Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Tesettür

Tesettür
0
104

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Tesettür münakaşalarında üç kavram, birbiriyle karıştırılıyor: Ayıp, suç ve günah Bir söz, bir hareket veya bir kıyafet toplumun değer hükümlerine ters düşüyorsa ayıplanıyor Kanuna aykırı ise, suç sayılıyor Dine muhalif ise, günah oluyor

Bazı kimseler, kanuna aykırı olmayan bir şeyin günah da olmayacağını zannederken, bazıları, “herkesin işlediği bir fiilin günahlıktan çıkacağı vehmine kapılıyorlar Bunların her ikisi de fevkalâde yanlış düşünceler

Ayıp, hiçbir zaman gerçeğin ölçüsü olamaz Fikir, düşünce ve hareketlerini sadece çevrenin “ayıp anlayışına göre düzenleyen insanlar, şahsiyetlerini topluma feda etmiş, kalabalıklara esir olmuşlardır

Halbuki, toplumun her ayıpladığını “yanlış, yahut her benimsediğini “doğru kabul etmek mümkün mü? Böyle olsa, insanın her toplulukta ayrı bir şahsiyete bürünmesi, bukalemun gibi sık sık renk değiştirmesi gerekmez mi?

Batılı bir düşünürün “insan aklının aczini ortaya koyan şu ifadeleri, bu meselemizi ne güzel izah eder: “Bir insanın, babasını yemesinden daha korkunç bir şey düşünülemez; ama, eskiden bazı kavimlerde bu âdet varmış Hem de bunu saygı ve sevgilerinden yaparlarmış İsterlermiş ki ölü, böylelikle en uygun, en şerefli bir mezara gömülsün Vücutları ve hâtıraları içlerine, tâ iliklerine yerleşsin Babaları sindirme ve özümleme yolu ile kendi diri bedenlerine karışıp yeniden yaşasın Böyle bir inancı iliklerinde ve damarlarında taşıyan insanlar için, anasını, babasını topraklarda çürütüp, kurtlara yedirmenin, en korkunç günahlardan biri sayılacağını kestirmek zor değildir

Şimdi düşünelim: Etrafımızdaki insanların büyük çoğunluğu,yoğun propagandalarla, böyle bir fikri benimsemiş olsalar, biz de toplum ayıplamasın diyerek, babamızın etini mi yiyeceğiz? Demek ki, “ayıplama tamamen sübjektiftir; gerçeğe tesir edecek bir faktör değildir Ayıp telâkki ederek örtünmekten kaçınan hanımefendilerin iddiaları iki kısma ayrılıyor: Birisi: “Örtünmemek niçin günah olsun? şeklindeki itiraz Diğeri ise: “İslâm’da örtünmenin olmadığı tarzındaki, şahsî kanaat

Görünürde aralarında pek fazla bir fark yok gibi geliyor Ama, gerçekte her ikisi de birbirinden ayrı konular “Örtünmekle de ne olacakmış, insan örtünün içinde de yapacağını yapar gibi sözlerin sahiplerini araştırırsanız, her defasında İslâm’ı layıkıyla bilmeyen veya bildiği halde onun emirlerini yerine getiremeyen birisiyle karşılaşırsınız

Bu insanlar, vicdanlarının derinliklerinde hissettikleri suçluluk psikolojisinden kurtulmak için, böyle itirazlarda bulunuyorlar ve tövbe edeceklerine, günahlarını meşru göstermeye kalkışıyorlar Sanki diğer insanları ikna etmekle, o sorumluluktan kurtulacaklarmış gibi Halbuki, bir fiil günah ise günah, değil ise değildir Bunun tespitini “kalabalıklar yapamaz Örtünme dinde varsa buna kimse “yok diyemez Ama, hiç kimse de başkalarını bu hususta zorlama yoluna gitmemelidir

Örtünmenin İslâm’da yeri olup olmadığı meselesine gelince, bu hususta nice fetvalar mevcut Lâkin günümüz Müslümanlarının bir kesimi, fetvanın dindeki yerini lâyıkıyla bilmediklerinden, doğrudan doğruya Kur’anı Kerîm’den âyetler takdim edecek ve bunların tefsirlerinden bazı kısımları aynen aktaracağım

Cenâbı Hak, Nûr Sûresinde Peygamberimize (asm) hitaben şöyle buyuruyor:

“Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, ziynetlerini (süslerinin takılı olduğu yerleri) açmasınlar Zahir olanı (görünmesi zarurî olan yüz, el ve ayaklar) müstesna Baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar (göğüs ve boyunlarını göstermesinler) Ziynetlerini (süs yerlerini) ancak şu kimselere gösterebilirler: Kocalarına, yahut babalarına, yahut kocalarının babalarına, yahut kendi oğullarına, yahut kendi erkek kardeşlerine, yahut erkek kardeşlerinin oğullarına, yahut kız kardeşlerinin oğullarına, yahut kendi kadınlarına (Müslüman kadınlara), yahut ellerindeki memlûklere (cariyelere), yahut (şehvetsiz ve kadına) ihtiyacı olmayan uyuntu kimselere, yahut henüz kadınların gizli yerlerinin farkına varmamış olan çocuklara (Nûr Sûresi , 31)

Âyeti kerime dikkatle okunduğunda, şu hususlar tespit edilebilir:

Birincisi: Hitabın mümin kadınlara olması Yâni, örtünme kadınlar için bir imân alâmeti ve sadece mümin kadınlara farz Mümin olmayan bir insan, İslâm’ın emir ve yasaklarından sorumlu değil Yâni, bir kimse öncelikle Allah’ın varlığını kabul edecek, Kur’anı Kerîm’i Onun kelâmı ve Hz Muhammed’i (asm) Onun en son elçisi bilecektir ki, İlâhî emir ve yasaklara muhatap olabilsin

İkincisi: Harama bakmamanın sadece erkekler için değil, kadınlar için de söz konusu olduğu Üçüncüsü: “Ziynetlerin gösterilmemesi

Âyeti kerimede geçen “ziynet kelimesi üzerinde yapılan tefsirlerden birini, özet olarak arz edeyim:

“Ziynet, süs eşyası demek ise de, tek başına süs eşyasına bakmak hiç kimse için haram olamayacağına göre, bundan murat, süs eşyalarının takıldığı kulak, boyun, gerdan gibi yerlerdir Âyette esas maksat tesettür (örtünme) olduğuna ve hitap zenginfakir bütün müminlere yapıldığına göre, ziynet sadece süs eşyası olarak anlaşılsa, âyet sadece zenginlere inmiş olur Halbuki, hitap geneldir, “mü’min kadınlara da söyle buyurulmaktadır Bir başka önemli husus da şudur: Kadın için asıl ziynet, süs eşyası değil, bu organların bizzat kendileridir Yâni, gösterilmesi haram kılınan boyun, gerdan gibi azalar kadın için ayrıca birer ziynettirler (Hak Dini Kur’an Dili)

Dördüncüsü: Mümin kadınların başörtülerini, cahiliye kadınları gibi, boyunlarına bağlayıp arkaya sarkıtmak yerine, başlarına örtmeleri ve yakalarının üzerine vurmaları

Bir diğer âyeti kerimede ise, şöyle buyurulur:

“Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, elbiselerinden giyip örtünsünler İşte böyle giyinmeleri, tanınıp da (cariyelerden, iffetsiz âdi kadınlardan fark edilip de) eziyet edilmemelerine en elverişli olandır Allah Gafur’dur (çok bağışlayıcıdır), Rahîm’dir (çok merhametlidir) (Ahzab Sûresi, 59)

Bu âyeti kerimede, örtünme açıkça emredilmekte ve bu emrin hikmeti, “mü’min kadınların diğer âdi kadınlarla karıştırılarak rahatsız edilmemeleri, sarkıntılığa maruz kalmamaları ve ruhlarının eziyete maruz olmaması olarak beyan buyurulmakta

 

Similar threads

Sözlükte “bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek anlamına gelen tesettür, dinî bir kavram olarak, kişinin bir zarûret olmaksızın açılması ve bakılması helâl olmayan uzuvlarını örtmesi demektir Bu kavramdan daha çok kadınların, yabancı erkeklere karşı, eli ve yüzü dışındaki uzuvlarının...
Cevaplar
0
Görüntüleme
103
Tesettürünü Açmak İsteyen Bir Bayana Neler Tavsiye Edilir? Namaz kılmak, kur’an okumaya niyet etmek, örtünmek, günahlardan kaçınmaya çalışmak gibi kullukla alakalı şeyler, tamamıyla kulluğun şuuru ile ilgili şeylerdir. Çünkü, kendisinin mutlak aciz, fakir ve zaif bir mahluk olduğunu bilen, buna...
Cevaplar
0
Görüntüleme
208
Örtünme nedir? Dinimizde erkeğin ve kadının avret yerlerini örtmesi konusu tartışma götürmeyecek derecede açık, kesin ve şekli bilirli bir hükümdür Fakat son zamanlarda değişik sebeplerle tartışma konusu yapılmaya başlanmıştır Biz de bu konudaki şüpheleri gidermek için bu temel farzın ne...
Cevaplar
0
Görüntüleme
145
BAŞÖRTÜSÜ SERBEST TÜRBAN YASAK Saygı değer okurlarım, bugün burada, sizlerle çok önemli bir konuyu paylaşacağız Günlerce kamuoyunda tartışılan türbanla ilgili düzenlemeler ve anayasanın buna bakış açısı nedir? Devamlı hep şunu duyarız Efendim türban bir siyasi simge, onun yerine başörtüsü...
Cevaplar
0
Görüntüleme
93
Vücudumuz bize âit değildir Vücudumuz üzerinde binde dokuz yüz doksan dokuz hisse sahibi, Hâlıkı Rahîm’dir, yani vücudumuzu Yaratan’dır Vücudumuzla ilgili tasarruf hakkı ve yetkisi de, elbet vücudumuzu Yaradan’a aittir Biz emri uygulamakla mükellefiz Örtünmenin bir çok hikmeti zikredilebilir...
Cevaplar
0
Görüntüleme
105
858,500Konular
982,380Mesajlar
32,976Kullanıcılar
arktristSon üye
Üst Alt