iltasyazilim
FD Üye
Spor da başarılı olmuş Türk kadınları
Cumhuriyetin aydınlık yüzleri; Kadın sporcularımız
Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin toplumsal yaşamdaki köklü değişimlere en hızlı uyumu Türk kadını sağlıyordu O yıllarca erkeğinin bir adım ardında yürüyen genç kızlarımız, spor salonlarında kasırga gibi esiyordu
ONLAR genç cumhuriyetin parlak yüzleri Onlar Türk kadının çağdaşlığa açılan birincil isimleri Onlar Türk sporunun gururları
Atatürk devrimleri Türk toplumunda köklü değişimleri yaratırken, yüzyıllar boyu kafes ardında kalmış, Türk kadını da bu farklılaşmadan payını alıyor, ilk bayan sporcularımız pistlerde irtifa göstermeye başlıyorlardı
Sene 1926 Ömer Besim Koşalay'ın girişimleri ve çalışmalarıyla Nermin Tahsin, Emine Abdullah, Mübeccel Hüsamettin ve Neriman gibi ilk bayan atletlerimiz pistlere iniyordu
Sene 1928 Dünya kadınları Amsterdam Olimpiyat Oyunları'nda pistlerde müsabaka şansını elde ediyordu
tek başına bu örnek bile genç Türkiye Cumhuriyeti'nin toplumsal yaşamda gerçekleştirdiği değişimleri gözler önüne seriyordu
Birincil hanımefendi atletlerimizi, kürek sporunda, Şerefnur, Vecihe, Leyla, Melahat ve Kamran hanımlar izledi
DÜNYADA BIRINCIL VE TEK
Takvimler 1929 yılını gösterirken, Türk kadını, dünya spor tarihinde eşine şayet de bir daha rastlanmayacak bir olay gerçekleştiriyordu O yıllarda demin bir bayan voleybol takımı bile yoktu Ama bir Türk kızı, Yüksek Mühendis Mektebi öğrencisi Sabiha Fırat Hanım, filede harikalar yaratıyordu Erkek arkadaşlarından hiç de geri kalmayan bu genç kızı Fenerbahçe Voleybol Takımı'nda oynatabilmek için ilgililer hemencecik harekete geçmiş ve hanımefendi sporcuların erkek takımında oynamalarını engelleyen bir madde olmadığından Sabiha Rıfat Bayan'a izin çıkmıştı
Beş erkek ve bir hanımefendi sporcudan oluşan Fenerbahçe Voleybol Takımı, o sene tüm rakiplerini ezip geçmiş ve şampiyonluğu kucaklamıştı Bu ola ki de Dünya voleybolunda yaşanan birincil ve tek olaydı
Fenerbahçe Spor Kulübü Umumi Kaptanı Hayri Celaleddin (Atamer) Bey, takım kaptanı Bedii Süheyl Bey yoluyla, 28011929 yılında Sabiha Hanım'a bir mektup gönderiyor ve kendisini kutlarken şunları yazıyordu:
TEBRİKLER EFENDİM
‘‘Bu memlekette birincil defa cem'i sporda erkek arkadaşlarla beraber oynamak suretiyle gösterdiğiniz teceddüd ve muvaffakiyetten dolayı sizi Fenerbahçe gençliği ve hey'eti idaresi namına hararetle tebrik ederim efendim ’ ’
Artık tenis kortları da şenlenmeye başlamıştı Vecihe (Taşçı), Mediha (Bayar), Adriyel (Sadak), Hidayet (Karacan) hanımlar 1927 yılında Fenerbahçe Kulübü'nün çimento zeminli kortlarında boy gösteriyorlardı
1933 yılında ise 2 genç kızımız ay yıldızı formayı giydi Leyla Asım Turgut ve Cavidan Elberger hanımlar Sovyetler Birliği'nde yapılan ikili karşılaşmalarda Rus rakibeleriyle yarıştılar
Avrupalılar yüzyıllar boyunca peçe ve çarşaf aşağı yaşayan Türk kadınını başta spor sahalarında görmüşler, şaşkınlıkla birlikte hayranlıklarını gizleyememişlerdi
AYDINLIK YÜZLER
Cumhuriyetin aydınlık yüzleri bundan böyle her alanda olduğu gibi sporda da
rüzgar gibi esiyordu 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları'nda İki kızımız Suat Fetgeri Aşeni (Tarı) ile Halet Çambel eskrimde ülkemizi temsil eden ilk hanımefendi sporcularımız oluyordu
1950 ve 60 lı yıllarda ise Gül Çiray isimli bir bir hanımefendi atletimiz tam 47 Türkiye ve 2 Balkan rekoruna imza atıyordu Gül Çiray, 1960 oyunlarında Aycan Önel ile birlikte ülkemizi temsilcilik ederken, Türkiye 1988 Seul Olimpiyatları'nda bayanlarda ilk madalyasına kavuşuyordu Tekvandoda gösteri dalında kazanılan bu gümüş madalya daha sonraki başarıların habercisi oluyordu
Türk kadını inanılmazı başarmış, çok kısa bir sürede toplumsal yaşamın tüm birimlerinde söz sahibi olmaya başlamıştı Sportif alanda ülkenin sınırlarını zorlayan bu büyük metamorfoz önce Avrupa'da yankılanmış, sonradan yer küremizin tüm toprak parçalarına yayılmaya başlamıştı
VE ILK MADALYAMIZ
1992 Barcelona Olimpiyat Oyunları cumhuriyet kadını için bambaşka bir anlam açıklama ediyordu Bu oyunlar ilk devlete ait madalyamızı kazandığımız olimpiyatlardı 1973 Ordu doğumlu Hülya Şenyurt, Judoda 48 kiloda bronz madalya kazandı
1996 Atlanta Olimpiyat Oyunları'nda, Okçulukta bir büyük mutluluk ile birlikte hüznü de yaşadık Hanımefendi okçumuz Natalie Nasaridze birincil turda 180 atışta 168 ile olimpiyat rekoruna imzasını attı Fakat final yarışlarında büyük bir şanssızlık yaşadı ve dereceye giremedi
Artık Türk kadını cumhuriyetle birlikte ismini dünya sporuna yazdırmaya başlamıştı Sadece sporcu olarak yok yönetici, antrenör ve hatta hakem olarak sporun hizmetindeydi 75 sene gibi kısa bir sürede Cumhuriyete yakışan bir faz kaydetmiş, kendi sınırlarını zorlayıp maya başlamıştı
Bu büyük değişimin bugün 75'inci yıldönümünü İsmini buraya yazamadığımız fakat başarılarını ve cesaretlerini candan alkışladığımız bu kadınlara Türk sporu çok şey borçlu
31936 Berlin Olimpiyat Oyunları'nda İki kızımız Ahmet Fetgeri'nin kızı Suat Fetgeri Aşeni (Tarı) ile Halet Çambel eskrimde ülkemizi temsil eden ilk hanımefendi sporcularımız oluyordu
3Dünya Kadınları, 1928 Amsterdam Olimpiyatları'nda müsabaka şansını ilk önce elde ederken, Nermin Tahsin, Emine Abdullah, Mübeccel Hüsamettin gibi birincil hanımefendi atletlerimiz 1926 yılında pistlere inmişlerdi bile
Onlarla gururlandık
Cumhuriyet Türkiye'sinde bayan sporcularımızın önemi ve başarıları oldukça büyük Son yıllarda okçulukta büyük hamle yapan kızlarımız hedefleri delik deşik ederken, 1936 Berlin Olimpiyatlarında Suat Fetgeri Aşeni (Tarı) ile Halet Çambel eskrimde ülkemizi temsilci ilk bayan sporcularımız oldu
Okçularımızdan on ikiden vurma
1962 yılında Paris'te yapılan Avrupa Şampiyonası'nda Cemal Değirmenciler ve Yücel Cavkaytar birincil şampiyonlarımız olarak kürsüye çıktılar Fakat sonradan bütün 23 yıl madalya özlemi çektik
Ama herşey Natalia Nasaridze ile değişti 1 Olimpiyat, 5 Avrupa rekoru sahibi Natalia okçuluk sporunun lokomotifi oldu Bayanlarda pek çok Avrupa şampiyonluğuna imza attık
TÜRK Okçuluğu gerek başarı gerekse potansiyel açısından Uğur Erdener federasyonu ile büyük bir patlama gösterdi 1962 Paris Avrupa Şampiyonasında Cemal Değirmenciler ve Yücel Cavkaytar birincil şampiyonlarımız olurken, sonradan 23 yıl kürsü özlemi çektik
Türk vatandaşlığına geçen Gürcü kızı Natalia Nasaridze, hanımefendi okçuluğunda lokomotif oldu Bari'de Akdeniz Oyunlarında altını vururken, dünya şampiyonalarında daima bronz da çakılı kaldı Elif Ekşi, Elif Altınkaynak, Zehra Öktem ve Deniz Günay okçuluğumuzun altın kızlarıydı
1962'den 1990 yılına dek madalyasız geçirdiğimiz Avrupa şampiyonalarında Zehra Öktem, Elif Ekşi ve Belgin Özbaş'dan kurulu bayan takımımız birincil bronzunu alırken, 1996 yılında Slovenya'da bayanlarımız yeniden altın madalyaya kilitlendi Natali Nasaridze ve Elif Altınkaynak altın madalyayı vururken, içinde bulunduğumuz Almanya'da yapılan Salon şampiyonasında ise Deniz Günay altın kazandı
Atlanta Olimpiyatı'nın sözde finallerinde Olimpiyat rekoru kıran hanımefendi takımımız madalyayı kılpayı kaçırıp dördüncülükte kaldı
Gürcü asıllı altın kızımız Natalia Nasaridze halen 1 Olimpiyat, 5 Avrupa rekorunun sahibi bulunuyor
Niyet 10
Okçulukta maksat 10'dur Ekşi kardeşler ile Gürcü asıllı kızımız Natalia Nasaridze ülkemize Avrupa ve Dünya şampiyonalarında büyük başarılar kazandırdılar Hanımefendi okçularımız Olimpiyat rekoru da kırmalarına rağmen final atışlarında dördüncülükte kalırken, Natalia Nasaridze Akdeniz Oyunlarında ülkemize ilk altın madalyayı getiren okçumuz oldu *
Cumhuriyetin aydınlık yüzleri; Kadın sporcularımız
Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin toplumsal yaşamdaki köklü değişimlere en hızlı uyumu Türk kadını sağlıyordu O yıllarca erkeğinin bir adım ardında yürüyen genç kızlarımız, spor salonlarında kasırga gibi esiyordu
ONLAR genç cumhuriyetin parlak yüzleri Onlar Türk kadının çağdaşlığa açılan birincil isimleri Onlar Türk sporunun gururları
Atatürk devrimleri Türk toplumunda köklü değişimleri yaratırken, yüzyıllar boyu kafes ardında kalmış, Türk kadını da bu farklılaşmadan payını alıyor, ilk bayan sporcularımız pistlerde irtifa göstermeye başlıyorlardı
Sene 1926 Ömer Besim Koşalay'ın girişimleri ve çalışmalarıyla Nermin Tahsin, Emine Abdullah, Mübeccel Hüsamettin ve Neriman gibi ilk bayan atletlerimiz pistlere iniyordu
Sene 1928 Dünya kadınları Amsterdam Olimpiyat Oyunları'nda pistlerde müsabaka şansını elde ediyordu
tek başına bu örnek bile genç Türkiye Cumhuriyeti'nin toplumsal yaşamda gerçekleştirdiği değişimleri gözler önüne seriyordu
Birincil hanımefendi atletlerimizi, kürek sporunda, Şerefnur, Vecihe, Leyla, Melahat ve Kamran hanımlar izledi
DÜNYADA BIRINCIL VE TEK
Takvimler 1929 yılını gösterirken, Türk kadını, dünya spor tarihinde eşine şayet de bir daha rastlanmayacak bir olay gerçekleştiriyordu O yıllarda demin bir bayan voleybol takımı bile yoktu Ama bir Türk kızı, Yüksek Mühendis Mektebi öğrencisi Sabiha Fırat Hanım, filede harikalar yaratıyordu Erkek arkadaşlarından hiç de geri kalmayan bu genç kızı Fenerbahçe Voleybol Takımı'nda oynatabilmek için ilgililer hemencecik harekete geçmiş ve hanımefendi sporcuların erkek takımında oynamalarını engelleyen bir madde olmadığından Sabiha Rıfat Bayan'a izin çıkmıştı
Beş erkek ve bir hanımefendi sporcudan oluşan Fenerbahçe Voleybol Takımı, o sene tüm rakiplerini ezip geçmiş ve şampiyonluğu kucaklamıştı Bu ola ki de Dünya voleybolunda yaşanan birincil ve tek olaydı
Fenerbahçe Spor Kulübü Umumi Kaptanı Hayri Celaleddin (Atamer) Bey, takım kaptanı Bedii Süheyl Bey yoluyla, 28011929 yılında Sabiha Hanım'a bir mektup gönderiyor ve kendisini kutlarken şunları yazıyordu:
TEBRİKLER EFENDİM
‘‘Bu memlekette birincil defa cem'i sporda erkek arkadaşlarla beraber oynamak suretiyle gösterdiğiniz teceddüd ve muvaffakiyetten dolayı sizi Fenerbahçe gençliği ve hey'eti idaresi namına hararetle tebrik ederim efendim ’ ’
Artık tenis kortları da şenlenmeye başlamıştı Vecihe (Taşçı), Mediha (Bayar), Adriyel (Sadak), Hidayet (Karacan) hanımlar 1927 yılında Fenerbahçe Kulübü'nün çimento zeminli kortlarında boy gösteriyorlardı
1933 yılında ise 2 genç kızımız ay yıldızı formayı giydi Leyla Asım Turgut ve Cavidan Elberger hanımlar Sovyetler Birliği'nde yapılan ikili karşılaşmalarda Rus rakibeleriyle yarıştılar
Avrupalılar yüzyıllar boyunca peçe ve çarşaf aşağı yaşayan Türk kadınını başta spor sahalarında görmüşler, şaşkınlıkla birlikte hayranlıklarını gizleyememişlerdi
AYDINLIK YÜZLER
Cumhuriyetin aydınlık yüzleri bundan böyle her alanda olduğu gibi sporda da
rüzgar gibi esiyordu 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları'nda İki kızımız Suat Fetgeri Aşeni (Tarı) ile Halet Çambel eskrimde ülkemizi temsil eden ilk hanımefendi sporcularımız oluyordu
1950 ve 60 lı yıllarda ise Gül Çiray isimli bir bir hanımefendi atletimiz tam 47 Türkiye ve 2 Balkan rekoruna imza atıyordu Gül Çiray, 1960 oyunlarında Aycan Önel ile birlikte ülkemizi temsilcilik ederken, Türkiye 1988 Seul Olimpiyatları'nda bayanlarda ilk madalyasına kavuşuyordu Tekvandoda gösteri dalında kazanılan bu gümüş madalya daha sonraki başarıların habercisi oluyordu
Türk kadını inanılmazı başarmış, çok kısa bir sürede toplumsal yaşamın tüm birimlerinde söz sahibi olmaya başlamıştı Sportif alanda ülkenin sınırlarını zorlayan bu büyük metamorfoz önce Avrupa'da yankılanmış, sonradan yer küremizin tüm toprak parçalarına yayılmaya başlamıştı
VE ILK MADALYAMIZ
1992 Barcelona Olimpiyat Oyunları cumhuriyet kadını için bambaşka bir anlam açıklama ediyordu Bu oyunlar ilk devlete ait madalyamızı kazandığımız olimpiyatlardı 1973 Ordu doğumlu Hülya Şenyurt, Judoda 48 kiloda bronz madalya kazandı
1996 Atlanta Olimpiyat Oyunları'nda, Okçulukta bir büyük mutluluk ile birlikte hüznü de yaşadık Hanımefendi okçumuz Natalie Nasaridze birincil turda 180 atışta 168 ile olimpiyat rekoruna imzasını attı Fakat final yarışlarında büyük bir şanssızlık yaşadı ve dereceye giremedi
Artık Türk kadını cumhuriyetle birlikte ismini dünya sporuna yazdırmaya başlamıştı Sadece sporcu olarak yok yönetici, antrenör ve hatta hakem olarak sporun hizmetindeydi 75 sene gibi kısa bir sürede Cumhuriyete yakışan bir faz kaydetmiş, kendi sınırlarını zorlayıp maya başlamıştı
Bu büyük değişimin bugün 75'inci yıldönümünü İsmini buraya yazamadığımız fakat başarılarını ve cesaretlerini candan alkışladığımız bu kadınlara Türk sporu çok şey borçlu
31936 Berlin Olimpiyat Oyunları'nda İki kızımız Ahmet Fetgeri'nin kızı Suat Fetgeri Aşeni (Tarı) ile Halet Çambel eskrimde ülkemizi temsil eden ilk hanımefendi sporcularımız oluyordu
3Dünya Kadınları, 1928 Amsterdam Olimpiyatları'nda müsabaka şansını ilk önce elde ederken, Nermin Tahsin, Emine Abdullah, Mübeccel Hüsamettin gibi birincil hanımefendi atletlerimiz 1926 yılında pistlere inmişlerdi bile
Onlarla gururlandık
Cumhuriyet Türkiye'sinde bayan sporcularımızın önemi ve başarıları oldukça büyük Son yıllarda okçulukta büyük hamle yapan kızlarımız hedefleri delik deşik ederken, 1936 Berlin Olimpiyatlarında Suat Fetgeri Aşeni (Tarı) ile Halet Çambel eskrimde ülkemizi temsilci ilk bayan sporcularımız oldu
Okçularımızdan on ikiden vurma
1962 yılında Paris'te yapılan Avrupa Şampiyonası'nda Cemal Değirmenciler ve Yücel Cavkaytar birincil şampiyonlarımız olarak kürsüye çıktılar Fakat sonradan bütün 23 yıl madalya özlemi çektik
Ama herşey Natalia Nasaridze ile değişti 1 Olimpiyat, 5 Avrupa rekoru sahibi Natalia okçuluk sporunun lokomotifi oldu Bayanlarda pek çok Avrupa şampiyonluğuna imza attık
TÜRK Okçuluğu gerek başarı gerekse potansiyel açısından Uğur Erdener federasyonu ile büyük bir patlama gösterdi 1962 Paris Avrupa Şampiyonasında Cemal Değirmenciler ve Yücel Cavkaytar birincil şampiyonlarımız olurken, sonradan 23 yıl kürsü özlemi çektik
Türk vatandaşlığına geçen Gürcü kızı Natalia Nasaridze, hanımefendi okçuluğunda lokomotif oldu Bari'de Akdeniz Oyunlarında altını vururken, dünya şampiyonalarında daima bronz da çakılı kaldı Elif Ekşi, Elif Altınkaynak, Zehra Öktem ve Deniz Günay okçuluğumuzun altın kızlarıydı
1962'den 1990 yılına dek madalyasız geçirdiğimiz Avrupa şampiyonalarında Zehra Öktem, Elif Ekşi ve Belgin Özbaş'dan kurulu bayan takımımız birincil bronzunu alırken, 1996 yılında Slovenya'da bayanlarımız yeniden altın madalyaya kilitlendi Natali Nasaridze ve Elif Altınkaynak altın madalyayı vururken, içinde bulunduğumuz Almanya'da yapılan Salon şampiyonasında ise Deniz Günay altın kazandı
Atlanta Olimpiyatı'nın sözde finallerinde Olimpiyat rekoru kıran hanımefendi takımımız madalyayı kılpayı kaçırıp dördüncülükte kaldı
Gürcü asıllı altın kızımız Natalia Nasaridze halen 1 Olimpiyat, 5 Avrupa rekorunun sahibi bulunuyor
Niyet 10
Okçulukta maksat 10'dur Ekşi kardeşler ile Gürcü asıllı kızımız Natalia Nasaridze ülkemize Avrupa ve Dünya şampiyonalarında büyük başarılar kazandırdılar Hanımefendi okçularımız Olimpiyat rekoru da kırmalarına rağmen final atışlarında dördüncülükte kalırken, Natalia Nasaridze Akdeniz Oyunlarında ülkemize ilk altın madalyayı getiren okçumuz oldu *