Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Şüphecilik (Septisizm) Ne Demek

Şüphecilik (Septisizm) Ne Demek
0
128

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Kuşkuculuk (Septisizm) Ne Demek

Muhakkak bilginin olanaksızlığını savunan felsefesel görüş

1 Antik Çağ: Tarihsel süreçte kuşkuculuk, ileri sürülen düşüncelerin eskidiği ve yeni düşüncelerin demin ortaya çıkmadığı çağlarda belirmiştir Bu çağlardan ilki, Yunan köleci toplumunun yozlaşyığı ve çökmeye yüz tuttuğu çağdır Bu yozlaşma ve depresyon, Yunan bilgicilerinin (sofistlerinin) şüpheciliğinde yansımıştır Thales'ten beri ortaya atılan felsefesel tanımlama denemelerinin çokluğu, doğal olarak eleştiriyi ve şüpheyi gerektirmiştir Bu çağa antik aydınlanma çağı denir Antikçağ Yunan bilgiciliğinin kurucusu Protagoras (485411), tarihsel süreçte ilk şüphelenen düşünürdür Şöyle der: ''Her şeyin ölçüsü insandır Her şey bana nasıl görünürse benim için böyledir, sana nasıl görünürse senin için de öyledir Üşüyen için rüzgar soğuktur, üşümeyen için soğuk değildir Her şey için, birbirine tümüyle karşıt iki söz söylenebilir'' Aramak oysa herkes için zorunlu kesin ve saltık bir veri olmak olanaksızdır Bu göreci şüphecilik, Protagoras'ın izleyicisi Leontinoi'lı Gorgias (483375)'ta daha da ileri giderek yokçuluğa (nihilizme) varmaktadır Gorgias şöyle diyor: ''Hiçbir şey yoktur Varsa bile insan için kavranılamaz Kavranılsa bile öteki insanlara anlatılamaz'' Antikçağ Yunan şüpheciliği, bu ilk bilgici döneminden sonradan Elisli Pyrrhon (365275)'la okullaşıyor Data sorununu dizgesel (sistemli) olarak birincil inceleyen kuşkucu Pyrrhon'dur Bu yüzden Pyrrhon'a şüpheciliğin kurucusu denir Büyük İskender'in ve Aristoteles'in çağdaşı olan Pyrrhon, Akademia'yla peripatos (Platon'la Aristoteles) okulları arasındaki karşıtlığı sezmekte gecikmemiştir, daha sonra da bu karşıtlığın Stoa ve Epikuros okullarında derinleşmesini izlemiştir Bu gözlemleri, Pyrrhon'a, felsefe öğretilerine aleyhinde güvensizliği ve bundan ötürü de şüpheyi aşılamıştır Şöyle diyor: ''Gerçekte güzel veya çirkin olan hiçbir şey yoktur Herhangi bir şeyi hoş veya çirkin bulan insanın bireysel seçimidir Reel bir veri olmadığına kadar, bilge kişi, her şeyde yargıdan kaçınmalıdır'' Ruhsal rahatlık fakat böylesine bir umursamazlık veya duygusuzluk'la sağlanabilir Bu düşüncelerini sözlü dersleri ve yaşamıyla ifade eden Pyrrhon'un öğretisi, yazılı olarak, izdaşı Timon (320230) tarafından yayılmıştır Timon, ustasının öğretisini üç önermede formüle etmiştir:

a Nesnelerin reel yapısı kavranılamaz'dır
b Öyleyse nesnelere karşısında tutumumuz yargıdan uzak durma olmalıdır
c Ancak bu tutumladır ancak ruhsal dinginlik'e kavuşabiliriz

Pironcular için reel mutluluk budur

Görüldüğü gibi, yüzyıllarca sonradan Kant'ın öğretisinde biçimlenecek olan agnostisizm, antikçağ Yunanlılarında şüphecilik biçiminde yansımaktadır Daha açık bir deyişle, antikçağ bilinemezciliği şüpheciliktir Pyrrhon şüpheciliği, stoacılıkla Epikurosçuluğu da muhakkak ölçülerde etkilemiştir Bundan sonradan Şüpheciliğin, Platon'un izdaşlarınca sürdürülen akademiye sızdığını görüyoruz Kimi felsefe tarihçileri bu sızmayı, Pyrrhon şüpheciliğinin büyük bir başarısı olarak nitelerler(?Nşüphecilik olarak ortaya çıkacaktır ve Akademide de zaten var olan kuşkuculuk ortaya çıkmıştır N) Platon akademisinin yüksekokul şüpheciliği adıyla anılan bu şüpheci dönemi, orta akademi dönemidir Arkesilaos (316241, Karneades (214129) ve Klitomakhos (180110) gibi düşünürlerce sürdürülen akademi şüpheciliği, felsefe tarihçilerince ölçü şüpheciliği olarak nitelenir Akademi şüpheciliği, emin hakiki deyimi yerine gerçeğe aynı deyimini koymuş ve bununla yetinilmesi gerektiğini savunmuştur Onlara kadar kesinliği hiçbir süre elde edemeyeceksek de kimi şeylerin öbür şeylerden daha çok doğruluğa meyilli olduğunu görebiliriz Gerçeğe benzer olan, en fazla olasılı (mümkün) bulunandır Ussal olan da, makul bulunanların içinde en olasılıya kadar davranmaktır (Bertrand Russell Batı Felsefesi Tarihi'nde, bu gösterme çoğu çağdaş düşünürlerin paylaşabileceği bir görüştür, der) Bu yüzden akademi şüpheciliği, olumlu kararsızlık veya bereketli şüphe deyimiyle nitelenmiştir Çünkü bu şüphe, belirli gerçeğe hemen şimdi ulaşamamışsa bile, yanılınabileceğini de gözönünde tutarak emin gerçeği aramakta ve her an kendi kendini düzeltip tamamlayarak gitgide daha fazla belirlenmiş gerçeğe yaklaşmaktadır bununla beraber, İÖ: 56 yılında Atina'nın elçilik göreviyle Roma'ya gönderdiği üç düşünürden biri olan, orta akademinin ikinci başkanı Karneades, Roma'da tüze (yargı) üzerine iki öbür hitabe yapmış ve birinde tüzeyi tanıtlamak için ileri sürdüğü kanıtları ikincisinde birer birer çürütmüştür Böylelikle de kesin gerçeğin bulunmadığını göstermiştir Roma'lı gençlerin pek beğendiği bu söylevlere ihtiyar Marcus Cato kuvvetle aleyhinde çıkmış ve senatoda yaptığı bir konuşmayla elçi Karneades'in Atina'ya geri gönderilmesini sağlamıştır(Plutarkhos, ünlü Yaşamlar'ında, Cato'nun bunu, Karneades'i sevmediğinden yok, çoğunlukla felsefeyi sevmediğinden yaptığını yazan) Orta akademi, özellikle Arkesilaos'un büyük etkisiyle tam iki asır (İÖ 69 yılında ölen Antiokhos'un akademi başkanlığına değin) kuşkucu kalmıştır Bu iki yüzyıl sonunda stoacılığa teslim olan akademi şüpheciliğinden sonra antikçağ Yunan şüpheciliği, Girit'li Aenesidemos (İS 1 yüzyılda yaşadığı sanılıyor)'la bitmiş ve Pironcu biçimiyle canlandırılmıştır Tarihlerin yazdığına kadar Greklerden iki bin yıl önce Knosos'ta, kuşkucu laf oyunlarıyla saraylıları eğlendiren bir değişiklik şüpheciler varmış Bu yüzden kimi felsefe tarihçileri Aenesidemos'un bu kökenden de kaynaklandığına işaret ederler Aenesidemos'un Pironcu şüpheciliği, akademi sonrası şüpheciliği ve yeni Pironculuk adlarıyla da anılır Kuşkuculuk yolunda Aenesidemos'u Lukianos (İS 2 yüzyılda yaşamıştır) ve Sekstos Empeirikos (140230) izlemiştir Özellikle Empeirikos'un tanrıbilimsel kuşkuculuk'i rönesansta filizlenecek olan bilim tutkusunun tohumlarını atmış sayılmaktadır Antikçağ Yunan şüpheciliği, İS 3 yüzyılda gücünü yitirmiş ve yerini çağın gereksinimlerine daha yerinde düşen inakçı dinlere bırakmıştır Antikçağ Yunan şüpheciliği genelde duyumsal bilgiden şüphelenmiş ve bundan ötürü duyumcu kuşkuculuk deyimiyle de nitelenmiştir İlerde, eytişimsel ve tarihsel özdekçi doktrin böylesine bir şüphenin ne dek gereksiz ve yanılgılı olduğunu bütün açıklığıyla sergileyecektir

2 Rönesans şüpheciliği: Rönesans şüpheciliği, feodal üretim düzeninin yozlaşmasını ve çöküşünü yansıtır Antikçağ Yunan şüpheciliğinde de görüldüğü gibi kuşkuculuk, tarihsel süreçte, her zaman var yer alan imal düzeninin bunalıma girdiği çağlarda başgöstermiştir Batı'da antikçağ Yunan şüpheciliğine karşı duyulan ilgi daha 15 yüzyılda uyanmıştı Columbia Üniversitesi profesörlerinden Kristeller 15 yüzyıla ait Latince bir Sekstos Empeirikos çevirisi bulmuştur Rönesans şüpheciliği Henricus Cornelius Agripa vaon Nettesheim (14861533)'la başlar Michel de Montaigne (15331592), Fransisco Sanches (15521623), Jean Pierre Camus (15841654), rahip Pierre Charron (15411603) ve izdaşlarınca sürdürülür Rönesans şüpheciliği bilhassa Fransa'da filizlenmiştir Bu kuşkuculuk, kimi felsefe tarihçilerinin savlarının tersine, tümüyle bilime karşı, bilinemezci ve yıkıcı bir niteliktedir Bu şüphecilik, tanrıdan yok, bilimden şüphelenmiş ve hiçbir bilimsel gerçeğe varılamayacağını ileri sürmüştür Pascal'ın ünlü sözü, Rönesans şüpheciliğinin esas savını özetler: ''Tanrı bize gerçeği gösterinceye dek doğru olan Pironculuktur'' Felsefe tarihçileri Rönesans şüpheciliğine modern kuşkuculuk de derler Ne var oysa çağımızda onun fazla daha modernleri türemiştir

3 17 Yüzyıl: Bu yüzyılın şüpheciliğinde Fransız düşünürü Rene Descartes (15961650)'ınözel bir yeri vardır Onun şüpheciliğine yöntemli tereddüd denir Descartes, şüpheciliği, belirli bilgiyi buluncaya değin tüm bilgileri gözden geçirme anlamında bir yöntem olarak kullanmıştır Onun haricen 17 yüzyıl şüpheciliği François la Mothe le Vayer (15861672), Blaise Pascal (16231662) ve bilhassa Pierre Bayle (16471706) gibi düşünürlerce sürdürülmüştür Çağının en acayip kafalarından biri ve öyle dinç bir sözlükçü olan Bayle, doğrusu dincidir, şöyle der: ''Usumuz, sadece, her şeyi daha şaşırtıcı bir ülkü getirmeye ve her şey üzerinde şüpheler uyandırmaya yeteneklidir O, şimdiye değin, kendi kurduklarını yıkacak araçlar sağlamaktan başka bir şey yapmamıştır Us, gün boyunca ördüklerini gece söken bir Penelope'dir Bundan ötürü felsefe çalışmalarının bize sağlayacağı en büyük fayda, felsefenin dürüst bir yol gösterici olmadığını anlamaktır Kendimize diğer bir yol gösterici aramak zorundayız Bu da dinsel vahyin ışığıdır'' Bu gerici sözlerine karşın Bayle, tanrıtanımazlığı bile savunacak dek hoşgörülü olduğundan ve Protestanlığından ötürü çağının feodal Katolik inakçılığıyla (kısa bir vakit Katolik de olmuştu) savaştığından bir bakıma ilerici bir rol de oynamıştır Özellikle, tanrıbilimcilerin inaksal kanıtlarını ağız dalaşı alanına çekmekle özdekçiliğin yerleşmesini kolaylaşmıştır Bayle'a kadar erdem aklın aldığına yok, aklın almadığına inanmaktır makul olana itimat etmek kolaydır, bunu herkes yapabilir Güç olan, herkesin beceremediği akılcı olmayana inanabilmektir Reel dincinin erdemi bu baskı eylemde belirir Tanrı düşüncesini, bilimle, akılla bağdaştırmaya amaçlamak boşunadır Bunlar hiçbir süre bağdaşamazlar Şu halde her birinin alanını ötekinden dağıtmak, birbirlerine aleyhinde hiçbir üstünlük düşünmeksizin, her birini kendi alanı içinde değerlendirmek gerekir Aklın gücü kendi sınırı içindedir, bu sınırı aşamaz Hiçbir bilimde hakiki bir katiyet yoktur Buna karşısında inanın da sınırı çizilemez, inan inanabildiğin dek Her ikisi birbirlerine karşı da çelişiktir İsteyen istediği yolu tutsun Ben kendi payıma her iki yolu pat diye tutuyorum, der Bayle

4 18 Asır: Bu yüzyılın şüpheciliği bilhassa İngiliz düşünürü David Hume (17111776)'la Alman düşünürü Immanuel Kant (17241804) göre gerçekleştirilmiştir 17 yüzyılın büyük şüphecisi Bayle'ın etkisinde kalan Hume, daha ılımlı bir kuşkuculuk geliştirmekle beraber, Bayle'ın tarafsız realite üstünde istikrarlı bir tanımlama yapılamayacağı yolundaki genel savını benimsemiştir Profesör Richard H Popkin bu konuda yaptığı bir incelemede şöyle der: ''Hume, eğer doğa bize destek etmese, bizim ya da hiç olmazsa kendisinin şüpheden çıldırabileceğini gördü'' Hume, bu durumda, temelde bir kuşkucu olmakla beraber ne de olsa bir bilim adamı olan Blaise Pascal'ın şu görüşüne sığınmıştır: ''İnsan, hiçbir vakit reel anlamda tam bir Pironcu (kuşkucu) olamaz Doğa, onun yetersiz usunu destekler ve çıldırmasına engel olur'' Hume da böyle davranmış ve şüpheciliğin gerekli sonucu olan dinsel âmâ inacın yerine Hutcheson'un ruhbilimini koymuştur Kant'ın şüpheciliyse ünlü bilinemezciliğinde belirir Hume ve Kant, usun olanaklarını sınırlamakla gerici bir rol oynamışlar ve dinsel inançların içeri girmesini sağlayacak kapıları açmışlardır

5 19 Yüzyıl: Şüphecilik ve bunun doğal sonucu olan bilinemezcilik, burjuva felsefesinin bilgisiz kafaları bulandırmak için kullandığı araçlardır Bu yüzen hemen tüm burjuva ideologları, bakımlı ya da açık, şüphecilikten ve bilinemezcilikten yararlanmışlardır Bu tutumun en meşhur iki örneği Alman düşünürü GottlobErnst Schulze (17611833)'un öğretisiyle Fransız düşünürü Auguste Comte (17981857)'un olguculuğudur Schulze'a felsefe tarihçileri Aenesidemos derler Schulze'a tarafından nesnel gerçekliği açıklayabilecek hiçbir veri olanaklı değildir Auguste Comte da benzer kanıdadır ve olgulardan başka hiçbir şeyin bilinemeyeceğini savunarak şüpheciliğin geleneksel kanıtlarından yararlanmaya çalışır 20 yüzyılın olgucu temele dayanan tüm idealist bilimdışı öğretileri de bu tutumu izlemekte ve sürdürmektedirler Modern bilimdışı öğretilerin şüpheciliği, bozuk düzenin ve düşüncesinin yozlaşmasını ve çöküşünü yansıtır

6 Eytişimsel ve tarihsel özdekçilik: Eytişimsel ve tarihsel özdekçi felsefe, şüpheciliğin tüm yanılgılarını ortaya koymuştur Çağdaş bilimsel felsefede şüpheciliğe yer yoktur Çünkü bilimsel felsefe akıl alanında kalmaz, kuramı pratikle denetleyip doğrulayarak geliştirir Pratiğe uygulanabilen kuramdansa emin olmamak olanaksızdır Engels'in dediği gibi, eğer suni olarak kauçuk yapabiliyorsak kauçuğu biliyoruz demektir Bilimsel belirsizlik, emin gerçekliği elde edinceye dek bilimsel çalışmayı sürdürmek için gereklidir; yahut onu yadsımak veya bilinemez saymak için yok Şüpheciliğin büyük yanılgıları iki noktada toplanır: 1 Saltık gerçeğe hatalı bir amaç verirler ve onu son (değişmez, başkaca hiçbir bilgiyi gerektirmez) bilgi sayarlar Gerçekte de böyle bir bilgi yoktur Yine Engels'in dediği gibi, bilgiye son çekmek sonsuza son sürüklemek olur Evrensel gelişme nasıl sonsuzsa onun bilgisi de elbette ölümsüz olacaktır Belirli bir yere bir zamanlar yirmi saatte dışarı giden tren, teknik gelişme sonucu olarak bugün sekiz saatte gitmektedir Yarın bu zaman çok daha az bir zaman parçasına inecektir çok eskiden o emin yere trenin yirmi saatte gittiği nasıl belirli bir bilgiyse bugün sekiz saatte gittiği de öylece belirli bir bilgidir Bilgi bu anlamda görelidir fakat tarihsel olarak belirli ve saltıktır Her göreli bilgi saltıklığını da birlikte taşır Şüpheciler, kendi verdikleri anlamdaki saltık (kesin, değişmeyen N) bilginin yokluğundan bilginin yokluğu sonucunu çıkarırlar; bundan ötürü de metafizik ve idealist göreceliğin çıkmazına düşerler 2 Data sürecinde duyumların rolünü abartıp saltıklaştırırlar Ancak data yalnızca duyumlarla elde edilmez, bilgi edinmenin duyum ve düşüncenin farklı alanlara yönlendirilmiş etkileşimlerini gerektiren karmaşık bir süreci vardır Şüpheciler, duyumları saltıklaştırmakla da yetinmeyip onun kişiden kişiye değiştiğini ve bundan ötürü de yanıltıcı olduğunu ileri sürerler Farklı Alanlara Yönlendirilmiş kişiler benzer gerçekliği birbirinden öbür olarak algılayabilirler, ama bu duyumlarımızın bizi aldattığı anlamına gelmez Meşhur bir diyalektikçinin dediği gibi, eğer bir duyu örgenimiz şüphe uyandırıyorsa diğer bir duyu örgenimizi kullanırız Gözlerimize inanmıyorsak ellerimizi kullanırız Bu da yetmiyorsa diğer insanların ellerinden ve gözlerinden yararlanırız Bu da yetmezse çeşitli araçlara, deneye, pratiğe başvururuz Böylece duyu örgenlerimiz, keza birbirlerini denetleyerek, hem de başkalarının duyu örgenleriyle denetleyerek ve bununla beraber değişik araçlar, deneyler ve pratikle de denenip doğrulanarak bize doğru ve belirli bilgiyi verirler Mesela elimize aldığımız yuvarlak meyveye ''bu, elmadır'' deriz Bu kesin bir bilgidir, şüphelenilemez

Görüldüğü gibi, antikçağın birincil şüphecilerinden çağdaş kent soylu şüphecilerine değin bütün şüpheciliğin kanıtları yalnızca bu iki büyük yanılgıya dayanır Protagoras ''hava üşüyen için, üşümeyen için sıcaktır'' diyordu, doğru Fakat havanın sıcak ya da soğuk olduğunu sizin üşümeniz ya da üşümemeniz yok, termometre saptar Hava size sıcak ya da soğuk gelebilir, bu, fiziki yapınızın direncine bağlıdır Ne var ancak havanın, sizden egemen olarak ısısal bir objektif gerçekliği vardır Kaldı ki somut dirençleri düzgülü yer alan insanların büyük çoğunluğu da bunu termometre kadar doğrulukla saptayabilirler (Üşüyüp üşümeme, daha çok hareket halinde olup olmamaya, açlığa tokluğa, sıcak soğuk içmeye vb bağlıdır N) *
 

Similar threads

Pyrrhonculuk (Pironculuk) Ne Demektir? Pyrrhon'un kuşkuculuk öğretisi İnsan düşüncesinde metafizik uydurmalara bir tepki olarak beliren kuşkuculuk antikçağ Yunan bilgicileriyle başlar Ama bir felsefe çığırı olarak kuşkuculuk antikçağ Yunan düşünürü Pyrrhon veya Pyrron (İÖ 365275)'nun...
Cevaplar
0
Görüntüleme
78
Tropos Öğretisi Hakkında Data Tarafsız bilginin olanaksızlığını tanıtlamak için ileri sürülen on kanıt Başlıkta da görüldüğü gibi Batı dillerinde daha çok yargının ertelenmesi deyimiyle dile getirilmektedir Antikçağ Yunan şüpheciliğinde bu kanıtları on taneye çıkaran ve formüle eden...
Cevaplar
0
Görüntüleme
76
Duyumculuk Nedir? Hakkında Data Bilginin duyumdan geldiğini ileri süren öğretilerin genel adı Duyumculuk, Antik Çağ Yunan düşüncesinin bilgicilik akımıyla başlar Protagoras'a göre bilgilerimizin tek kaynağı duyumdur, duyumlarımızın dışarıya bunun dışında hiçbir veri edinilemez; bunun içindir...
Cevaplar
0
Görüntüleme
209
Kuşkuculuk Kuşkuculuk Septisizm Nedir, Şüphecilik Şüphecilik Septisizm hakkında Data Kuşkucu filozoflar felsefe tarihinde, bilginin imkanından değişkenlik ederek önemli bir yer almışlardır Bu şüphe, öbür sebeplerden kaynaklanmıştır Örneğin gündelik deneylerimiz, duyularımızın çoğu kez...
Cevaplar
0
Görüntüleme
133
Kuşkuculuk Ne Çağırmak Şüphecilik hakkında data kuşkuculuk felsefesi En kapsamlı anlamda herhangi bir şeyden duyulan bariz kuşku; kuşkulanma tutumu Eski Yunancada kollamak, analiz etmek anlamına gelen skeptesheia sözcüğünden türetilmiş felsefe terimi Oturmuş Felsefe dilinde, belli bir...
Cevaplar
0
Görüntüleme
119
858,536Konular
981,826Mesajlar
32,338Kullanıcılar
ahmet80Son üye
Üst Alt