nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
Savaş alanında hayatta kalmanızın bileğinizin gücü kadar kılıcınızın kalitesine de alt olduğu çağlarda, sahip olabileceğiniz en şöhretli kılıçlar Şam ’da yapılan ve şehrin Arapça namına atfen Dımışkiolarak anılan kılıçlardı
Tabanı son derece garip, desenli bir görüntüye sahip olan Dımışki kılıçların kalitesi her tarafta bir efsane halini almıştı pek sağlamdı fakat, bir vuruşta rakibin kılıcını ikiye bölebilir, kalkanını parçalayabilir, gerçi en ufak bir zarar görmezdi Üstelik pek keskindi ama, bir elinizde kılıcı yalım yukarı sabit tutsanız ve öteki elinizle üzerine ipekli bir paçavra bıraksanız, kırpıntı yere iki parça olarak düşerdi!
Dımışki kılıçlar bu şöhretlerini büyük ölçüde Haçlı Seferleri ’ne borçludur Ortadoğu ’ya yaptıkları seferlerde bu kılıçlarla karşılaşan şövalyelerin ülkelerine döndüklerinde anlattıkları hikayeler vakit içerisinde Dımışki kılıçları Avrupa ’da bir efsane haline getirdi1 Diğer Taraftan Avrupa ’lı ustalar ne kadar uğraşsalar da Dımışki çeliği kopya edemiyorlardı Ortadoğu ’dan zor bela getirtilen örnekler üstünde yapılan en itinalı araştırmalar ve en yoğun incelemeler zeka hiçbir netice vermiyordu Bu durumun Dımışki efsanesine kattığı gizem, Avrupa ’lı ustaları yaklaşık olarak bin yıl boyunca peşinden koşturdu (Sonunda galiba başardılar, lakin bu başka bir yazının konusu)
Şam ’daki geçmişi dördüncü yüzyıla değin uzanan silah üretimi, bölgede çıkan ve tabanca yapımı için çok yerinde olan demir cevheri baştan sona gelişip üne kavuştu Timur istilası ve ardındaki şehirdeki büyük ustaların alınarak Semerkand ’a götürülmeleri bu endüstriye büyük zarar verdiyse de, Şam çeliğinin Osmanlı İmparatorluğu ’nda gördüğü istek, yeni ustaların yetişmesini ve Dımışki kılıçların ününe ün katmasını sağladı Bu rağbet öylesine büyüktü fakat, Dımışki yumurtadenilen ve kılıç yapımında kullanılan 225 kg ağırlığındaki çelik külçeleri, birer mücevher gibi, padişahlara hediye olarak sunulurdu
Zamanla Dımışki kelimesi bu çeliğin üretildiği merkezi açıklama etmenin ötesine geçerek, sözkonusu tekniğin ve bu teknikle yapılmış çeliğin de ismi haline geldi ve sırası gelmişken İstanbul ’da da bir dımışkihanekuruldu Evliya Çelebi, Seyahatname ’sinde Fatih Sultan Mehmet vaktinde faaliyete geçen bu dımışkihanenin bugünkü Kabataş ile Tophane arasında, deniz kıyısında yer aldığını anlatır Öncelikle padişahlar almak üzere, dönemin ileri gelenlerine çok değerli kılıçlar üreten büyük ustaların çalıştığı bu dımışkihanenin 1640 yılında Gümrük Emiri Ali Ağa tarafından satın alınarak yıktırıldığı düşünülürse, bu tarihten daha önce faaliyetine son verilerek, Sultanahmet'teki kılıçhane binasına taşınılmış olması muhtemeldir
Çevresini kuşatan efsanelere yerinde bir gizemle ortadan kaybolan Dımışki ’nin en son örneklerinin 1800 ’lü yılların başında üretildiği sanılıyor Günümüzde Batılı bilimadamları konu ile ilgili çalışmalarında bu tekniğin kökenini Hindistan ’a dayandırırken, Dımışki çeliğinin gerçekte Hindistan ’da üretilip İran ’da dövülerek kılıç yapıldığını, Batılı yolcu ve tüccarların bu kılıçlarla ilk olarak devrinin manâlı bir ticaret merkezi olan Şam ’da karşılaşmış olmalarından nedeniyle, yanlış bir adlandırmayla Dımışki dediklerini iddia ediyorlar4 Buna karşılık, dokuzuncu yüzyılda Bağdat ’ta yaşayan olan büyük düşünür ve bilimadamı Yakup İbn İshak ElKindi, kılıçları konu alan çalışmasında (Ayasofya yazmaları, no 4832, fol 170172) çeliği operasyon görmüş demirolarak nitelendirirken, bu işlemin onu daha sağlam ve elastik bir ayla getirdiğini, giderken da firindadı bahşedilen desenli görüntünün ortaya çıktığını yazıyor ElKindi, döneminin yerli kılıç türlerini sayarken Şam ’ın esas üretim merkezlerinden biri olduğunu, Dımışki olarak adlandırılan Şam yapımı kılıçların çeliklerinin de Şam ’da üretildiğini yazıyor *
Tabanı son derece garip, desenli bir görüntüye sahip olan Dımışki kılıçların kalitesi her tarafta bir efsane halini almıştı pek sağlamdı fakat, bir vuruşta rakibin kılıcını ikiye bölebilir, kalkanını parçalayabilir, gerçi en ufak bir zarar görmezdi Üstelik pek keskindi ama, bir elinizde kılıcı yalım yukarı sabit tutsanız ve öteki elinizle üzerine ipekli bir paçavra bıraksanız, kırpıntı yere iki parça olarak düşerdi!
Dımışki kılıçlar bu şöhretlerini büyük ölçüde Haçlı Seferleri ’ne borçludur Ortadoğu ’ya yaptıkları seferlerde bu kılıçlarla karşılaşan şövalyelerin ülkelerine döndüklerinde anlattıkları hikayeler vakit içerisinde Dımışki kılıçları Avrupa ’da bir efsane haline getirdi1 Diğer Taraftan Avrupa ’lı ustalar ne kadar uğraşsalar da Dımışki çeliği kopya edemiyorlardı Ortadoğu ’dan zor bela getirtilen örnekler üstünde yapılan en itinalı araştırmalar ve en yoğun incelemeler zeka hiçbir netice vermiyordu Bu durumun Dımışki efsanesine kattığı gizem, Avrupa ’lı ustaları yaklaşık olarak bin yıl boyunca peşinden koşturdu (Sonunda galiba başardılar, lakin bu başka bir yazının konusu)
Şam ’daki geçmişi dördüncü yüzyıla değin uzanan silah üretimi, bölgede çıkan ve tabanca yapımı için çok yerinde olan demir cevheri baştan sona gelişip üne kavuştu Timur istilası ve ardındaki şehirdeki büyük ustaların alınarak Semerkand ’a götürülmeleri bu endüstriye büyük zarar verdiyse de, Şam çeliğinin Osmanlı İmparatorluğu ’nda gördüğü istek, yeni ustaların yetişmesini ve Dımışki kılıçların ününe ün katmasını sağladı Bu rağbet öylesine büyüktü fakat, Dımışki yumurtadenilen ve kılıç yapımında kullanılan 225 kg ağırlığındaki çelik külçeleri, birer mücevher gibi, padişahlara hediye olarak sunulurdu
Zamanla Dımışki kelimesi bu çeliğin üretildiği merkezi açıklama etmenin ötesine geçerek, sözkonusu tekniğin ve bu teknikle yapılmış çeliğin de ismi haline geldi ve sırası gelmişken İstanbul ’da da bir dımışkihanekuruldu Evliya Çelebi, Seyahatname ’sinde Fatih Sultan Mehmet vaktinde faaliyete geçen bu dımışkihanenin bugünkü Kabataş ile Tophane arasında, deniz kıyısında yer aldığını anlatır Öncelikle padişahlar almak üzere, dönemin ileri gelenlerine çok değerli kılıçlar üreten büyük ustaların çalıştığı bu dımışkihanenin 1640 yılında Gümrük Emiri Ali Ağa tarafından satın alınarak yıktırıldığı düşünülürse, bu tarihten daha önce faaliyetine son verilerek, Sultanahmet'teki kılıçhane binasına taşınılmış olması muhtemeldir
Çevresini kuşatan efsanelere yerinde bir gizemle ortadan kaybolan Dımışki ’nin en son örneklerinin 1800 ’lü yılların başında üretildiği sanılıyor Günümüzde Batılı bilimadamları konu ile ilgili çalışmalarında bu tekniğin kökenini Hindistan ’a dayandırırken, Dımışki çeliğinin gerçekte Hindistan ’da üretilip İran ’da dövülerek kılıç yapıldığını, Batılı yolcu ve tüccarların bu kılıçlarla ilk olarak devrinin manâlı bir ticaret merkezi olan Şam ’da karşılaşmış olmalarından nedeniyle, yanlış bir adlandırmayla Dımışki dediklerini iddia ediyorlar4 Buna karşılık, dokuzuncu yüzyılda Bağdat ’ta yaşayan olan büyük düşünür ve bilimadamı Yakup İbn İshak ElKindi, kılıçları konu alan çalışmasında (Ayasofya yazmaları, no 4832, fol 170172) çeliği operasyon görmüş demirolarak nitelendirirken, bu işlemin onu daha sağlam ve elastik bir ayla getirdiğini, giderken da firindadı bahşedilen desenli görüntünün ortaya çıktığını yazıyor ElKindi, döneminin yerli kılıç türlerini sayarken Şam ’ın esas üretim merkezlerinden biri olduğunu, Dımışki olarak adlandırılan Şam yapımı kılıçların çeliklerinin de Şam ’da üretildiğini yazıyor *