Tilki ve Tavşan masalı oku
Masal oku
Bir gun ormanda, tilkiyle tavşan karşılaşmışlar
Tilki:
— Tavşan kardeş, ben yalnız bir tilkiyim Kimim kimsem yok Bu koca ormanda, tek başıma dolaşmaktan, bıktım usandım Gel seninle arkadaş olalım demiş
Tavşan, tilkinin bu teklifini kabul etmiş Ormanda birlikte gezip dolaşmaya, yiyip icmeye başlamışlar
Gel zaman git zaman, tilki tavşanı hor gormeye, kotu soz soylemeye başlamış Tavşan, arkadaşının kendisine soylediği kotu sozlere dayanamaz olmuş ‘Dur hele Gun olur, devran doner’ demiş icinden
Gunlerden bir gun, bunların karnı acıkmış Ne yesek, ne yesek? diye duşunurlerken, tavşanın aklına bir fikir gelmiş:
— Tilki kardeş demiş, gel dereye gidip balık tutalım Bu gun de karnımızı balıkla doyuralım demiş Tilki, tavşanın teklifini kabul etmiş
Irmak kıyısına vardıklarında, tilki sormuş:
— İyi ama balık tutmak icin oltamız yok ki bizim
— Sen hic tasalanma tilki kardeş demiş tavşan Oltaya ihtiyacımız yok Senin kuyruğun var mı?
— Var
— Tamam işte Şimdi sen kuyruğunu dereye sokacaksın Balıklar da senin kuyruğunu yem sanıp, yemeye calışacaklar Sen hemen kuyruğunu sudan cıkarıp, balığı kıyıya atacaksın Tamam mı?
— Tamam
Tilki, kuyruğunu suya salarak beklemeye başlamış Bekle Allah bekle, bekle Allah bekle… (Soylemeyi unuttum Aylardan, ocak ayıymış) Tilki, kuyruğu suda beklemekten sıkılmış:
— Ya tavşan kardeş, saatlerdir kuyruğum suda beklemekten usandım Ne zaman gelecek bu balıklar?
— Az bekle, az bekle
Tilki kuyruğu suda bekleyedursun, dere de soğuktan buz tutmuş bu arada Tilki bir bakmış: Kuyruğu sudan cıkarmanın imkanı yok Kuyruk da suyla birlikte buz tutmuş Ote cekelemiş, beri cekelemiş; yok Tilkinin kuyruğunun donması yetmezmiş gibi, kendisi de donmaya başlamış Soğuktan, dişleri takır takır ederek:
— Aman tavşan kardeş, ne olursun beni kurtar diye yalvarmaya başlamış Tavşan iki adım geriye cekilerek:
— Şimdi bana yalvarmanın faydası yok Sen beni azarlayıp, surekli aşağılarken, bu gunun geleceğini de hesaba katmalıydın Sen beni zavallı goruyordun ama bak şimdi zavallı durumunda sen kaldın Kendini boşu boşuna zorlayıp durma; kuyruğun kopuverir Sabretmeyi oğrenmelisin Bak birkac ay icinde bahar gelecek Bu arada havalar ısınır Buzlar da erir Sen de kuyruğunu kurtarmış olursun demiş ve arkasını donerek gozden kaybolmuş
Masal oku
Bir gun ormanda, tilkiyle tavşan karşılaşmışlar
Tilki:
— Tavşan kardeş, ben yalnız bir tilkiyim Kimim kimsem yok Bu koca ormanda, tek başıma dolaşmaktan, bıktım usandım Gel seninle arkadaş olalım demiş
Tavşan, tilkinin bu teklifini kabul etmiş Ormanda birlikte gezip dolaşmaya, yiyip icmeye başlamışlar
Gel zaman git zaman, tilki tavşanı hor gormeye, kotu soz soylemeye başlamış Tavşan, arkadaşının kendisine soylediği kotu sozlere dayanamaz olmuş ‘Dur hele Gun olur, devran doner’ demiş icinden
Gunlerden bir gun, bunların karnı acıkmış Ne yesek, ne yesek? diye duşunurlerken, tavşanın aklına bir fikir gelmiş:
— Tilki kardeş demiş, gel dereye gidip balık tutalım Bu gun de karnımızı balıkla doyuralım demiş Tilki, tavşanın teklifini kabul etmiş
Irmak kıyısına vardıklarında, tilki sormuş:
— İyi ama balık tutmak icin oltamız yok ki bizim
— Sen hic tasalanma tilki kardeş demiş tavşan Oltaya ihtiyacımız yok Senin kuyruğun var mı?
— Var
— Tamam işte Şimdi sen kuyruğunu dereye sokacaksın Balıklar da senin kuyruğunu yem sanıp, yemeye calışacaklar Sen hemen kuyruğunu sudan cıkarıp, balığı kıyıya atacaksın Tamam mı?
— Tamam
Tilki, kuyruğunu suya salarak beklemeye başlamış Bekle Allah bekle, bekle Allah bekle… (Soylemeyi unuttum Aylardan, ocak ayıymış) Tilki, kuyruğu suda beklemekten sıkılmış:
— Ya tavşan kardeş, saatlerdir kuyruğum suda beklemekten usandım Ne zaman gelecek bu balıklar?
— Az bekle, az bekle
Tilki kuyruğu suda bekleyedursun, dere de soğuktan buz tutmuş bu arada Tilki bir bakmış: Kuyruğu sudan cıkarmanın imkanı yok Kuyruk da suyla birlikte buz tutmuş Ote cekelemiş, beri cekelemiş; yok Tilkinin kuyruğunun donması yetmezmiş gibi, kendisi de donmaya başlamış Soğuktan, dişleri takır takır ederek:
— Aman tavşan kardeş, ne olursun beni kurtar diye yalvarmaya başlamış Tavşan iki adım geriye cekilerek:
— Şimdi bana yalvarmanın faydası yok Sen beni azarlayıp, surekli aşağılarken, bu gunun geleceğini de hesaba katmalıydın Sen beni zavallı goruyordun ama bak şimdi zavallı durumunda sen kaldın Kendini boşu boşuna zorlayıp durma; kuyruğun kopuverir Sabretmeyi oğrenmelisin Bak birkac ay icinde bahar gelecek Bu arada havalar ısınır Buzlar da erir Sen de kuyruğunu kurtarmış olursun demiş ve arkasını donerek gozden kaybolmuş