Guzel bilim kurgu hikayeleri
YARINYARINLAR
KURT VONNEGUT, Jr
Yıl 2158 New York'un Alden yerleşme merkezi Buraları bir zamanlar Guney Connecticut adıyla bilinirdi
İki yuz elli yedi kapı numaralı gokdelenin yetmiş altıncı katındayız Aile reisinin adı Lou Schwartz Buyukbaba Lou Şu anda Schwartz'ın birinci gobekten erkek torunu Kucuk Lou ve sevgili eşi Emerald balkondalar Aralarında mırıldanarak, zaman zaman actıkları onemli bir konuyu, alcak sesle, yeniden tartışıyorlar
Ailelerin karşı cıkmasına aldırmamış, evlenmekte direnmişlerdi Em'in babasına kalsa, anlaşabileceklerini beklemek Temmuz ve Aralık aylarının uyuşmalarını beklemek kadar anlamsızdı Ama aradan gecen bunca yıldan sonra evliliğin iyi gittiğini artık kimse yadsıyamıyordu Lou yuz on iki, Em ise doksan uc yaşma gelmişlerdi Mutlu beraberlikleri suruyordu
Oysa genc ciftin mutluluğunu golgeleyen sorunlar yok denemezdi İşte şu anda da, gunluk yaşamı evdeki herkese zehir eden surekli bir sorunu tartışmak icin balkona kacmış, aralarında fısıldaşıyorlardı
Bazen oyle kızıyorum ki ona, şeytan diyor git sulandırıver yaşlandırmazını
Ama, sevgili karıcığım, yaşamın doğal akışına karşı cıkmak olurdu bu Gercek bir cinayet Ustelik yaşlandırmazı sulandırırken yakalayacak olsa, mirasından yoksun bırakmakla kalmaz, boynumuzu da kırıverir oracıkta Yuz yetmiş iki yaşına gelmesine geldi, ama buyukbabamın bir boğa gibi guclu olduğunu aklından cıkarma
Doğa ilkelerinden soz etmen anlamsız Doğal olanın ne olduğunu anımsayan kimse kaldı mı aramızda Neyse, dediğimi yapmayacağımı sen de bilirsin Ama Lou, birisi azıcık itekleyip yardımcı olmazsa, buyukbabanın bu dunyayı bırakıp gitmeğe hic niyeti yok Bana sorarsan, oyle Kalabalıktan ayakta kıpırdayamaz durumdayız Verna cocuk sahibi olabilmek icin neredeyse canını verecek Melissa tam otuz yıldır sırasını bekliyor
Ayaklarını ofkeyle yere vurarak, Bu değin bencillik olmaz ki! Bıktım artık yaşlı buruşuk suratından Ozel odada, evdeki tek yatak, en iyi sandalye, yiyeceklerin aslan payı tek başına onun Televizyonda hep onun istediği programları izlemek zorundayız Mirasından yoksun bırakılmak korkusuyla, hepimiz onun dumen suyuna gitmek zorunda kalıyoruz
Eh, ne de olsa ailenin başı Yuzundeki kırışıklıklar da kendi sucu değil, biliyorsun Yaşlandırmazı piyasaya surduklerinde yetmişini coktan aşmıştı Cekip gidecek sonunda, karıcığım Biraz zaman tanı adamcağıza Ustelik kendi bileceği iş Biliyorum, gecinmesi guc adam, ama sabırlı olmak zorundayız Buyukbabamı ofkelendirmenin yararı olmaz Ayrıca kac zamandır herkesten daha iyi durumdayız, unutma Gunduz yatağı az şey mi?
İyi de, yeni birinin goze girmesi uzun surmez Ulke rekoru bile iki ay dolayında
Annemle babamın bir kez rekorun eşiğinden donduklerini unuttun mu?
Lou, ne dersin? Buyukbaba aramızdan ayrılmağa ne zaman karar verebilir?
Biliyorsun, beşyuzuncu Beşyuz Mil Hız Yarışmalarının ardından yaşlandırmazı bırakacağını soyluyor
Hadi canım Daha once de Olimpiyatlar'dan, Dunya Şampiyonası'ndan, Başkanlık Secimi'nden, şundan bundan dem vurup duruyordu Elli yıldır ozur ustune ozur Yaşam boyu ne yatağımız olacak, ne de gercek bir koy yumurtası gorecek midemiz
Ne yapalım yani? Donup dolaşıp beni sucluyorsun Elimden ne gelir ki? Daha cok kazanmak icin nasıl calışıp cabaladığımı biliyorsun Hepsini vergiye kesecekler nerdeyse Yok ulusal savunma giderleri, yok ulusal emeklilik harcamaları icinmiş! Hoş, vergiye kesilmese, kiralık yer hani nerede? Boş bir oda bulabilmek icin ta belki Iowa'ya değin goc etmek zorunda kalırdık Kim ister buradan kalkıp Şikago'nun dış mahallelerine taşınmayı?
Em kocasına sıkı sıkı sarıldı: Lou, sevgilim, seni başarısızlıkla suclamak istemiyorum Tanrı biliyor, haksızlık olur bu Buyukbabanın kuşağı boyle direndikce yapabileceğimiz birşey yok Demek istediğim bu
Oyle, oyle,diye sıkıntıyla katıldı karısının goruşune Lou Yine de onları suclamak kolay değil Acaba biz aynı yaşa geldiğimizde, yaşlandırmazdan vazgecmeyi goze alabilecek miyiz?
Olmaz olsaydı yaşlandırmaz dedikleri nesne!diye burnundan soludu Em Yada kimsenin gucu yetmeyeceği olcekte pahalı satılabilseydi Kim derdi ki adi camur ile bildiğimiz hindiba kokunden yapılacaktı? İnsanoğlunun saat gibi şaşmaz bir dongude yaşayıp olmesini dilemek geciyor icimden Kararı kişiye bıraktın mı, bir turlu vazgecemiyor yaşamaktan Yine de, yaşlandırmazı yaşı yuz ellinin ustundekilere satmamaları yerinde olurdu diye duşunuyorum
Cok uzak bir olasılık Para da, oyların cokluğu da yaşlılardaKarısının guzel yuzunu okşadı: Sen razı olur musun, Em, yaşamı bırakıp gitmeğe?
Tanrı aşkına, Lou Bu ne bicim soru? Nasıl boyle birşey soyleyebilirsin karına? Sevgilim, ben daha yuz yaşıma bile gelmiş değilimEllerini genclik dolu vucut cizgileri uzerinde gezdirdi Fizyolojik gerceklerden destek arar gibiydi Yaşantımızın en guzel yılları onumuzde daha Ama soyleyeyim Sevgili karın Emerald yuz elli yaşına geldiği gun yaşlandırmazını lavaboya boşaltıp, yerini kendisinden sonra gelenlere bırakmasını bilecektir Bunu yapmaktan mutluluk duyacağıma inanabilirsin
Tabii, tabii, herkes boyle soyluyor Ama kac kişinin sozunu tuttuğunu gordun?
Delaware'deki adamı unuttun mu?
Em, bıkmadın mı o adamın sozunu etmekten? Beş yıl onceydi neredeyse
Pekala, Buyukanne Winkler'e ne dersin? Hem de bizim blokta otururdu
Canım o metroda trenin altında kaldı
Yooo, herşeyi kendisi planlamıştı Atlayıverdi trenin onune
Oyleyse elindeki beş kiloluk yaşlandırmazla ne arıyordu orada?
Em sıkıntıyla başını eğip, bakışlarını başka yana cevirdi Bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum Butun bildiğim, bu durum boyle surup gidemez Birileri birşeyler yapmak zorunda artık
Sonra icini cekerek, Keşke hastalıkların kokunu kazımamış olsalardı Arada bir hastalanır, doya doya yatakta yatmanın tadına varırdık Cok kalabalık, cok kalabalık bu dunya
Ağlamağa başlamıştı Hıckırıkları binlerce asfalt kaplı, gokdelenle cevrelenmiş ic avlularda yankılanıp dağıldı
Lou sevgiyle karısının omuzlarından tuttu Ah, sevgilim, seni boyle berbat bir yerde yaşamak zorunda bıraktığım icin ne kadar uzulduğumu biliyorsun
Keşke eski zamanlardaki gibi bir arabamız olabilseydi,diye goğus gecirdi Em Alır başımızı bir yerlere giderdik İnsanlardan uzaklaşmak ne guzel olurdu bir sure İnsanlar o zamanlar yaşarmış; yaşamak o zamanmış!
Dunyadaki tum madenleri tuketmeden onceydi o gunler
Boşver Duşunmesi yine de guzel Atlardık arabamıza, yolda bir benzin istasyonuna uğrar, doldur depoyu derdik
Unut o gunleri, sevgilim Ham petrol mu kaldı şimdi dunyada!
Alıp başımızı kent dışına surerdik arabamızı
Bizler icin bir peri masalı artık Bir zamanlar kentten kente giderken arada yerleşim dışı alanlar bulunduğuna inanmak ne değin guc şimdi, değil mi karıcığım?
Em, kendisini duş dunyasına kaptırmıştı: Karnımız acıktı mı, cekerdik arabamızı yol kıyısında bir lokantaya İceri girip, gonlumuzun cektiğince kocaman bir biftek ve yanında sebze ısmarlardık kendimize Ya da belki pirzolaDilini şaklattı, gozleri buğulanmıştı
Lou homurdandı: Başlamışken bir de hamburger alalım mı dersin yanına?
Olağanustu derim
O gunlerde birisi bize işlenmiş deniz yosunu yememizi onerseydi, kafadan catlak olduğuna herhalde oracıkta karar verirdik Anımsıyor musun?
Ya da işlenmiş yonga ve talaş!
Lou yaşamın mutlu yonlerini gormekte direniyordu Her neyse, hic olmazsa talaş ve yosun tadını yokedecek kadar işliyorlar ya Dediklerine bakılırsa cok daha besleyiciymiş yediklerimiz
Eskiden işlerin pek yolunda olmadığını soyleyecek değilsin ya,dedi Em ofkeyle
Lou omuz silkti İşlenmiş yosunla talaş surmeselerdi piyasaya, on iki milyar insanı nasıl besleyeceklerdi ki? Buyuk bir iş başardılar Haklı olarak da oğunuyorlar
Kafalarına ilk geleni soyleyiveriyorlar, ne olacak,dedi Em
Gozlerini mutlu bir anıyı kacırmak istemiyormuş gibi sımsıkı kapamıştı Alışverişe cıktığımız gunleri anımsıyor musun, Lou? Mağazalar birbirleriyle nasıl da rekabete girişirlerdi Muşteri cekebilmek icin! Yatak, koltuk ya da ısıtıcı sahibi olabilmek icin birilerinin olmesini beklemek zorunda değildin o zamanlar Gonlunun cektiği dukkana girer, canının istediğini satın alıverirdin Ne guzel gunlermiş onlar Tum ham maddelerin işletilip tuketilmesinden onceydi hepsi bunların Henuz kucuk bir cocuktum o gunlerde Tıpkı bugun gibi anımsıyorum ama
İci sıkıntıyla dolu, Lou balkonun kenarına isteksizce yurudu Sonsuzluğun kara kadifesine asılmış duran sayısız yıldız soğuk pırıltılarıyla goz kırpıyordu Em, kafayı kurgubilime taktığımız gunleri de anımsadın mı? Merih Roketi Sefer No: 17 Sayın yolcular, lutfen 12 no'lu rampaya gidiniz Sayın yolcular, lutfen ucuş kemerlerinizi bağlayınız Gerisayım başlamıştır: On dokuz sekiz yedi altı beş dort uc iki bir sıfır! Ana ateşleme devresi tamam Buuuuuuum!
Em yanına gelmiş, başını yıldızlara kaldırmıştı Bize ne dunyada olup bitenlerden hesabı!Sonra guldu O zamanlar sanıyorduk ki, birkac yıl icinde herkes dilediği gibi uzay yolculuklarına cıkabilecek, gonlunun cektiği gezegeni kendisine yuva sececekti
Lou goğus gecirdi Ne var ki, tek bir yolcuyu bile aya değin goturmek icin gokdelen buyukluğunde hava gemileri yapmak gerektiği anlaşıldığında umutlar sondu Yanına karısıyla kopeğini de almağa karar verdi mi, birkac milyon dolar daha ucret odemesi gerekiyordu Oysa aşırı nufus sorununu yenmenin tek yolu buydu oteki gezegenlere goc vermek!
Lou ?
Sevgilim
Beşyuz Mil Hız Yarışları hangi gune geliyor?
Dur bakayım Kurucular Gunu Mayıs'ın otuzu
Em, utancından kıpkırmızı olmuştu Dudaklarını ısırdı Ayıplıyor musun beni, sorduğum icin?
Pek değil,dedi Lou Ailede herkes gunlerdir aynı şeyleri kafasından geciriyor
Kotu bir insan olduğumu duşunmeni istemiyorum, Lou Arada bir bunları konuşup rahatlatmam gerekiyor kendimi İnsanın, icinde birikip, yureğini catlatacak gibi oluyor yoksa
Oyledir Rahatladın mı şimdi biraz?
Evet Kendimi toparladım sayılır Buyukbabaya karşı her zamanki gibi saygılı davranacağıma guvenebilirsin
Sevgilim benim
Sanki bu sozler hic konuşulmamış gibi sakin bir tavır ve gulumseyen yuzlerle iceri girdiler
YARINYARINLAR
KURT VONNEGUT, Jr
Yıl 2158 New York'un Alden yerleşme merkezi Buraları bir zamanlar Guney Connecticut adıyla bilinirdi
İki yuz elli yedi kapı numaralı gokdelenin yetmiş altıncı katındayız Aile reisinin adı Lou Schwartz Buyukbaba Lou Şu anda Schwartz'ın birinci gobekten erkek torunu Kucuk Lou ve sevgili eşi Emerald balkondalar Aralarında mırıldanarak, zaman zaman actıkları onemli bir konuyu, alcak sesle, yeniden tartışıyorlar
Ailelerin karşı cıkmasına aldırmamış, evlenmekte direnmişlerdi Em'in babasına kalsa, anlaşabileceklerini beklemek Temmuz ve Aralık aylarının uyuşmalarını beklemek kadar anlamsızdı Ama aradan gecen bunca yıldan sonra evliliğin iyi gittiğini artık kimse yadsıyamıyordu Lou yuz on iki, Em ise doksan uc yaşma gelmişlerdi Mutlu beraberlikleri suruyordu
Oysa genc ciftin mutluluğunu golgeleyen sorunlar yok denemezdi İşte şu anda da, gunluk yaşamı evdeki herkese zehir eden surekli bir sorunu tartışmak icin balkona kacmış, aralarında fısıldaşıyorlardı
Bazen oyle kızıyorum ki ona, şeytan diyor git sulandırıver yaşlandırmazını
Ama, sevgili karıcığım, yaşamın doğal akışına karşı cıkmak olurdu bu Gercek bir cinayet Ustelik yaşlandırmazı sulandırırken yakalayacak olsa, mirasından yoksun bırakmakla kalmaz, boynumuzu da kırıverir oracıkta Yuz yetmiş iki yaşına gelmesine geldi, ama buyukbabamın bir boğa gibi guclu olduğunu aklından cıkarma
Doğa ilkelerinden soz etmen anlamsız Doğal olanın ne olduğunu anımsayan kimse kaldı mı aramızda Neyse, dediğimi yapmayacağımı sen de bilirsin Ama Lou, birisi azıcık itekleyip yardımcı olmazsa, buyukbabanın bu dunyayı bırakıp gitmeğe hic niyeti yok Bana sorarsan, oyle Kalabalıktan ayakta kıpırdayamaz durumdayız Verna cocuk sahibi olabilmek icin neredeyse canını verecek Melissa tam otuz yıldır sırasını bekliyor
Ayaklarını ofkeyle yere vurarak, Bu değin bencillik olmaz ki! Bıktım artık yaşlı buruşuk suratından Ozel odada, evdeki tek yatak, en iyi sandalye, yiyeceklerin aslan payı tek başına onun Televizyonda hep onun istediği programları izlemek zorundayız Mirasından yoksun bırakılmak korkusuyla, hepimiz onun dumen suyuna gitmek zorunda kalıyoruz
Eh, ne de olsa ailenin başı Yuzundeki kırışıklıklar da kendi sucu değil, biliyorsun Yaşlandırmazı piyasaya surduklerinde yetmişini coktan aşmıştı Cekip gidecek sonunda, karıcığım Biraz zaman tanı adamcağıza Ustelik kendi bileceği iş Biliyorum, gecinmesi guc adam, ama sabırlı olmak zorundayız Buyukbabamı ofkelendirmenin yararı olmaz Ayrıca kac zamandır herkesten daha iyi durumdayız, unutma Gunduz yatağı az şey mi?
İyi de, yeni birinin goze girmesi uzun surmez Ulke rekoru bile iki ay dolayında
Annemle babamın bir kez rekorun eşiğinden donduklerini unuttun mu?
Lou, ne dersin? Buyukbaba aramızdan ayrılmağa ne zaman karar verebilir?
Biliyorsun, beşyuzuncu Beşyuz Mil Hız Yarışmalarının ardından yaşlandırmazı bırakacağını soyluyor
Hadi canım Daha once de Olimpiyatlar'dan, Dunya Şampiyonası'ndan, Başkanlık Secimi'nden, şundan bundan dem vurup duruyordu Elli yıldır ozur ustune ozur Yaşam boyu ne yatağımız olacak, ne de gercek bir koy yumurtası gorecek midemiz
Ne yapalım yani? Donup dolaşıp beni sucluyorsun Elimden ne gelir ki? Daha cok kazanmak icin nasıl calışıp cabaladığımı biliyorsun Hepsini vergiye kesecekler nerdeyse Yok ulusal savunma giderleri, yok ulusal emeklilik harcamaları icinmiş! Hoş, vergiye kesilmese, kiralık yer hani nerede? Boş bir oda bulabilmek icin ta belki Iowa'ya değin goc etmek zorunda kalırdık Kim ister buradan kalkıp Şikago'nun dış mahallelerine taşınmayı?
Em kocasına sıkı sıkı sarıldı: Lou, sevgilim, seni başarısızlıkla suclamak istemiyorum Tanrı biliyor, haksızlık olur bu Buyukbabanın kuşağı boyle direndikce yapabileceğimiz birşey yok Demek istediğim bu
Oyle, oyle,diye sıkıntıyla katıldı karısının goruşune Lou Yine de onları suclamak kolay değil Acaba biz aynı yaşa geldiğimizde, yaşlandırmazdan vazgecmeyi goze alabilecek miyiz?
Olmaz olsaydı yaşlandırmaz dedikleri nesne!diye burnundan soludu Em Yada kimsenin gucu yetmeyeceği olcekte pahalı satılabilseydi Kim derdi ki adi camur ile bildiğimiz hindiba kokunden yapılacaktı? İnsanoğlunun saat gibi şaşmaz bir dongude yaşayıp olmesini dilemek geciyor icimden Kararı kişiye bıraktın mı, bir turlu vazgecemiyor yaşamaktan Yine de, yaşlandırmazı yaşı yuz ellinin ustundekilere satmamaları yerinde olurdu diye duşunuyorum
Cok uzak bir olasılık Para da, oyların cokluğu da yaşlılardaKarısının guzel yuzunu okşadı: Sen razı olur musun, Em, yaşamı bırakıp gitmeğe?
Tanrı aşkına, Lou Bu ne bicim soru? Nasıl boyle birşey soyleyebilirsin karına? Sevgilim, ben daha yuz yaşıma bile gelmiş değilimEllerini genclik dolu vucut cizgileri uzerinde gezdirdi Fizyolojik gerceklerden destek arar gibiydi Yaşantımızın en guzel yılları onumuzde daha Ama soyleyeyim Sevgili karın Emerald yuz elli yaşına geldiği gun yaşlandırmazını lavaboya boşaltıp, yerini kendisinden sonra gelenlere bırakmasını bilecektir Bunu yapmaktan mutluluk duyacağıma inanabilirsin
Tabii, tabii, herkes boyle soyluyor Ama kac kişinin sozunu tuttuğunu gordun?
Delaware'deki adamı unuttun mu?
Em, bıkmadın mı o adamın sozunu etmekten? Beş yıl onceydi neredeyse
Pekala, Buyukanne Winkler'e ne dersin? Hem de bizim blokta otururdu
Canım o metroda trenin altında kaldı
Yooo, herşeyi kendisi planlamıştı Atlayıverdi trenin onune
Oyleyse elindeki beş kiloluk yaşlandırmazla ne arıyordu orada?
Em sıkıntıyla başını eğip, bakışlarını başka yana cevirdi Bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum Butun bildiğim, bu durum boyle surup gidemez Birileri birşeyler yapmak zorunda artık
Sonra icini cekerek, Keşke hastalıkların kokunu kazımamış olsalardı Arada bir hastalanır, doya doya yatakta yatmanın tadına varırdık Cok kalabalık, cok kalabalık bu dunya
Ağlamağa başlamıştı Hıckırıkları binlerce asfalt kaplı, gokdelenle cevrelenmiş ic avlularda yankılanıp dağıldı
Lou sevgiyle karısının omuzlarından tuttu Ah, sevgilim, seni boyle berbat bir yerde yaşamak zorunda bıraktığım icin ne kadar uzulduğumu biliyorsun
Keşke eski zamanlardaki gibi bir arabamız olabilseydi,diye goğus gecirdi Em Alır başımızı bir yerlere giderdik İnsanlardan uzaklaşmak ne guzel olurdu bir sure İnsanlar o zamanlar yaşarmış; yaşamak o zamanmış!
Dunyadaki tum madenleri tuketmeden onceydi o gunler
Boşver Duşunmesi yine de guzel Atlardık arabamıza, yolda bir benzin istasyonuna uğrar, doldur depoyu derdik
Unut o gunleri, sevgilim Ham petrol mu kaldı şimdi dunyada!
Alıp başımızı kent dışına surerdik arabamızı
Bizler icin bir peri masalı artık Bir zamanlar kentten kente giderken arada yerleşim dışı alanlar bulunduğuna inanmak ne değin guc şimdi, değil mi karıcığım?
Em, kendisini duş dunyasına kaptırmıştı: Karnımız acıktı mı, cekerdik arabamızı yol kıyısında bir lokantaya İceri girip, gonlumuzun cektiğince kocaman bir biftek ve yanında sebze ısmarlardık kendimize Ya da belki pirzolaDilini şaklattı, gozleri buğulanmıştı
Lou homurdandı: Başlamışken bir de hamburger alalım mı dersin yanına?
Olağanustu derim
O gunlerde birisi bize işlenmiş deniz yosunu yememizi onerseydi, kafadan catlak olduğuna herhalde oracıkta karar verirdik Anımsıyor musun?
Ya da işlenmiş yonga ve talaş!
Lou yaşamın mutlu yonlerini gormekte direniyordu Her neyse, hic olmazsa talaş ve yosun tadını yokedecek kadar işliyorlar ya Dediklerine bakılırsa cok daha besleyiciymiş yediklerimiz
Eskiden işlerin pek yolunda olmadığını soyleyecek değilsin ya,dedi Em ofkeyle
Lou omuz silkti İşlenmiş yosunla talaş surmeselerdi piyasaya, on iki milyar insanı nasıl besleyeceklerdi ki? Buyuk bir iş başardılar Haklı olarak da oğunuyorlar
Kafalarına ilk geleni soyleyiveriyorlar, ne olacak,dedi Em
Gozlerini mutlu bir anıyı kacırmak istemiyormuş gibi sımsıkı kapamıştı Alışverişe cıktığımız gunleri anımsıyor musun, Lou? Mağazalar birbirleriyle nasıl da rekabete girişirlerdi Muşteri cekebilmek icin! Yatak, koltuk ya da ısıtıcı sahibi olabilmek icin birilerinin olmesini beklemek zorunda değildin o zamanlar Gonlunun cektiği dukkana girer, canının istediğini satın alıverirdin Ne guzel gunlermiş onlar Tum ham maddelerin işletilip tuketilmesinden onceydi hepsi bunların Henuz kucuk bir cocuktum o gunlerde Tıpkı bugun gibi anımsıyorum ama
İci sıkıntıyla dolu, Lou balkonun kenarına isteksizce yurudu Sonsuzluğun kara kadifesine asılmış duran sayısız yıldız soğuk pırıltılarıyla goz kırpıyordu Em, kafayı kurgubilime taktığımız gunleri de anımsadın mı? Merih Roketi Sefer No: 17 Sayın yolcular, lutfen 12 no'lu rampaya gidiniz Sayın yolcular, lutfen ucuş kemerlerinizi bağlayınız Gerisayım başlamıştır: On dokuz sekiz yedi altı beş dort uc iki bir sıfır! Ana ateşleme devresi tamam Buuuuuuum!
Em yanına gelmiş, başını yıldızlara kaldırmıştı Bize ne dunyada olup bitenlerden hesabı!Sonra guldu O zamanlar sanıyorduk ki, birkac yıl icinde herkes dilediği gibi uzay yolculuklarına cıkabilecek, gonlunun cektiği gezegeni kendisine yuva sececekti
Lou goğus gecirdi Ne var ki, tek bir yolcuyu bile aya değin goturmek icin gokdelen buyukluğunde hava gemileri yapmak gerektiği anlaşıldığında umutlar sondu Yanına karısıyla kopeğini de almağa karar verdi mi, birkac milyon dolar daha ucret odemesi gerekiyordu Oysa aşırı nufus sorununu yenmenin tek yolu buydu oteki gezegenlere goc vermek!
Lou ?
Sevgilim
Beşyuz Mil Hız Yarışları hangi gune geliyor?
Dur bakayım Kurucular Gunu Mayıs'ın otuzu
Em, utancından kıpkırmızı olmuştu Dudaklarını ısırdı Ayıplıyor musun beni, sorduğum icin?
Pek değil,dedi Lou Ailede herkes gunlerdir aynı şeyleri kafasından geciriyor
Kotu bir insan olduğumu duşunmeni istemiyorum, Lou Arada bir bunları konuşup rahatlatmam gerekiyor kendimi İnsanın, icinde birikip, yureğini catlatacak gibi oluyor yoksa
Oyledir Rahatladın mı şimdi biraz?
Evet Kendimi toparladım sayılır Buyukbabaya karşı her zamanki gibi saygılı davranacağıma guvenebilirsin
Sevgilim benim
Sanki bu sozler hic konuşulmamış gibi sakin bir tavır ve gulumseyen yuzlerle iceri girdiler