iltasyazilim
FD Üye
YUNAN EDEBİYATI
Parnasizm
19 yüzyılın sonlarında romantizme tepki olarak doğmuş bir şiir akımıdır1850 yılından daha sonra pozitivizmin etkisiyle artan realizm şiire de yansır Böylece aşırı duygusal, içedönük şiir yerine doğaya ve düşünceye yönelik şiir yazma eğilimi başlar
Parnasizm, şiirde realizm demektir Realizmin şiirdeki yansıması gibidir1866 ’da Fransa ’da Le Parnasse Comtemporain (Çağdaş Parnas) adlı şiir dergisinde bu anlayışla şiir yazan şairlere “parnassien denir
Akımın Özellikleri:
1Bu akıma tarafından şiir, “sanat için sanat anlayışıyla yazılmalı ve açık fikirli kişilere seslenmelidir
2Duygudan fazla tasvire, düşünceye, biçim ve söyleyiş güzelliğine tartma verilmelidir
3Şiir, eğitici öğretici bir hedef taşımamalı; salt güzellikleri dile getirmek amacıyla yazılmalıdır
4Şair kişiliğini gizlemeli, duygularından fazla gözlemlerini anlatmalıdır
5Sanatçılar, doğa tasvirlerini tarafsız bir tutumla yansıtmaya çalışmış, şiirin dış yapısı üstünde özenle durulmuştur
7Eserlerde plastik güzellik başlıca gücenmiş; nazım türü, ölçü, kafiye ve ses uyumu gibi unsurlarla plastik güzellik sağlanmaya çalışılmıştır
8Dilin, kurallarına uygun, hatasız olmasına dikkat edilir
9 Parnasyenler, şimdiki süre yerine geçmiş zamanın kişi ve olaylarına yönelmiş, eski Yunan ve Latin mitolojisinden yararlanmış, egzotik temalara ağırlık vermişlerdir
10Sanatçılar, duygudan fazla düşünceye tartı vermiş, felsefi ve bilimsel konularda da şiirler yazmışlardır
Akımın Önemli Temsilcileri:
Theophile Gautier,
Theodore de Banville
J Maria da Heredia
Francois Coppee
Leconte de Lisie
Sully Prudhomme
Türk edebiyatında, Parnasizmi tüm özellikleriyle benimseyip uygulayan bir şair yoktur Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, bu akımdan etkilenmiştir Yahya Kemal Beyatlı ’nın şiirlerinde de Parnasizmin bir takım özelliklerine rastlanır
Sembolizm (Simgecilik)
19 yüzyılın sonlarında Fransa ’ da realizme, natüralizme ve parnasizme tepki olarak ortaya meydana çıkan şiir akımıdır
19 yüzyılın sonlarına içten pozitivizm ve determinizmin katı gerçekçiliğinden, duyguya ve hayale hiç yer vermemesinden bunalan, dış gerçeği bilimsel yasalarla algılamaktan bıkan sanatçılar, aşırı hassaslık ve karamsarlıkla beslenen, düşlere dayanan bir dünya kurmayı denerler Bu öznel dünyayı dile getirecek yeni sözcükler, yeni anlatım yolları bulmaya çalışırlar Bu sanatçılara kadar insanoğlu dünyayı duygularıyla algılar, bu algı kişilere göre ve onların içinde bulundukları koşullara göre eksik veya çok değişken bu nedenle gerçekler bütün ve dürüst olarak yansıtılmaz Öyleyse şair dış gerçekliği bir yandan bırakmalı, kendi “benine, iç dünyasına dönmelidir
Akımın Özellikleri:
1“Dış dünyanın insan duygularına etkisi, insanla doğa arasındaki sıcacık ilişkiler açık açık anlatılamaz görüşünden yola çıkan sembolistler, okurun duygularına semboller yoluyla seslenmeyi ve insanın düş gücünü harekete geçirmeyi amaçlar
2Nesneler, doğa ile insan aralarında bağlantı kuran birer simge olarak görülmüş, olaylar, sözcüklere mecaz anlamlar yüklenerek simgelerle açıklanmıştır
3Kavramların nitelikleri için semboller beceriksiz kalınca sözcüklere yeni anlamlar yüklenmiş, söz dizimleri ve söyleyiş biçimleri bozulmuş ve kapalı bir anlatıma gidilmiştir
4Şiirin yorumu okuyucuyu bırakılmış, değişik yorumlara açık şiirin şiir olduğu savunulmuştur
5Sözcüklerin anlamından fazla ahenginden yararlanılmış, duygu ve fikirler açık bir anlatımla değil, sezdirme aracılığıyla verilmeye çalışılmıştır
6Şiirdeki bu kapalılık ve tereddüd isteği, şairleri belirsiz temlere yöneltmiştir
7Uzaklara, hayali diyarlara, insan eli değmemiş, bacak basılmamış yerlere, yaşanmamış zamanlara istek duyulmuş, hayali dekorlar çizilmiştir
8Sembolistler, saf şiir ardındaki koşmuşlar, şiirin biçimsel kuralları, bu amacı engelleyeceğinden daha çok hür biçimlere yönelmişler; sone, terzarima, mensur şiir gibi türleri kullanmışlardır
9Sanatçılar, sanat için sanat ilkesini benimsemişlerdir
10Şair; ay ışığını, alacakaranlığı, esrarlı, geceyi, gölgeli görüntüyü, sakin doğayı, üzüntülü yaşamı, açık, parlak hareketli yaşama seçim etmiştir
11 Şiirde musiki ve ahenk her şeyden daha artı önemsenmiştir
Akımın Kayda Değer Temsilcileri:
Arthur Rimbaud
Charles Baudelaire,
E Allan Poe
Paul Valery
Paul Verlaine
Stephane Mallarme,
Edebiyatımızda sembolizmin etkileri Cenap Şehabettin, Necip Fazıl, Yahya Kemal, Cahit Sıtkı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Haşim ve Ahmet Muhip Dıranas ’ta görülür
Fütürizm (Gelecekçilik)
Bilim ve teknolojideki süratli gelişime etap uydurarak geleceğe kalmayı maksat alan bir şiir akımıdır Bu cereyan geçmişi, gelenekleri ve var olan edebiyat değerlerini bir yanlamasına bırakıp şiire her türlü hızı, serüveni ve dinamizmi sokmayı amaçlamıştır Bu konu ile ilgili kelime dizileri, cümle çeşitleri kurarak geleceğe yönelmek gerektiği savunulmuştur Bunların şiirlerinde makineye ve onun sesine hayranlık, hız ve macera vardır
İtalyan şair Marinetti 1909 ’da Fransa ’da Fütürizmin bildirisini yayımlar, akımın amaçlarını ve özelliklerini açıklar Bildiride makineye duyulan hayranlık, savaşın güzelliği ve gerekliliği, risk duygusu, saldırganlık, gözü peklik, bayan düşmanlığı yüceltilir
Rus Fütüristleri ise 1912 ’de duyuru yayınlayarak geleneksel sanat değerlerine başkaldırır Savaşa aleyhinde çıkarlar Çalışan kadınla erkeğe eşdeğer gözle bakarlar, makineyi insana yardımsever olduğu için överler Bu tutumlarıyla İtalyan Fütüristlerinden ayrılırlar
Akımın Özellikleri:
1Bu akıma tarafından geçmişin tüm sanat değerleri terk edilmeli; yeni yaşamın hızına uygun, yeni anlatım biçimleri ve yolları bulunmalıdır
2Enerji, cesaret, tehlike, gözü peklik, çalışmanın kutsallığı savunulmalı, sanatın her dalına dinamizm getirilmelidir
3Şiirde geleneğe tabi olan her şey atılmalı, hür şiir biçimleri kullanılmalıdır
4Değişeni, hareket halinde olanı anlatma çabası, fütürist şiire; duygunun yerine çağın ve geleceğin belirleyici ve değiştirici öğeleri olarak algılanan makineyi, çark seslerini ve fabrika gürültülerini sokmuştur
5Fütürist şairler laf dizimine, noktalamaya ve anlatım kurallarına uymamış; uyak, ölçü gibi şekil özelliklerini dikkate almamışlardır
Akımın Önemli Temsilcileri:
Marinetti
Mayakovski
Edebiyatımızda, Cumhuriyet dönemi şairlerinden Nazım Hikmet bu akımdan etkilenmiştir
Dadaizm
1Dünya Savaşı yıllarında, şair Tristan Tzara göre ortaya çıkarılan bir şiir akımıdırAdını Tristan Tzara ’ nın Meydan Larouse ’ den tesadüfen seçtiği “dada sözcüğünden alan bu akım yerini sürrealizme bırakmıştır
1914–1918 yıllarında insanlık Birinci Dünya Savaşı ’ nın getirdiği dayanılmaz acıları, yıkımları, yoksullukları yaşamıştır Bu koşul bilhassa genç kuşağı umutsuzluğa ve karamsarlığa sürüklemiştir Genç kuşak, bu nedenle var olan her şeye tepki duymaya başlamıştır Dadaizm bu yönelişin ürünü olarak ortaya çıkmıştır
1920 ’li yıllarda en güçlü dönemini Fransa ’ da yaşamış Dadaizm bütün bir başkaldırı hareketidir Sanatta başkaldırının en iyi silahı olan alayı benimsemiştir Dadacıların kara mizah sanatı toplumu, bireyi, tüm inançları sarakaya(alaya) alır
Akımın Özellikleri:
1Düzene karşısında düzensizliği, ağırbaşlılığa aleyhinde alayı, kurala karşısında kuralsızlığı, kavrama karşı anlamsızlığı savunmuş; kamuoyunu sarsıp şaşkına çevirerek, toplumu uyuşukluktan, pısırıklıktan kurtarmak, harekete dinmek istemişlerdir
2Aklın iflas ettiğine inandıklarından, ahlak, aile, sanat, yurt, tarih, gibi kavramları önemsememişlerdir
4Kuralsızlığı kaide olarak benimseyerek geleneğe, yerleşik dile ve estetik kurallara karşısında çıkmışlardır
5Sözdizimi yasalarını çiğner, sözcüklerin anlamlarını saptırmak, hatta yok etmek eğilimi taşırlar
6Eserlerinde uzak, kopuk çağrışımlara başvurmuş; kapalı, anlaşılması zor bir anlatım yolu benimsemişlerdir
Bu akımın en kayda değer temsilcisi Tristan Tzara ’dır
Sürrealizm (Gerçeküstücülük)
Sanatın reel kaynağının bilinçaltı olduğunu savunan bir akımdır Bu akımın temelini Dadaizmden kopan sanatçılar atmıştır Kurucusu Andre Breton ’dur Sürrealistler, Freud ’un psikanalizm yöntemlerinden etkilenmiştir Bunara tarafından şaheser; aklın hiçbir denetlemesi olmaksızın; hiçbir töre, ahlak ve estetik baskısı altında kalmadan hatta sanatçının yaratıcı gücüne bile meydan vermeden, insandaki iç benin yorumu olmalıdır
Akımın Özellikleri:
1Sürrealistler, gerçeküstünü yakalamak için hipnotizma seansları düzenlerler Bilinçli yazılanlarla, hipnoz halinde yazılanları karşılaştırıp çelişkileri yakalamaya çalışırlar
2Gerçek sanat eserinin iradeyle ortaya çıkmadığını, daha fazla rastlantının ve otomatizmin ürünü olduğunu, sanatçının bu verileri kullandığı ve işlediği ölçüde belli başlı şiiri meydana getireceğini savunmuşlardır
3Sürrealistler, iç akışı engellediği için nokta, virgül gibi noktalama işaretlerini kullanmazlar
4Sürrealist sanatçılar dünyaya ve topluma mizahi açıdan yaklaşmışlardır
5Üslupta özentiden kaçınmışlar, kapalılığa tartı vermişlerdir
6Eserler, töre, adet, gelenek ve ahlaka dayandırılmamış ve toplum için sanat yapılmamıştır
Akımın Önemli Temsilcileri
Andre Breton
Luis Aragon
Paul Eluard
Henry Miller
Lorca
Edebiyatımızda, “İkinci Yeni temsilcileri ve Ilginç hareketi üzerinde etkin olmuştur
Empresyonizm (Empresyonizm)
Bu akıntı, 19 Yüzyılın sonlarında Fransa ’da ortaya çıkmış, 20 Yüzyıl başlarına dek sürmüştür Önce resimde sonra edebiyatta etkin olmuş bir sanat anlayışıdırBu sanatçılar dış dünyayı olduğu gibi yok de algıladıkları biçimde anlatmayı amaçlamışlar, öznelliği benimsemiştirOnlara göre, bu dünya sanatçılara coşku ve ruhi dalgalanmalar veren bir uyarıcıdır Sanatçının görevi duyduğu heyecanı ruhi dalgalanmaları söz etmek olmalıdır
Şairler şiirde biçime ve uyağa yük vermemişler, sanat için sanat anlayışını benimseyerek edebiyatın toplumsal bir görev üstlenmesine aleyhinde çıkmışlardır
Sembolizme çok benzediğinden sembolizmin içinde yer alan bazı şairler empresyonizmin de içinde rol almıştır Daha çok şiir ve tiyatro dallarında etkin olmuştur
Akımın Kayda Değer Temsilcileri:
Artur Rimbaud
R Marie Rilke
Paul Verlaine
Ekspresyonizm (Dışavurumculuk)
IDünya savaşından sonra Alman sinemasında uygulanan bir sanat akımıdır Empresyonizme tepki olarak doğmuştur İnsanın iç dünyasındaki duyguları anlatmayaönem veren bir akımdır
Akımın gayesi insanların ruhsal durumlarını anlatmaktır Bilhassa natüralizmin doğayı olduğu gibi kopyalayan tutumuna ve izlenimciliğin dış dünyaya olan bağımlılığına aleyhinde çoğalan bir konuşma niteliğindedir Bir başka ifadeyle Modernizmin anlamsızlaştırdığı insan ruhunun isyanıdır
Dışavurumcu sanatçılar öznel gerçekliğe ve iç gözleme yük vermişlerdir Bu akıma göre şairin görevi dış dünyanın anlamsızlığına, ruhsuzluğuna süratli bir atılışla manâ kazandırmaktır İyi bir usta bir nesneyi bütün bedensel ilişkilerden karışıklığa itmek, onu çıplak ve yalnız olarak, kişisel zihnin katışıksız bir ürünü olarak tahlil etmek durumundadır
Akımın Önemli Temsilcileri:
O ’neil: tiyatro
Franz Kafka: öykü, roman
JJoyce: şiir, roman
TS Eliot: Şiir, eleştiri
Kübizm
1910 ’lu yıllarda, önce resimde belirip daha sonra Guillaume Appolinaire ’in öncülüğünde şiire geçen ve etkisini 1930 yıllarına kadar sürdüren Kübizm sürrealizm yolunda bir basamak sayılır
Kübcü artist ve şairler, Empresyonistlere zıt olarak geçici bir anı yok kişilerin ve eşyanın sonsuz özünü, şuur altının gizlerini yansıtmak istemişlerdir Dış âleme o zamana dek yöneltilmiş olan görünüm açısını değiştirdiler Nesnelerin tabii düzenini bozarak onları başka açılardan uygulamak yolunu tuttular Konuları sırf bu yüzü ile değil, üç boyutu ile içe doğru ve geometrik biçimler altında ele almak istemişlerdir
Egsiztanyalizm (Varoluşçuluk)
Kökleri ve başlangıcı çok öncelere götürülse de başlıca etkisi II Dünya Savaşından daha sonra görülen var oluşçuluk, Fransız yazar JP Sartre ’ın kurucusu olduğu edebi akımdır
Var oluşçular, insanın dünya içindeki yeri, değişik insanlarla ilişkileri üzerinde durmuşlardır Satre ’e göre var oluş özden önce kazanç Yani hafıza varoluştan sonradırBu yazarların yapıtlarında kişilik yoktur; durumlar vardır Durumlarla aleyhinde karşıya gelen ırk, davranışlarını saptamada ve seçmede özgürdürler
Karşılaştıkları durumlara kadar yapacakları eylemler, davranışlar onların özlerini oluşturur Bu kişilerin neler yapacağı, olaylar, durumlar karşısında nasıl davranacağı önceden kestirilemez
Öteki temsilcileri, Pascal, Kierkegard, Tleidegger, Bataille, Albert Camus… *
Parnasizm
19 yüzyılın sonlarında romantizme tepki olarak doğmuş bir şiir akımıdır1850 yılından daha sonra pozitivizmin etkisiyle artan realizm şiire de yansır Böylece aşırı duygusal, içedönük şiir yerine doğaya ve düşünceye yönelik şiir yazma eğilimi başlar
Parnasizm, şiirde realizm demektir Realizmin şiirdeki yansıması gibidir1866 ’da Fransa ’da Le Parnasse Comtemporain (Çağdaş Parnas) adlı şiir dergisinde bu anlayışla şiir yazan şairlere “parnassien denir
Akımın Özellikleri:
1Bu akıma tarafından şiir, “sanat için sanat anlayışıyla yazılmalı ve açık fikirli kişilere seslenmelidir
2Duygudan fazla tasvire, düşünceye, biçim ve söyleyiş güzelliğine tartma verilmelidir
3Şiir, eğitici öğretici bir hedef taşımamalı; salt güzellikleri dile getirmek amacıyla yazılmalıdır
4Şair kişiliğini gizlemeli, duygularından fazla gözlemlerini anlatmalıdır
5Sanatçılar, doğa tasvirlerini tarafsız bir tutumla yansıtmaya çalışmış, şiirin dış yapısı üstünde özenle durulmuştur
7Eserlerde plastik güzellik başlıca gücenmiş; nazım türü, ölçü, kafiye ve ses uyumu gibi unsurlarla plastik güzellik sağlanmaya çalışılmıştır
8Dilin, kurallarına uygun, hatasız olmasına dikkat edilir
9 Parnasyenler, şimdiki süre yerine geçmiş zamanın kişi ve olaylarına yönelmiş, eski Yunan ve Latin mitolojisinden yararlanmış, egzotik temalara ağırlık vermişlerdir
10Sanatçılar, duygudan fazla düşünceye tartı vermiş, felsefi ve bilimsel konularda da şiirler yazmışlardır
Akımın Önemli Temsilcileri:
Theophile Gautier,
Theodore de Banville
J Maria da Heredia
Francois Coppee
Leconte de Lisie
Sully Prudhomme
Türk edebiyatında, Parnasizmi tüm özellikleriyle benimseyip uygulayan bir şair yoktur Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, bu akımdan etkilenmiştir Yahya Kemal Beyatlı ’nın şiirlerinde de Parnasizmin bir takım özelliklerine rastlanır
Sembolizm (Simgecilik)
19 yüzyılın sonlarında Fransa ’ da realizme, natüralizme ve parnasizme tepki olarak ortaya meydana çıkan şiir akımıdır
19 yüzyılın sonlarına içten pozitivizm ve determinizmin katı gerçekçiliğinden, duyguya ve hayale hiç yer vermemesinden bunalan, dış gerçeği bilimsel yasalarla algılamaktan bıkan sanatçılar, aşırı hassaslık ve karamsarlıkla beslenen, düşlere dayanan bir dünya kurmayı denerler Bu öznel dünyayı dile getirecek yeni sözcükler, yeni anlatım yolları bulmaya çalışırlar Bu sanatçılara kadar insanoğlu dünyayı duygularıyla algılar, bu algı kişilere göre ve onların içinde bulundukları koşullara göre eksik veya çok değişken bu nedenle gerçekler bütün ve dürüst olarak yansıtılmaz Öyleyse şair dış gerçekliği bir yandan bırakmalı, kendi “benine, iç dünyasına dönmelidir
Akımın Özellikleri:
1“Dış dünyanın insan duygularına etkisi, insanla doğa arasındaki sıcacık ilişkiler açık açık anlatılamaz görüşünden yola çıkan sembolistler, okurun duygularına semboller yoluyla seslenmeyi ve insanın düş gücünü harekete geçirmeyi amaçlar
2Nesneler, doğa ile insan aralarında bağlantı kuran birer simge olarak görülmüş, olaylar, sözcüklere mecaz anlamlar yüklenerek simgelerle açıklanmıştır
3Kavramların nitelikleri için semboller beceriksiz kalınca sözcüklere yeni anlamlar yüklenmiş, söz dizimleri ve söyleyiş biçimleri bozulmuş ve kapalı bir anlatıma gidilmiştir
4Şiirin yorumu okuyucuyu bırakılmış, değişik yorumlara açık şiirin şiir olduğu savunulmuştur
5Sözcüklerin anlamından fazla ahenginden yararlanılmış, duygu ve fikirler açık bir anlatımla değil, sezdirme aracılığıyla verilmeye çalışılmıştır
6Şiirdeki bu kapalılık ve tereddüd isteği, şairleri belirsiz temlere yöneltmiştir
7Uzaklara, hayali diyarlara, insan eli değmemiş, bacak basılmamış yerlere, yaşanmamış zamanlara istek duyulmuş, hayali dekorlar çizilmiştir
8Sembolistler, saf şiir ardındaki koşmuşlar, şiirin biçimsel kuralları, bu amacı engelleyeceğinden daha çok hür biçimlere yönelmişler; sone, terzarima, mensur şiir gibi türleri kullanmışlardır
9Sanatçılar, sanat için sanat ilkesini benimsemişlerdir
10Şair; ay ışığını, alacakaranlığı, esrarlı, geceyi, gölgeli görüntüyü, sakin doğayı, üzüntülü yaşamı, açık, parlak hareketli yaşama seçim etmiştir
11 Şiirde musiki ve ahenk her şeyden daha artı önemsenmiştir
Akımın Kayda Değer Temsilcileri:
Arthur Rimbaud
Charles Baudelaire,
E Allan Poe
Paul Valery
Paul Verlaine
Stephane Mallarme,
Edebiyatımızda sembolizmin etkileri Cenap Şehabettin, Necip Fazıl, Yahya Kemal, Cahit Sıtkı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Haşim ve Ahmet Muhip Dıranas ’ta görülür
Fütürizm (Gelecekçilik)
Bilim ve teknolojideki süratli gelişime etap uydurarak geleceğe kalmayı maksat alan bir şiir akımıdır Bu cereyan geçmişi, gelenekleri ve var olan edebiyat değerlerini bir yanlamasına bırakıp şiire her türlü hızı, serüveni ve dinamizmi sokmayı amaçlamıştır Bu konu ile ilgili kelime dizileri, cümle çeşitleri kurarak geleceğe yönelmek gerektiği savunulmuştur Bunların şiirlerinde makineye ve onun sesine hayranlık, hız ve macera vardır
İtalyan şair Marinetti 1909 ’da Fransa ’da Fütürizmin bildirisini yayımlar, akımın amaçlarını ve özelliklerini açıklar Bildiride makineye duyulan hayranlık, savaşın güzelliği ve gerekliliği, risk duygusu, saldırganlık, gözü peklik, bayan düşmanlığı yüceltilir
Rus Fütüristleri ise 1912 ’de duyuru yayınlayarak geleneksel sanat değerlerine başkaldırır Savaşa aleyhinde çıkarlar Çalışan kadınla erkeğe eşdeğer gözle bakarlar, makineyi insana yardımsever olduğu için överler Bu tutumlarıyla İtalyan Fütüristlerinden ayrılırlar
Akımın Özellikleri:
1Bu akıma tarafından geçmişin tüm sanat değerleri terk edilmeli; yeni yaşamın hızına uygun, yeni anlatım biçimleri ve yolları bulunmalıdır
2Enerji, cesaret, tehlike, gözü peklik, çalışmanın kutsallığı savunulmalı, sanatın her dalına dinamizm getirilmelidir
3Şiirde geleneğe tabi olan her şey atılmalı, hür şiir biçimleri kullanılmalıdır
4Değişeni, hareket halinde olanı anlatma çabası, fütürist şiire; duygunun yerine çağın ve geleceğin belirleyici ve değiştirici öğeleri olarak algılanan makineyi, çark seslerini ve fabrika gürültülerini sokmuştur
5Fütürist şairler laf dizimine, noktalamaya ve anlatım kurallarına uymamış; uyak, ölçü gibi şekil özelliklerini dikkate almamışlardır
Akımın Önemli Temsilcileri:
Marinetti
Mayakovski
Edebiyatımızda, Cumhuriyet dönemi şairlerinden Nazım Hikmet bu akımdan etkilenmiştir
Dadaizm
1Dünya Savaşı yıllarında, şair Tristan Tzara göre ortaya çıkarılan bir şiir akımıdırAdını Tristan Tzara ’ nın Meydan Larouse ’ den tesadüfen seçtiği “dada sözcüğünden alan bu akım yerini sürrealizme bırakmıştır
1914–1918 yıllarında insanlık Birinci Dünya Savaşı ’ nın getirdiği dayanılmaz acıları, yıkımları, yoksullukları yaşamıştır Bu koşul bilhassa genç kuşağı umutsuzluğa ve karamsarlığa sürüklemiştir Genç kuşak, bu nedenle var olan her şeye tepki duymaya başlamıştır Dadaizm bu yönelişin ürünü olarak ortaya çıkmıştır
1920 ’li yıllarda en güçlü dönemini Fransa ’ da yaşamış Dadaizm bütün bir başkaldırı hareketidir Sanatta başkaldırının en iyi silahı olan alayı benimsemiştir Dadacıların kara mizah sanatı toplumu, bireyi, tüm inançları sarakaya(alaya) alır
Akımın Özellikleri:
1Düzene karşısında düzensizliği, ağırbaşlılığa aleyhinde alayı, kurala karşısında kuralsızlığı, kavrama karşı anlamsızlığı savunmuş; kamuoyunu sarsıp şaşkına çevirerek, toplumu uyuşukluktan, pısırıklıktan kurtarmak, harekete dinmek istemişlerdir
2Aklın iflas ettiğine inandıklarından, ahlak, aile, sanat, yurt, tarih, gibi kavramları önemsememişlerdir
4Kuralsızlığı kaide olarak benimseyerek geleneğe, yerleşik dile ve estetik kurallara karşısında çıkmışlardır
5Sözdizimi yasalarını çiğner, sözcüklerin anlamlarını saptırmak, hatta yok etmek eğilimi taşırlar
6Eserlerinde uzak, kopuk çağrışımlara başvurmuş; kapalı, anlaşılması zor bir anlatım yolu benimsemişlerdir
Bu akımın en kayda değer temsilcisi Tristan Tzara ’dır
Sürrealizm (Gerçeküstücülük)
Sanatın reel kaynağının bilinçaltı olduğunu savunan bir akımdır Bu akımın temelini Dadaizmden kopan sanatçılar atmıştır Kurucusu Andre Breton ’dur Sürrealistler, Freud ’un psikanalizm yöntemlerinden etkilenmiştir Bunara tarafından şaheser; aklın hiçbir denetlemesi olmaksızın; hiçbir töre, ahlak ve estetik baskısı altında kalmadan hatta sanatçının yaratıcı gücüne bile meydan vermeden, insandaki iç benin yorumu olmalıdır
Akımın Özellikleri:
1Sürrealistler, gerçeküstünü yakalamak için hipnotizma seansları düzenlerler Bilinçli yazılanlarla, hipnoz halinde yazılanları karşılaştırıp çelişkileri yakalamaya çalışırlar
2Gerçek sanat eserinin iradeyle ortaya çıkmadığını, daha fazla rastlantının ve otomatizmin ürünü olduğunu, sanatçının bu verileri kullandığı ve işlediği ölçüde belli başlı şiiri meydana getireceğini savunmuşlardır
3Sürrealistler, iç akışı engellediği için nokta, virgül gibi noktalama işaretlerini kullanmazlar
4Sürrealist sanatçılar dünyaya ve topluma mizahi açıdan yaklaşmışlardır
5Üslupta özentiden kaçınmışlar, kapalılığa tartı vermişlerdir
6Eserler, töre, adet, gelenek ve ahlaka dayandırılmamış ve toplum için sanat yapılmamıştır
Akımın Önemli Temsilcileri
Andre Breton
Luis Aragon
Paul Eluard
Henry Miller
Lorca
Edebiyatımızda, “İkinci Yeni temsilcileri ve Ilginç hareketi üzerinde etkin olmuştur
Empresyonizm (Empresyonizm)
Bu akıntı, 19 Yüzyılın sonlarında Fransa ’da ortaya çıkmış, 20 Yüzyıl başlarına dek sürmüştür Önce resimde sonra edebiyatta etkin olmuş bir sanat anlayışıdırBu sanatçılar dış dünyayı olduğu gibi yok de algıladıkları biçimde anlatmayı amaçlamışlar, öznelliği benimsemiştirOnlara göre, bu dünya sanatçılara coşku ve ruhi dalgalanmalar veren bir uyarıcıdır Sanatçının görevi duyduğu heyecanı ruhi dalgalanmaları söz etmek olmalıdır
Şairler şiirde biçime ve uyağa yük vermemişler, sanat için sanat anlayışını benimseyerek edebiyatın toplumsal bir görev üstlenmesine aleyhinde çıkmışlardır
Sembolizme çok benzediğinden sembolizmin içinde yer alan bazı şairler empresyonizmin de içinde rol almıştır Daha çok şiir ve tiyatro dallarında etkin olmuştur
Akımın Kayda Değer Temsilcileri:
Artur Rimbaud
R Marie Rilke
Paul Verlaine
Ekspresyonizm (Dışavurumculuk)
IDünya savaşından sonra Alman sinemasında uygulanan bir sanat akımıdır Empresyonizme tepki olarak doğmuştur İnsanın iç dünyasındaki duyguları anlatmayaönem veren bir akımdır
Akımın gayesi insanların ruhsal durumlarını anlatmaktır Bilhassa natüralizmin doğayı olduğu gibi kopyalayan tutumuna ve izlenimciliğin dış dünyaya olan bağımlılığına aleyhinde çoğalan bir konuşma niteliğindedir Bir başka ifadeyle Modernizmin anlamsızlaştırdığı insan ruhunun isyanıdır
Dışavurumcu sanatçılar öznel gerçekliğe ve iç gözleme yük vermişlerdir Bu akıma göre şairin görevi dış dünyanın anlamsızlığına, ruhsuzluğuna süratli bir atılışla manâ kazandırmaktır İyi bir usta bir nesneyi bütün bedensel ilişkilerden karışıklığa itmek, onu çıplak ve yalnız olarak, kişisel zihnin katışıksız bir ürünü olarak tahlil etmek durumundadır
Akımın Önemli Temsilcileri:
O ’neil: tiyatro
Franz Kafka: öykü, roman
JJoyce: şiir, roman
TS Eliot: Şiir, eleştiri
Kübizm
1910 ’lu yıllarda, önce resimde belirip daha sonra Guillaume Appolinaire ’in öncülüğünde şiire geçen ve etkisini 1930 yıllarına kadar sürdüren Kübizm sürrealizm yolunda bir basamak sayılır
Kübcü artist ve şairler, Empresyonistlere zıt olarak geçici bir anı yok kişilerin ve eşyanın sonsuz özünü, şuur altının gizlerini yansıtmak istemişlerdir Dış âleme o zamana dek yöneltilmiş olan görünüm açısını değiştirdiler Nesnelerin tabii düzenini bozarak onları başka açılardan uygulamak yolunu tuttular Konuları sırf bu yüzü ile değil, üç boyutu ile içe doğru ve geometrik biçimler altında ele almak istemişlerdir
Egsiztanyalizm (Varoluşçuluk)
Kökleri ve başlangıcı çok öncelere götürülse de başlıca etkisi II Dünya Savaşından daha sonra görülen var oluşçuluk, Fransız yazar JP Sartre ’ın kurucusu olduğu edebi akımdır
Var oluşçular, insanın dünya içindeki yeri, değişik insanlarla ilişkileri üzerinde durmuşlardır Satre ’e göre var oluş özden önce kazanç Yani hafıza varoluştan sonradırBu yazarların yapıtlarında kişilik yoktur; durumlar vardır Durumlarla aleyhinde karşıya gelen ırk, davranışlarını saptamada ve seçmede özgürdürler
Karşılaştıkları durumlara kadar yapacakları eylemler, davranışlar onların özlerini oluşturur Bu kişilerin neler yapacağı, olaylar, durumlar karşısında nasıl davranacağı önceden kestirilemez
Öteki temsilcileri, Pascal, Kierkegard, Tleidegger, Bataille, Albert Camus… *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.