Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Yunan edebiyatı nedir?

Yunan edebiyatı nedir?
0
162

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
YUNAN EDEBİYATI

Parnasizm


19 yüzyılın sonlarında romantizme tepki olarak doğmuş bir şiir akımıdır1850 yılından daha sonra pozitivizmin etkisiyle artan realizm şiire de yansır Böylece aşırı duygusal, içedönük şiir yerine doğaya ve düşünceye yönelik şiir yazma eğilimi başlar


Parnasizm, şiirde realizm demektir Realizmin şiirdeki yansıması gibidir1866 ’da Fransa ’da Le Parnasse Comtemporain (Çağdaş Parnas) adlı şiir dergisinde bu anlayışla şiir yazan şairlere “parnassien denir


Akımın Özellikleri:

1Bu akıma tarafından şiir, “sanat için sanat anlayışıyla yazılmalı ve açık fikirli kişilere seslenmelidir

2Duygudan fazla tasvire, düşünceye, biçim ve söyleyiş güzelliğine tartma verilmelidir

3Şiir, eğitici öğretici bir hedef taşımamalı; salt güzellikleri dile getirmek amacıyla yazılmalıdır

4Şair kişiliğini gizlemeli, duygularından fazla gözlemlerini anlatmalıdır

5Sanatçılar, doğa tasvirlerini tarafsız bir tutumla yansıtmaya çalışmış, şiirin dış yapısı üstünde özenle durulmuştur

7Eserlerde plastik güzellik başlıca gücenmiş; nazım türü, ölçü, kafiye ve ses uyumu gibi unsurlarla plastik güzellik sağlanmaya çalışılmıştır

8Dilin, kurallarına uygun, hatasız olmasına dikkat edilir

9 Parnasyenler, şimdiki süre yerine geçmiş zamanın kişi ve olaylarına yönelmiş, eski Yunan ve Latin mitolojisinden yararlanmış, egzotik temalara ağırlık vermişlerdir

10Sanatçılar, duygudan fazla düşünceye tartı vermiş, felsefi ve bilimsel konularda da şiirler yazmışlardır

Akımın Önemli Temsilcileri:

Theophile Gautier,

Theodore de Banville

J Maria da Heredia

Francois Coppee

Leconte de Lisie

Sully Prudhomme


Türk edebiyatında, Parnasizmi tüm özellikleriyle benimseyip uygulayan bir şair yoktur Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, bu akımdan etkilenmiştir Yahya Kemal Beyatlı ’nın şiirlerinde de Parnasizmin bir takım özelliklerine rastlanır


Sembolizm (Simgecilik)

19 yüzyılın sonlarında Fransa ’ da realizme, natüralizme ve parnasizme tepki olarak ortaya meydana çıkan şiir akımıdır


19 yüzyılın sonlarına içten pozitivizm ve determinizmin katı gerçekçiliğinden, duyguya ve hayale hiç yer vermemesinden bunalan, dış gerçeği bilimsel yasalarla algılamaktan bıkan sanatçılar, aşırı hassaslık ve karamsarlıkla beslenen, düşlere dayanan bir dünya kurmayı denerler Bu öznel dünyayı dile getirecek yeni sözcükler, yeni anlatım yolları bulmaya çalışırlar Bu sanatçılara kadar insanoğlu dünyayı duygularıyla algılar, bu algı kişilere göre ve onların içinde bulundukları koşullara göre eksik veya çok değişken bu nedenle gerçekler bütün ve dürüst olarak yansıtılmaz Öyleyse şair dış gerçekliği bir yandan bırakmalı, kendi “benine, iç dünyasına dönmelidir


Akımın Özellikleri:

1“Dış dünyanın insan duygularına etkisi, insanla doğa arasındaki sıcacık ilişkiler açık açık anlatılamaz görüşünden yola çıkan sembolistler, okurun duygularına semboller yoluyla seslenmeyi ve insanın düş gücünü harekete geçirmeyi amaçlar

2Nesneler, doğa ile insan aralarında bağlantı kuran birer simge olarak görülmüş, olaylar, sözcüklere mecaz anlamlar yüklenerek simgelerle açıklanmıştır

3Kavramların nitelikleri için semboller beceriksiz kalınca sözcüklere yeni anlamlar yüklenmiş, söz dizimleri ve söyleyiş biçimleri bozulmuş ve kapalı bir anlatıma gidilmiştir

4Şiirin yorumu okuyucuyu bırakılmış, değişik yorumlara açık şiirin şiir olduğu savunulmuştur

5Sözcüklerin anlamından fazla ahenginden yararlanılmış, duygu ve fikirler açık bir anlatımla değil, sezdirme aracılığıyla verilmeye çalışılmıştır

6Şiirdeki bu kapalılık ve tereddüd isteği, şairleri belirsiz temlere yöneltmiştir

7Uzaklara, hayali diyarlara, insan eli değmemiş, bacak basılmamış yerlere, yaşanmamış zamanlara istek duyulmuş, hayali dekorlar çizilmiştir

8Sembolistler, saf şiir ardındaki koşmuşlar, şiirin biçimsel kuralları, bu amacı engelleyeceğinden daha çok hür biçimlere yönelmişler; sone, terzarima, mensur şiir gibi türleri kullanmışlardır

9Sanatçılar, sanat için sanat ilkesini benimsemişlerdir

10Şair; ay ışığını, alacakaranlığı, esrarlı, geceyi, gölgeli görüntüyü, sakin doğayı, üzüntülü yaşamı, açık, parlak hareketli yaşama seçim etmiştir

11 Şiirde musiki ve ahenk her şeyden daha artı önemsenmiştir

Akımın Kayda Değer Temsilcileri:

Arthur Rimbaud

Charles Baudelaire,

E Allan Poe

Paul Valery

Paul Verlaine

Stephane Mallarme,


Edebiyatımızda sembolizmin etkileri Cenap Şehabettin, Necip Fazıl, Yahya Kemal, Cahit Sıtkı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Haşim ve Ahmet Muhip Dıranas ’ta görülür


Fütürizm (Gelecekçilik)

Bilim ve teknolojideki süratli gelişime etap uydurarak geleceğe kalmayı maksat alan bir şiir akımıdır Bu cereyan geçmişi, gelenekleri ve var olan edebiyat değerlerini bir yanlamasına bırakıp şiire her türlü hızı, serüveni ve dinamizmi sokmayı amaçlamıştır Bu konu ile ilgili kelime dizileri, cümle çeşitleri kurarak geleceğe yönelmek gerektiği savunulmuştur Bunların şiirlerinde makineye ve onun sesine hayranlık, hız ve macera vardır


İtalyan şair Marinetti 1909 ’da Fransa ’da Fütürizmin bildirisini yayımlar, akımın amaçlarını ve özelliklerini açıklar Bildiride makineye duyulan hayranlık, savaşın güzelliği ve gerekliliği, risk duygusu, saldırganlık, gözü peklik, bayan düşmanlığı yüceltilir


Rus Fütüristleri ise 1912 ’de duyuru yayınlayarak geleneksel sanat değerlerine başkaldırır Savaşa aleyhinde çıkarlar Çalışan kadınla erkeğe eşdeğer gözle bakarlar, makineyi insana yardımsever olduğu için överler Bu tutumlarıyla İtalyan Fütüristlerinden ayrılırlar


Akımın Özellikleri:

1Bu akıma tarafından geçmişin tüm sanat değerleri terk edilmeli; yeni yaşamın hızına uygun, yeni anlatım biçimleri ve yolları bulunmalıdır

2Enerji, cesaret, tehlike, gözü peklik, çalışmanın kutsallığı savunulmalı, sanatın her dalına dinamizm getirilmelidir

3Şiirde geleneğe tabi olan her şey atılmalı, hür şiir biçimleri kullanılmalıdır

4Değişeni, hareket halinde olanı anlatma çabası, fütürist şiire; duygunun yerine çağın ve geleceğin belirleyici ve değiştirici öğeleri olarak algılanan makineyi, çark seslerini ve fabrika gürültülerini sokmuştur

5Fütürist şairler laf dizimine, noktalamaya ve anlatım kurallarına uymamış; uyak, ölçü gibi şekil özelliklerini dikkate almamışlardır

Akımın Önemli Temsilcileri:

Marinetti

Mayakovski

Edebiyatımızda, Cumhuriyet dönemi şairlerinden Nazım Hikmet bu akımdan etkilenmiştir


Dadaizm

1Dünya Savaşı yıllarında, şair Tristan Tzara göre ortaya çıkarılan bir şiir akımıdırAdını Tristan Tzara ’ nın Meydan Larouse ’ den tesadüfen seçtiği “dada sözcüğünden alan bu akım yerini sürrealizme bırakmıştır


1914–1918 yıllarında insanlık Birinci Dünya Savaşı ’ nın getirdiği dayanılmaz acıları, yıkımları, yoksullukları yaşamıştır Bu koşul bilhassa genç kuşağı umutsuzluğa ve karamsarlığa sürüklemiştir Genç kuşak, bu nedenle var olan her şeye tepki duymaya başlamıştır Dadaizm bu yönelişin ürünü olarak ortaya çıkmıştır


1920 ’li yıllarda en güçlü dönemini Fransa ’ da yaşamış Dadaizm bütün bir başkaldırı hareketidir Sanatta başkaldırının en iyi silahı olan alayı benimsemiştir Dadacıların kara mizah sanatı toplumu, bireyi, tüm inançları sarakaya(alaya) alır


Akımın Özellikleri:

1Düzene karşısında düzensizliği, ağırbaşlılığa aleyhinde alayı, kurala karşısında kuralsızlığı, kavrama karşı anlamsızlığı savunmuş; kamuoyunu sarsıp şaşkına çevirerek, toplumu uyuşukluktan, pısırıklıktan kurtarmak, harekete dinmek istemişlerdir

2Aklın iflas ettiğine inandıklarından, ahlak, aile, sanat, yurt, tarih, gibi kavramları önemsememişlerdir

4Kuralsızlığı kaide olarak benimseyerek geleneğe, yerleşik dile ve estetik kurallara karşısında çıkmışlardır

5Sözdizimi yasalarını çiğner, sözcüklerin anlamlarını saptırmak, hatta yok etmek eğilimi taşırlar

6Eserlerinde uzak, kopuk çağrışımlara başvurmuş; kapalı, anlaşılması zor bir anlatım yolu benimsemişlerdir


Bu akımın en kayda değer temsilcisi Tristan Tzara ’dır



Sürrealizm (Gerçeküstücülük)

Sanatın reel kaynağının bilinçaltı olduğunu savunan bir akımdır Bu akımın temelini Dadaizmden kopan sanatçılar atmıştır Kurucusu Andre Breton ’dur Sürrealistler, Freud ’un psikanalizm yöntemlerinden etkilenmiştir Bunara tarafından şaheser; aklın hiçbir denetlemesi olmaksızın; hiçbir töre, ahlak ve estetik baskısı altında kalmadan hatta sanatçının yaratıcı gücüne bile meydan vermeden, insandaki iç benin yorumu olmalıdır


Akımın Özellikleri:

1Sürrealistler, gerçeküstünü yakalamak için hipnotizma seansları düzenlerler Bilinçli yazılanlarla, hipnoz halinde yazılanları karşılaştırıp çelişkileri yakalamaya çalışırlar

2Gerçek sanat eserinin iradeyle ortaya çıkmadığını, daha fazla rastlantının ve otomatizmin ürünü olduğunu, sanatçının bu verileri kullandığı ve işlediği ölçüde belli başlı şiiri meydana getireceğini savunmuşlardır

3Sürrealistler, iç akışı engellediği için nokta, virgül gibi noktalama işaretlerini kullanmazlar

4Sürrealist sanatçılar dünyaya ve topluma mizahi açıdan yaklaşmışlardır

5Üslupta özentiden kaçınmışlar, kapalılığa tartı vermişlerdir

6Eserler, töre, adet, gelenek ve ahlaka dayandırılmamış ve toplum için sanat yapılmamıştır

Akımın Önemli Temsilcileri


Andre Breton

Luis Aragon

Paul Eluard

Henry Miller

Lorca


Edebiyatımızda, “İkinci Yeni temsilcileri ve Ilginç hareketi üzerinde etkin olmuştur

Empresyonizm (Empresyonizm)


Bu akıntı, 19 Yüzyılın sonlarında Fransa ’da ortaya çıkmış, 20 Yüzyıl başlarına dek sürmüştür Önce resimde sonra edebiyatta etkin olmuş bir sanat anlayışıdırBu sanatçılar dış dünyayı olduğu gibi yok de algıladıkları biçimde anlatmayı amaçlamışlar, öznelliği benimsemiştirOnlara göre, bu dünya sanatçılara coşku ve ruhi dalgalanmalar veren bir uyarıcıdır Sanatçının görevi duyduğu heyecanı ruhi dalgalanmaları söz etmek olmalıdır


Şairler şiirde biçime ve uyağa yük vermemişler, sanat için sanat anlayışını benimseyerek edebiyatın toplumsal bir görev üstlenmesine aleyhinde çıkmışlardır

Sembolizme çok benzediğinden sembolizmin içinde yer alan bazı şairler empresyonizmin de içinde rol almıştır Daha çok şiir ve tiyatro dallarında etkin olmuştur


Akımın Kayda Değer Temsilcileri:

Artur Rimbaud

R Marie Rilke

Paul Verlaine


Ekspresyonizm (Dışavurumculuk)

IDünya savaşından sonra Alman sinemasında uygulanan bir sanat akımıdır Empresyonizme tepki olarak doğmuştur İnsanın iç dünyasındaki duyguları anlatmayaönem veren bir akımdır


Akımın gayesi insanların ruhsal durumlarını anlatmaktır Bilhassa natüralizmin doğayı olduğu gibi kopyalayan tutumuna ve izlenimciliğin dış dünyaya olan bağımlılığına aleyhinde çoğalan bir konuşma niteliğindedir Bir başka ifadeyle Modernizmin anlamsızlaştırdığı insan ruhunun isyanıdır


Dışavurumcu sanatçılar öznel gerçekliğe ve iç gözleme yük vermişlerdir Bu akıma göre şairin görevi dış dünyanın anlamsızlığına, ruhsuzluğuna süratli bir atılışla manâ kazandırmaktır İyi bir usta bir nesneyi bütün bedensel ilişkilerden karışıklığa itmek, onu çıplak ve yalnız olarak, kişisel zihnin katışıksız bir ürünü olarak tahlil etmek durumundadır


Akımın Önemli Temsilcileri:

O ’neil: tiyatro

Franz Kafka: öykü, roman

JJoyce: şiir, roman

TS Eliot: Şiir, eleştiri


Kübizm

1910 ’lu yıllarda, önce resimde belirip daha sonra Guillaume Appolinaire ’in öncülüğünde şiire geçen ve etkisini 1930 yıllarına kadar sürdüren Kübizm sürrealizm yolunda bir basamak sayılır

Kübcü artist ve şairler, Empresyonistlere zıt olarak geçici bir anı yok kişilerin ve eşyanın sonsuz özünü, şuur altının gizlerini yansıtmak istemişlerdir Dış âleme o zamana dek yöneltilmiş olan görünüm açısını değiştirdiler Nesnelerin tabii düzenini bozarak onları başka açılardan uygulamak yolunu tuttular Konuları sırf bu yüzü ile değil, üç boyutu ile içe doğru ve geometrik biçimler altında ele almak istemişlerdir

Egsiztanyalizm (Varoluşçuluk)

Kökleri ve başlangıcı çok öncelere götürülse de başlıca etkisi II Dünya Savaşından daha sonra görülen var oluşçuluk, Fransız yazar JP Sartre ’ın kurucusu olduğu edebi akımdır


Var oluşçular, insanın dünya içindeki yeri, değişik insanlarla ilişkileri üzerinde durmuşlardır Satre ’e göre var oluş özden önce kazanç Yani hafıza varoluştan sonradırBu yazarların yapıtlarında kişilik yoktur; durumlar vardır Durumlarla aleyhinde karşıya gelen ırk, davranışlarını saptamada ve seçmede özgürdürler


Karşılaştıkları durumlara kadar yapacakları eylemler, davranışlar onların özlerini oluşturur Bu kişilerin neler yapacağı, olaylar, durumlar karşısında nasıl davranacağı önceden kestirilemez


Öteki temsilcileri, Pascal, Kierkegard, Tleidegger, Bataille, Albert Camus… *
 
858,505Konular
982,809Mesajlar
33,076Kullanıcılar
CvvhvvSon üye
Üst Alt