nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
SubhanALLAH, Bu Cennet Kokusudur !!!!!!
Eski zamanların birinde saf mı saf pak mi temiz, her şeye ve herkese kanan bir adam yaşarmış Tüm muradı insanlara hizmet edip Rabbinin rızasını kazanmakmış Fakat bazı kendini bilmez ahali, onun bu saflığından yararlanıp, ona kötü şakalar yaparlar, üzerlermiş Gel süre git vakit, bu saf adamın köyünden bir grup insan umre ziyareti yapmaya karar verirler Giderlerken bu adamcağızı da yanlarında götürmeye karar verirler Yolda birazcık takılırız, süre geçiririzdiye
Nihayet uzun ve sıkıcı bir yolculuktan sonra ulu ALLAH'ın evi Beytullah tüm heybetiyle görünmüş Müslümanlar ve bizim iyilik timsali saf adamımız, heyecan ve sevinçle ona koşmuş ve umre vazifelerini yerine getirmişler Yaklaşık on gün burada ibadet ve taatla meşgul olan kafile bundan böyle toparlanıyormuş hemen Resûlullah'a varma zamanı gelmişti Nur şehir halkı Medine'ye gitmek için yola koyulmuşlardı Mekke'den bir dingil uzaklık ayrılmışlardı fakat, içlerinden biri çantasından birtakım kâğıtlar çıkarmış, hesapsızca arkadaşlarına dağıtmaya başlamış Bu nedir?diyenlere:
Susun, gürültüsüz olun Bizim saf adam duymasın, ona müthiş bir oyun hazırladımdemiş
Kafilede olan herkese dağıtmış O kâğıtlardan sadece saf adama vermemiş Arkadaşları dayanamamış, ivedi anlat, oyunun nedir?demişler Adam:
Bakın, birazdan saf adam gelecek Bizlere ellerimizdeki kâğıtların ne olduğunu soracak
Eee, biz ne diyeceğiz?diye atılmış arkadaşları
Diyeceğiz ancak, bu kâğıtlar bize cennetten gelmiştir Umre ziyaretimizi kabul eden ALLAH, bizlere beraatlarımızı gönderdidiyeceğiz
Arkadaşlarından bazıları:
Fakat bu fazla ağır bir şakadedilerse de bu işi yapmaya karar verdiler
Biraz daha sonra saf adam yanlarına gelmişti Birde ne görsün, herkesin elinde birtakım kağıtlar, onu öpüp kokluyorlar Dayanamadı:
Ey benim arkadaşlarım! Nedir o elinizdeki öpüp kokladığınız kâğıtlar?diye sordu
Tümü birbirlerine kaş göz edip gülüşmüşlerdi Bu oyunu hazırlayan zat ona:
Aaa, senin bu kâğıtlardan haberin yok mu?
Hayır, değil
Lakin nasıl olur, bak, hepimize gönderildi bundan
Lakin anlamıyorum, nedir onlar? Kim gönderdi?
Kim olacak, umremizi ve ibadetlerimizi beğenip kabul eden ALLAH gönderdi
Saf adam âdeta beyninden vurulmuştu Son baharda yaprakları dökülüp en ufak bir rüzgârda titreyen bir gül ağacı yaprağı gibiydi Dudakları: Rabbim! Rabbim! diye kıpırdıyordu
Aniden yönünü Mekke'ye çevirdi Kâbe karşısındaydı; ansızın olanca kuvvetiyle koşmaya başladı Arkadaşlarının Dur, gitme! şaka yaptıksözlerini duymuyordu bile Onun gönlü yanmıştı, hem de nasıl bir yangın? Ola Ki Nil nehri oraya aksa, söndüremeyecekti Düşüyor, kalkıyor, ağlıyordu Sonunda kavuşmuştu Beytullah'a Ona o kadar bir sarıldı ama, gözyaşlarını, Kâbe'nin örtüsü içine çekiyordu Kalbini âlemlerin Rabbi olan ALLAH'a bağlamış haykırıyordu:
Ey yüceler yücesi ALLAH'ım! Ey benim Rabbim! Niye benim beraatımı vermedin, ne kusur ettim? ALLAH'ım! Arkadaşlarım öyle mutlu ve sevinçli, ben böyle boynu bükük yetim kaldım Rabbim! Sana yalvarıyorum! Benim de beratımı ver Ne olur ALLAH'ım, beratımı ver!
O, böyle yalvarırken, kafasına bir şeyin değip yere düştüğünü hissetti üstelik ne görsün, arkadaşlarının ellerindeki kâğıtlardan çok daha güzel bir kâğıt Derhal aldı, sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı Hemen kalktı kafilesine doğru koşmaya başladı Bir yana da bağırıyordu:
Aldım! Aldım! Ben de beratımı aldım!?
Arkadaşlarının hepsi şaşırmıştı Adam yanlarına gelince, derhal elindeki kağıdı aldılar O da neydi? Bu kâğıt nasıl da hoş kokuyordu! Hayatlarında hiç bu değin hoş bir koku koklamamışlardı diğer taraftan çok garip inanılmaz desenli bir kâğıttı derhal hepsi telaşlanmışlardı, işin içinde bir meslek vardı Hiç vakit kaybetmeden hemencecik Mekke'ye döndüler ve o devrin büyük âlimi bir büyük zata gittiler Kâğıdı ona verdiler O âlim zat kâğıdı eline alır almaz, ayağa kalktı
SübhanALLAH! Bu cennet kokusudurdedi Kâğıdı açınca şaşma ve dehşeti arttı:
Bu,dedi, bu bir berattır Falan adama yazılmıştır Hem de nur mürekkeple yazılmıştır
Hepsi donmuşlardı Kimileri hüngür hüngür ağlıyordu Âlim o saf adamı kucaklamış sakallarından, yüzünden, ellerinden öpüyordu
Ne olur bana dua et!diye rica ediyordu
ALLAH, bu saf kuluna rahmet etmiş, ona nazar edip mükâfatlandırmış ve arkadaşlarına da bir ders vermişti *
Eski zamanların birinde saf mı saf pak mi temiz, her şeye ve herkese kanan bir adam yaşarmış Tüm muradı insanlara hizmet edip Rabbinin rızasını kazanmakmış Fakat bazı kendini bilmez ahali, onun bu saflığından yararlanıp, ona kötü şakalar yaparlar, üzerlermiş Gel süre git vakit, bu saf adamın köyünden bir grup insan umre ziyareti yapmaya karar verirler Giderlerken bu adamcağızı da yanlarında götürmeye karar verirler Yolda birazcık takılırız, süre geçiririzdiye
Nihayet uzun ve sıkıcı bir yolculuktan sonra ulu ALLAH'ın evi Beytullah tüm heybetiyle görünmüş Müslümanlar ve bizim iyilik timsali saf adamımız, heyecan ve sevinçle ona koşmuş ve umre vazifelerini yerine getirmişler Yaklaşık on gün burada ibadet ve taatla meşgul olan kafile bundan böyle toparlanıyormuş hemen Resûlullah'a varma zamanı gelmişti Nur şehir halkı Medine'ye gitmek için yola koyulmuşlardı Mekke'den bir dingil uzaklık ayrılmışlardı fakat, içlerinden biri çantasından birtakım kâğıtlar çıkarmış, hesapsızca arkadaşlarına dağıtmaya başlamış Bu nedir?diyenlere:
Susun, gürültüsüz olun Bizim saf adam duymasın, ona müthiş bir oyun hazırladımdemiş
Kafilede olan herkese dağıtmış O kâğıtlardan sadece saf adama vermemiş Arkadaşları dayanamamış, ivedi anlat, oyunun nedir?demişler Adam:
Bakın, birazdan saf adam gelecek Bizlere ellerimizdeki kâğıtların ne olduğunu soracak
Eee, biz ne diyeceğiz?diye atılmış arkadaşları
Diyeceğiz ancak, bu kâğıtlar bize cennetten gelmiştir Umre ziyaretimizi kabul eden ALLAH, bizlere beraatlarımızı gönderdidiyeceğiz
Arkadaşlarından bazıları:
Fakat bu fazla ağır bir şakadedilerse de bu işi yapmaya karar verdiler
Biraz daha sonra saf adam yanlarına gelmişti Birde ne görsün, herkesin elinde birtakım kağıtlar, onu öpüp kokluyorlar Dayanamadı:
Ey benim arkadaşlarım! Nedir o elinizdeki öpüp kokladığınız kâğıtlar?diye sordu
Tümü birbirlerine kaş göz edip gülüşmüşlerdi Bu oyunu hazırlayan zat ona:
Aaa, senin bu kâğıtlardan haberin yok mu?
Hayır, değil
Lakin nasıl olur, bak, hepimize gönderildi bundan
Lakin anlamıyorum, nedir onlar? Kim gönderdi?
Kim olacak, umremizi ve ibadetlerimizi beğenip kabul eden ALLAH gönderdi
Saf adam âdeta beyninden vurulmuştu Son baharda yaprakları dökülüp en ufak bir rüzgârda titreyen bir gül ağacı yaprağı gibiydi Dudakları: Rabbim! Rabbim! diye kıpırdıyordu
Aniden yönünü Mekke'ye çevirdi Kâbe karşısındaydı; ansızın olanca kuvvetiyle koşmaya başladı Arkadaşlarının Dur, gitme! şaka yaptıksözlerini duymuyordu bile Onun gönlü yanmıştı, hem de nasıl bir yangın? Ola Ki Nil nehri oraya aksa, söndüremeyecekti Düşüyor, kalkıyor, ağlıyordu Sonunda kavuşmuştu Beytullah'a Ona o kadar bir sarıldı ama, gözyaşlarını, Kâbe'nin örtüsü içine çekiyordu Kalbini âlemlerin Rabbi olan ALLAH'a bağlamış haykırıyordu:
Ey yüceler yücesi ALLAH'ım! Ey benim Rabbim! Niye benim beraatımı vermedin, ne kusur ettim? ALLAH'ım! Arkadaşlarım öyle mutlu ve sevinçli, ben böyle boynu bükük yetim kaldım Rabbim! Sana yalvarıyorum! Benim de beratımı ver Ne olur ALLAH'ım, beratımı ver!
O, böyle yalvarırken, kafasına bir şeyin değip yere düştüğünü hissetti üstelik ne görsün, arkadaşlarının ellerindeki kâğıtlardan çok daha güzel bir kâğıt Derhal aldı, sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı Hemen kalktı kafilesine doğru koşmaya başladı Bir yana da bağırıyordu:
Aldım! Aldım! Ben de beratımı aldım!?
Arkadaşlarının hepsi şaşırmıştı Adam yanlarına gelince, derhal elindeki kağıdı aldılar O da neydi? Bu kâğıt nasıl da hoş kokuyordu! Hayatlarında hiç bu değin hoş bir koku koklamamışlardı diğer taraftan çok garip inanılmaz desenli bir kâğıttı derhal hepsi telaşlanmışlardı, işin içinde bir meslek vardı Hiç vakit kaybetmeden hemencecik Mekke'ye döndüler ve o devrin büyük âlimi bir büyük zata gittiler Kâğıdı ona verdiler O âlim zat kâğıdı eline alır almaz, ayağa kalktı
SübhanALLAH! Bu cennet kokusudurdedi Kâğıdı açınca şaşma ve dehşeti arttı:
Bu,dedi, bu bir berattır Falan adama yazılmıştır Hem de nur mürekkeple yazılmıştır
Hepsi donmuşlardı Kimileri hüngür hüngür ağlıyordu Âlim o saf adamı kucaklamış sakallarından, yüzünden, ellerinden öpüyordu
Ne olur bana dua et!diye rica ediyordu
ALLAH, bu saf kuluna rahmet etmiş, ona nazar edip mükâfatlandırmış ve arkadaşlarına da bir ders vermişti *