iltasyazilim
FD Üye
tevekkül ne kavrama gelir örnek vererek açıklarmısınız
Tevekkül dinimizde Müslümanların, tüm işlerinde Allahü tealayı delege etmeleri; bir işe başlarken sebeplere yapıştıktan daha sonra Allahü tealaya güvenmeleri; tüm işlerini Allahü tealaya ısmarlamaları; kalben O'na itimat etmeleri Lügatta “vekil etme manasına gelir
Tevekkül, kalbin yapacağı bir iştir ve imandan meydana gelir Öğrenilmesi zorlama, yapması ise daha güçtür Çünkü dinimizin bildirdiği tevekkülün keza akla, hem dine, hem de tevhide uyacak şekilde anlaşılması lazımdır Bu ise, akla ait bilgilerle din bilgilerinin ve engin bir derya olan tevhid bilgilerinin içten öğrenilmesi, bütün anlaşılması ve günlük hayatta doğru olarak başvuru formu edilmesiyle mümkün olabilir Bir kimse, hareketlerde, işlerde Allahü tealadan başkasının tesirini düşünürse tevhidi noksan olur Eğer hiçbir sebep gerekli değildir derse dinden ayrılmış olur Sebepleri araya koymaya ihtiyaç değil derse akla uymamış olur Böyle düşünenlerin sandıkları gibi tevekkül, her işi oluruna bırakıp, ihtiyarıyla bir şeyi yapmamak, para galip gelmek için uğraşmamak, tasarruf yapmamak, yılandan, arslandan, düşmandan sakınmamak, hasta olunca hap içmemek, dinini öğrenmek için çalışmamak seslenmek değildir Tevekkülün esası; gerekli sebeplere baş vurduktan sonra insanlardan bir şey beklememek, sebeplere güvenmemek, herşeyi yalnız Allahü tealadan beklemektir
Allahü teala kimseye yoksul olmamak için çalışmayı, hasta olmamak için önceden önlem almayı, çocuk sahibi edinmek için evlenmeyi, hasta olunca ilaç kullanmayı, görebilmek için ışığı sebep kılmıştır Sebebi, istenilen şeye kavuşmak için, bir kapı gibi yaratmıştır Bir şeyin hasıl olmasına sebep olan şeyi yapmayıp da nedensiz olarak gelmesini ummak, kapıyı kapayıp pencereden atılmasını istemeye aynı ama bu akla ve dine uygun olmaz Allahü teala insanların ihtiyaçlarına kavuşmak için bu sebeplere yapışma kapısını yaratmış ve açık bırakmıştır Onu kapamak yerinde olmayıp, insanın vazifesi kapıya gidip beklemektir Sonrasını O bilir
Bütün bunlardan açık açık anlaşılıyor fakat, dinimiz çalışmayıp, boş oturup, tevekkül ediyorum demeyi yasaklamaktadır İnsan çalışıp çalışmamakta, ilaç kullanıp kullanmamakta, iyilik edip etmemekte, dinini öğrenip öğrenmemekte serbesttir Yapılan işin akla, dine yerinde olması Allahü tealanın emridir Bir meslek için yapılması icab eden şartlara başvurduktan sonra başa gelene rıza gösterme tevekkülün esasıdır Çalışıp, çaba gösterip lüzumlu bütün şartlara başvurduktan daha sonra varlıklı olmamışsa haline şükretmek ve bunun kendisi için uğurlu olduğunu kabul edebilmektir Hasta olanın bütün tıbbi yollara başvurduktan sonradan iyi olmayı ya da hasta kalmayı Allahü tealadan bilmesidir Ticaretle uğraşanın zorunlu olan bütün tedbirleri aldıktan sonradan büyük karlara kavuşmasının veya iflas etmesinin Allahü tealadan olduğuna inanmasıdır Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular ancak:
“Bir kimse geceyi, yarın oluşturacağı işleri düşünmekle geçirir Halbuki o meslek, bu kimsenin felaketine sebep olacaktır Allahü teala, bu kuluna acıyıp, o işi yaptırmaz O ise, meslek olmadığı için, üzülür Bu işim neden olmuyor? Kim yaptırmıyor? Bana kim düşmanlık ediyor, diyerek arkadaşlarına fena gözle bakmaya başlar Halbuki Allahü teala, ona acınacak şey ederek felaketten korumuştur Bunun için, hazreti Ömer “Yarın fakir, muhtaç kalırsam hiç üzülmem Zengin olmayı da hiç düşünmem, çünkü hangisinin benim için hayırlı olacağını bilmem buyurdu
İnsanı zarardan koruyan sebepler aralarında da, tesiri kat'i olan veya etki ihtimali fazla olan sebepleri teslim etmek, tevekkülün şartı değildir Hırsız girmesin, diye evin kapısını engellemek, kilitlemek, tevekkülü bozmaz Güvenli Olmayan yerde silah taşımak, düşmandan kaçınmak da, tevekküle zararlı değildir Üşümemek için pozitif giyinmek de, tevekkülü bozmaz Tevekkül etmek için, tesiri kat'i olan ve herkesçe aşina sebepleri ele vermek lüzumlu değildir Bir gün, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin yanına bir köylü geldi “Deveni ne yaptın! buyurdu Köylü; “Allah'a tevekkül edip, kendi haline bıraktım! deyince, “Bağla ve daha sonra tevekkül et! buyurdular
Allahü teala herkese, tevekkülü emreylemiştir ve “Tevekkül imanın şartıdır buyurmuştur Surei Maidede mealen; “Eğer imanınız varsa, Allahü tealaya tevekkül ediniz!; Surei İmranda mealen; “Allahü teala, tevekkül edenleri kesinlikle sever; Surei Talakta mealen; “Bir kimse, Allahü tealaya tevekkül ederse, Allahü teala, ona kafidir; Surei Zümerde mealen; “Allahü teala, kuluna kafi değil midir? gibi daha nice ayeti kerime vardır
Surei Hud'da mealen; “Yeryüzündeki her canlının rızkını, Allahü teala, muhakkak gönderir buyrulur
Cenabı Hak buyurdu fakat: “Kullarımın rızkını, direkt göndermeyip, kullarımın eliyle onlara göndermeği severim İbrahim aleyhisselam mancınığa konulup, ateşe atılırken; (Hasbiyallah ve ni'melvekil yani; “Bana Allahım yetişir O iyi vekil, yardımcıdır dedi Ateşe düşerken, Cebrail aleyhisselam gelip; “Bir dileğin var mı? dedikte, “Var, ama sana değil! dedi Böylece “Hasbiyallah sözünün eri olduğunu gösterdi Bunun için Vennecmi suresinde mealen; “Sözünün eri olan İbrahim! diye medh buyruldu
Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem buyuruyor fakat: “Ümmetimden bir kısmını bana gösterdiler Dağları, sahraları doldurmuşlardı Böyle fazla olduklarına şaştım ve sevindim Sevindin mi, dediler, evet dedim Bunlardan ama yetmiş bin adedi hesapsız Cennet'e girer dediler Bunlar hangileridir diye sordum İşlerine büyü, büyü, dağlamak, fal karıştırmayıp, Allahü tealadan başkasına, tevekkül ve itimad etmeyenlerdir buyuruldu Dinleyenler arasında Ukaşe radıyallahü anh, ayağa kalkıp; “Ya Resulallah! Dua buyur da, onlardan olayım deyince; “Ya Rabbi! Bunu onlardan eyle! buyurdu Biri kalkıp, aynı duayı isteyince; “Ukaşe senden tez davrandı! buyurdu
Diğer hadisi şeriflerde:
Allahü tealaya tam tevekkül etseydiniz, kuşların rızkını verdiği gibi, size de gönderirdi Kuşlar, sabahleyin mideleri abes, aç gider Akşam mideleri dolmuş, doymuş olarak döner
Bir kimse, Allahü tealaya sığınırsa, Allahü teala, onun her işine yetişir Hiç ummadığı yerden, ona rızık verir Her kim, dünyaya güvenirse, onu dünyada bırakır
Allah'tan başka hiçbir şeye ümit bağlama! Allaha tevekkül eyle Bir arzun varsa, Allahü teala hazretlerinden iste! Allahü tealanın adeti ilahiyesi şöyle cari olmuştur ancak, her şeyi bir sebep aşağıda yaratır Bir meslek için sebebine yapışmak ve sonra Allahü tealanın yaratmasını ummak lazımdır Tevekkül de bundan ibarettir buyrulmaktadır
İslamiyetin emrettiği tevekkülü iyi anlamayan bir takım kimseler, Hıristiyan, Yahudi ve dinsizlerden İslamiyete düşmanlık yapanlar, tevekkülün tembelliğe, geriliğe, ahlaksızlığa ve çeşitli fenalıklara sebep olduğunu ileri sürmektedirler
Bundan kurtulmak için ise, insanın yalnız kendine güvenmesini, itimadı nefsi öğüt etmektedirler Halbuki yalnız başına itimadı nefs, dinimizde bildirilen tevekkülün tersi ve tevekkülü bozan bir şeydir Ayrıca egoistliğe, kendini beğenmeye yol açar Bu şekildeki itimadı nefs, mantık ilmine de uygun değildir Çünkü güvenilecek birşey bulamamak demektir Bir güvenen, bir de güvenilen elde etmek üzere ayrı ayrı iki şey düşünülmedikçe “güvenmek sözünün manası kalmaz Çünkü mantık ilminde “devri batıl, yani bozuk ödev anlatılırken “Bir şeyin kendine muhtaç olması gerekli kazanç denilmektedir itimadı nefsin bu çıplak manasıyla akıl ve mantık karşısında manasızlıktan diğer bir değeri olmadığı gibi, insanda bulunmayan büyük bir kuvveti elde etmeye de yaramaz Çünkü herkesin nefsi vardır ve herkesin nefsine itimadı insanların birbirinden bambaşka, üstün olmasına sebep olmaz
Tevekkülde başkasının yardımına güvenmeyip, yalnız Allah'a sığınarak niyetlenmek inancı bulunduğundan, nefse itimattan beklenilen kuvvetten katkat artı baskı hasıl olmaktadır İslamiyetin aleyhinde bulunanların tevekkülü kötülemeleri, bunu anlayamadıkları için olmaktadır Çünkü tevekkül eden kimse, Allah'a güvenip de kendisi abes oturacak değildir itimadı nefs sahibi de, kendine güvenerek boş oturmayacağı gibi, ikisi de çalışacak başkasına güvenmeyecektir Şu dek var oysa, kendine güvenen adam, kimsesizdir Tevekkül eden bir Müslümanın, kendi çalışmasından diğer, Allah'ı vardır Allahü tealadan güç almaktadır Tevvekkül eden kimse ayrıca bütün kuvvetiyle çalışmaktadır, hem de kazancını kendinden çakmak gibi bir hodbinliğe, egoistliğe düşmemektedir Tevekkül itimadı nefsten beklenileni daha terbiyeli, daha değerli olarak tedarik etmektedir
Tevekkül, Müslümanlarda bir zaaf yok, bir kuvvettir Müslümanlar, dinleri emrettiği için tevekkül etmektedirler “Allah yolunda, yani içten yolda uğraş ediniz! ve “Yükü en büyük olan insan, mümindir fakat, keza dünyasını, ayrıca de ahiretini düşünmekte ve ikisi için de çalışmaktadır ayeti kerimeleriyle “Allahü teala aczi, gevşekliği mazur görmez Aklını ve zekanı kullanmalısın! İşin ehemmiyeti seni mağlup edecek gibi olsa bile, Allah'ın yardımı bana yeter diyerek çalışmaya devam etmelisin! hadisi şerifi, ayrıca tevekkül etmek, ayrıca de kastetmek lüzumlu olduğunu açık açık bildirmektedir İslamiyetin bu emirleri, İslam alimleri göre her yüzyılda ve her memlekette söylenmiş ve kitaplara yazılmıştır
Şu halde tevekkül, meslek yapmayıp tembel olmak için değildir Bir işe açtırmak ve başlanan işi yerine geçmek için tevekkül olunur Güç bir işi başaramamak korkusunu tamir etmek için tevekkül olunur “Bir işe başladığın vakit, Allahü tealaya tevekkül et, ona güven ayeti kerimesi, tevekkülle beraber, yalnız niyetlenmek yok, çalışmanın üzerinde olan azmin de lüzumlu olduğunu gösteriyor Çağırmak oysa, her Müslüman çalışacak, azmedecek sonra da güvenecektir
Tevekkülü bırakanların; işlerini yerine geçmek, menfaat ve arzularına kavuşmak için çok kez öteki ırk karşı yalancılık, yaltakçılık, tabasbus ve tezellüle düştükleri de görülmektedir Tevekkül, Müslümanları bu gibi bayağılıklardan ve kötü durumlardan korumaktadır *
Tevekkül dinimizde Müslümanların, tüm işlerinde Allahü tealayı delege etmeleri; bir işe başlarken sebeplere yapıştıktan daha sonra Allahü tealaya güvenmeleri; tüm işlerini Allahü tealaya ısmarlamaları; kalben O'na itimat etmeleri Lügatta “vekil etme manasına gelir
Tevekkül, kalbin yapacağı bir iştir ve imandan meydana gelir Öğrenilmesi zorlama, yapması ise daha güçtür Çünkü dinimizin bildirdiği tevekkülün keza akla, hem dine, hem de tevhide uyacak şekilde anlaşılması lazımdır Bu ise, akla ait bilgilerle din bilgilerinin ve engin bir derya olan tevhid bilgilerinin içten öğrenilmesi, bütün anlaşılması ve günlük hayatta doğru olarak başvuru formu edilmesiyle mümkün olabilir Bir kimse, hareketlerde, işlerde Allahü tealadan başkasının tesirini düşünürse tevhidi noksan olur Eğer hiçbir sebep gerekli değildir derse dinden ayrılmış olur Sebepleri araya koymaya ihtiyaç değil derse akla uymamış olur Böyle düşünenlerin sandıkları gibi tevekkül, her işi oluruna bırakıp, ihtiyarıyla bir şeyi yapmamak, para galip gelmek için uğraşmamak, tasarruf yapmamak, yılandan, arslandan, düşmandan sakınmamak, hasta olunca hap içmemek, dinini öğrenmek için çalışmamak seslenmek değildir Tevekkülün esası; gerekli sebeplere baş vurduktan sonra insanlardan bir şey beklememek, sebeplere güvenmemek, herşeyi yalnız Allahü tealadan beklemektir
Allahü teala kimseye yoksul olmamak için çalışmayı, hasta olmamak için önceden önlem almayı, çocuk sahibi edinmek için evlenmeyi, hasta olunca ilaç kullanmayı, görebilmek için ışığı sebep kılmıştır Sebebi, istenilen şeye kavuşmak için, bir kapı gibi yaratmıştır Bir şeyin hasıl olmasına sebep olan şeyi yapmayıp da nedensiz olarak gelmesini ummak, kapıyı kapayıp pencereden atılmasını istemeye aynı ama bu akla ve dine uygun olmaz Allahü teala insanların ihtiyaçlarına kavuşmak için bu sebeplere yapışma kapısını yaratmış ve açık bırakmıştır Onu kapamak yerinde olmayıp, insanın vazifesi kapıya gidip beklemektir Sonrasını O bilir
Bütün bunlardan açık açık anlaşılıyor fakat, dinimiz çalışmayıp, boş oturup, tevekkül ediyorum demeyi yasaklamaktadır İnsan çalışıp çalışmamakta, ilaç kullanıp kullanmamakta, iyilik edip etmemekte, dinini öğrenip öğrenmemekte serbesttir Yapılan işin akla, dine yerinde olması Allahü tealanın emridir Bir meslek için yapılması icab eden şartlara başvurduktan sonra başa gelene rıza gösterme tevekkülün esasıdır Çalışıp, çaba gösterip lüzumlu bütün şartlara başvurduktan daha sonra varlıklı olmamışsa haline şükretmek ve bunun kendisi için uğurlu olduğunu kabul edebilmektir Hasta olanın bütün tıbbi yollara başvurduktan sonradan iyi olmayı ya da hasta kalmayı Allahü tealadan bilmesidir Ticaretle uğraşanın zorunlu olan bütün tedbirleri aldıktan sonradan büyük karlara kavuşmasının veya iflas etmesinin Allahü tealadan olduğuna inanmasıdır Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular ancak:
“Bir kimse geceyi, yarın oluşturacağı işleri düşünmekle geçirir Halbuki o meslek, bu kimsenin felaketine sebep olacaktır Allahü teala, bu kuluna acıyıp, o işi yaptırmaz O ise, meslek olmadığı için, üzülür Bu işim neden olmuyor? Kim yaptırmıyor? Bana kim düşmanlık ediyor, diyerek arkadaşlarına fena gözle bakmaya başlar Halbuki Allahü teala, ona acınacak şey ederek felaketten korumuştur Bunun için, hazreti Ömer “Yarın fakir, muhtaç kalırsam hiç üzülmem Zengin olmayı da hiç düşünmem, çünkü hangisinin benim için hayırlı olacağını bilmem buyurdu
İnsanı zarardan koruyan sebepler aralarında da, tesiri kat'i olan veya etki ihtimali fazla olan sebepleri teslim etmek, tevekkülün şartı değildir Hırsız girmesin, diye evin kapısını engellemek, kilitlemek, tevekkülü bozmaz Güvenli Olmayan yerde silah taşımak, düşmandan kaçınmak da, tevekküle zararlı değildir Üşümemek için pozitif giyinmek de, tevekkülü bozmaz Tevekkül etmek için, tesiri kat'i olan ve herkesçe aşina sebepleri ele vermek lüzumlu değildir Bir gün, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin yanına bir köylü geldi “Deveni ne yaptın! buyurdu Köylü; “Allah'a tevekkül edip, kendi haline bıraktım! deyince, “Bağla ve daha sonra tevekkül et! buyurdular
Allahü teala herkese, tevekkülü emreylemiştir ve “Tevekkül imanın şartıdır buyurmuştur Surei Maidede mealen; “Eğer imanınız varsa, Allahü tealaya tevekkül ediniz!; Surei İmranda mealen; “Allahü teala, tevekkül edenleri kesinlikle sever; Surei Talakta mealen; “Bir kimse, Allahü tealaya tevekkül ederse, Allahü teala, ona kafidir; Surei Zümerde mealen; “Allahü teala, kuluna kafi değil midir? gibi daha nice ayeti kerime vardır
Surei Hud'da mealen; “Yeryüzündeki her canlının rızkını, Allahü teala, muhakkak gönderir buyrulur
Cenabı Hak buyurdu fakat: “Kullarımın rızkını, direkt göndermeyip, kullarımın eliyle onlara göndermeği severim İbrahim aleyhisselam mancınığa konulup, ateşe atılırken; (Hasbiyallah ve ni'melvekil yani; “Bana Allahım yetişir O iyi vekil, yardımcıdır dedi Ateşe düşerken, Cebrail aleyhisselam gelip; “Bir dileğin var mı? dedikte, “Var, ama sana değil! dedi Böylece “Hasbiyallah sözünün eri olduğunu gösterdi Bunun için Vennecmi suresinde mealen; “Sözünün eri olan İbrahim! diye medh buyruldu
Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem buyuruyor fakat: “Ümmetimden bir kısmını bana gösterdiler Dağları, sahraları doldurmuşlardı Böyle fazla olduklarına şaştım ve sevindim Sevindin mi, dediler, evet dedim Bunlardan ama yetmiş bin adedi hesapsız Cennet'e girer dediler Bunlar hangileridir diye sordum İşlerine büyü, büyü, dağlamak, fal karıştırmayıp, Allahü tealadan başkasına, tevekkül ve itimad etmeyenlerdir buyuruldu Dinleyenler arasında Ukaşe radıyallahü anh, ayağa kalkıp; “Ya Resulallah! Dua buyur da, onlardan olayım deyince; “Ya Rabbi! Bunu onlardan eyle! buyurdu Biri kalkıp, aynı duayı isteyince; “Ukaşe senden tez davrandı! buyurdu
Diğer hadisi şeriflerde:
Allahü tealaya tam tevekkül etseydiniz, kuşların rızkını verdiği gibi, size de gönderirdi Kuşlar, sabahleyin mideleri abes, aç gider Akşam mideleri dolmuş, doymuş olarak döner
Bir kimse, Allahü tealaya sığınırsa, Allahü teala, onun her işine yetişir Hiç ummadığı yerden, ona rızık verir Her kim, dünyaya güvenirse, onu dünyada bırakır
Allah'tan başka hiçbir şeye ümit bağlama! Allaha tevekkül eyle Bir arzun varsa, Allahü teala hazretlerinden iste! Allahü tealanın adeti ilahiyesi şöyle cari olmuştur ancak, her şeyi bir sebep aşağıda yaratır Bir meslek için sebebine yapışmak ve sonra Allahü tealanın yaratmasını ummak lazımdır Tevekkül de bundan ibarettir buyrulmaktadır
İslamiyetin emrettiği tevekkülü iyi anlamayan bir takım kimseler, Hıristiyan, Yahudi ve dinsizlerden İslamiyete düşmanlık yapanlar, tevekkülün tembelliğe, geriliğe, ahlaksızlığa ve çeşitli fenalıklara sebep olduğunu ileri sürmektedirler
Bundan kurtulmak için ise, insanın yalnız kendine güvenmesini, itimadı nefsi öğüt etmektedirler Halbuki yalnız başına itimadı nefs, dinimizde bildirilen tevekkülün tersi ve tevekkülü bozan bir şeydir Ayrıca egoistliğe, kendini beğenmeye yol açar Bu şekildeki itimadı nefs, mantık ilmine de uygun değildir Çünkü güvenilecek birşey bulamamak demektir Bir güvenen, bir de güvenilen elde etmek üzere ayrı ayrı iki şey düşünülmedikçe “güvenmek sözünün manası kalmaz Çünkü mantık ilminde “devri batıl, yani bozuk ödev anlatılırken “Bir şeyin kendine muhtaç olması gerekli kazanç denilmektedir itimadı nefsin bu çıplak manasıyla akıl ve mantık karşısında manasızlıktan diğer bir değeri olmadığı gibi, insanda bulunmayan büyük bir kuvveti elde etmeye de yaramaz Çünkü herkesin nefsi vardır ve herkesin nefsine itimadı insanların birbirinden bambaşka, üstün olmasına sebep olmaz
Tevekkülde başkasının yardımına güvenmeyip, yalnız Allah'a sığınarak niyetlenmek inancı bulunduğundan, nefse itimattan beklenilen kuvvetten katkat artı baskı hasıl olmaktadır İslamiyetin aleyhinde bulunanların tevekkülü kötülemeleri, bunu anlayamadıkları için olmaktadır Çünkü tevekkül eden kimse, Allah'a güvenip de kendisi abes oturacak değildir itimadı nefs sahibi de, kendine güvenerek boş oturmayacağı gibi, ikisi de çalışacak başkasına güvenmeyecektir Şu dek var oysa, kendine güvenen adam, kimsesizdir Tevekkül eden bir Müslümanın, kendi çalışmasından diğer, Allah'ı vardır Allahü tealadan güç almaktadır Tevvekkül eden kimse ayrıca bütün kuvvetiyle çalışmaktadır, hem de kazancını kendinden çakmak gibi bir hodbinliğe, egoistliğe düşmemektedir Tevekkül itimadı nefsten beklenileni daha terbiyeli, daha değerli olarak tedarik etmektedir
Tevekkül, Müslümanlarda bir zaaf yok, bir kuvvettir Müslümanlar, dinleri emrettiği için tevekkül etmektedirler “Allah yolunda, yani içten yolda uğraş ediniz! ve “Yükü en büyük olan insan, mümindir fakat, keza dünyasını, ayrıca de ahiretini düşünmekte ve ikisi için de çalışmaktadır ayeti kerimeleriyle “Allahü teala aczi, gevşekliği mazur görmez Aklını ve zekanı kullanmalısın! İşin ehemmiyeti seni mağlup edecek gibi olsa bile, Allah'ın yardımı bana yeter diyerek çalışmaya devam etmelisin! hadisi şerifi, ayrıca tevekkül etmek, ayrıca de kastetmek lüzumlu olduğunu açık açık bildirmektedir İslamiyetin bu emirleri, İslam alimleri göre her yüzyılda ve her memlekette söylenmiş ve kitaplara yazılmıştır
Şu halde tevekkül, meslek yapmayıp tembel olmak için değildir Bir işe açtırmak ve başlanan işi yerine geçmek için tevekkül olunur Güç bir işi başaramamak korkusunu tamir etmek için tevekkül olunur “Bir işe başladığın vakit, Allahü tealaya tevekkül et, ona güven ayeti kerimesi, tevekkülle beraber, yalnız niyetlenmek yok, çalışmanın üzerinde olan azmin de lüzumlu olduğunu gösteriyor Çağırmak oysa, her Müslüman çalışacak, azmedecek sonra da güvenecektir
Tevekkülü bırakanların; işlerini yerine geçmek, menfaat ve arzularına kavuşmak için çok kez öteki ırk karşı yalancılık, yaltakçılık, tabasbus ve tezellüle düştükleri de görülmektedir Tevekkül, Müslümanları bu gibi bayağılıklardan ve kötü durumlardan korumaktadır *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.