nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
ABDULLAHI DEHLEVÎ
Hindistan evliyâsından Silsilei aliyye denilen büyüklerden olup, seyyiddir 1745 (H 1158)'te Hindistan'ın Pencab şehrinde doğdu 1824 (H 1240) senesinde Delhi'de vefât etti Kabri Şâhcihân Câmii yakınındaki dergâhındadır Binlerce seveni defalarca ziyâret edip, feyz almaktadır
Abdullahı Dehlevî hazretlerinin babası, Abdullatif Efendi âlim, sâlih, zâhid, dünyâya rağbet etmeyen, yüksek haller sâhibi Kâdirî yolunda bir zât idi Bu yolu Hızır'la görüşmüş olan hocası Şeyh Nâsırüddîn Kadîrî'den aldı Keza Çeştiyye ve Şettâriyye yollarından da feyz almıştı Tasavvuf yolunda kemâle, olgunlaşmaya çalışırdı Haram yemekten son derece sakınır, kırlarda yetişen meyvelerle yetinir, nefsini nezaket etmek için uğraşırdı Sahrâlarda Allahü teâlânın ismi şerîfini anarak dolaşır, yarattıklarına bakar, O'nun büyüklüğünü tefekkür edip düşünür, bir an olsun Rabbini unutmazdı
Bir gün rüyâsında hazreti Ali ona şöyle dedi:
Ey Abdüllatîf! Allahü teâlâ sana bir oğul ihsân edecek, o ilerde büyük bir zât olacak Ona bizim ismimizi koyarsın
Seyyid Abdülkâdiri Geylânî hazretleri de annesine rüyâsında; Yakında dünyâya bir oğlun gelecek Ona bizim ismimizi koyarsınbuyurdu Resûlullah efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem de evliyâdan bir zât olan amcasına rüyâsında, doğacak çocuğa Abdullah isminin verilmesini emretti Çocuk doğduğunda, ismini babası, Ali, annesi Abdülkâdir, amcası Abdullah koydu Abdullahı Dehlevî altı yaşına gelince, hazreti Ali'ye aleyhinde sevgi ve edebinden kendisine Ali demeyip Ali'nin hizmetçisi mânâsına Gulam Ali dedi ve bu isimle tanındı
Abdullahı Dehlevî hazretleri Allah vergisi çok üstün bir zekâya sâhipti Kur'ânı kerîmi kısa zamanda ezberledi Dînî ilimleri ve zamanının fen ilimlerini öğrendi Delhi'de hocası şeyh Nâsırüddîn'in hizmetinde bulunan babası, onun terbiyesinde yetişip, Kâdiriyye yoluna girmesi için, oğlu Abdullah'ı Delhi'ye çağırdı Abdullahı Dehlevî Delhi'ye vardığı gece Şeyh Nâsırüddîn vefât ettiBabası; Oğlum! seni Şeyh Nâsırüddîn'den Kâdiriyye yolunu alman için çağırmıştım Nasîb değilmiş Bundan Böyle, sana nereden irşâd kokusu gelirse, oraya git Serbestsindedi
O sırada Delhi'de Çeştiyye büyüklerinden, Şeyh Muhammed Zübeyr ve iki halîfesi, Şeyh Ziyâüddîn, Şeyh Abdüladl, Şeyh Mîr Dered bin Şeyh Nâsır, Mevlâna Fahrüddîn ve başkaları vardı Yirmi iki yaşına dek onların huzûrunda ve sohbetlerinde bulundu Bu sırada gönlünden, yeniden Delhi'de yer alan Mazharı Cânı Cânân hazretlerinin dergâhına gitmek geldi Mazharı Cânı Cânân hazretlerinin huzûruna varıp, kendisini talebeliğe kabûl buyurmasını istedi O da:
Sen zevkin ve şevkin olduğu yere git Bizim yolumuz, tuzsuz taşı yalamak gibidirbuyurdu
Abdullah Dehlevî ise; Zaten benim mûradım, isteğim de buyurduğunuzdurdedi Mazharı Cânı Cânân hazretleri; Mübârek olsunbuyurup talebeliğe kabûl etti Onu Nakşibendiyye yolunun, Müceddidiyye koluna göre yetiştirip, bu yolun esaslarını ve edeblerini öğretti Abdullahı Dehlevî on beş sene onun sohbetiyle şereflendi Evliyâlıkta yüksek derecelere kavuşunca, mutlak icâzet, diploma alıp, halîfesi oldu
Birincil zamanlarda, Nakşîbendiyye yoluna girmemden Gavsüla'zam Seyyid Abdülkâdiri Geylânî hazretleri râzı olurlar mı?diye tereddütler geçirmişti Bir gün rüyâsında gördü fakat, Seyyid Abdülkâdiri Geylânî hazretleri bir makâma gelip oturdu O makâmın tam karşısına da Şâhı Nakşibend Muhammed Behâeddîn hazretleri teşrif etti Şâhı Nakşibend'in yanında gitmek istedi Bu sırada Gavsüla'zam; Gaye, Allahü teâlânın rızâsına kavuşmaktır Sıkılmayın, gidinbuyurdu *
Hindistan evliyâsından Silsilei aliyye denilen büyüklerden olup, seyyiddir 1745 (H 1158)'te Hindistan'ın Pencab şehrinde doğdu 1824 (H 1240) senesinde Delhi'de vefât etti Kabri Şâhcihân Câmii yakınındaki dergâhındadır Binlerce seveni defalarca ziyâret edip, feyz almaktadır
Abdullahı Dehlevî hazretlerinin babası, Abdullatif Efendi âlim, sâlih, zâhid, dünyâya rağbet etmeyen, yüksek haller sâhibi Kâdirî yolunda bir zât idi Bu yolu Hızır'la görüşmüş olan hocası Şeyh Nâsırüddîn Kadîrî'den aldı Keza Çeştiyye ve Şettâriyye yollarından da feyz almıştı Tasavvuf yolunda kemâle, olgunlaşmaya çalışırdı Haram yemekten son derece sakınır, kırlarda yetişen meyvelerle yetinir, nefsini nezaket etmek için uğraşırdı Sahrâlarda Allahü teâlânın ismi şerîfini anarak dolaşır, yarattıklarına bakar, O'nun büyüklüğünü tefekkür edip düşünür, bir an olsun Rabbini unutmazdı
Bir gün rüyâsında hazreti Ali ona şöyle dedi:
Ey Abdüllatîf! Allahü teâlâ sana bir oğul ihsân edecek, o ilerde büyük bir zât olacak Ona bizim ismimizi koyarsın
Seyyid Abdülkâdiri Geylânî hazretleri de annesine rüyâsında; Yakında dünyâya bir oğlun gelecek Ona bizim ismimizi koyarsınbuyurdu Resûlullah efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem de evliyâdan bir zât olan amcasına rüyâsında, doğacak çocuğa Abdullah isminin verilmesini emretti Çocuk doğduğunda, ismini babası, Ali, annesi Abdülkâdir, amcası Abdullah koydu Abdullahı Dehlevî altı yaşına gelince, hazreti Ali'ye aleyhinde sevgi ve edebinden kendisine Ali demeyip Ali'nin hizmetçisi mânâsına Gulam Ali dedi ve bu isimle tanındı
Abdullahı Dehlevî hazretleri Allah vergisi çok üstün bir zekâya sâhipti Kur'ânı kerîmi kısa zamanda ezberledi Dînî ilimleri ve zamanının fen ilimlerini öğrendi Delhi'de hocası şeyh Nâsırüddîn'in hizmetinde bulunan babası, onun terbiyesinde yetişip, Kâdiriyye yoluna girmesi için, oğlu Abdullah'ı Delhi'ye çağırdı Abdullahı Dehlevî Delhi'ye vardığı gece Şeyh Nâsırüddîn vefât ettiBabası; Oğlum! seni Şeyh Nâsırüddîn'den Kâdiriyye yolunu alman için çağırmıştım Nasîb değilmiş Bundan Böyle, sana nereden irşâd kokusu gelirse, oraya git Serbestsindedi
O sırada Delhi'de Çeştiyye büyüklerinden, Şeyh Muhammed Zübeyr ve iki halîfesi, Şeyh Ziyâüddîn, Şeyh Abdüladl, Şeyh Mîr Dered bin Şeyh Nâsır, Mevlâna Fahrüddîn ve başkaları vardı Yirmi iki yaşına dek onların huzûrunda ve sohbetlerinde bulundu Bu sırada gönlünden, yeniden Delhi'de yer alan Mazharı Cânı Cânân hazretlerinin dergâhına gitmek geldi Mazharı Cânı Cânân hazretlerinin huzûruna varıp, kendisini talebeliğe kabûl buyurmasını istedi O da:
Sen zevkin ve şevkin olduğu yere git Bizim yolumuz, tuzsuz taşı yalamak gibidirbuyurdu
Abdullah Dehlevî ise; Zaten benim mûradım, isteğim de buyurduğunuzdurdedi Mazharı Cânı Cânân hazretleri; Mübârek olsunbuyurup talebeliğe kabûl etti Onu Nakşibendiyye yolunun, Müceddidiyye koluna göre yetiştirip, bu yolun esaslarını ve edeblerini öğretti Abdullahı Dehlevî on beş sene onun sohbetiyle şereflendi Evliyâlıkta yüksek derecelere kavuşunca, mutlak icâzet, diploma alıp, halîfesi oldu
Birincil zamanlarda, Nakşîbendiyye yoluna girmemden Gavsüla'zam Seyyid Abdülkâdiri Geylânî hazretleri râzı olurlar mı?diye tereddütler geçirmişti Bir gün rüyâsında gördü fakat, Seyyid Abdülkâdiri Geylânî hazretleri bir makâma gelip oturdu O makâmın tam karşısına da Şâhı Nakşibend Muhammed Behâeddîn hazretleri teşrif etti Şâhı Nakşibend'in yanında gitmek istedi Bu sırada Gavsüla'zam; Gaye, Allahü teâlânın rızâsına kavuşmaktır Sıkılmayın, gidinbuyurdu *