Sürdürülebilir Kalkınmanın Esas Sorunları

Kalkınma genellikle; bir ülkenin ulusal kazanç düzeyindeki aralıksız artışa paralel olarak hesaplı, sosyal ve siyasal yapısındaki değişmeleri taşıyan bir süreç olarak nitelendirilmektedir Ve kalkınmanın sürdürülebilir olması günümüzde büyük siklet talep etmektedir Bu yazımda sürdürülebilirlik kapsamında insanların karşılaştığı sorunları teorik olarak açıklamaya çalışacağım
Sürdürülebilirlik kavramı aşağı karşılaşılan sorunları şu şekilde sıralayabiliriz;
1******** Robert Thomas Maltus ’un ortaya attığı: Nüfus artışı
2******** Karl Marx ’ın ortaya attığı: Bireyler arasın paylaşım
3******** John Maynard Keynes ’in ortaya attığı: İşsizlik ’dir
Bu teorileri özetle açıklayalım:
Thomas Robert Maltus ’un Nüfus Teorisine tarafından; yerinde şartlarda herhangi bir popülasyon, beslenme maddelerinin artışından daha seri bir oranda artar ve bu nedenle kişi başına düşen beslenme miktarı azalır Bu fikrin temeli şudur; uygun şartlarda herhangi bir* kısıtlayıcı etmen (salgın gibi) yoksa geometrik diziye tarafından hesaplanan popülasyon artar, fakat besin maddeleri aritmetiksel dizilim şeklinde artar Doğada iki hesaplama aralarında meydana gelen bu ayrım, popülasyonda bir takım bireylerin yaşamında kıtlıklara ve ölümüne niçin olur Maltus ’a kadar de bu sürecin yaşanması stabilizatör bir yaradılış sağlar Bu sebepledir ancak Maltus ’un görüşü; geç evlenmek, az çocuk sahibi elde etmek vb hareketlerin özendirme edilmesi gerektiği düşüncesini savunur

Tekrar Maltus ’un dünya görüşü içerisinde savunulan bir konu da şudur; toplumsal sefaletin nedeni daha alçak sınıflardır bu nedenle nüfus planlamaları yapılırken üstteki sınıftan ziyade daha alçak sınıflar dikkate alınarak incelemeler hazırlanmalıdır Maltus ’un bu düşünceleri kendisi hayattayken büyük tartışmalara neden olmuştur ve günümüzde de büyük tartışma konuları yaratmaktadır Her ne dek öngörülen fakirlik ve kriz yaşanmamış olsa da, bu nesil bir krizin yaşanmamasında artan ve gelişmekte olan teknolojinin payının büyük olduğu savunulur
Karl Marx ’ın Bireyler Arası Paylaşım teorisine tarafından; bireyler arası paylaşım sistemi kapitalizm içerisinde büyük fiyat farkları ve hayat standartlarında uçurumlar oluşturacaktır Bütün sınıflı toplumlarda olduğu gibi Kapitalizm ’de kendini değil etmeye yol açacak içsel dinamikler barındırmaktadır Marx ’a göre nasıl ancak Kapitalizm eskimiş Feodalizm ’in yerini aldıysa, sınıfsız bir toplum yapısı belirlenen komünizm ’de siyasal geçiş sürecinin tamamlanmasından sonra kapitalizm ’in yerini alacaktır; görüşü savunulmuştur Karl Marx Komünizm Manifestosu ’nda şunu belirtmiştir; Şimdiye kadarki tütün toplulukların tarihi, sınıf savaşımları tarihidirDolayısıyla cümbür cemaat fedakarlık yapmalı kalkınmaya takviye sağlamalıdır Dengelenmiş bir kazanç dağılımı oluşturulmalı, eşdeğer miktarda çevreye bahşedilen değerinde her kesimde ortaya çıkarılmalıdır

John Maynard Keynes ’in İşsizlik teorisine göre; kapitalist bir ekonominin tam istihdamın altında dengede olabileceğini varsaymaktadır Tüm kişi ve işletmelerin gösterdiği bazı mikro idareli davranışların toplamı verimsizlik ile sonuçlanmakta ve ekonomi potansiyel çıktısının ve büyümenin altında bir seviyede kalmaktadır Ürünler için toplam talep yetersizliği olduğunda ekonomik kriz meydana kazanç ve üreticilerin savunmacı davranışları nedeniyle işsizlik artar Devletler ekonomiyi yoklama aşağı tutmalı işsizlik ve öteki idareli kavramları denetlemelidir Aksi halde kapitalist sistem yönetimi aşağıda büyük çapta işsizlikler oluşacaktır Bu işsizlik oranlarını hafifletmek için devlet fazla bir uğraş harcayarak artı maliye ve para politikaları kullanmak zorunda kalacaktır
Tüm bunlar yorumlandığı vakit kapitalist sistem içerisinde, adaletsiz kazanç dağılımlarının oluştuğunu, teknoloji ve modernleşmenin artarken kaynakların plansız kullanıldığı bu nedenlerle de hem sosyal ayrıca de fiziksel sürdürülebilirlik namına vizyon oluşturulmasının zorlaştığı saptanmaktadır
Dünyada neler oluyor?
*Önümüzde 30 saat içerisinde doğacak bebekler, Endonezya depremi ve Tusunami felaketinde ölen 250 bin insanın yerini dolduracaktır
*Önümüzdeki 50 yıl içerisinde 7 milyar olan dünya nüfusumuza 3 milyar insan daha eklenecektir
*Bu yüzyılın ikinci yarısında her birey başına düşen kaynaklar asgari benzeri yarıya azalacaktır
*Her hafta 1,4 milyon insan iş ve aş umudu ile kırsal alanlardan mega kentlere göç edeceklerdir halbu ki; endüstri devriminden daha sonra yaşanan makineleşme ve günümüzdeki robotlaşma nedeni ile işçiye olan ihtiyaç gitgide azalmaktadır
*Dünya nüfusunun yarısı 3,5 milyar insan günde 2$ aşağı para kazanmakta ve açlık sınırının altında yaşamaya çalışmaktadır
*Fabrikalar doğayı kirletmekte, ekosistem değişmekte, buzullar erimekte, dünya yapısı değişim geçirmektedir
*Yalnızca bir gün içerisinde yeraltından 85 milyon varil petrol çıkarılmakta ve bunun tamamı tüketilmektedir
*Sadece bir günde 13 milyar kg Kömür tüketilmekte ve zararlı gazların atmosferdeki salınımı arttırılmaktadır
*Günümüzde tek bir şirket (Wal Mart) 1,8 milyar insan çalıştırmaktadır
*ExxonMobile firması 2019 yılı itibariyle Dünya ’nın piyasa değeri en yüksek şirketi seçilmiştir Ve takvim karı temiz suya erişim imkanı olmayan 1 milyar insana temiz su kaynağı oluşturmaya yetecek büyüklüktedir
Bunlar sadece belirtilmiş örneklerdir:
Neler yapılabilir?
1 Materyal ve enerji kullanımını teftiş ederek, nüfus artışına teftiş ve kısıtlama getirerek toplum yararına gelişme sağlayabilmenin yolları aranmalıdır
2 Nüfus açıklanmış bir seviyede tutulmaya çalışılmalıdır
3 Birey başına yapılan enerji tüketimi endüstri ile bağdaştırılarak makul oranlarda kullanımı sağlanmalıdır
4 Tüm enerji kaynaklarının yenilenebilir olması için incelemeler yapılmalıdır
5 Bütün materyallerin geri dönüşüm sürecine dahil edilmesi sağlanmalıdır
6 Bireylere; materyalist olmayan, kültürel, sosyal ve bireysel gelişme içinde sınırsız potansiyeller ve imkanlar sunulmalıdır
7 Sosyal çıkarlar kişisel çıkarların önünde yer almaya başlamalıdır
neticede; yaşamımızı sürdürmemiz için zorunlu araç gereç ve enerji sınırsız bir kaynaktan gelmemektedir Teknolojik ve toplumsal büyümemizi yönlendirebilme şansımız elimizde olduğuna göre; kaynak akışlarını göz önüne alarak sürdürülebilir bir gelecek yaratmak bizlerle mümkündür