Van gogh neden kulağını kesmiştir ? van gogh neden kulağını kesmiştir van gogh neresini kesmiştir VAN GOGH NEDEN KULAĞINI KESMİŞTİ ? Van Gogh deyince aklımıza ne kazanç ? O benzersiz resimleri yok mi ? Sadece böylece değil Van GOGH'un , kendi kulağını kesmesi de sanat tarihinin not düştüğü en ilgi çekici olaylardandırGeçenlerde ,DEÜ Hastanesinin üç ayda bir çıkardığı ARPABOYU isimli o çok beğendiğim bülteni elime geçtiBülteni karıştırırken yine Van GOGH un bu işi niçin yaptığına dair Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Sülen SARIOĞLU'nun bir yazısı gözüme ilişince aklıma her yerde Van GOGH geldi ArpaboyuŞubat ayı bülteninden ben de sizlere aktarıyorum(RB) Van GOGH Niçin Kulağını Kesmişti? Hollandalı postizlenimci usta Vincent Van GOGH (18531890) ,öbür fakat zinde renklerin yansıdığı resimleri , şizofren olması , ve bundan başka kulağını kesmesi ile tanınır Son yıllarda , bir asır önceki bir kişiye ait olan şizofreni tanısı sorgulanıyor ,ve aslında ,Travma sonrası Stres Bozukluğu olabileceği öne sürülüyor Bu hastalığın gelişmesinde ,ölen kardeşinin isminin kendine verilmiş , ve böylece onun yerine konulmuş olması ,annesinin kendisine tatmin edici ilgiyi gösterememesi, ve ailesinin beklentilerini karşılayamamış olmasının yatabileceği düşünülüyor Ağabeyine yazdığı mektuplar ,ve resimleri ,en büyük kanıtlar Çok sayıda eser yaratan büyük sanatkâr ,gerçekte o kadar çok değerli ressam gibi yaşamında ,tablolarını satamıyor, akıcı bir aile kuramıyor ,ve insanlarla iletişim kurmakta zorlanıyor Son döneminde yaşadığı derin duyguları insanlarla paylaşabilmesinin tek yolu olarak gördüğü resim sanatını kullanıyor ve 18 ayda ,ne eyvah ama birçok korunamayan 300 fotoğraf yapıyor Yine son dönemlerinde ,bütün sanatçıların bir araya geldiğibir merkez olması nedeniyle , öyle fazla kişiyi ,bulunduğu Arles'e ağırlama ediyorBir tek Gauguin geliyorUsta bu olaya öyle fazla tartma veriyor oysa , evinin duvarlarını ,onun kendini evinde hissetmesi için ayçiçekleri ile süslüyor Ne yazık ki anlaşamıyorlar ,ve Gauguin ayrılıyor İşte bu olaya çok üzülen Van GOGH , bunun üstüne kulağını kesiyor sonra ,bu yaptığına da pişman oluyor Bu durumu yorumlayan günümüz bilimadamları , Travma sonrası Stres Bozukluğu hastalığında asıl travmayı hatırlatan durumların fazla yaralayıcı olabileciğini , şahısların buna ,kendilerine hasar vererek cevap verebileceğini düşünüyorlar Van GOGH un ise zaten en önemli sorunu , yaşamının ilk yıllarından başlayan şeyler ; değer verilmemek ,reddedilmek ,yalnızlık Bizler onu , yaşamında yer edinmek için uğraş harcadığı büyük sanatçılar ailesi içinde tanıyoruzTabii ,ölümünden bir asır sonra içten tanının kesinleştirilmesi fazla zorAma , duygularının gücü ve derinliği ,bütün da onun dilediği gibi , resimlerinden bize yansıyor Vincent Van Gogh (1853 1890) Vincent Van Gogh, bir papazın oğlu olarak 1853 yılında Hollanda’nın güneyinde bir köyde dünya’ya geldi 19yüzyılın yazgısı en trajik sanatçılarından biri olan Van Gogh, içinde kesintisiz bunaltılar yaşar ve hiçbir işe yaramadığına olan inancı, bir şeyler yapma, bir çıkış bulma isteğidir bunaltılarının nedeni Acı çeker, mutsuzdur, huzursuzdur ve yalnızdır lakin resimleriyle neşe ve sevinç kaldırmak istemiş, acıları sevince, hüzünleri neşeye ve yalnızlığı birlikteliğe döndürmeye çalışmıştır İnsanların yalnızlık, hüzün ve acı içindeki hallerinden etkilenip bunları da resimlerinde yansıtmıştır Acı çekenlere ilgi duymuştur; içinde yaşadığı dünyada kendisini uyumsuz hisseden tüm melankolikler gibi Mutsuz olması yalnızlığındandır Hiçbir vakit hiçbir şeyi başaramayacağına olan inancı, kendisinden şüphe duyması, trajik yazgısı, yaşamına son vermesidir onu melankolik yapan Dünyada kendisini alçalmış, sevgilerden uzaklaşmış görmüştür Van Gogh Yararsızlığının kendi elinde olmadığını, yazgının çizdiği olaylar dizisi sonucu bir kafese tıkıldığını, bir şeyler yapmak istediğini lakin bunun yolunu bulamadığını yazar Theo'ya mektuplarında daha sonra yapacağı işi bulmuş ve kendini tamamıyla ona adamıştır büyük bir coşkuyla Acı dinlemek gülmekten iyidir, zira acı insanın yüreğini arıtır İnsanları diri diri gömercesine kilitleyip çevrelerinde duvarlar örenin ne olduğu bilinmez fakat gerçi bazı duvarların, tel örgülerin, demir parmaklıkların varlığı hissedilir Tüm bunlar bir endişe, bir hayal midir? Sanmıyorum Ve insan kendi kendine sorar; Tanrım bu uzun süreli mi, temelli ve cümbür cemaat için geçerli olan bir sonsuzluk midir?Birincil dönem karakalem çalışmalarında maden işçilerini, köylüleri ele almış, patates yığınları, dokuma tezgahı gibi konuları işlemiş bir yanlamasına da gamlı gökler ve koyu renklerle kasvetli manzaralar resmetmiştir Patates Yiyenler tablosu bu kasvetli ve kasvetli dönemini simgeler ( Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam) 1885 tarihli resimde iç mekanda günlük yaşam konu edinilmiştir İşçiler kendi ektikleri patatesleri paylaşarak yerken gösterilmişlerdir Tek ışık kaynağı yukarıdan sarkan bir lambadır Lambanın ışığı patatesleri aydınlatır Resmin genelinde aynı renk ve tonlar hakimdir Yeşilin ve kahverenginin koyu tonları Patatesin tozlu rengini elde etmeye çalışıyordu Tüm resme baskın olan renk yabani patates rengiydi Resmin gamlı ve karanlık görünümü ve insanların yüzleri, yoksulluğu melankolik bir atmosfer yaratıyor Bu cins insanları gözlemleyen Van Gogh da yoksulluğun ne seslenmek olduğunu biliyordu Bu dönemlerde kardeşine yazdığı bir mektupta Böyle devam ederse hedefime varamayacağım Bu dek uzun vakit aç kalmasaydım bünyem daha adaleli olurdu Lakin her seferinde daha az amaçlamak ya da aç kalmak şıklarından birini seçmem gerektiğinde ben hep aç kalmayı tercih ettim Bir insan buna nasıl dayanabilir? Açlığın etkisini resimlerimde öylesine görebiliyorum ki geleceğim için kaygılanıyorum 1882 tarihli Keder adlı taşbaskısında oturan çıplak bir kadın betimleme edilmiştir (Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam) Kadının başı dizine doğru eğilmiştir ve kolları arasında kalmıştır Koyu renk uzun saçları çıplak sırtından aşağıya dökülmektedir Saçlar ten rengiyle kontrast oluşturur Figürün dış hatları belirginleştirilmiştir Kolları arasında kalan yüzü görülmez lakin büyük ihtimalle ağlamaktadır veya ağlamaklı bir ifade içindedir kimsesiz bırakılmış, çaresiz bir durumu vardır Kederleriyle birlikte yapayalnızdır, itilmiştir Kederin yürek parçalayıcı bir ifadesine tanık oluyoruz Buradaki kadın Van Gogh'un birlikte yaşadığı alkolik, gebe ve fahişe Sien'dir Bu resmin bundan başka karakalemle üretilmiş deseni vardır Van Gogh'un 1890 yılında Sonsuzluğun Eşiğinde 1890 adlı resminde de yeniden kederler içindeki bir insanın tasviri vardır (Rijksmuseum Kröller Muller, Otterlo ) Resimde sandalye üstünde oturan mavi pantolon ve gömlekli yaşlı bir adamın derin acısı yansıtılmıştır Yaşlı adam yumruk yaptığı elleriyle yüzünü kapamış, dirseklerini bacaklarının üstüne dayamış ve öne dürüst eğilmiştir Gözleri ve yüzü görünmüyor fakat o da ağlayan ve yıkılmış bir durumdadır Tekrar aynı sene yaptığı Doktor Gachet'in Portresi 1890 adlı resimde de masaya dirseğini dayamış oturan bir adam görülür (Musee du Jeu de Pavme,Paris) Beyaz kasketli figürün yumruğu yanağında be başını destekler Dalgın ve karamsar görünümlü Hekim Gachet'in kendisine sinirli olduğu kadar hasta göründüğünü de belirtir Van Gogh Figürün yüzünde melankoli, hüzün, ümidini yitirme ve umutsuzluk hakimdir Bu hüzün resmin her yanında yayılır Tüm renkler ve çizgiler bu melankolik atmosfere uyar Figürün çizgileri kasvetli görünümü izler ve bu duygusal ruh halini açığa vurur Üzerindeki lacivert ceket ve arkadaki planın koyu mavi rengi ve yüzün solgunluğu ifadeyi güçlendirir Van Gogh resimde kendini yaşamdan koparıp alacak yolu arıyordu Coşkusunu, içinde kopan fırtınaları, hüzünleri, aşırı hislerini portrelerine yansıtan ikinci bir artist daha yoktur Kendisiyle kesintisiz hesaplaşan, bir türlü kesin olamayan, bir başkasının eline bakmaktan nedeniyle aralıksız ezik ve alıngan olan fakat gittiği, inandığı yoldan vazgeçmeyen, çevresindekiler kadar anlaşılamamış bir Van Gogh Acılarıyla, mutsuzluğuyla, huzursuzluğuyla, arayışları, hırsı, coşkusu, baki yalnızlığı, sevgiye açlığı, yoksulluğu, yaptığına duyduğu hürmet, kısa yaşantısına sığdırdığı onca yapıtı, erkek kardeşi Theo'ya yazdığı mektuplar, hastalığı, krizleri, bir tas çorba ile badana tüpü arasındaki seçimleri onu Van Gogh yapanlar Çoğu süre 30 yaşında olduğuma inanamıyorum Fazla daha yaşlı hissediyorum kendimi En fazla beni tanıyanların çoğunun bana 'rante' gözüyle baktıklarını düşündüğümde ve bazı şeyler değişmezse olur ya de haklı çıkacaklarına inandığımda içim kararıyor, sanki bu şimdiden gerçekleşmişçesine bir umutsuzluğa kapılıyorumRen Nehrinde Yıldızlı Bir Gece 1888 adlı manzarasında yıldızlı gecenin tasviri göz kamaştırıcıdır Işık saçan yıldızlar, kıyıdan denize vuran yapay ışıklar ve lacivertle mavi tonları resmin bütününe yayılır Ön planda yürüyen bir çift görülür Buradaki ve diğer resimlerinde görülen çiftlerden erkek olanı kızıl saçlı olarak tasvir edilmiştir Hayatı baştan başa yalnız olan sanatçı gerçek hayatta asla bulamadığı eşini resimlerinde defalarca yanına çizmiştir Figürler manzarada çok küçüktür ve yüzleri seyredene dönüktür Bir mektubunda Gece manzaralarını ve gece ortamının özelliklerini, gecenin hakiki karanlığı içinde ve yerinde tuvale transfer sorunu beni her taraftan kuşatmaktadiye yazmıştı Gökyüzündeki yıldızlara gitmek için ölümün bir araç olduğunu belirtir Ölümle ulaşılan yıldızların erişilir olabileceğini düşünüyordu Gece karanlıktır, korkudur, ölümdür, uykudur, yalnızlıktır, hüzündür Bulutlu Göğün Altındaki Buğday Tarlası 1890devlete ait için bunlar gamlı gökyüzünün aşağıda uzanan uçsuz bucaksız buğday tarlalarıderin kederi ve sonsuz yalnızlığı ifade etmekte zorlanmadımdiye yazan Theo'ya mektubunda (Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam) Ancak ona tarafından endişe ve acıklı yine de iyileştiricidir ve neşelidir Resmin yarısından çoğunu kaplayan koyu mavi tonların etken olduğu gökyüzü aşağı sarılar ve yeşiller beyazlarla aydınlatılmış tarlalar uzanmaktadır Önde birkaç küçük gelincik başı vardır Kanımca gülmeyen yeşil renkler toprak rengi tonlarıyla iyi bir uyum içinde; bunda sağlıklı ve bu yüzden itici bulmadığım bir üzüntü havası varBuğday Tarlası ve Kargalar ' da 1890yeniden kasvetli ve karanlık bir gökyüzü tasviri vardır (Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam) Van Gogh bu resimle de yine kederini ve aşırı yalnızlığını iletmeye çalışmıştır Geniş tarladan üç ayrı yol ayrılır Seyreden resmin köşesinde ya da tarlada patikanın sonunun ve ufkun nerede olduğunun bilinmezliğiyle sarsılır Geniş açık tarlaların sıradan perspektif kurgusu aksine dönmüştür Çizgiler resmin önünde buluşmak için ufuktan kaçar Vincent bu devlete ait yaparken önünde malzemeleriyle ufka dürüst yükselen iki yolun böldüğü buğday tarlasının üçüncü yol resmin sağ daha aşağı köşesinde kalmıştır karşı yere çökmüş ve önce sola daha sonra sağa iki defa ateş etmişti Kara kuşlar ölümü çağrıştırır Fırtınalı hain gökyüzünde uçuşan kargalar ve gökyüzünde belirgin mor fırça vuruşları izleyende yalnızlık ve hüzün duygularını uyandırır 29 temmuz 1890 da kendini vuran Van Gogh iki gün sonradan ölmüştür Ölümünden sonra üstünde bulunan kardeşine yazdığı lakin göndermediği mektupta kısaca sanat uğruna hayatımı tehlikeye atıyorum ve bu yüzden aklımın yarısını yitirdimdiye yazmıştır