte Mısır Seferine katıldı
Nakledilir ancak: Yavuz Sultan Selîm Han zamânında, Molla Şemseddîn diye bir saray hocası vardı Teheccüd namazını kılan, iyi huylu bir zâttı Yazması çok süratliydi fakat, on günde bir mushafı şerîfi yazıp bitirirdi Yavuz Sultan Selîm Han, Mısır feth olununca, hocası, Halîmî Efendiye buyurdu oysa: Şemseddîn bize Tarihi Vassâf yazsınHalîmî Çelebi, pâdişâhın emrini Şemseddîn Efendiye bildirdikten sonradan, Şemseddîn Efendi yirmi beş gün mühlet alıp, Halîmî Çelebi'nin evinde yazmaya başladı Oysa Halîmî Çelebi'yi ziyârete gelenlerden bâzıları Molla Şemseddîn'le tanış olduklarından onun hücresine de uğrarlar ve çalışmasına mâni olurlardı Bunun için odasının kapısını kilitleyip ve üstten kapının sürgüsünü çekip tez yazmayı sürdürdüğü sırada âniden yanında bir kimseyi oturur halde gördü Korkup heyecanlandı
Bunun üzerine o kimse yaklaşıp, dizine yapıştı ve; Korkma, biz de senin gibi insanız Seni ziyâret için geldikdedi Molla Şemseddîn, kapıların kilitli ve pencerelerin demirli olduğunu görüp, bu kimsenin ricâli gâipten olduğunu anladı Yazmayı bırakıp, sohbete başladılar ilk olarak şöyle sordu:
Arap diyârının tamâmı fethedilip Osmanlı topraklarına katılacak mı? Yoksa dönüşten daha sonra her yerde başka milletlerin eline mi geçecek?O zât dedi ancak: Yavuz Sultan Selîm Hân bu vazife ile vazifelendirildi Mübârek beldelerin, Mekke ve Medîne'nin hizmeti ona ve nesline verildi Hemen İslâm pâdişâhları aralarında makbûl olan Âli Osman'dır Selîm Hân dahî evliyânın dışarıda değildirdedi
Molla Şemseddîn dedi ki: Sultan Selîm'in saltanat süresi uzun sürer mi?O kimse; Üç yıl vakti vardırdedi Molla Şemseddîn her yerde sordu: Konağında oturduğum Halîmî Efendinin sonu nicedir? Yâni ne süre vefât eder?O zât dedi ki: Şam'ı öteye geçemez, orada kalırŞemseddîn Efendi dedi ki: Ya benim ölümüm ne vakit olur?O zât; Kişiye kendi vefat zamânını iyi anlamak âdetullaha ters düşer Hiçbir nefs nerede öleceğini bilemezdedi Şemseddîn Efendi; RicâlülGayb, Allahü teâlânın bildirmesiyle bilebilirler Lutf edip de beni uyarınızdedi Bunun üstüne; Allahü teâlâ bilir, ama sen dahi Halîmî Çelebi ile aynı günde vefât edip, sizinle birlikte bir cenâze daha zuhûr eder Yavuz Sultan Selîm Hân, üçünüzün de cenâze namazında hazır bulunurdedi Koynundan bir arâkiyye (tiftikten ince başlık) çıkarıp, Şemseddîn Efendiye; Bu, Selîm Hana hediyemizdir Ona iletinbuyurdu Yeniden çıkarıp; Bunu da Halîmî Çelebi'ye veresindedi Bunun üzerine Şemseddîn Efendi; Bana bir hâtıranız olmaz mıdedi Sana bir şey hazırlamadım Eğer kötü demezsen, başımdaki arâkiyyeyi vereyimdedi Şemseddîn Efendinin arzu göstermesi üstüne başındaki arâkiyyeyi ona verip; Kitabını yaz bakayım, nice hızlı yazarsın göreyimdedi Şemseddîn Efendi yazmaya başladı Gaybden gelen o zât hemen gözden kayboldu
Bu durumları Hasan Can'a anlatıp, arâkiyyeyi Selîm Hana ulaştırması için verdi HasanCan da arâkiyyeyi devretmek üzere Selîm Hanın huzûruna vardı Olanları anlatıp, arâkiyyeyi Selîm Hana verdi Selîm Han arâkiyyeyi alıp, kokladı ve yüzüne saygı ile sürdü
Pâdişâh Mısır'dan Şam'a doğru yola çıkınca, Halîmî Efendi hastalandı Hekimlerin ilaçları üstünlük etmedi Yavuz Sultan Selîm Han onu ara sıra ziyâret edip kalbini hoş tutmaya çalıştı Üçüncü günde, Halîmî Çelebi vefât etti Benzer gün, Molla Şemseddîn ve Pâdişâhın sarayından bir öğretmen da vefât etti Üçünün de cenâze namazı benzer yerde kılınıp, Yavuz Sultan Selîm Han hazır bulundu
Nakledilir fakat: Yavuz Sultan Selîm Hân Anadolu topraklarına but basınca, sıkça hocasını hatırlar; Mevlanâ Abdülhalîm ile sefere çıktık, şimdi ise, sâdece onun hâtıralarıyla dönüyoruzdiyerek, saygı ve sevgisini dile getirdi
Molla Abdülhalîm Efendi; ilim ve irfânı yüksek, ilmiyle âmil, fazîlet sâhibi bir zâttı Dînî ve dünyevî fazîletlerde yüksek derece sâhibi, cömert, vefâkâr, kerem ehli ve halîm yumuşak huyluydu Eksik konuşur, çok dinlerdi Kusur aramaz, iyiyi ve doğruyu görmeye çalışırdı Kimseyi arkasında çekiştirmez, herkesi bazı meziyetleriyle değerlendirirdi Fakîr ve kimsesizlere fazla yardım ederdi Bu sebeple, onun adı tekrar duyulmuştu
1) Şakâyikı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s385
2) KâmûsulA'lâm; c4, s3065
3) ŞezerâtüzZeheb; c8, s124
4) TâcütTevârih; c1, s610, 611, 612
5) İslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c14, s62 *