Yandaş yazarın 'sevgili dostum' dediği çete lideri tutuklandı

Yakup Süt’ün de ortalarında bulunduğu 36 kişi bugün ‘yağma’, ‘tehdit’, ‘ruhsatsız silah bulundurma’, ‘kasten yaralama’ ve ‘organize hata örgütü kurmak ve yönetmek’ suçlamalarıyla adliyeye sevk edildi.

Yakup Süt'ün de ortalarında bulunduğu 21 şüphelinin çıkarıldıkları nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklanarak cezaevine gönderildiği öğrenildi.

YAKUP SÜT KİMDİR?

1989 yılında tefeci Abuzer Soldanlı‘yı, 1991 yılında zehir taciri Halil Kurt‘u öldüren Yakup Süt, müebbet mahpus cezasına çarptırıldı.


1994 yılında Kırklareli Cezaevi’nden kaçtı. Yakalanıp Bursa Cezaevi’ne kondu. Duruşma için İstanbul’a götürüldü, bu kere de Şişli Adliyesi’nden firar etti. Firari olduğu sırada 10 adamıyla uyuşturucu kaçakçısı Nejat Daş‘ı kaçırma teşebbüsünde bulundu.



1998 yılında periyodun Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan‘a düzenlenen silahlı hücumun azmettiricisi olduğu sav edildi. Yakalanan ve Kartal Özel Tip Kapalı Cezaevi’ne konan Yakup Süt, mide kanaması şikayetiyle sevk edildiği hastaneden kaçtı.

1999 yılında Yakup Süt’ün sevgilisi Songül Atuğ‘u takibe alan polis, ikiliyi Rodos’a kaçmak üzereyken Marmaris’te yakalandı. Cezaevine konulan Süt, 2000 yılında ‘Rahşan Affı’yla özgür kaldı.

YANDAŞ MUHARRİRİN “YAKIN DOSTU” ÇIKTI

Öte yandan Yakup Süt’ün tutuklanmasıyla dikkat çeken bir ayrıntı daha ortaya çıktı. Sabah gazetesi muharriri Mahmut Övür’ün “yakın dostu” olduğu anlaşıldı. Övür, yıllar evvel Süt ailesinin düğününe katılarak, “Sevgili dostum Yakup Süt'ün kardeşi Volkan Süt ve Zeynep'in düğünündeyiz. Bu hoş ikili mutluluklar diliyorum” ifadelerini paylaştığı anlaşıldı.

İşte o paylaşım:


Üstelik Övür’ün mafya ile içli dışlı olduğuna dair birinci bilgi de bu değil. Övür, bir haber için gittiği Ankara’dan dönüşünde, konutunun önünde kurşunlanmıştı.

Olayın perde arkasında “Drej Ali” lakaplı Ali Yasak olduğu tez edilmişti. Övür tekrar düğüne katılmış ve düğündeki konukların imajlarını yayınlayınca tehdit edilmişti.

Usta gazeteci Ayşenur Arslan da bu olaya ait ayrıntıları 2016’da BirGün’deki köşesinde aktarmıştı.

Arslan, Mahmut Övür için “Solculuktan Drej Ali, Çatlı arkadaşlığına... Fethullah Gülen muhabbetinden AKP milletvekili adaylığına... İzlerken yüreğimin sıkıştığı bir seyahat... Değiyor mu sanki? Kimbilir!” ifadelerini kullanmıştı.

İşte Arslan’ın Övür’ün alakalarına dair o satırları:



"Yıl 1997. Mahmut, yazdığı üzere, bir gün elinde bir kasetle geldi. Heyecandan nefesimizi kesecek bir kasetle... Yeniden yazdığı üzere, bir sünnet düğününde çekilen manzaralarda, konuklar ortasında Çatlı ile Akşener görünüyordu. Mahmut, Ali Kırca’nın yanına oturdu... Düğünde kim kimdir canlı yayında anlattı... İsimleri verdi... Verdiği isimler ortasında, ‘düğün sahiplerinden’ Ali Yasak, yani Drej Ali de vardı. Habercilik ismine çok keyifli, tatmin edici bir yayındı. Ne var ki, çabucak gerisinden kâbusa dönüştü. Mahmut Övür koşarak odama gelmiş, haberi vermişti: ‘Drej Ali telefon etti... Saydı gösteriydi... Üstelik buraya geliyormuş...’ Ayaküstü bir kriz toplantısı yaptık. Tutumumuzu kararlaştırdık. Ali Kırca odasında olacaktı. Ben ve (o sırada haber müdürümüz olan) Ferhat Boratav, Mahmut’la birlikte Drej Ali’yi karşılayacaktık. Engellemek yerine ‘ağırlayıp’ konuşmaya çalışacaktık."

"BUNUN HESABI SORULUR..."

"Bu ortada güvenlik şefini aradım: ‘Ali Yasak diye bir konuğumuz gelecek. Lütfen çabucak alın. Lakin yalnız girmesine dikkat edin, eşlik ederek ATV Haber’e getirin.’ Hakikaten yarım saat kadar sonra güvenlik şefi, yanında Drej Ali ile çıkıp geldi. Ben ve Ferhat güya olağan bir ziyaretmiş üzere davranmaya çalışıyorduk. Hatta çay / kahve ikram etmeye kalkıştık... Ancak Drej Ali oraya çay / kahve içmeye ya da sohbete gelmemişti. Ortada bir ‘yengeye’ –yani bana- şükretmesi gerektiğini, yoksa çok daha ağır konuşacağını’ vurgulayarak esti savurdu. Ne mi söylüyordu? Mealen ve özetle, şunları:

‘Mahmut Övür, o sünnet düğünün davetlilerinden biriydi. Oraya gazeteci olarak değil, Ali Yasak’ın arkadaşı olarak çağırılmıştı. Lakin Mahmut, hem kendisine hem de pek yeterli tanıdığı ablasına ihanet etmişti. Yalnızca dostlara açık olan bir daveti, düğün görüntüsünü alıp yayınlayarak sırtlarından bıçaklamıştı.’

Ali Yasak’ın kelamlarından, ikili ortasındaki arkadaşlığın yeni olmadığını anlamıştık. Dahası, Mahmut Övür’ün arkadaşlık / tanışıklık artık ismine ne derseniz, başta Çatlı olmak üzere Susurluk sanıkları ile alakası olduğunu fark etmiştik. Sinema üzere, çok sarsıcı bir sahneydi yaşadığımız. Bilhassa, Ali Yasak’ın giderken söyledikleriyle: ‘Ben de Drej Ali’ysem, bunun hesabı sorulur...’ Bu tehditle bir ilgisi var mı, bilmiyorum. Lakin tıpkı yıl, 1997, 5 Haziran akşamı gelen bir telefon korkulan haberi veriyordu."

 “MAHMUT BİR BACAĞININ SAKAT KALMASIYLA ‘BEDELİNİ’ ÖDEMİŞTİ”



 “Mahmut Övür, bir haber için gittiği Ankara’dan dönüşünde, konutunun önünde kurşunlanmıştı. Birinci aradığı kişi bendim. Doğal olarak hem haber merkezini hem de en yakındaki hastaneyi alarma geçirdim... Ben de koşarak yanına gittim. Sonrası malum… Bugüne kadar, kaset olayının perde gerisini yazmadım. Ne de olsa, işin içinde soru işaretleriyle dolu bir art plan varsa bile, Mahmut bir bacağının sakat kalmasıyla ‘bedelini’ ödemişti. Üzerine gitmek istemedim. Lakin yıllar sonra, gerçeğin çok ufak kısmını anlatınca... O gerçekte kendi hissesine değinmeyince... Ve bunu da sadece, Saray’ın istediği biçimde Akşener’i yıpratmak ismine yazınca... Yazmayı borç bildim. Solculuktan Drej Ali, Çatlı arkadaşlığına... Fethullah Gülen muhabbetinden AKP milletvekili adaylığına... İzlerken yüreğimin sıkıştığı bir seyahat... Değiyor mu sanki? Kimbilir!”