Yabancıların Dilinden Peygamberimiz (SAV)

Yabancıların Dilinden Peygamberimiz (TEZ) yabancıların dilinden peygamberimiz peygamberimizi öven sözler peygamberimize söylenen hoş sözler peygamberimiz için söylenen hoş peygamber efendimize İslam dininin son Peygamberi Hz Muhammed ve İslam dini hakkında Müslüman olmamalarına rağmen sözleriyle onu az kalsın onay eden Mahatma Gandhi, Tolstoy ve Bismarc gibi daha nice yabancı okumuş, devlet adamı ve sanatçıların sözlerini okuyunca çok şaşıracaksınız! Rabbimizin kendisini tüm mahlûkata ve kâinata tanıttırmak için yarattığı üç külli muhariften birisi olan son peygamberimiz Hz Muhammed hakkında on binlerce kitap yazıldı Dünyanın dört bir yanına onun hakkında konferanslar, seminerler düzenlendi ve araştırmalar yapıldı Onun yolunda gidenler ve onu sevenler şüphesiz sadece Müslümanlardan oluşmuyordu Peygamber Efendimizin vefatından sonra onu ilmelyakin tanıma fırsatı bulan diğer dinlere mensup ya da dinsiz olan aydınlar, bilim adamları, yazarlar, sanatçılar ve devlet adamları onun hakkında güzel sözler söyledi, onun getirdiği din olan İslam hakkında eserler yayınladı Bilhassa yaşadığı dönemin koşulları gereği, tahrip edilmiş Hıristiyanlığın ve Museviliğin etkisi altına girmiş devlet adamlarının ve aydınların Hz Muhammed ve İslamiyet hakkında söyledikleri cümleleri duymak Peygamberimizi ve onun davasını daha iyi anlamak için çok önemli bir özendirme olmuştu Yaşadığı döneminin en büyük İslam âlimlerinden biri olan İmamı Rabbanî, yazdığı eserin başına Ben sözlerimle Muhammed'i övmüş olmadım, doğrusu sözlerimi Muhammed'le övmüş ve güzelleştirmiş oldumdiyerek Hz Muhammed’in kendi dünyasında ne manaya geldiğini vurgulamıştı Peygamber Efendimiz hakkında onu öven yazılar yazan yabancı aydınlarda, İmam Rabbani gibi açıklamalarında yaratılmışların en güzeline yer vererek kendi değerlerini arttırmışlardı bir bakıma Çünkü söylenen sözler ve yazılan yazılar onunla daha bir manalı ve güzel oluyordu Tarihte kendine yer etmiş meşhur isimlerin, âlemlerin oluşum sebebi Peygamber Efendimiz hakkında söylediği o hoş sözlerden size bir demet sunuyoruz Peygamberimizin döneminde yaşama şerefine erişememiş olmanın üzüntüsü sözlerinden açıkça görünüşe göre Alman Devleti’nin kurucusu Prens Otto Von Bismarck yazdığı bir makalede bu sıkıntısını şöyle dile getiriyor: “Sana muasır bir vücud olamadığımdan müteessirim ey Muhammed! Muhtelif devirlerde, beşeriyeti yönetmek için tarafı lahutîden geldiği iddia olunan bütün münzel semavî kitapları bütün ve etrafıyla muayene ettimse de, tahrif olundukları için hiçbirisinde aradığım hikmet ve bütün isabeti göremedim Bu kanunlar değil bir cemiyet, bir hane halkının saadetini bile tedarik edecek mahiyetten böylece uzaktır Lâkin Muhammedîlerin Kur’hatıra, bu kayıttan azadedir Ben Kur’anı her cihetten muayene ettim, her kelimesinde büyük hikmetler gördüm Muhammedîlerin düşmanları, bu kitap Muhammed’in zadei tab’ı olduğunu iddia ediyorlarsa da, en çok iyi, hattâ en mütekâmil bir dimağdan böyle hârikanın zuhurunu bahis etmek, hakikatlere göz kapayarak kin ve garaza âlet edinmek manasını açıklama eder fakat; bu da ilim ve hikmetle kabili telif değildir Ben şunu bahis ediyorum oysa; Muhammed mümtaz bir kuvvettir Destgâhı kudretin böyle ikinci bir vücudu imkân sahasına getirmesi ihtimalden uzaktır Sana muasır bir vücud olamadığımdan nedeniyle müteessirim ey Muhammed! Muallimi ve nâşiri olduğun bu kitap, senin değildir; o lâhutîdir Bu kitabın lâhutî olduğunu inkâr etmek, mevzu ilimlerin butlanını ileri sürmek dek gülünçtür Bunun için, beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir Ben, rahatu mehabetinde kemali hürmetle eğilirim Hakkında ölmeden önce Müslüman olduğu iddiaları ortaya atılan devrinin manâlı devlet adamlarından Bismarc, Hz Muhammed hakkında diğer bir yorum daha yapıyordu ve diyordu oysa: “Ben şunu bahis ediyorum ama, Muhammed mümtaz bir kuvvettir Yaratıcının böyle ikinci bir vücudu imkân sahasına getirmesi ihtimalden uzaktırHindistan’ın bağımsızlığına kavuşmasına önderlik eden ve bağımsızlığını kazanmak isteyen toplulukların misal aldığı büyük lider Mahatma Gandhi, Peygamber Efendimiz’in davasında galibiyet kazanmasının ve dünyada birçok insan tarafından benimsenmesinin nedenlerini bir konuşmasında şöyle sıralamıştı: Ben şu kanaate vardım ancak, İslâmiyet’in çabucak yayılması, kılıç yüzünden olmamıştır Aksine her şeyden evvel sadeliği, mantıkî olması ve Peygamberinin büyük tevazuu (hain gönüllülüğü), sözünü her zaman tutması, yakınlarına ve Müslüman olan herkese karşı baki bağlılığı yüzünden, İslâm dinî çoğu insan kadar kendi isteğiyle kabul edilmiştir Öteki bir taraftan Almanya’nın yetiştirdiği en büyük aydınlarından olan ve buradaki en büyük üniversiteye ismi bahşedilen ünlü filozof Goethe, Peygamber Efendimizin yaydığı İslam dini hakkında sorulan bir soru üzerine; “Hz Muhammed 'in muvaffakiyetinde olduğu gibi, hakikat her tarafa nur saçabilmelidir; tek ve benzersiz Allah'ın mevhumunu aşılamakla o bütün dünyayı yenmiştir''şeklinde cevap vererek içinde yaşadığı toplumun tepkisini çekme pahasına gerçekleri açıklamaktan geri durmamıştı Benzer filozof daha sonraki bir konuşmasında kendi toplumunun İslam dünyası aleyhinde geri kaldığını şu sözlerle yorumlama gereğini hissetmişti: “Hiç kimse Hz Muhammed’in kurallarından daha ileri bir adım atamaz Biz Avrupa Milletleri uygar imkânlarımıza rağmen Hz Muhammed’in son basamağına varmış olduğu merenin daha ilk basamağındayız Belirsizlik yok ama bu yarışmada kimse onu geçemeyecektir Dünyada birçok insanın paraya verdiği önemle tanıdığı Fransızların meşhur devlet adamı ve komutanı Napolyon bir kitabında Hıristiyanlığın bozulma sebebini anlatırken en son ve yıkım edilmemiş olan İslam dininin Peygamberi Hz Muhammed hakkında şunları söylüyordu: “Arapların yanına sokulan Aryenler, hakikî İsa dinîni bozarak onlara “Allâh, Allâh’ın oğlu, Rûhu’lkudüs gibi, üçlü, kimsenin anlayamayacağı akîdeleri teslîs akîdesini yaymaya çalışıyor, şarkın sulh ve huzûrunu tamâmen bozuyorlardı Muhammed onlara doğru yolu gösterdi Araplara, yalnız bir tek Allâh olduğunu, O’nun babasının da, oğlunun da bulunmadığını, böyle birkaç Allâh’a tapmanın, puta tapmaktan kalan saçma bir âdet olduğunu anlattı Yazdığı romanları dünyada herkes tarafından okunan ve klasikler aralarında kendine yer edinen Rus Yazan Tolstoy, içinde bulunduğu güç koşullara karşın doğru bildiğini söylemekten kaçınmamış ve hatta Peygamber Efendimizin hadislerini derleyerek bir kitap yazmıştı İşte Tolstoy’un Komünist Rusya’sında yazdığı fakat o dönemde halka gösterilmesinde sakınca görülen kitabında Hz Muhammed ve onun yaydığı İslam dini hakkında söyledi güzel sözler: Muhammed her zaman Evangelizmin (Hıristiyanların) üzerine çıkıyor O insanı Allah saymıyor ve kendini de Allah ile bir tutmuyor Müslümanların Allah’tan başka ilahı yoktur ve Muhammed O’nun peygamberidir Burada hiçbir muamma ve giz yoktur Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her Hıristiyan ve her bir insan kararsızlık ve hemencecik Muhammediliği, tek Allah’ı ve O’nun peygamberini kabul ederdi Komünist Rusya’sının bir diğer meşhur Yazarı Dostoyevski Peygamberimizin Allah katına yükseldiği Mirac hakkında; “Büyük İslâm Peygamberi yüce yaratıcının katına çıkıp onunla buluşmuştur Ben Mirac’a tüm kalbimle inanıyorum diyerek bir anlamda Peygamber Efendimizin varlığını kabul ederek bunu tüm dünyaya haykırmıştı Dünyada fazla meşhur olan İskoç asıllı yazar ve filozof Thomas Carlyle ‘’Kahramanlar’’ adlı kitabında Hz Muhammed’in nasıl bir şahsiyet olduğunu hemen hemen tüm dünyaya meydan okuyarak şu sözlerle açıklama etmişti: “Şayet gayenin büyüklüğü, vasıtaların küçüklüğü ve neticenin azameti insan dehasının üç ölçüsü ise, çağdaş tarihin en büyük şahsiyetlerini dahi, Hz Muhammed ile mukayeseye kim cüret edebilir ki? Meşhur filozof ve yazar JeanPaul Roux bir yazısında Peygamber Efendimizin şahsiyetini ve Kuran’ı Kerim’in nasıl bir kitap olduğunu bakın nasılda güzel açıklama ediyordu: “Hz Muhammed'in gerçek mucizesi, bir melek vasıtasıyla gökten indirilmiş bütün âyetlerden oluşmuş olan Kur'ân'dır Tevrat ile İncil'den daha sonra vahyolunan son mukaddes kitap ise odur Şiirden üstün, taklidi imkânsız ve tercümesi muhtemel olmayan bu ulvî eserin olgunluk seviyesine ne bundan evvel çıkılabilmiştir, ne de bundan sonradan çıkılabilecektir İslâm'ın yayılmasında Kur'ân okumanın bütün uzun nutuklardan daha büyük bir âmil olduğu çoğu şehâdetlerle sabittir Yola getirilmeleri imkânsız düşmanlar bile Kur'ân'ı dinler dinlemez birden duraklıyorlar ve derhal imana gelip kelimei şehâdet getiriyorlardı âyetlerdeki kelimelerde fevkalâde bir zor ve kudret vardır! özel baskı