İnternette gezerken boyle bir yazıyla karşılaştım ve paylaşmak istedimOkumanızı oneririrm
Yılbaşı ve Noel Baba
Hemen butun dunyanın kullandığı miladi tarih, bundan birkac yıl once, tamamıyla pratik hayat bakımından kabul edildikten sonra, kanunusaninin (Ocak ayının) biri, hafızalarımızda iz tutan bir gun olmaya başladı Şehirlerimizde bircok aileler, yeni yılı kutlamak icin evlerde, dışarıda guzel toplanmalar yapıyorlar Yiyerek, icerek, gulerek, eğlenerek hayatlarının bir senesini bitirip yeni yıla giriyorlar
Bu eğlencelerin ne Hazreti İsa ile, onun doğuşu ile, ne de Noel baba ile hicbir alaka ve munasebeti yoktur Bunlar, sadece yeni yıla neşeli girme arzusuyla ve eski yılın aynı şekilde gecirilmesi dolayısıyla yapılmış birer eğlenceden başka bir şey değildir Yılbaşının Turkun layık ruhunda kendi gecirdiği bir yılın gecireceği bir yıla girişinden başka hicbir manası olamaz
Gazetelerde bazı muesseselerimizin yaptıkları cocuk musamerelerinde Noel babayı, başında kurklu kulahı, sırtında gocuğu, elinde değneğiyle temsil ettiklerini gordum Bizim an'anelerimizde Noel baba diye bir şahsiyet bilmiyorum En eski bir tarihin sahibi olmakla beraber, Turk'un her yılı, bir evvelkinden daha genc olarak Turk yavrusunun hayaline girmelidir Kamburu cıkmış, soğuktan donmamak icin deriden elbiseler giymiş, supurge sakallı semboller bizde yoktur Bizim Ay dedemiz ne kadar guler yuzludur; neşesinden yanakları elma gibi tortop olmuş, onun kadar taze ve canlıdır Biz boyle tanıdık cehreler isteriz ve cocuklarımızın boyle guler yuzler gormeye alıştırılmasını bekleriz
Esasen Avrupalılar, Hıristiyanların peygamberi olan Hazreti İsa'nın doğumunu, doğduğundan dort asır sonra kutlamaya başladıkları zaman, mahiyeti tamamıyla dini olan bu torene kendi an'anelerini sokmaktan geri durmamışlardır Noel babanın giyinişi, soğuk ulkelerin, karlı buzlu diyarların hatırasını taşır Hıristiyanlığın cıktığı yerlerde kurke ihtiyac olabilir miydi? Eğer dediğimiz gibi, putperest an'aneler bu işe karışmasaydı, Noel ağacı, zeytinden olmalı idi Noel baba ve onun telli pullu ağacı, bir cenuplu (guneyli) hayalinin mahsulu değildir, ancak bir şimallinin (kuzeylinin) yarattığı sembol olabilir
Halbuki Turk muhayyilesi (hayal gucu) boyle şeylere alışık değildir Turk gercekcidir Hayallerinde bile hakikat gizlenir Uydurma şeylere inanma alışkanlığı onda yoktur Her şeyi olduğu gibi gorur ve oyle gormek ister Onun bu alışkanlığını bozacak her şey yanlıştır, fenadır Turk cocuğuna şeker, oyuncak ve yemiş getiren, Noel baba değil, kendi oz babasıdır Onun doğru bildiği şeyi yanlış oğretmeye kalkamayız
Hasan Ali Yucel
Noel Baba
Yılbaşı neyimiz olur? diye soruyorum Fakat,
29 Ekim'imiz midir, 30 Ağustos'umuz mudur, Şeker Bayramı'mız mı, Kandilimiz mi, Kurban Bayramı'mız mı? diye sual acmak da yersiz olmazdı
Biz muharremlerle, martlarla başlayan yıllar da biliriz ki, hicbiri boyle şımarıklıkla, boyle ayyaşlıkla, boyle kumarbazlıkla acılmazdı Hepsi efendi yıllardı
Memleketimize, herhalde, Beyoğlu'ndan giren, Halic'i atlayarak Fatih'lere, Aksaray'lara, sonra Rumeli'ye ve Boğaz'ı aşarak once Kadıkoy'lere, Moda'lara ve sonra Uskudar'lara ve oradan Anadolu'ya gecen bu bunak neyimiz olur: Babamız mı, dedemiz mi, amcamız mı, yoksa Avrupalılıktan pirimiz mi?
İstanbul'un Tepebaşı'ndan Adana'nın Tepebağı'na kadar her yeri bilen, her yere uğrayan bu moruk kimdir, necidir?
Bir resmine bakarsanız Havarilere, oteki resmine bakarsanız Rasputin'e benzeyen bu iskambil papazı, aramızda nenin nesidir bunu hic merak ettiniz mi?
Siz bırakın da ben soyleyeyim onun kim olduğunu: O Haclı Seferlerinden kalma bir kılınc artığıdır O zaman silahla giremediği yerlere, şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor
O evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlayan bir Piyer Lermit'tir Kardeşlerini Mukaddes savaşa hazırlamaktan geliyor
O, adıyla sanıyla bir misyonerdir ki, şu memlekette ocağına incir dikildikten sonra, kılığını değiştirmiş ve bizi avlamaya, kucağında getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan; cocuklarımızdan başlamıştır
Bu comertliğinin karşılığını istemeyecek mi sanıyorsunuz, fedakarlığının sebebini duşunmediniz mi?
Bırakın onun hakkından ben gelirim: İşte sakalını cekince gordunuz sakalı elimde kaldı ve altından Lusifer cıktı
Bilirsiniz ki casuslar da kıyafetlerini ekseriya boyle değiştirirler
Bu, mezar beğenmeyen hortlağa ya mezarını gosterin, yahut bırakın: Hac'ında carmıha gereyim onu
Tehlikeyi sezer de kendiliğinden gitmeye kalkarsa cıkarken ceplerini yoklamayı unutmayınız: Muhakkak bir şeyimizi calmıştır
Arif Nihat Asya
Yılbaşı ve Noel Baba
Hemen butun dunyanın kullandığı miladi tarih, bundan birkac yıl once, tamamıyla pratik hayat bakımından kabul edildikten sonra, kanunusaninin (Ocak ayının) biri, hafızalarımızda iz tutan bir gun olmaya başladı Şehirlerimizde bircok aileler, yeni yılı kutlamak icin evlerde, dışarıda guzel toplanmalar yapıyorlar Yiyerek, icerek, gulerek, eğlenerek hayatlarının bir senesini bitirip yeni yıla giriyorlar
Bu eğlencelerin ne Hazreti İsa ile, onun doğuşu ile, ne de Noel baba ile hicbir alaka ve munasebeti yoktur Bunlar, sadece yeni yıla neşeli girme arzusuyla ve eski yılın aynı şekilde gecirilmesi dolayısıyla yapılmış birer eğlenceden başka bir şey değildir Yılbaşının Turkun layık ruhunda kendi gecirdiği bir yılın gecireceği bir yıla girişinden başka hicbir manası olamaz
Gazetelerde bazı muesseselerimizin yaptıkları cocuk musamerelerinde Noel babayı, başında kurklu kulahı, sırtında gocuğu, elinde değneğiyle temsil ettiklerini gordum Bizim an'anelerimizde Noel baba diye bir şahsiyet bilmiyorum En eski bir tarihin sahibi olmakla beraber, Turk'un her yılı, bir evvelkinden daha genc olarak Turk yavrusunun hayaline girmelidir Kamburu cıkmış, soğuktan donmamak icin deriden elbiseler giymiş, supurge sakallı semboller bizde yoktur Bizim Ay dedemiz ne kadar guler yuzludur; neşesinden yanakları elma gibi tortop olmuş, onun kadar taze ve canlıdır Biz boyle tanıdık cehreler isteriz ve cocuklarımızın boyle guler yuzler gormeye alıştırılmasını bekleriz
Esasen Avrupalılar, Hıristiyanların peygamberi olan Hazreti İsa'nın doğumunu, doğduğundan dort asır sonra kutlamaya başladıkları zaman, mahiyeti tamamıyla dini olan bu torene kendi an'anelerini sokmaktan geri durmamışlardır Noel babanın giyinişi, soğuk ulkelerin, karlı buzlu diyarların hatırasını taşır Hıristiyanlığın cıktığı yerlerde kurke ihtiyac olabilir miydi? Eğer dediğimiz gibi, putperest an'aneler bu işe karışmasaydı, Noel ağacı, zeytinden olmalı idi Noel baba ve onun telli pullu ağacı, bir cenuplu (guneyli) hayalinin mahsulu değildir, ancak bir şimallinin (kuzeylinin) yarattığı sembol olabilir
Halbuki Turk muhayyilesi (hayal gucu) boyle şeylere alışık değildir Turk gercekcidir Hayallerinde bile hakikat gizlenir Uydurma şeylere inanma alışkanlığı onda yoktur Her şeyi olduğu gibi gorur ve oyle gormek ister Onun bu alışkanlığını bozacak her şey yanlıştır, fenadır Turk cocuğuna şeker, oyuncak ve yemiş getiren, Noel baba değil, kendi oz babasıdır Onun doğru bildiği şeyi yanlış oğretmeye kalkamayız
Hasan Ali Yucel
Noel Baba
Yılbaşı neyimiz olur? diye soruyorum Fakat,
29 Ekim'imiz midir, 30 Ağustos'umuz mudur, Şeker Bayramı'mız mı, Kandilimiz mi, Kurban Bayramı'mız mı? diye sual acmak da yersiz olmazdı
Biz muharremlerle, martlarla başlayan yıllar da biliriz ki, hicbiri boyle şımarıklıkla, boyle ayyaşlıkla, boyle kumarbazlıkla acılmazdı Hepsi efendi yıllardı
Memleketimize, herhalde, Beyoğlu'ndan giren, Halic'i atlayarak Fatih'lere, Aksaray'lara, sonra Rumeli'ye ve Boğaz'ı aşarak once Kadıkoy'lere, Moda'lara ve sonra Uskudar'lara ve oradan Anadolu'ya gecen bu bunak neyimiz olur: Babamız mı, dedemiz mi, amcamız mı, yoksa Avrupalılıktan pirimiz mi?
İstanbul'un Tepebaşı'ndan Adana'nın Tepebağı'na kadar her yeri bilen, her yere uğrayan bu moruk kimdir, necidir?
Bir resmine bakarsanız Havarilere, oteki resmine bakarsanız Rasputin'e benzeyen bu iskambil papazı, aramızda nenin nesidir bunu hic merak ettiniz mi?
Siz bırakın da ben soyleyeyim onun kim olduğunu: O Haclı Seferlerinden kalma bir kılınc artığıdır O zaman silahla giremediği yerlere, şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor
O evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlayan bir Piyer Lermit'tir Kardeşlerini Mukaddes savaşa hazırlamaktan geliyor
O, adıyla sanıyla bir misyonerdir ki, şu memlekette ocağına incir dikildikten sonra, kılığını değiştirmiş ve bizi avlamaya, kucağında getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan; cocuklarımızdan başlamıştır
Bu comertliğinin karşılığını istemeyecek mi sanıyorsunuz, fedakarlığının sebebini duşunmediniz mi?
Bırakın onun hakkından ben gelirim: İşte sakalını cekince gordunuz sakalı elimde kaldı ve altından Lusifer cıktı
Bilirsiniz ki casuslar da kıyafetlerini ekseriya boyle değiştirirler
Bu, mezar beğenmeyen hortlağa ya mezarını gosterin, yahut bırakın: Hac'ında carmıha gereyim onu
Tehlikeyi sezer de kendiliğinden gitmeye kalkarsa cıkarken ceplerini yoklamayı unutmayınız: Muhakkak bir şeyimizi calmıştır
Arif Nihat Asya