iltasyazilim
FD Üye
* Var mı Allah için yaptıklarımız?
İrşat kitaplarında şu mealde bir diyalog görürsünüz Mahşerde Rabb’imiz kuluna buyurur ki: – Benim için ne yaptın? Kul cevap verir:
– Namaz kıldım, oruç tuttum, hacca gittim
– Bunlar benim için değil senin içindir Kendi nefsini kurtarmak için yaptığın ibadetler bunlar Benim için yaptıklarını soruyorum Benim için ne yaptın?
Kul bu defa şöyle sorar:
– Rabb’im Senin için olanlar hangileridir ki?
Şu düşündürücü cevabı alır kul:
– Benim için yaptığın, benim kullarım için yaptıklarındır Kullarım için ne hizmet yaptın, ne feragat ve fedakarlıkta bulundun? Hangi hizmette, ne kadar hissen var?
İşte üzerinde durulması lazım gelen nokta burası bence
Namazımız, orucumuz, haccımız, kendi nefsimizi kurtarmak için yaptığımız ibadetlerimiz
Bir de Rabb’imiz için yapmamız gereken ibadet değerinde görevlerimiz vardır ki, biz buna toplumsal hizmetlerimiz de diyebiliriz
Bu tip ibadet konusunda ne durumda, ne haldeyiz?
Yoksa ibadet denince aklımıza sadece namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek mi geliyor? Cami dışında bir ibadetin de olacağını, hem de o ibadetin Rabb’imiz için yapılan ibadet kudsiyetinde olacağını pek ayırt etmiyor muyuz? Böyle bir gafletimiz de söz konusu mu?
Şayet ibadet sadece camidekinden ibaret olsaydı, toplumsal hizmetler de ibadet kudsiyetinde mühim hizmetler olmasaydı, İslam’ın yüce bayrağını sınır boylarında hayatını feda etme pahasına dalgalandıranlar bulunur muydu? İslam doğduğu yerden kısa zamanda Doğu’ya, Batı’ya kimler tarafından ulaştırılırdı?
Demek ki şahsi ibadetimizden ayrı olarak da Rabb’imiz için yapılacak toplumsal ibadetlerimiz, yani hizmetlerimiz olacaktır
Hem de insanlığa karşı yaptığımız bu hizmeti Rabb’imiz, kendisi için yapılan hizmet olarak dikkatimize sunmakta, düşünmemizi de böylece emretmiş bulunmaktadır
Ne dersiniz böyle toplumsal ibadetin varlığından da haberdar mıyız? Var mı bu ibadetlerden hissemiz? Varsa çapı ne kadardır? Vicdanen huzur bulabiliyor muyuz bu nispetten?
Büyük halife gibi her akşam kendi kendimize bu konuda sorabiliyor muyuz? “Ey nefis, bugün Allah için ne yaptın? diyebiliyor muyuz? Sakın namazınızı, orucunuzu, haccınızı Allah için yaptıklarınız olarak düşünmeyiniz Onlar nefisleriniz için yaptıklarınız Allah için yaptıklarınız, Allah’ın kulları için yaptıklarınızdır Soru da buradadır
Şayet bu farkı düşünemiyor da nefsimizi kurtarmak için yaptıklarımızı Allah için yaptıklarımız yerine koyarak geçip gidiyorsak bu alemden, Allah için bir şey yapmadan gidiyoruz demektir Allah’ın huzuruna
Ne kadar acı, ne kadar büyük gaflet değil mi?
Aynı soru bize de sorulur da;
“– Ey kulum benim için ne yaptın? hitabına maruz kalırsak ne cevap vereceğiz orada? Namazımızı, orucumuzu ileriye süremeyeceğimize göre, yaptığımız hizmetlerimiz de söz konusu değilse:
“– Senin için bir hizmetim olmadı Rabb’im, demek zorunda kalmayacak mıyız? Bunu göze almak kolay mı? Ne dersiniz?
Yoksa hemen bir hizmetin ucundan bucağından tutmalı mıyız? İnsan yetiştirmede hissemiz bulunmalı mı?
21
İrşat kitaplarında şu mealde bir diyalog görürsünüz Mahşerde Rabb’imiz kuluna buyurur ki: – Benim için ne yaptın? Kul cevap verir:
– Namaz kıldım, oruç tuttum, hacca gittim
– Bunlar benim için değil senin içindir Kendi nefsini kurtarmak için yaptığın ibadetler bunlar Benim için yaptıklarını soruyorum Benim için ne yaptın?
Kul bu defa şöyle sorar:
– Rabb’im Senin için olanlar hangileridir ki?
Şu düşündürücü cevabı alır kul:
– Benim için yaptığın, benim kullarım için yaptıklarındır Kullarım için ne hizmet yaptın, ne feragat ve fedakarlıkta bulundun? Hangi hizmette, ne kadar hissen var?
İşte üzerinde durulması lazım gelen nokta burası bence
Namazımız, orucumuz, haccımız, kendi nefsimizi kurtarmak için yaptığımız ibadetlerimiz
Bir de Rabb’imiz için yapmamız gereken ibadet değerinde görevlerimiz vardır ki, biz buna toplumsal hizmetlerimiz de diyebiliriz
Bu tip ibadet konusunda ne durumda, ne haldeyiz?
Yoksa ibadet denince aklımıza sadece namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek mi geliyor? Cami dışında bir ibadetin de olacağını, hem de o ibadetin Rabb’imiz için yapılan ibadet kudsiyetinde olacağını pek ayırt etmiyor muyuz? Böyle bir gafletimiz de söz konusu mu?
Şayet ibadet sadece camidekinden ibaret olsaydı, toplumsal hizmetler de ibadet kudsiyetinde mühim hizmetler olmasaydı, İslam’ın yüce bayrağını sınır boylarında hayatını feda etme pahasına dalgalandıranlar bulunur muydu? İslam doğduğu yerden kısa zamanda Doğu’ya, Batı’ya kimler tarafından ulaştırılırdı?
Demek ki şahsi ibadetimizden ayrı olarak da Rabb’imiz için yapılacak toplumsal ibadetlerimiz, yani hizmetlerimiz olacaktır
Hem de insanlığa karşı yaptığımız bu hizmeti Rabb’imiz, kendisi için yapılan hizmet olarak dikkatimize sunmakta, düşünmemizi de böylece emretmiş bulunmaktadır
Ne dersiniz böyle toplumsal ibadetin varlığından da haberdar mıyız? Var mı bu ibadetlerden hissemiz? Varsa çapı ne kadardır? Vicdanen huzur bulabiliyor muyuz bu nispetten?
Büyük halife gibi her akşam kendi kendimize bu konuda sorabiliyor muyuz? “Ey nefis, bugün Allah için ne yaptın? diyebiliyor muyuz? Sakın namazınızı, orucunuzu, haccınızı Allah için yaptıklarınız olarak düşünmeyiniz Onlar nefisleriniz için yaptıklarınız Allah için yaptıklarınız, Allah’ın kulları için yaptıklarınızdır Soru da buradadır
Şayet bu farkı düşünemiyor da nefsimizi kurtarmak için yaptıklarımızı Allah için yaptıklarımız yerine koyarak geçip gidiyorsak bu alemden, Allah için bir şey yapmadan gidiyoruz demektir Allah’ın huzuruna
Ne kadar acı, ne kadar büyük gaflet değil mi?
Aynı soru bize de sorulur da;
“– Ey kulum benim için ne yaptın? hitabına maruz kalırsak ne cevap vereceğiz orada? Namazımızı, orucumuzu ileriye süremeyeceğimize göre, yaptığımız hizmetlerimiz de söz konusu değilse:
“– Senin için bir hizmetim olmadı Rabb’im, demek zorunda kalmayacak mıyız? Bunu göze almak kolay mı? Ne dersiniz?
Yoksa hemen bir hizmetin ucundan bucağından tutmalı mıyız? İnsan yetiştirmede hissemiz bulunmalı mı?
21