iltasyazilim
FD Üye
Gittin
Dudağıma, çocuksu susuzluğumla katiyen doyamadığım öpücüklerinden birini kondurup gittin N'olur öyle bakma banadedin en son Daha birkaç dakika önce, gözlerimde varlığınla alevlenen yasam sevincinin yerine, boyun eğmiş, donuk ve daha şimdiden hasretinle kavrulmus bir karanlığı bırakıp gittin
Dolmustu zamanın
Yüreğimdeki kum saatini, o göz açıp kapayıncaya değin geçen senden, güya asırlarca tükenmek bilmeyen sensizligetersyüz ederek gittin
İçimde, günlerdir yoklugunla zayıflamış, kalbi kupkuru kalmış aşk çocugunu sevginle emzirme sarhosluguyla delirdigim su üç saatiniçindeki yüzlerce anı anıya dönüştürerek
Önce gözlerim kimsesiz kaldı yoklugunda Sonradan, nefesinin o bugulu sıcaklıgından yoksun kalan evimin rutubet kokulu duvarları
Gittin
İki aşkin arasında başı dönen, korkak ve çaresiz bir çocuk gibi savrulan kalbini cebine koyup, baska bir eve gittin uyumaya Bundan Böyle senin degildi evin, sizindi Benim özlediğim o eski evin degildi gittiğin
O eski konut Oturup, zamanın o yağmursuz, o parça parça yüzüne bakarak, günesin tüm gün sadece yalayıp geçtiği los pencerelerinde dalgınlığımızı biriktirdiğimiz o konut
Susardık bazen Aniden, düşünmeden, ola ki de bezginlik düşerek Akıldışı bir çabucak devinen imgelerin ortasında, bir çığ gibi ömrümüze yığılan anılardan birini seçip, dondurarak Hayat, çok eskilerden gelen sonsuz bir ritüel gibi, bir gelenek gibi yeniden ederdi etrafımızda, umurumuzda olmadan
Elin çaya uzanırdı
Tenim dudaklarını özlerdi
Bir sözüm şiirin olurdu Demlenirdik
Gömüldükçe düşlerin o büyülü uykusuna, aşkımın kalbimdeki ilahi melodisi çalınırdı kulaklarına aniden Nasıl da ürkerdin Karanlıktan korkan bir çocugun avunma ışlığı gibi bölerdi sesin suskunluğumuzu
Ruhlarımızın biryerlerde buluştuğuna, düşlerimizin biryerde kesistiğine inanmak istediğim bu hayattan çalıntı anları, beni bunun aksine inandırmaya çalışan bir sesle ve ilk olarak her zaman sen bölerdin
İşte böyle anlarda yüzü daha da netleşirdi dünyaya gözlerinden bakan o zarar görmüş çocukluğunun
İste ben en çok seni içimden içten sevdigim böyle anları severdim
Hayatın içinde seni barındırdığı her karesinde uzun uzun soluklar alarak, o günlük, o banal ayrıntılarını alabildiğince büyütüp, içinde kaybolarak severdim seni Odanın içinde, varlığına senelerdir aşına olduğun bir eşya gibi sessizce kaybolarak seni izlemek ve başının üzerinden sonsuzluğa akıp giden düı bulutlarında şekillenen her sözü, yüreğimde senin için büyüttüğüm şiire dize yapıp eklemekti seni hoşlanmak
Hoşuna Gitmek hayatına tanıklık etmekti benim için
Sabahları evden çıkmadan önce, uykundaki o en masum halini öpücüklere boğarken gitmediye sayiklayan sesine kıyamayıp, patrona binbir yalanlar uydurarak sıkça işe gitmemekti seni hoşlanmak
Sana kahvaltı hazırlamaktı Özenle hazırladığım sofraya iştahla oturup, Sen var ya, bir meleksin, neden seninle evlenmiyorum ama ben Senden daha iyisini mi bulacağımdiyen muzip sözlerine sevinmek, şayet de çocukça inanmaktı İnce ince kıyılmış, tabağa motif gibi islenerek dizilmiş ve defalarca sevdiğin gibi üstünde zeytinyagı ve limon gezdirilmiş domateslere, yaptığım mezelere duyduğun minnete saşırmaktı
Hayatına eklemekten çılgınca şımartma aldığım o sefkatli inceliklere duyduğun minnete
Seni hoşlanmak, bundan yıllar önce, seni bir idol gibi içimde büyütüp, hayranlığımın yavaş yavaş aşka dönüşünü ürkekçe gizleyerek kaleme aldığım mektuplarıma, benzer incelikle, aynı özlemle, aynı hayranlıkla verdiğin cevaplarına inanmamaktı Tüm ısrarlarına rağmen, bu essiz büyüyü bozmaktan çekinip, aylarca seni bir defa bile aramamaktı Daha Sonra ansızın yollara düşüp, çocukluğumda kalbimde filizlenen sevdası senin aşkınla yeşeren bu kentin sokaklarında izini sürmek, kendi sözlerinle bu inceliğin ve bu derin anlayışın yüzünü, yani o merak ettiğin yüzümü, gözlerine taşımaktı Buluştuğumuz cafede, ayların günlerin telaşı ve susuzluğuyla, anlattığın seylerin hiçbirini algılamadan, sadece hayranlıkla seni, o hepimiz gibiliğini seyrederken, masanın altından bir türlü çıkartamadığın o telaşlı, o çocuk ellerinde kendini eleveren heyecanına inanamamaktı
Seni hoşlanmak, o gece rakı içtiğimiz köhne meyhaneden çıkıp yürüdüğümüz sokaklarda, Nisan ayında bir mucize gibi gökyüzünde dans eden kar tanelerinin Tanrı'nın bu aşk için gönderdiği bir işaret olduğuna inanmaktı
Seni hoşlanmak kadınlığımı, bedenimi ve hazzı birincil kez seninle kesfetmekti 17 yıldır güya yalnızca senin için sakladığım bedenimi, en minik bir kararsızlık duymadan ve beklentisiz bir sarhoslukla sana sunmaktı Her dokunusunda tanrısal bir ayının o sıcak ve tatlı sarabını yudum yudum içer gibi
Seni hoşlanmak, aşkın uğruna, ama senden izinsiz, başka bir kentteki hayatımı sıfırlayıp, yaşadığın kente, yaşadığın gögün altına, ıslandığın yağmurların altına gelip yerleşmekti Senden başka, bu koca kentte bir başınalık ve kimsesizlikti seni hoşuna gitmek Sokaklarda tek bir bilinen simaya rastlamamaya alışmaktı güçlükle Hücrelerimle beraber gelişen aşkını özgürce ve sınırsızca yaşamak için ailemin sefkatli ve halden anlayan kollarından sıyrılıp kanatlanmak, yıllanmış can dostların sevgisini fazla uzaklarda bırakmaktı
Seni sevmek, yalnızlığın soğuk kollarından biraz olsun sıyrılıp, nefes alabilmek için geceleri saatlerce tek başıma Beyoğlu'nun karanlık sokaklarında kalabalığın soluğuyla ısınmaya çalışmaktı Hiç tanımadığım insanların yüzünde senin yüzünü çağırmak, onların kaybetmiş, umutsuz hayatlarında zarar görmüş geçmisinin ve çocuksu düşlerinin izlerini sürmekti
Seni sevmek, bu kentin tozlu, bitik ışıkları ruhumu ısırırken, aynı gecenin yıldızları altinda seni deliler gibi özlemekti O geceyi de kollarında geçirebilmeye seni ikna olabilmek için saatlerce sokaklarda dolasıp, barlarda, kahvelerde oturup eve dönüşünü beklemekti Bazen bu bekleyişlerin sonu, halsiz düşmüş bedenimi sürüklediğim evimde, o gece bir baska kadının yanında uyumana gözyaşı dökmek olurdu sabaha kadar Ertesi gün bir sizofren gibi, hiçbir sey olmamış gibi bitmiş seni sevmeye koyulurdum Saşırırdın
Çünkü, seni hoşlanmak direnmekti sevgili Güçsüz olanı insafsızca yokeden bu kentin hoyratlığına ve senin için bundan böyle inanmaktan çoktan vazgeçtiğin, yaşadığın hayalkırıklıklarıyla çok uzun zamandır kaybettiğin o aşk duygusunun gerçekliğinin canlı ispatı olmaya direnmekti Kalbine inançla aşk tohumları ekmekti seni hoşlanmak Hoşlanmak o yitirdiğin aşk şarkısı namına sana umut vermekti
Seni sevmek, ait olduğun gökyüzünde seni hür bırakmaktı Koparmamaktı kanatlarını Ruhunun ve kaleminin tek başın kaynağından, diğer sevgilerin şiirine eklediği mısralardan kışkançlıkla seni mahrum etmeye yeltenmemekti
Hoşuna Gitmek, ruhumun tek sahibi olan seni sahiplenmemeye kanaya kanaya razı olmaktı Çocuksu bir saflıkla tek vazgeçemeyeceğinin ben olduğuma kendimi inandırarak, hayatına boyun eğmekti
Seni hoşlanmak, bir babayı, bir canyoldaşını hayatının sonuna kadar yanına olduğunu bildiğin güvenilir bir dostu, ilgiye ve şefkate doymayan biçare bir ufak çocuğu, fakat en çok da tutkulu, kışkanç ve yüreği baki maviliklere akan bir deli aşığı hoşlanmak gibiydi Birgün pat diye, telefonda duyduğun bir sese, ya da yeni tanıştığın bir kadına aşık olduğunu, sanki tepkimi değer biçmek ya da seni nasil kışkandığımı bakmak isteyen abartılı bir heyecanla söylediğinde, telaşa kapılmamak, bunun gelip geçici bir duygu olduguna ve asla benden vazgeçemeyecegine inanmaktı yine de içimdeki o mecburi endişe ister istemez sarardı yüzümü Sesim soluğum kesilirdi pat diye İşte, o kadar anlarda beni sımsıkı sarıp, ihtiraslı bir sevişmenin ilk öpücüklerini dudağıma kondururken, Sen küçücük bir kızsın, biliyor musundiyen şefkatli sesini severdim en fazla Ve aslında ben dahil, hiç kimseye aşık olamayacağını düşünür, hüzünlenirdim
Rüyalarımın gül kokusu
Sonra birgün aşka açıldı yüreğinin sürgüleri
Sonra birgün şiirlerin başka bir aşkın kokusuna büründü
Yıkıldı tabuların Kırıldı zincirlerin Uzağıma düştün
Bu kez farklıydı, hissetmiştim Yalnız bedenini yok, ruhunu da paylaşmaya başlamıştın bir baska kadınla
Sonra sevmek yavaşça kayışını izlemek oldu avuçlarımdan Seni hoşuna gitmek, sen sabaha karşı uyuduğumu sanarak yanımdan kalkıp bir diğer yürekle telefonda özlem giderirken, içimde kopan fırtınaları susturmaya kastetmek oldu sessizce
Habersizce kapını çaldığım o gün, kapında kalıp, içeri girememek oldu
O güne değin bari bana karşı doğru olmanla, yaşadıklarını benden gizlememenle, yalan söylememenle avunuyordum Lakin bir başkasını incitmemek, üzmemek için ondan gerçekleri gizlediğini, yalanlarla da olsa onu koruduğunu farkedince bu avuntu da terketti beni Yalanlarını bile kıskanır oldum
Neden doğru olmak için beni seçmistin sanki Gerçeğin zalim zindanlarında neden beni kilitli bırakmıştın
Ne fazla düşündüm bu soruların cevaplarını Ne çok sorğuladım kendimi, nerde kusur yaptığımı, neyi beceriksiz bıraktığımı
Kadınca oyunlardan haberim olmadı hiçbir süre Seçtiğin yaşam biçiminden koparmak, seni soluksuz teslim etmek demekti benim için Hatam seni bir mülk gibi sahiplenmemek miydi? Acaba istediğin bu muydu? Seni yanlış mı tanımıştım? Bana her zaman, ne dek asil bir yüreğim olduğunu söyler dururdun İsyanım, kalbimin ezilmiş parçalarının üstünü örtüp, sessizce çekip kapını çıkmak olurdu en fazla
Yalnız kalmak istediğini daha sen söylemeden yüzündeki bulutlardan hisseder, çikip giderdim Özür diler gibi bir sesle, onun geleceğini söylediğinde, sessizce çıkıp giderdim Karşında ben otururken, onunla saatlerce telefonda konuştuğunda çıkıp giderdim Daima giderdim
Bu onurlu tavrımdı ola ki de ezen yüreğini Vazgeçemediğin tek yanım buydu olur ya
Daha Sonra, hoşuna gitmek zarar görmüş kadınlığımı diğer yüreklerle avutma yanılgısına kapılmak oldu Buna hakkım olduğunu söyleyip dursan da, biliyorum, sahiden içten içe hiç affetmedin beni Sen çoktan parçalanmıştın zaten Benim de yüreğimi böldüğümü göz önünde bulundurmak sana bile ağır geldi Ama ben, seni degil, kendimi cezalandırıyordum başka bedenlerde Ruhumu kemiren bu çılgın aşkı cezalandırıyordum Bunu anlamadın mı sevgili?
Hoşuna Gitmek seni yok çocukluğumu, düşlerimi, kendimi ihanet etmek olmuştu bundan böyle Bana bağlanan masum aşkları seninle ihanet etmek olmuştu Kimseye veremedim yüreğimi Ne süre baksalar içime, yüreğimin kırık aynasında kendilerinin yok, senin yüzünün aksini gördüler daima Sessizce çekip gittiler Farketmedim bile gittiklerini
Gittin
Seni hoşuna gitmek, bensiz akıp giden hayatına bir tanıdık olmayan gibi uzaktan görmek oldu çoktandır O çocuk ellerinin, bir başkasının saçlarında gezindiğini, aniden özlemle sarılıp bir diğer yüzü öpücüklere bogduğunu, sabahları uykunda bir diğer kadına sarılıp bir başka yüzü öpücüklere bogduğunu, sabahları uykunda bir diğer kadına gitmediye sayıkladığını düşünmek oldu, seni hoşuna gitmek Geceleri, kokuna hasret yatagımda ter içinde uyanmak, kendimin bile affedemediği bir bencillikle, kalbindeki tek aşkın benimki olması için gözyaşları içinde Tanrı'ya yalvarmak oldu
Seni yaşak bir aşk gibi gözlerden uzakta, rutubetli duvarlar arasında yaşamak oldu, sevmek Beni hayatından dışladığın için öfke nöbetlerine kapılıp, bana bile yabancı gelen, hiç tanımadığım bir sesle sana haykırmak, bağırmak, ağlamak, sonra pişmanlıkla affedip tutkuyla sana her yerde sarılmak oldu
Yabanı bir ot gibi ruhumu sarıp sarmalayan öfke ve kışkançlık duygularıyla benliğimden uzaklaşmayı kendime yakıştırmamak, sıkışıp kaldığım bu karanlık dehlizde, kendi kalbimde, yalnızlığımda, sensizliğimde, kendi aşkımla delirmek oldu bundan böyle seni hoşuna gitmek
Şu Anda, bu acıya bir son vermesi, kendisini terketmesi, sonsuzluğa bırakıp gitmesi için birbirine yalvaran iki yüreğiz bundan böyle Ayazda İki Yürekgibiyiz
Sen benim sizofren aşkımsın Bense senin kanayan vicdanınım
Affet beni sevgilim Verdiğim sözleri tutamadım
Cezmi Ersöz *
Dudağıma, çocuksu susuzluğumla katiyen doyamadığım öpücüklerinden birini kondurup gittin N'olur öyle bakma banadedin en son Daha birkaç dakika önce, gözlerimde varlığınla alevlenen yasam sevincinin yerine, boyun eğmiş, donuk ve daha şimdiden hasretinle kavrulmus bir karanlığı bırakıp gittin
Dolmustu zamanın
Yüreğimdeki kum saatini, o göz açıp kapayıncaya değin geçen senden, güya asırlarca tükenmek bilmeyen sensizligetersyüz ederek gittin
İçimde, günlerdir yoklugunla zayıflamış, kalbi kupkuru kalmış aşk çocugunu sevginle emzirme sarhosluguyla delirdigim su üç saatiniçindeki yüzlerce anı anıya dönüştürerek
Önce gözlerim kimsesiz kaldı yoklugunda Sonradan, nefesinin o bugulu sıcaklıgından yoksun kalan evimin rutubet kokulu duvarları
Gittin
İki aşkin arasında başı dönen, korkak ve çaresiz bir çocuk gibi savrulan kalbini cebine koyup, baska bir eve gittin uyumaya Bundan Böyle senin degildi evin, sizindi Benim özlediğim o eski evin degildi gittiğin
O eski konut Oturup, zamanın o yağmursuz, o parça parça yüzüne bakarak, günesin tüm gün sadece yalayıp geçtiği los pencerelerinde dalgınlığımızı biriktirdiğimiz o konut
Susardık bazen Aniden, düşünmeden, ola ki de bezginlik düşerek Akıldışı bir çabucak devinen imgelerin ortasında, bir çığ gibi ömrümüze yığılan anılardan birini seçip, dondurarak Hayat, çok eskilerden gelen sonsuz bir ritüel gibi, bir gelenek gibi yeniden ederdi etrafımızda, umurumuzda olmadan
Elin çaya uzanırdı
Tenim dudaklarını özlerdi
Bir sözüm şiirin olurdu Demlenirdik
Gömüldükçe düşlerin o büyülü uykusuna, aşkımın kalbimdeki ilahi melodisi çalınırdı kulaklarına aniden Nasıl da ürkerdin Karanlıktan korkan bir çocugun avunma ışlığı gibi bölerdi sesin suskunluğumuzu
Ruhlarımızın biryerlerde buluştuğuna, düşlerimizin biryerde kesistiğine inanmak istediğim bu hayattan çalıntı anları, beni bunun aksine inandırmaya çalışan bir sesle ve ilk olarak her zaman sen bölerdin
İşte böyle anlarda yüzü daha da netleşirdi dünyaya gözlerinden bakan o zarar görmüş çocukluğunun
İste ben en çok seni içimden içten sevdigim böyle anları severdim
Hayatın içinde seni barındırdığı her karesinde uzun uzun soluklar alarak, o günlük, o banal ayrıntılarını alabildiğince büyütüp, içinde kaybolarak severdim seni Odanın içinde, varlığına senelerdir aşına olduğun bir eşya gibi sessizce kaybolarak seni izlemek ve başının üzerinden sonsuzluğa akıp giden düı bulutlarında şekillenen her sözü, yüreğimde senin için büyüttüğüm şiire dize yapıp eklemekti seni hoşlanmak
Hoşuna Gitmek hayatına tanıklık etmekti benim için
Sabahları evden çıkmadan önce, uykundaki o en masum halini öpücüklere boğarken gitmediye sayiklayan sesine kıyamayıp, patrona binbir yalanlar uydurarak sıkça işe gitmemekti seni hoşlanmak
Sana kahvaltı hazırlamaktı Özenle hazırladığım sofraya iştahla oturup, Sen var ya, bir meleksin, neden seninle evlenmiyorum ama ben Senden daha iyisini mi bulacağımdiyen muzip sözlerine sevinmek, şayet de çocukça inanmaktı İnce ince kıyılmış, tabağa motif gibi islenerek dizilmiş ve defalarca sevdiğin gibi üstünde zeytinyagı ve limon gezdirilmiş domateslere, yaptığım mezelere duyduğun minnete saşırmaktı
Hayatına eklemekten çılgınca şımartma aldığım o sefkatli inceliklere duyduğun minnete
Seni hoşlanmak, bundan yıllar önce, seni bir idol gibi içimde büyütüp, hayranlığımın yavaş yavaş aşka dönüşünü ürkekçe gizleyerek kaleme aldığım mektuplarıma, benzer incelikle, aynı özlemle, aynı hayranlıkla verdiğin cevaplarına inanmamaktı Tüm ısrarlarına rağmen, bu essiz büyüyü bozmaktan çekinip, aylarca seni bir defa bile aramamaktı Daha Sonra ansızın yollara düşüp, çocukluğumda kalbimde filizlenen sevdası senin aşkınla yeşeren bu kentin sokaklarında izini sürmek, kendi sözlerinle bu inceliğin ve bu derin anlayışın yüzünü, yani o merak ettiğin yüzümü, gözlerine taşımaktı Buluştuğumuz cafede, ayların günlerin telaşı ve susuzluğuyla, anlattığın seylerin hiçbirini algılamadan, sadece hayranlıkla seni, o hepimiz gibiliğini seyrederken, masanın altından bir türlü çıkartamadığın o telaşlı, o çocuk ellerinde kendini eleveren heyecanına inanamamaktı
Seni hoşlanmak, o gece rakı içtiğimiz köhne meyhaneden çıkıp yürüdüğümüz sokaklarda, Nisan ayında bir mucize gibi gökyüzünde dans eden kar tanelerinin Tanrı'nın bu aşk için gönderdiği bir işaret olduğuna inanmaktı
Seni hoşlanmak kadınlığımı, bedenimi ve hazzı birincil kez seninle kesfetmekti 17 yıldır güya yalnızca senin için sakladığım bedenimi, en minik bir kararsızlık duymadan ve beklentisiz bir sarhoslukla sana sunmaktı Her dokunusunda tanrısal bir ayının o sıcak ve tatlı sarabını yudum yudum içer gibi
Seni hoşlanmak, aşkın uğruna, ama senden izinsiz, başka bir kentteki hayatımı sıfırlayıp, yaşadığın kente, yaşadığın gögün altına, ıslandığın yağmurların altına gelip yerleşmekti Senden başka, bu koca kentte bir başınalık ve kimsesizlikti seni hoşuna gitmek Sokaklarda tek bir bilinen simaya rastlamamaya alışmaktı güçlükle Hücrelerimle beraber gelişen aşkını özgürce ve sınırsızca yaşamak için ailemin sefkatli ve halden anlayan kollarından sıyrılıp kanatlanmak, yıllanmış can dostların sevgisini fazla uzaklarda bırakmaktı
Seni sevmek, yalnızlığın soğuk kollarından biraz olsun sıyrılıp, nefes alabilmek için geceleri saatlerce tek başıma Beyoğlu'nun karanlık sokaklarında kalabalığın soluğuyla ısınmaya çalışmaktı Hiç tanımadığım insanların yüzünde senin yüzünü çağırmak, onların kaybetmiş, umutsuz hayatlarında zarar görmüş geçmisinin ve çocuksu düşlerinin izlerini sürmekti
Seni sevmek, bu kentin tozlu, bitik ışıkları ruhumu ısırırken, aynı gecenin yıldızları altinda seni deliler gibi özlemekti O geceyi de kollarında geçirebilmeye seni ikna olabilmek için saatlerce sokaklarda dolasıp, barlarda, kahvelerde oturup eve dönüşünü beklemekti Bazen bu bekleyişlerin sonu, halsiz düşmüş bedenimi sürüklediğim evimde, o gece bir baska kadının yanında uyumana gözyaşı dökmek olurdu sabaha kadar Ertesi gün bir sizofren gibi, hiçbir sey olmamış gibi bitmiş seni sevmeye koyulurdum Saşırırdın
Çünkü, seni hoşlanmak direnmekti sevgili Güçsüz olanı insafsızca yokeden bu kentin hoyratlığına ve senin için bundan böyle inanmaktan çoktan vazgeçtiğin, yaşadığın hayalkırıklıklarıyla çok uzun zamandır kaybettiğin o aşk duygusunun gerçekliğinin canlı ispatı olmaya direnmekti Kalbine inançla aşk tohumları ekmekti seni hoşlanmak Hoşlanmak o yitirdiğin aşk şarkısı namına sana umut vermekti
Seni sevmek, ait olduğun gökyüzünde seni hür bırakmaktı Koparmamaktı kanatlarını Ruhunun ve kaleminin tek başın kaynağından, diğer sevgilerin şiirine eklediği mısralardan kışkançlıkla seni mahrum etmeye yeltenmemekti
Hoşuna Gitmek, ruhumun tek sahibi olan seni sahiplenmemeye kanaya kanaya razı olmaktı Çocuksu bir saflıkla tek vazgeçemeyeceğinin ben olduğuma kendimi inandırarak, hayatına boyun eğmekti
Seni hoşlanmak, bir babayı, bir canyoldaşını hayatının sonuna kadar yanına olduğunu bildiğin güvenilir bir dostu, ilgiye ve şefkate doymayan biçare bir ufak çocuğu, fakat en çok da tutkulu, kışkanç ve yüreği baki maviliklere akan bir deli aşığı hoşlanmak gibiydi Birgün pat diye, telefonda duyduğun bir sese, ya da yeni tanıştığın bir kadına aşık olduğunu, sanki tepkimi değer biçmek ya da seni nasil kışkandığımı bakmak isteyen abartılı bir heyecanla söylediğinde, telaşa kapılmamak, bunun gelip geçici bir duygu olduguna ve asla benden vazgeçemeyecegine inanmaktı yine de içimdeki o mecburi endişe ister istemez sarardı yüzümü Sesim soluğum kesilirdi pat diye İşte, o kadar anlarda beni sımsıkı sarıp, ihtiraslı bir sevişmenin ilk öpücüklerini dudağıma kondururken, Sen küçücük bir kızsın, biliyor musundiyen şefkatli sesini severdim en fazla Ve aslında ben dahil, hiç kimseye aşık olamayacağını düşünür, hüzünlenirdim
Rüyalarımın gül kokusu
Sonra birgün aşka açıldı yüreğinin sürgüleri
Sonra birgün şiirlerin başka bir aşkın kokusuna büründü
Yıkıldı tabuların Kırıldı zincirlerin Uzağıma düştün
Bu kez farklıydı, hissetmiştim Yalnız bedenini yok, ruhunu da paylaşmaya başlamıştın bir baska kadınla
Sonra sevmek yavaşça kayışını izlemek oldu avuçlarımdan Seni hoşuna gitmek, sen sabaha karşı uyuduğumu sanarak yanımdan kalkıp bir diğer yürekle telefonda özlem giderirken, içimde kopan fırtınaları susturmaya kastetmek oldu sessizce
Habersizce kapını çaldığım o gün, kapında kalıp, içeri girememek oldu
O güne değin bari bana karşı doğru olmanla, yaşadıklarını benden gizlememenle, yalan söylememenle avunuyordum Lakin bir başkasını incitmemek, üzmemek için ondan gerçekleri gizlediğini, yalanlarla da olsa onu koruduğunu farkedince bu avuntu da terketti beni Yalanlarını bile kıskanır oldum
Neden doğru olmak için beni seçmistin sanki Gerçeğin zalim zindanlarında neden beni kilitli bırakmıştın
Ne fazla düşündüm bu soruların cevaplarını Ne çok sorğuladım kendimi, nerde kusur yaptığımı, neyi beceriksiz bıraktığımı
Kadınca oyunlardan haberim olmadı hiçbir süre Seçtiğin yaşam biçiminden koparmak, seni soluksuz teslim etmek demekti benim için Hatam seni bir mülk gibi sahiplenmemek miydi? Acaba istediğin bu muydu? Seni yanlış mı tanımıştım? Bana her zaman, ne dek asil bir yüreğim olduğunu söyler dururdun İsyanım, kalbimin ezilmiş parçalarının üstünü örtüp, sessizce çekip kapını çıkmak olurdu en fazla
Yalnız kalmak istediğini daha sen söylemeden yüzündeki bulutlardan hisseder, çikip giderdim Özür diler gibi bir sesle, onun geleceğini söylediğinde, sessizce çıkıp giderdim Karşında ben otururken, onunla saatlerce telefonda konuştuğunda çıkıp giderdim Daima giderdim
Bu onurlu tavrımdı ola ki de ezen yüreğini Vazgeçemediğin tek yanım buydu olur ya
Daha Sonra, hoşuna gitmek zarar görmüş kadınlığımı diğer yüreklerle avutma yanılgısına kapılmak oldu Buna hakkım olduğunu söyleyip dursan da, biliyorum, sahiden içten içe hiç affetmedin beni Sen çoktan parçalanmıştın zaten Benim de yüreğimi böldüğümü göz önünde bulundurmak sana bile ağır geldi Ama ben, seni degil, kendimi cezalandırıyordum başka bedenlerde Ruhumu kemiren bu çılgın aşkı cezalandırıyordum Bunu anlamadın mı sevgili?
Hoşuna Gitmek seni yok çocukluğumu, düşlerimi, kendimi ihanet etmek olmuştu bundan böyle Bana bağlanan masum aşkları seninle ihanet etmek olmuştu Kimseye veremedim yüreğimi Ne süre baksalar içime, yüreğimin kırık aynasında kendilerinin yok, senin yüzünün aksini gördüler daima Sessizce çekip gittiler Farketmedim bile gittiklerini
Gittin
Seni hoşuna gitmek, bensiz akıp giden hayatına bir tanıdık olmayan gibi uzaktan görmek oldu çoktandır O çocuk ellerinin, bir başkasının saçlarında gezindiğini, aniden özlemle sarılıp bir diğer yüzü öpücüklere bogduğunu, sabahları uykunda bir diğer kadına sarılıp bir başka yüzü öpücüklere bogduğunu, sabahları uykunda bir diğer kadına gitmediye sayıkladığını düşünmek oldu, seni hoşuna gitmek Geceleri, kokuna hasret yatagımda ter içinde uyanmak, kendimin bile affedemediği bir bencillikle, kalbindeki tek aşkın benimki olması için gözyaşları içinde Tanrı'ya yalvarmak oldu
Seni yaşak bir aşk gibi gözlerden uzakta, rutubetli duvarlar arasında yaşamak oldu, sevmek Beni hayatından dışladığın için öfke nöbetlerine kapılıp, bana bile yabancı gelen, hiç tanımadığım bir sesle sana haykırmak, bağırmak, ağlamak, sonra pişmanlıkla affedip tutkuyla sana her yerde sarılmak oldu
Yabanı bir ot gibi ruhumu sarıp sarmalayan öfke ve kışkançlık duygularıyla benliğimden uzaklaşmayı kendime yakıştırmamak, sıkışıp kaldığım bu karanlık dehlizde, kendi kalbimde, yalnızlığımda, sensizliğimde, kendi aşkımla delirmek oldu bundan böyle seni hoşuna gitmek
Şu Anda, bu acıya bir son vermesi, kendisini terketmesi, sonsuzluğa bırakıp gitmesi için birbirine yalvaran iki yüreğiz bundan böyle Ayazda İki Yürekgibiyiz
Sen benim sizofren aşkımsın Bense senin kanayan vicdanınım
Affet beni sevgilim Verdiğim sözleri tutamadım
Cezmi Ersöz *