Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Çocuklara Dini Hikayeler

Çocuklara Dini Hikayeler
0
163

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,678
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
36
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
90
Efsunlu Rüya
Meryem Aybike SİNAN

Günah sularının arkından çıkmalısın artık Dün kaç günah işledin farkettin mi? Öğretmenine, annene ve üç arkadaşına olmadık yalanlar söyledin Hele annene söylediğin yalan kul hakkına girer Hadi silkin, vazgeç bu kötü illetten Sen iyi bir çocuksun gerçekte Annen baban sana doğruları anlattıkça sen kulaklarını tıkıyorsun Onları üzüyorsun Hadi kalk Birazdan sabah ezanı okunacak Namaz kılmaya başla Artık on dört yaşındasın Vakit sandığın dek uzun olmayabilir
Ürpererek uyandı Bu sözlerNe kavrama geliyordu? Neden bütün da sabah ezanı okunurken böyle bir rüya ile uyanıyordu? Ter içindeydi Yorganı sıkı sıkı üzerine çekti ve kulak verdi ezan sesine Ne hoş bir ahenkti bu ? Yıllardır böyle bir candan sabahleyin ezanlarını ne dinlemiş ne de bu ahenge böylesine uyarı etmişti Öyleyse bunun bir anlamı olmalıydı İçindeki sesDeğil canım altı üstü bir rüya işte, hadi uyu, birazdan uyanacak, yeniden mektep yoluna düşeceksin,diyordu Daha bir fazla şey söylüyordu Göz kapakları ağırlaştı mahmurlaştı ve her tarafta derin bir uykuya daldı
Birkaç saat sonradan okulda arkadaşlarının arasındaydı Koşuşturuyordu Ancak içinde ilginç bir tedirginlik vardı Ödevini yapmadığı zamanlardaki gibi içine çöken bir iç sıkıntısıydı bu Dalgındı ve yorgundu Yine içindeki ses mevsim bahar, içindeki bu huzursuzluk da üzerindeki bu rehavet de bahardan kaynaklanıyordiyordu Ruhunu yağmalayan bu çelişkiye bir amaç veremiyordu
Elini cep telefonuna attı Radyo kulak vermek istiyordu Bir iki kere kurcaladıktan sonradan bir ilahinin ezgisi çeldi duygularını:
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Bu nice okumaktır
Kendini kavramak Kendini tanımak Din Kültürü ve Etik Bilgisi öğretmeni Latif Bey, her konuşmasında ana kayda değer olanın; bir insanın kendine uzaktan bakmayı alışılmışlık haline getirmesidir O vakit kendisini daha iyi tanır, diyordu
İlahinin sözleri, içindeki var olan tüm sıkıntıyı su yüzüne çıkarmıştı tamamen Çocukluğundan beri ruhunun tenha bir uygun var olduğunu bildiği fakat gidermek için uğraş sarf etmediği bir başka duyguydu bu iyice buna ne denir bilmiyordu Mektep yılları su misali akıp gidiyordu Yüreğine gün be gün çöken bu iç sıkıntısının bir sebebi olmalıydı Derin bir kuyuyu hatırlatan derin bir boşlukta ruhunun yarısını kaybetmiş gibi bedbindi Öyleyse bu unuttuğu, ama bir şekilde hatırladığı bu sefalet, bu eksiklik neydi?Hiçbir yerde gönlünü edemediği, ruhunu huzura erdirecek bu vuslat neydi?
Kendisini huzura erdirecek o vuslat ne süre gerçekleşecekti?
Ruhundaki bu ani değişiklik neyin yokluğuydu?
Sorular, sorular
Heyecanlandı Oturduğu tahta sıraya yaklaşık olarak saklanarak oturdu Eksik sonradan Türkçe dersi vardı Kapıda Neslihan öğretmen göründü Bu dersi bu hoca doğru seviyordu Ancak bugün ders dinleyemeyecek dek yorgundu zihni Bu bitkin hali Neslihan öğretmenin gözünden kaçmamıştı Gülümseyerek:
Alperen, neyin var yavrum, halsiz gözüküyorsun? diye sordu
Birazcık rahatsızım, dedi sessizce
Öğretmeni çoğu şey söyledi Dalıp gitmişti
Binlerce cevapsız soru üşüştü kafasına Soruların ağırlığı aşağıda bitkin düşen kafasını defter, kitap doymuş sıraya koydu İçi geçiyordu Bir sahrada yol alıyor gibiydi Birden aynı sesi duydu;
Bak hala yalan söylüyorsun Dahası en sevdiğim öğretmenim, dediğin birine Senin iyiliğini düşünen insanlara adaletsizlik yapıyorsun Daha doğru olabilirdin İçinde bulunduğun bu ruh halini ona anlatabilirdin Ayrıca sana yardımcı biri bulunurdu Hem de vicdanın seni rahatsız etmezdi Sen kötü bir çocuk değilsin Kendine gel Süre daralıyor
Telaşla uyandı Zil çalıyordu Hayat akıyordu Herkes nasibine düşeni alıyor, yaşıyor ve gidiyordu Kendisi de nasibine sunulan hayatın içindeydi İyisiyle kötüsüyle onun gereklerini yerine getiriyordu Oysa taşlar yerli yerinde değildi Bedeni alabildiğine yorgundu Neslihan hoca yanına gelmişti Evhamlı gözlerle kendisini süzdükten sonradan:
İdareye in, izin alıp eve git Sen gerçekte iyi değilsin
Kendini sokağa attı Geniş caddenin her iki yanını selamlayan iri çınarlara baktı Azametleri karşısında içi ürperdi Ulu Yaradanın sırrını her yapraklarında ifşa eden bir ruh haleti içindeydiler az kalsın
Kendini eve şiddet attı Üşüyordu Evhamlı gözlerle kendini süzen annesine Başım ağrıyordeyip yatağa girdi Üzerini sımsıkı örttü Göz kapakları ağırlaşıyordu Göz bebekleri solmaya yüz tutan güne açılıyordu O ses:
İşte anneni de kandırdın Tekrar yapmaman gereken bir şey yaptın Yalancı insanı Yaradan sevmez Bu yalancılık başına çok kötü şeyler açacak Ağu dek acı olsa da gerçeklik bal kadar tatlıdır Bundan belli olasın
Ter içinde uyandı Artık emindi Kendisine bir şeyler sezdiriliyordu Gerçekte iyi bir genç sayılırdı Kul hakkına dokunmaz, yoksulun düşkünün yardımına üşenmeden koşardı İbadet etmeye üşenirdi işte bundan başka fazla yalan söylüyordu İçindeki kuş yine gevezelik etmeye başlamıştıAman bu rüyalara fazla takıyorsun Üzerinde durmasan defalarca rüyana girmezler Uykunu gereksiz yere bozuyorsun Hadi uyu Bak dinlenmen lazım
DoğruUyuması lazımdı
Uykuya dalması kuvvet olmadı Gaflet uykusu ağırdı Ademoğlu basit uyanamazdı bu uykudan Aradan bir iki saat geçti Kımıldamadan uyudu Kenarları mavi çiçekli dar bir yoldan yürüyordu Karşıdan beyaz feracesiyle gelen bayan annesi olmalıydı Kendisine yaklaştıkça yüzünün solgunluğunu farketti önce Kendisine uzun uzun baktı Daha Sonra gözyaşları içinde:
Canım yavrum, artık büyüdün Kendine çeki düzen vermezsen, hakikatten, doğruluktan bir koparsan yeniden toparlayamazsın Yalan dünya boşuna dememişler Bu hayalhanesinde birer yolcuyuz Kervanımız yola dizilmiş gidiyor Elimiz boş, ruhumuz sarhoş mu varacağız huzura Ne olur yavrum, kendine gel Topla kendini
Tüm gücünü topladı Yatağından doğruldu Bedenini üzerine yeni giyinmişcesine rahatlamıştı Anacığını çok seviyordu Ona yalan söylediği için kahrediyordu Rüyada da olsa onu bakmak bir ferahlık vermişti yüreğine Akşam namazı eda ediliyorduŞöyle bir duraksadı Azıcık hazırlanmalıydı Uzun zamandır namaz kılmamıştı Altı yaşlarındayken yaz tatilinde gittiği Kur'an Kursunda öğrendiği ne değin dua varsa yarım yamalak kalmıştı aklında Yıllar her şeyin üzerine kara bir perde çekmiş gibiydi
Kalktı Harıl harıl evde namaz duaları kitabı aramaya koyuldu Heyhat evde yığınla kitap duruyordu fakat böyle bir kitap yoktu arasında Annesine sormak istedi Utandı Duysa fazla üzülecekti Derin bir iç geçirdi Zavallı anacığım, dedi içinden Hayatımdan meğerse neleri çıkarıp atmışım ben Beni bağışla anneciğim, beni affet
Hemen ne yapmalıydı? Yatsı namazını ertelemeyecekti Dua bilmese de ellerini açıp Allah'a yalvaracaktı Tövbeler edecekti Ansızın oda kapısı açıldı Annesi gülümsüyordu Elindeki Dua kitabını uzatarak :
Bunu mu arıyordun? dedi
Alperen, sustu nutku tutulmuş gibiydi Annesinden böyle bir kitap istediğini hatırlamıyordu Fazla şaşkındı Kitabı annesinin elinden aldı ve sessizce:
Bu efsunlu bir rüya, diye mırıldandı *
 
858,523Konular
981,277Mesajlar
31,129Kullanıcılar
xRoweSon üye
Üst Alt