iltasyazilim
FD Üye
Uğur Mumcu
Uğur Mumcu Suikasti
Gazeteci Uğur Mumcu 1994 yılının başında evinin önünde bombalı suikast sonucu yaşamını yitirdi Mumcu suikasti aydınlandı mı aydınlatılamadı mı hala tartışılan bir konu Fakat bir ayrıntı var ancak ola ki ilk önce okuyacaksınız
Uğur Mumcu Suikasti'nin meçhul yönü
Yıl Gazeteci Uğur Mumcu ’nun bombalı suikasta kurban gittiği 1994 yılı…
Ortam gergin…
O günleri hatırlayanlar bilirler…
Cenaze töreni birileri kadar ceset gösterisine dönüşmüş epeyce hatırı sayılır bir topluluk Cumhuriyet Gazetesinin Kızılay ’da Bulvar üzerindeki bürosu önünde yığılmış kalabalık törenden daha sonra yürüyüşe geçmiş ve hatta taşkınlık yapan birileri TBMM ’ye yürümeye ve içeriye girmeye kalkışmış Meclis bahçesini taş yağmuruna tutanlar bile olmuştu…
Fakat asayişi sağlayan emniyet güçlerinin ihtiyatlı tedbirleri herhangi bir olumsuzluğun olmasına müsade vermemişti…sonuç olarak ülkenin en meşhur gazetecilerinden birisi bir cinayete kurban gitmişti…Bugün bile bu dava üstünde hâla tartışılan ve namına TBMM ’de komite kurulmasına karşın bir türlü üzerindeki sır perdesi aralanamayan bir faili meçhul olarak askıda bekleyen muammalı bir dosyadır…
Öyle ama çekildiği zaman komple binanın yıkılacağı bir tuğlaya bile benzetilmiştir…
Şükredelim halimize cinayet çözülemediği için binamız ayakta(!) duruyor!!!
Keza ölüsevicilere de kahraman lüzumlu… Adına ağıtlar yakılacak…
Bu kısa girişten sonra hikâyemize dönecek olursak…
Aradan birkaç gün geçmiş Uğur Mumcu ’nun sevenleri bu sefer durum mahalli olan ve bombalı suikastın gerçekleştiği sokaktalar…
Sakin ve acıklı bir hava her tarafı sarmış gündüzden geceye dönüşen ziyaretlerin ardı arkası kesilmiyor
Hikâyemiz ise cinayetin takip eden bir akşamın karanlığında başlıyor…
Sokak; her zamanki gibi suikast kurbanı gazetecinin sevenleri ile dolup taşıyor…
Taziye için gelenler olay mahalline çiçek ve karanfil koyanlar mum yakanlar…
Emniyet güçleri ise haliyle güvenliği temin etmek ve bir olumsuzluğa provokasyona ve taşkınlığa meydan vermemek için sokağın kayıtlı yerlerinde takım araçları ile önlem almışlar…
Sokağa bir araç giriyor…
İçinden çıkan araç sürücüsü takım aracını görür görmez hışımla ve öfkeyle birazcık da hakaretvari sözler sarf ederek o tarafa yöneliyor…
Ölümüne engel olamadınız öldükten daha sonra buralarda ne işiniz var gidin buralardan gibi sözler söylüyor Bununla da kalmıyor… Hakaret etmeye devam ediyor…
Bunun üstüne takım aracından inen polis memurları daha fazla taşkınlık olmaması için şahsı çembere alıyor ve başlarındaki Komiser Yardımcısı şahsın kimliğini istiyor…
Emrindeki o ortamda olayın büyümesini de açlık etmiyorlar…
Şehvetli anlar ve davranışların olabileceği bir hava solunuyor…
Ama bu tepki de kantarın topuzu kaçıyor…
bu vesileyle hakaret eden şahsın alkollü olduğu da gözden kaçmıyor…
Vatandaş kimliğini çıkarmadığı gibi ve “Ben … Ağır Cinayet Hâkimiyim Size kimlik mi göstereceğim dahası diye konuşmasına devam ediyor
Uzatmayalım…
Hal böyle olunca baktılar ki şart değişmiyor…Böylece gözaltı süreci başlıyor ve şahıs kelepçelenerek karakola götürülüyor…
Ifade sürecinde şahsın dürüst söylediği anlaşılıyor…
Kendileri Ağır Cinayet Reisidir…
Tabi bununla beraber karakolda işin rengi de birazcık değişiyor…
Çünkü kuvvet kullanıldığı ve kötü muamele edildiği gerekçesiyle Reis Bey polislerden davacı oluyor… Haliyle polisler de kendisinden şikayetçi oluyorlar…
Sonuç Olarak görevli memura hakaret ve mukavemet etmek ve bunun yarı suçlarla zabıt düzenlenir ve dosyadan savcı farkında olan edilir…
Bütün bunlar birkaç saati almıştır…
Ağır Ceza Reisi karakolda bir odada bekletilmektedir…
Saatler gece yarısına doğru ilerlerken Karakola giren kılığı kıyafeti yerinde bir beyefendi karakol amirini görmek istediğini ifade eder…
bu vesileyle kendini de tanıtır…
Polisler şaşırırlar gözaltında bir ağır ceza hâkimi varken ikinci bir ağır canice hâkimi karakola gelmiş ve karakol amirini bakmak istemektedir…
Polis Merkezi amirine haber verilir ve Hâkim Bey amirin odasına alınır…
İzzet ikramda kusur edilmez…
Polis Merkezi Amiri birazcık sonradan olaya müdahil olan ekipteki polisleri makama çağırır…
Mesele yavaşça açıklığa kavuşmaya başlamıştır…
Gelen Ağır Canice Reisi gözaltına alınan meslektaşının arkadaşıdır ve onun için gelmiştir…
Mesai saatleri içerisinde tutumundan nedeniyle bir şeyler olacağını sezinlemiş ve akşamdan sonra nereye gideceğini bildiği için kendisinden haber alamayınca ihtimalleri değerlendirerek data almak maksadıyla mıntıkadaki karakola uğramayı akıllıca bulmuştu…
Ziyarete gelen gözaltındaki Hâkim Bey ’in arkadaşının ifadesine göre davalık olan arkadaşı Gazeteci Uğur Mumcu ’nun çok samimi bir arkadaşıdır ve arkadaşının ölümünü kabullenememektedir
diğer taraftan durum mahalline Alıngan Bölgeler Müdürlüğünün yakın olması ve bu şartlar da suikastın gerçekleşmesi Reis Bey ’i çok üzmüştür…
Reis Bey en yakın arkadaşlarından birisini kaybetmenin haleti ruhiyesiyle ölümüne engel olamadınız ölümünden daha sonra orada ne işiniz var terk edin burayı mantığından hareketle ekibe çıkışmıştır…
Ve sonuç olarak duygular işin içine karıştığı vakit makam kariyer temsilcilik edilen meslek kısaca her şey göz ardı edilebilmekte ve bir anlık hiddet mesleki kariyer de dâhil her şeyi tehlikeye atabilmektedir…
Makamın gereği davranışlar göz ardı edilebilmektedir
Arkadaşı için karakola gelen Ağır Ceza Reisi gözaltı olayını gerçekleştiren ekipten özür diler gözaltındaki Reis Bey ’in kendine gelmesi alkolün etkisinden kurtulabilmesi için kahve ikram edilir ve iki taraflı olarak davalardan feragat edilir…
Mesele tatlıya bağlandıktan daha sonra Hâkim Efendiler karakoldan beraberce ayrılırlar…
aynı zamanda meseleden savcılık evvelden farkında edildiği için dosya savcılığa gönderilmiştir…
Savcılık aşamasında ise takipsizlik kararı neticesinde dosya kapandı *
Uğur Mumcu Suikasti
Gazeteci Uğur Mumcu 1994 yılının başında evinin önünde bombalı suikast sonucu yaşamını yitirdi Mumcu suikasti aydınlandı mı aydınlatılamadı mı hala tartışılan bir konu Fakat bir ayrıntı var ancak ola ki ilk önce okuyacaksınız
Uğur Mumcu Suikasti'nin meçhul yönü
Yıl Gazeteci Uğur Mumcu ’nun bombalı suikasta kurban gittiği 1994 yılı…
Ortam gergin…
O günleri hatırlayanlar bilirler…
Cenaze töreni birileri kadar ceset gösterisine dönüşmüş epeyce hatırı sayılır bir topluluk Cumhuriyet Gazetesinin Kızılay ’da Bulvar üzerindeki bürosu önünde yığılmış kalabalık törenden daha sonra yürüyüşe geçmiş ve hatta taşkınlık yapan birileri TBMM ’ye yürümeye ve içeriye girmeye kalkışmış Meclis bahçesini taş yağmuruna tutanlar bile olmuştu…
Fakat asayişi sağlayan emniyet güçlerinin ihtiyatlı tedbirleri herhangi bir olumsuzluğun olmasına müsade vermemişti…sonuç olarak ülkenin en meşhur gazetecilerinden birisi bir cinayete kurban gitmişti…Bugün bile bu dava üstünde hâla tartışılan ve namına TBMM ’de komite kurulmasına karşın bir türlü üzerindeki sır perdesi aralanamayan bir faili meçhul olarak askıda bekleyen muammalı bir dosyadır…
Öyle ama çekildiği zaman komple binanın yıkılacağı bir tuğlaya bile benzetilmiştir…
Şükredelim halimize cinayet çözülemediği için binamız ayakta(!) duruyor!!!
Keza ölüsevicilere de kahraman lüzumlu… Adına ağıtlar yakılacak…
Bu kısa girişten sonra hikâyemize dönecek olursak…
Aradan birkaç gün geçmiş Uğur Mumcu ’nun sevenleri bu sefer durum mahalli olan ve bombalı suikastın gerçekleştiği sokaktalar…
Sakin ve acıklı bir hava her tarafı sarmış gündüzden geceye dönüşen ziyaretlerin ardı arkası kesilmiyor
Hikâyemiz ise cinayetin takip eden bir akşamın karanlığında başlıyor…
Sokak; her zamanki gibi suikast kurbanı gazetecinin sevenleri ile dolup taşıyor…
Taziye için gelenler olay mahalline çiçek ve karanfil koyanlar mum yakanlar…
Emniyet güçleri ise haliyle güvenliği temin etmek ve bir olumsuzluğa provokasyona ve taşkınlığa meydan vermemek için sokağın kayıtlı yerlerinde takım araçları ile önlem almışlar…
Sokağa bir araç giriyor…
İçinden çıkan araç sürücüsü takım aracını görür görmez hışımla ve öfkeyle birazcık da hakaretvari sözler sarf ederek o tarafa yöneliyor…
Ölümüne engel olamadınız öldükten daha sonra buralarda ne işiniz var gidin buralardan gibi sözler söylüyor Bununla da kalmıyor… Hakaret etmeye devam ediyor…
Bunun üstüne takım aracından inen polis memurları daha fazla taşkınlık olmaması için şahsı çembere alıyor ve başlarındaki Komiser Yardımcısı şahsın kimliğini istiyor…
Emrindeki o ortamda olayın büyümesini de açlık etmiyorlar…
Şehvetli anlar ve davranışların olabileceği bir hava solunuyor…
Ama bu tepki de kantarın topuzu kaçıyor…
bu vesileyle hakaret eden şahsın alkollü olduğu da gözden kaçmıyor…
Vatandaş kimliğini çıkarmadığı gibi ve “Ben … Ağır Cinayet Hâkimiyim Size kimlik mi göstereceğim dahası diye konuşmasına devam ediyor
Uzatmayalım…
Hal böyle olunca baktılar ki şart değişmiyor…Böylece gözaltı süreci başlıyor ve şahıs kelepçelenerek karakola götürülüyor…
Ifade sürecinde şahsın dürüst söylediği anlaşılıyor…
Kendileri Ağır Cinayet Reisidir…
Tabi bununla beraber karakolda işin rengi de birazcık değişiyor…
Çünkü kuvvet kullanıldığı ve kötü muamele edildiği gerekçesiyle Reis Bey polislerden davacı oluyor… Haliyle polisler de kendisinden şikayetçi oluyorlar…
Sonuç Olarak görevli memura hakaret ve mukavemet etmek ve bunun yarı suçlarla zabıt düzenlenir ve dosyadan savcı farkında olan edilir…
Bütün bunlar birkaç saati almıştır…
Ağır Ceza Reisi karakolda bir odada bekletilmektedir…
Saatler gece yarısına doğru ilerlerken Karakola giren kılığı kıyafeti yerinde bir beyefendi karakol amirini görmek istediğini ifade eder…
bu vesileyle kendini de tanıtır…
Polisler şaşırırlar gözaltında bir ağır ceza hâkimi varken ikinci bir ağır canice hâkimi karakola gelmiş ve karakol amirini bakmak istemektedir…
Polis Merkezi amirine haber verilir ve Hâkim Bey amirin odasına alınır…
İzzet ikramda kusur edilmez…
Polis Merkezi Amiri birazcık sonradan olaya müdahil olan ekipteki polisleri makama çağırır…
Mesele yavaşça açıklığa kavuşmaya başlamıştır…
Gelen Ağır Canice Reisi gözaltına alınan meslektaşının arkadaşıdır ve onun için gelmiştir…
Mesai saatleri içerisinde tutumundan nedeniyle bir şeyler olacağını sezinlemiş ve akşamdan sonra nereye gideceğini bildiği için kendisinden haber alamayınca ihtimalleri değerlendirerek data almak maksadıyla mıntıkadaki karakola uğramayı akıllıca bulmuştu…
Ziyarete gelen gözaltındaki Hâkim Bey ’in arkadaşının ifadesine göre davalık olan arkadaşı Gazeteci Uğur Mumcu ’nun çok samimi bir arkadaşıdır ve arkadaşının ölümünü kabullenememektedir
diğer taraftan durum mahalline Alıngan Bölgeler Müdürlüğünün yakın olması ve bu şartlar da suikastın gerçekleşmesi Reis Bey ’i çok üzmüştür…
Reis Bey en yakın arkadaşlarından birisini kaybetmenin haleti ruhiyesiyle ölümüne engel olamadınız ölümünden daha sonra orada ne işiniz var terk edin burayı mantığından hareketle ekibe çıkışmıştır…
Ve sonuç olarak duygular işin içine karıştığı vakit makam kariyer temsilcilik edilen meslek kısaca her şey göz ardı edilebilmekte ve bir anlık hiddet mesleki kariyer de dâhil her şeyi tehlikeye atabilmektedir…
Makamın gereği davranışlar göz ardı edilebilmektedir
Arkadaşı için karakola gelen Ağır Ceza Reisi gözaltı olayını gerçekleştiren ekipten özür diler gözaltındaki Reis Bey ’in kendine gelmesi alkolün etkisinden kurtulabilmesi için kahve ikram edilir ve iki taraflı olarak davalardan feragat edilir…
Mesele tatlıya bağlandıktan daha sonra Hâkim Efendiler karakoldan beraberce ayrılırlar…
aynı zamanda meseleden savcılık evvelden farkında edildiği için dosya savcılığa gönderilmiştir…
Savcılık aşamasında ise takipsizlik kararı neticesinde dosya kapandı *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.