iltasyazilim
FD Üye
Bazı kasvetli, karamsar kişiler vardır İnsanlarla, olaylarla, gelecekleri ile ilgili olabildiğince kötü beklentilere
sahiptirler “Ben çok şanssızım, hiçbir işim yolunda gitmez, çok mutlu zamanlarımda bile mutlaka hemen
ardından bir üzüntü yaşarım, güvendiğim insanlardan hep darbe yedim, kimse beni anlamadı, herkes beni
kullanmaya çalıştı, neye elimi atsam kuruyor gibi sözleri sıklıkla kullanırlar Siz de tanımışsınızdır böyle birisini
mutlaka
Acaba nedir bu insanların problemi? Gerçekten bir felaket bulutu mu takip etmektedir onları gizli gizli? Niye
hiçbir işleri yolunda gitmez? Neden hiç kimsede aradıklarını bulamazlar da devamlı şikayet ederler? Ve onlara
nasıl yardım edebiliriz? Bu tür yakınmalarla ve genellikle de depresyona girerek bana başvuran birçok hastam
oldu İlk başlarda üzülerek ve acıyarak yaklaştığım bu kişilerin yine de beni rahatsız eden bir yanları vardı
Sanki onların da bu tersliklerde bir payı vardı gibi, ama nasıl? Tarif edemiyordum Birgün alkol bağımlılığı ile
ilgili bir araştırma okuduğumda “jeton düştü
Bilirsiniz, alkol kullananların klasik sözüdür: “İçiyorsam sebebi var
İşte bu sözün doğruluğunu test etmek için bir araştırma yapılmış Alkolü bıraktığı halde yaşadığı stresler
yüzünden, yeniden içmeye başlayan kişilerin son 6 ayda yaşadıkları üzücü olaylar sorgulanmış ve alkol
problemi olmayan kontrol grubunun yaşadıkları benzer olaylarla kıyaslama yapılmış
Sonuç çok ilginç: Hemen hemen hiçbir fark yok Yani “dertler beni içiriyor diyenlerin dertleri, normal
insanların dertlerinden çok da fazla değil aslında Peki ne anlama geliyor bu? Demek ki aslında problem bu
kişilerin yaşadıkları olaylarda değil, olayları yorumlama biçimlerinde
Ondan sonra hastalarımı bu mantıkla değerlendirmeye başladım Gerçekten de öyleydi Bu kişiler herkesin
yaşayabileceği olayları, olabilecek en kötü şekilde değerlendiriyor ve kendi kendilerine azap çektiriyorlardı
aslında
Güzel, sevindirici bir olay yaşadıklarında dahi olabildiğince olumsuz yönlerini görüyor yada “bekleyelim
bakalım, mutlaka altından bir terslik çıkar diye mutluluğu erteliyorlardı Ve hep yakınıyorlardı: “Hiç gün
görmedim, hep darbe yedim
O arada (astrolojiyle de ilgilendiğimden) yay burcu ile ilgili bir tarifi hatırladım: “Tipik yay insanı hem iyimser
hem de şanslıdır Bir de oğlak burcu tarifi geldi aklıma: “Karamsar olurlar, pek de şanslı değillerdir Başarıları
hep uzun zahmetlerden, sıkıntılardan sonra gelir Astroloji bir yana, acaba iyimserlikle şanslı olmak,
karamsarlıkla da şanssızlık arasında bir bağ olabilir miydi?
Hayalen bir deney yaptım 2 kişi seçtim Bay iyimser ve bay kötümser Bir firmada işe girmek için
başvurmuşlardı Bay iyimser çok keyifliydi “Bu iş tam bana göre, kesin alırlar beni, beklediğim fırsat bu,
kendimi hemen gösterir, kısa zamanda yükselirim Bay kötümser ise çok farklı bir havadaydı “Yok canım, bu
işe beni almazlar, niye beni seçsinler ki, zaten işe alsalar da mutlaka bir problem çıkar, beni beğenmez,
huzurumu kaçırırlar
Sonuçta ne olacağı o kadar belliydi ki, hayalî deneyim çok kısa sürdü Bay iyimser işe alınacak, kısa
sürede yükselecek, aynı yeteneklere sahip olduğu halde bay kötümser ise, işe alınsa bile ilk terslikte
“biliyordum zaten diye pes edip istifa edecek, hayat boyu meslekî ve sosyal sıkıntılar çekecek ve “kötü
kaderine yanacaktı: “Benim işlerim hep ters gider
Evet işin püf noktası buydu Çoğu insanın depresyonunun sebebi de bu olmalıydı: Olayları çarpıtarak
yorumlamak, herşeyi “kara bir gözlükten görmek, olumsuz beklentiler içinde olmak ve moralini bozup kötü
olayları da bir anlamda davet etmek Ve o sıralarda öğrendim ki zaten bu bakış açısı “depresyonun kognitif
teorisi adıyla formüle edilmişti ve kullanılıyordu bile En “moda ve etkili psikoterapi yöntemi, kognitif terapiydi
zaten
Kişinin kendisi ile, çevresi ile, geleceği ile ilgili karamsar yorumları, mantıksız genellemeleri, kötü
beklentileri, otomatikleşmiş olumsuz düşünceleri fark edilmeli ve iradî olarak değiştirilmeliydi
Aslında bu formülasyonu Kur’an tefsirlerinde de pek üzerinde durmadan okuyorduk yıllardır ‘Sekizinci
Söz’de bir bahçeye giren iki kardeşin kıyaslamasında geçtiği gibi, “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen
hayatından lezzet alır; Fena düşünen fena hülyalar görür, hayatın lezzetini kaçırırdı
Sonuçta kulağımı tersten de olsa göstermiştim Artık hastalarıma da göstermeliydim bu püf noktasını
“Bakın Mahmut bey, yaşadığınız olaylar herhangi bir insanın yaşadıklarından çok farklı değil aslında Ama
siz sadece olumsuz yönlerini görüyor, güzel taraflarına hiç bakmıyorsunuz Olumsuz ayrıntılardan genelleme
yapıp “herşey kötü diyorsunuz Üstelik bu yüzden güzel şeyleri de atlıyor ve kaçırıyorsunuz
Mesela geçenlerde bir sohbette yaşadıklarınızı hatırlayın Ne anlatmıştınız bana? Beş arkadaş tatlı tatlı
sohbet ediyordunuz, bir ara arkadaşlarınızdan biri sizinle alay ediyormuş hissi uyandıran bir söz söylemişti ve
siz üzerinize alınıp çok üzülmüştünüz, ardından da içinize kapanmış, “kimse beni sevmiyor diye kendi
kendinize yorumlar yapmış, iyice moralinizi bozmuştunuz Oysa o sohbette o kadar kişi, o kadar zaman, size iyi
davranmışlar, hatta iltifatlar etmişlerdi Ama siz tek bir söz ile bütün iyi olayları unutup kendinize azap
çektirmiştiniz Hatırladınız değil mi? Evet, bu dünya cennet değil, ama cehennem de değil Evet, insanlar melek
değiller ama şeytan da değiller Herşeyin ya beyaz ya siyah olması da gerekmiyor zaten Gri tonları da var,
unutmayın Demiyorum herşey güzel
Burası cennet olmadığına göre çirkin, üzücü şeyler olacak muhakkak Ama güzel şeyleri görüp moralimizi
yüksek tutalım ki daha güzellerini de bulabilelim Ve biz, insan olduğumuza, melek olmadığımıza göre mutlaka
hatalarımız, eksiklerimiz olacak Ama en günahkâr insanların bile birçok faziletleri, yetenekleri vardır mutlaka
Onları da görmeye çalışmalıyız (gerek kendimizde, gerek başkalarında)
Az gayret edin; zihninizle, nefsinizle bir tür mücahede öneriyorum Aklınıza geldiği gibi değil, olması
gerektiği gibi düşünmelisiniz Aklınıza otomatik olarak gelen karamsar yorumları denetlemelisiniz Eldeki veriler
bu kadar karamsar olmayı destekliyor mu, yoksa bütünün küçük bir parçasına takılıp, sonra onu genelleyip
yanlış sonuçlara mı varıyorum diye kendi kendinizi sorgulamalısınız
İsterseniz, (dindar bir insan olduğunuza göre) şu şekilde de uygulayabilirsiniz bunu: Acaba Peygamberimiz
(asm) olsaydı nasıl düşünürdü?
Böyle kara kara yorumlar yapıp moralini mi bozardı, yoksa olayların iyi yönlerini görüp şükür mü ederdi?
Size bir ipucu olarak şu hadisi hatırlatmak isterim: Peygamberimiz (asm) bir gün Medine civarında ashabı
ile gezerken, çöplükte kokmuş bir köpek leşine rastlarlar Ashab, “ne kötü çürümüş, fena kokuyor vs
derken Peygamberimiz (asm) “dişlerine bakın, ne güzeldir buyurmuş
Sonuç olarak derim: Yeise, depresyona düşmemek için sadece davranışlarımızı değil, düşüncelerimizi de
sünnete uydurmamız lazım İşte o zaman hayatın güzel yönlerini görüp lezzetli bir ömür geçirebiliriz
Yani, “huz ma safa, da’ ma keder (Keyif vereni al, keder vereni bırak)
Bir Psikiyatristle Sohbetler Yusuf Karaçay Zafer Yayınları
sahiptirler “Ben çok şanssızım, hiçbir işim yolunda gitmez, çok mutlu zamanlarımda bile mutlaka hemen
ardından bir üzüntü yaşarım, güvendiğim insanlardan hep darbe yedim, kimse beni anlamadı, herkes beni
kullanmaya çalıştı, neye elimi atsam kuruyor gibi sözleri sıklıkla kullanırlar Siz de tanımışsınızdır böyle birisini
mutlaka
Acaba nedir bu insanların problemi? Gerçekten bir felaket bulutu mu takip etmektedir onları gizli gizli? Niye
hiçbir işleri yolunda gitmez? Neden hiç kimsede aradıklarını bulamazlar da devamlı şikayet ederler? Ve onlara
nasıl yardım edebiliriz? Bu tür yakınmalarla ve genellikle de depresyona girerek bana başvuran birçok hastam
oldu İlk başlarda üzülerek ve acıyarak yaklaştığım bu kişilerin yine de beni rahatsız eden bir yanları vardı
Sanki onların da bu tersliklerde bir payı vardı gibi, ama nasıl? Tarif edemiyordum Birgün alkol bağımlılığı ile
ilgili bir araştırma okuduğumda “jeton düştü
Bilirsiniz, alkol kullananların klasik sözüdür: “İçiyorsam sebebi var
İşte bu sözün doğruluğunu test etmek için bir araştırma yapılmış Alkolü bıraktığı halde yaşadığı stresler
yüzünden, yeniden içmeye başlayan kişilerin son 6 ayda yaşadıkları üzücü olaylar sorgulanmış ve alkol
problemi olmayan kontrol grubunun yaşadıkları benzer olaylarla kıyaslama yapılmış
Sonuç çok ilginç: Hemen hemen hiçbir fark yok Yani “dertler beni içiriyor diyenlerin dertleri, normal
insanların dertlerinden çok da fazla değil aslında Peki ne anlama geliyor bu? Demek ki aslında problem bu
kişilerin yaşadıkları olaylarda değil, olayları yorumlama biçimlerinde
Ondan sonra hastalarımı bu mantıkla değerlendirmeye başladım Gerçekten de öyleydi Bu kişiler herkesin
yaşayabileceği olayları, olabilecek en kötü şekilde değerlendiriyor ve kendi kendilerine azap çektiriyorlardı
aslında
Güzel, sevindirici bir olay yaşadıklarında dahi olabildiğince olumsuz yönlerini görüyor yada “bekleyelim
bakalım, mutlaka altından bir terslik çıkar diye mutluluğu erteliyorlardı Ve hep yakınıyorlardı: “Hiç gün
görmedim, hep darbe yedim
O arada (astrolojiyle de ilgilendiğimden) yay burcu ile ilgili bir tarifi hatırladım: “Tipik yay insanı hem iyimser
hem de şanslıdır Bir de oğlak burcu tarifi geldi aklıma: “Karamsar olurlar, pek de şanslı değillerdir Başarıları
hep uzun zahmetlerden, sıkıntılardan sonra gelir Astroloji bir yana, acaba iyimserlikle şanslı olmak,
karamsarlıkla da şanssızlık arasında bir bağ olabilir miydi?
Hayalen bir deney yaptım 2 kişi seçtim Bay iyimser ve bay kötümser Bir firmada işe girmek için
başvurmuşlardı Bay iyimser çok keyifliydi “Bu iş tam bana göre, kesin alırlar beni, beklediğim fırsat bu,
kendimi hemen gösterir, kısa zamanda yükselirim Bay kötümser ise çok farklı bir havadaydı “Yok canım, bu
işe beni almazlar, niye beni seçsinler ki, zaten işe alsalar da mutlaka bir problem çıkar, beni beğenmez,
huzurumu kaçırırlar
Sonuçta ne olacağı o kadar belliydi ki, hayalî deneyim çok kısa sürdü Bay iyimser işe alınacak, kısa
sürede yükselecek, aynı yeteneklere sahip olduğu halde bay kötümser ise, işe alınsa bile ilk terslikte
“biliyordum zaten diye pes edip istifa edecek, hayat boyu meslekî ve sosyal sıkıntılar çekecek ve “kötü
kaderine yanacaktı: “Benim işlerim hep ters gider
Evet işin püf noktası buydu Çoğu insanın depresyonunun sebebi de bu olmalıydı: Olayları çarpıtarak
yorumlamak, herşeyi “kara bir gözlükten görmek, olumsuz beklentiler içinde olmak ve moralini bozup kötü
olayları da bir anlamda davet etmek Ve o sıralarda öğrendim ki zaten bu bakış açısı “depresyonun kognitif
teorisi adıyla formüle edilmişti ve kullanılıyordu bile En “moda ve etkili psikoterapi yöntemi, kognitif terapiydi
zaten
Kişinin kendisi ile, çevresi ile, geleceği ile ilgili karamsar yorumları, mantıksız genellemeleri, kötü
beklentileri, otomatikleşmiş olumsuz düşünceleri fark edilmeli ve iradî olarak değiştirilmeliydi
Aslında bu formülasyonu Kur’an tefsirlerinde de pek üzerinde durmadan okuyorduk yıllardır ‘Sekizinci
Söz’de bir bahçeye giren iki kardeşin kıyaslamasında geçtiği gibi, “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen
hayatından lezzet alır; Fena düşünen fena hülyalar görür, hayatın lezzetini kaçırırdı
Sonuçta kulağımı tersten de olsa göstermiştim Artık hastalarıma da göstermeliydim bu püf noktasını
“Bakın Mahmut bey, yaşadığınız olaylar herhangi bir insanın yaşadıklarından çok farklı değil aslında Ama
siz sadece olumsuz yönlerini görüyor, güzel taraflarına hiç bakmıyorsunuz Olumsuz ayrıntılardan genelleme
yapıp “herşey kötü diyorsunuz Üstelik bu yüzden güzel şeyleri de atlıyor ve kaçırıyorsunuz
Mesela geçenlerde bir sohbette yaşadıklarınızı hatırlayın Ne anlatmıştınız bana? Beş arkadaş tatlı tatlı
sohbet ediyordunuz, bir ara arkadaşlarınızdan biri sizinle alay ediyormuş hissi uyandıran bir söz söylemişti ve
siz üzerinize alınıp çok üzülmüştünüz, ardından da içinize kapanmış, “kimse beni sevmiyor diye kendi
kendinize yorumlar yapmış, iyice moralinizi bozmuştunuz Oysa o sohbette o kadar kişi, o kadar zaman, size iyi
davranmışlar, hatta iltifatlar etmişlerdi Ama siz tek bir söz ile bütün iyi olayları unutup kendinize azap
çektirmiştiniz Hatırladınız değil mi? Evet, bu dünya cennet değil, ama cehennem de değil Evet, insanlar melek
değiller ama şeytan da değiller Herşeyin ya beyaz ya siyah olması da gerekmiyor zaten Gri tonları da var,
unutmayın Demiyorum herşey güzel
Burası cennet olmadığına göre çirkin, üzücü şeyler olacak muhakkak Ama güzel şeyleri görüp moralimizi
yüksek tutalım ki daha güzellerini de bulabilelim Ve biz, insan olduğumuza, melek olmadığımıza göre mutlaka
hatalarımız, eksiklerimiz olacak Ama en günahkâr insanların bile birçok faziletleri, yetenekleri vardır mutlaka
Onları da görmeye çalışmalıyız (gerek kendimizde, gerek başkalarında)
Az gayret edin; zihninizle, nefsinizle bir tür mücahede öneriyorum Aklınıza geldiği gibi değil, olması
gerektiği gibi düşünmelisiniz Aklınıza otomatik olarak gelen karamsar yorumları denetlemelisiniz Eldeki veriler
bu kadar karamsar olmayı destekliyor mu, yoksa bütünün küçük bir parçasına takılıp, sonra onu genelleyip
yanlış sonuçlara mı varıyorum diye kendi kendinizi sorgulamalısınız
İsterseniz, (dindar bir insan olduğunuza göre) şu şekilde de uygulayabilirsiniz bunu: Acaba Peygamberimiz
(asm) olsaydı nasıl düşünürdü?
Böyle kara kara yorumlar yapıp moralini mi bozardı, yoksa olayların iyi yönlerini görüp şükür mü ederdi?
Size bir ipucu olarak şu hadisi hatırlatmak isterim: Peygamberimiz (asm) bir gün Medine civarında ashabı
ile gezerken, çöplükte kokmuş bir köpek leşine rastlarlar Ashab, “ne kötü çürümüş, fena kokuyor vs
derken Peygamberimiz (asm) “dişlerine bakın, ne güzeldir buyurmuş
Sonuç olarak derim: Yeise, depresyona düşmemek için sadece davranışlarımızı değil, düşüncelerimizi de
sünnete uydurmamız lazım İşte o zaman hayatın güzel yönlerini görüp lezzetli bir ömür geçirebiliriz
Yani, “huz ma safa, da’ ma keder (Keyif vereni al, keder vereni bırak)
Bir Psikiyatristle Sohbetler Yusuf Karaçay Zafer Yayınları