nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
Osmanlı sultanlarının onyedincisi ve İslam halifelerinin seksenikincisi
Saltanatı: 16231640
Babası: I Ahmed Han Annesi: Mahpeyker Kösem Sultan
Doğumu: 27 Temmuz 1612
Vefatı: 9 Şubat 1640
27 Temmuz 1612'de İstanbul'da doğan şehzade Murat, bütün bir İslam terbiyesi ve ahlakı ile yetiştirildi Enderin mektebindeki hocalardan hususi dersler aldı Genç Osman'ın başına gelen acı felaket ve yerine geçen amcası Mustafa Han'ın kısa bir süre sonra tahttan indirilmesi üstüne, demin on bir yaşında iken 10 Eylül 1623'te Osmanlı tahtına çıktı Eyyub Sultan hazretlerinin türbesinde hocası Aziz Mahmud Hüdai'nın elinden kılıç kuşandı Yaşı küçük olduğu için, devleti bilfiil yöneticilik edemeyeceği görüşü egemen olarak, annesi Mahpeyker Kösem Sultan saltanat naibesi tahsis edildi
Fazla zeki ve çabuk anlayışlı ve hafızası kuvvetli olduğundan, yaşı ilerledikçe, devlet işlerine alakası artıyordu zaman zaman halkın içine girer değişik kıyafetlerle onların sohbetlerini dinlerdi Halkın derdini halktan bir kimse olarak yerinde incelerdi İnsanların kimden nasıl zarar gördüğünü, gaddarlık merkezlerini bir bir tespit etti
diğer taraftan Sultan Murat'ın saltanatının bu birincil devresinde, payitaht İstanbul ve Anadolu'da asayişsizlik büyük ölçüde artmıştı Abaza Mehmet Paşa'nın çıkardığı ayaklanma büyümüş ve bu karışıklıklar esnasında Bağdat İran kuvvetlerinin eline geçmiş bulunuyordu Sadrazam olan Hüsrev Paşa'nın azlini gerekçe eden yeniçeriler ve sipahiler ayaklanarak saraya yürüdüler ve yeni sadrazam Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa'yı öldürdüler (1632) Bundan sonra zorbaların zoru ile sadrazam olan Recep Paşa döneminde İstanbul'da karışıklıklar günlerce sürdü En küçük bir olayda Recep Paşa'nın tahriki ile harekete geçen zorbalar yeni kelleler istiyorlardı
Nihayet yirmi yaşını dolduran ve vücutça fazla kaslı, demir pençeli ve gözü o kadar bir yiğit olan genç Padişah, 18 Mayıs 1632'de huzuruna çağırdığı Recep Paşa'ya: Gel beru topal zorbabaşı Bre mel'un abdest al!dedikten daha sonra Şu hainin tiz başını bellidiyerek öldürttü ve devlet idaresini eline aldı Bundan sonra yeniçerileri ve sipahileri itaat altına alarak kendisine bağlılık yemini ettiren Sultan, tütünü ve alkollü içkileri yasakladı Kahvehaneleri, meyhaneleri kapattı Zorbaları ve emirlere karşısında gelenleri güçlü olarak cezalandırdı Memleketin her tarafına refah ve asayiş geldi
IV Murat Han, sonra ordusunun başına geçerek hükümdarlığının birincil yıllarında kaybedilen toprakları geri olmak için teşebbüse geçti 1634 baharında Lehistan seferine çıktı ise de Lehliler hemencecik Padişah'ın şartlarını kabul ederek bir anlaşma yapmaya muvaffak oldular1635'te İran seferine meydana çıkan Sultan, Revan ve Hoy kalelerini aldıktan sonra Tebriz'e girdi Ertesi sene en büyük arzusu olan Bağdat'ın fethi için baştan İran üstüne sefere çıktı Kent kuşatılıp, Padişah'a İmamı Azam'ın türbesini ziyaret etmesi önerge edildiğinde; Bağdat, sapıkların pis ayaklarıyla kirlenirken, gidip o ulu imamı ziyaretten haya ederimcevabını verdi Şiddetle akıntı eden çarpışmalar sonunda muharebenin 39 günü Bağdat fethedildi Müslümanların en kutsal makamlarından olan İmamı Azam'ın türbesini ziyaret eden Padişah, kurbanlar kestirip, içerisini ipekli halılar, kıymetli şallar ve altın, gümüş murassa kandillerle süsletti Ertesi yıl İran'la Kasrı Sevimli antlaşması imzalanmış ve bu antlaşma minik değişikliklerle günümüze kadar devam etmiştir
Sultan IV Murat Han, İran seferinin üzerinden fazla geçmeden daha önce yakalanmış olduğu Damla hastalığının ilerlemesi üstüne kurtulamayarak 89 Şubat 1640 günü az önce 28 yaşında iken vefat etti
Murat Han, fazla adaleli olup, kılıç, ok, harbe ve diğer silahları kullanmakta artist idi Zinde bir iradeye ve hafızaya sahip bulunuyordu Arapça ve batı dillerine hakimdi İlmi ve ilim adamlarını fazla sever, fırsat buldukça ilim meclislerine gider, onları özendirme ederdi Tahta geçtiğinde bomboş olan hazinede vefatında on beş milyon altın olup, gümüş paranın haddi hesabi yoktu İç huzura o kadar tartma verirdi fakat, zamanında ırk büyük bir kolaylık ve güvenlik içinde yaşamıştır Son derece adaletli olan Sultan, din ve devletin menfaatine ters düşen en ufak hataları bile affetmedi Dedesi Yavuz Sultan Selim Han gibi o da Hırkai saadet dairesinde Kur'anı Kerim okurdu Dördüncü Murat Han'ın müspet icraatları, devlete asrın sonuna kadar devam edecek bir azamet kazandırmıştır
*
Saltanatı: 16231640
Babası: I Ahmed Han Annesi: Mahpeyker Kösem Sultan
Doğumu: 27 Temmuz 1612
Vefatı: 9 Şubat 1640
27 Temmuz 1612'de İstanbul'da doğan şehzade Murat, bütün bir İslam terbiyesi ve ahlakı ile yetiştirildi Enderin mektebindeki hocalardan hususi dersler aldı Genç Osman'ın başına gelen acı felaket ve yerine geçen amcası Mustafa Han'ın kısa bir süre sonra tahttan indirilmesi üstüne, demin on bir yaşında iken 10 Eylül 1623'te Osmanlı tahtına çıktı Eyyub Sultan hazretlerinin türbesinde hocası Aziz Mahmud Hüdai'nın elinden kılıç kuşandı Yaşı küçük olduğu için, devleti bilfiil yöneticilik edemeyeceği görüşü egemen olarak, annesi Mahpeyker Kösem Sultan saltanat naibesi tahsis edildi
Fazla zeki ve çabuk anlayışlı ve hafızası kuvvetli olduğundan, yaşı ilerledikçe, devlet işlerine alakası artıyordu zaman zaman halkın içine girer değişik kıyafetlerle onların sohbetlerini dinlerdi Halkın derdini halktan bir kimse olarak yerinde incelerdi İnsanların kimden nasıl zarar gördüğünü, gaddarlık merkezlerini bir bir tespit etti
diğer taraftan Sultan Murat'ın saltanatının bu birincil devresinde, payitaht İstanbul ve Anadolu'da asayişsizlik büyük ölçüde artmıştı Abaza Mehmet Paşa'nın çıkardığı ayaklanma büyümüş ve bu karışıklıklar esnasında Bağdat İran kuvvetlerinin eline geçmiş bulunuyordu Sadrazam olan Hüsrev Paşa'nın azlini gerekçe eden yeniçeriler ve sipahiler ayaklanarak saraya yürüdüler ve yeni sadrazam Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa'yı öldürdüler (1632) Bundan sonra zorbaların zoru ile sadrazam olan Recep Paşa döneminde İstanbul'da karışıklıklar günlerce sürdü En küçük bir olayda Recep Paşa'nın tahriki ile harekete geçen zorbalar yeni kelleler istiyorlardı
Nihayet yirmi yaşını dolduran ve vücutça fazla kaslı, demir pençeli ve gözü o kadar bir yiğit olan genç Padişah, 18 Mayıs 1632'de huzuruna çağırdığı Recep Paşa'ya: Gel beru topal zorbabaşı Bre mel'un abdest al!dedikten daha sonra Şu hainin tiz başını bellidiyerek öldürttü ve devlet idaresini eline aldı Bundan sonra yeniçerileri ve sipahileri itaat altına alarak kendisine bağlılık yemini ettiren Sultan, tütünü ve alkollü içkileri yasakladı Kahvehaneleri, meyhaneleri kapattı Zorbaları ve emirlere karşısında gelenleri güçlü olarak cezalandırdı Memleketin her tarafına refah ve asayiş geldi
IV Murat Han, sonra ordusunun başına geçerek hükümdarlığının birincil yıllarında kaybedilen toprakları geri olmak için teşebbüse geçti 1634 baharında Lehistan seferine çıktı ise de Lehliler hemencecik Padişah'ın şartlarını kabul ederek bir anlaşma yapmaya muvaffak oldular1635'te İran seferine meydana çıkan Sultan, Revan ve Hoy kalelerini aldıktan sonra Tebriz'e girdi Ertesi sene en büyük arzusu olan Bağdat'ın fethi için baştan İran üstüne sefere çıktı Kent kuşatılıp, Padişah'a İmamı Azam'ın türbesini ziyaret etmesi önerge edildiğinde; Bağdat, sapıkların pis ayaklarıyla kirlenirken, gidip o ulu imamı ziyaretten haya ederimcevabını verdi Şiddetle akıntı eden çarpışmalar sonunda muharebenin 39 günü Bağdat fethedildi Müslümanların en kutsal makamlarından olan İmamı Azam'ın türbesini ziyaret eden Padişah, kurbanlar kestirip, içerisini ipekli halılar, kıymetli şallar ve altın, gümüş murassa kandillerle süsletti Ertesi yıl İran'la Kasrı Sevimli antlaşması imzalanmış ve bu antlaşma minik değişikliklerle günümüze kadar devam etmiştir
Sultan IV Murat Han, İran seferinin üzerinden fazla geçmeden daha önce yakalanmış olduğu Damla hastalığının ilerlemesi üstüne kurtulamayarak 89 Şubat 1640 günü az önce 28 yaşında iken vefat etti
Murat Han, fazla adaleli olup, kılıç, ok, harbe ve diğer silahları kullanmakta artist idi Zinde bir iradeye ve hafızaya sahip bulunuyordu Arapça ve batı dillerine hakimdi İlmi ve ilim adamlarını fazla sever, fırsat buldukça ilim meclislerine gider, onları özendirme ederdi Tahta geçtiğinde bomboş olan hazinede vefatında on beş milyon altın olup, gümüş paranın haddi hesabi yoktu İç huzura o kadar tartma verirdi fakat, zamanında ırk büyük bir kolaylık ve güvenlik içinde yaşamıştır Son derece adaletli olan Sultan, din ve devletin menfaatine ters düşen en ufak hataları bile affetmedi Dedesi Yavuz Sultan Selim Han gibi o da Hırkai saadet dairesinde Kur'anı Kerim okurdu Dördüncü Murat Han'ın müspet icraatları, devlete asrın sonuna kadar devam edecek bir azamet kazandırmıştır
*