iltasyazilim
FD Üye
İNSAN, ekmekle doyar, emekle büyür, sevgiyle yaşar Sevgi varlığın yaratılış
sebebidir Çünkü varlığı var eden Allah, onu, sevgiyle yaratmış, sevmiş ve
sevilmeyi istemiştir
Aile binasının harcını sevgi ve inançla karınız Harcı sevgi ve inançla
karılan aileler, değil bu dünyada, öte dünyada da çözülmezler
Ailede sevgi şartsız olmalıdır Şartsız sevginin illeti yine sevgidir
Şartlı sevgi “şöyle davranırsan seni severim, böyle davranırsan seni sevmem
mesajını verir Şartsız sevgi “seni, sen olduğun için seviyorum
der Kimi tefsirlerin Hz Peygamber’in amcası Ebu Talib hakkında
indirildiğini söyledikleri “Sen sevdiğini doğru yola iletemezsin, fakat
Allah dilediğini doğru yola iletir (28:56 ) âyetinde, Hz Peygamber’in,
birini sevmesi için hidayete ermiş olması şartının dahi koşulmaması, hayli
dikkat çekicidir
Aileyi içerisinde barındıran ev, ya cennet köşelerinden bir köşe, ya da
cehennem çukurlarından bir çukurdur Evi cennetten bir köşe yapan şey sevgi,
cehennemden bir çukur yapan şey ise sevgisizliktir
Sevginin cennetten bir köşeye dönüştürdüğü evlerde yetişen çocuklar,
kendisiyle barışık, kendine ve başkalarına güvenen ve güvenilen, sevecen,
umutlu, hoşgörülü ve mutlu birer insan olarak hayata atılırlar
Eşler arası sevginin bir tezahürü de kıskançlıktır, fakat her kıskançlık
sevgiden doğmaz, bazı kıskançlıklar nefretten doğarlar Sevgiden doğan
kıskançlık sevgiyi geçerse onu yer bitirir Sevgiden doğan kıskançlığın
sevgiyi yiyip bitirmesine fırsat vermemek gerekir
Kıskançlığın en kötüsü, kişinin sevdiği bir değeri Allah’tan ve O’nun
davasından kıskanmasıdır Bu durumda iki sonuç kaçınılmazdır: Ya kıskananın
kıskandığı kendi başına bela edilir, ya da tamamen elinden alınır
Ailede sevgiyi, ilgi doğurur Deyim yerindeyse ilgi, sevginin hem anasıdır
hem çocuğu İlgisiz sevgi, iktidarsız sevgidir “Seni seviyorum deyip de
sevginin isbatı anlamına gelen ilgi ve emeği göstermeyen biri, sevginin
bedelini ödemekten kaçınıyor demektir Bedeli ödenmemiş sevgi, haksız
kazançtır
Sevgiyle bir arada tutulamayan aileler, aile reisinin baskısı ve
zorbalığıyla bir arada tutulmak zorundadırlar Sevginin değil de, tahakkümün
hakim olduğu böylesi ailelerde aile reisi ‘efendi’, geri kalan fertler
‘kulköle’ mesabesindedir Küçük bir dikta yönetiminin hakim olduğu bu
ailede aile reisi saltanatını yürütebilmek için baskıya ihtiyaç duyar,
ailenin diğer bireyleri de aile adlı bu küçük krallıkta ceberut ve baskıcı
rejimlerin uysal vatandaşları gibi bastırılmış, sindirilmiş,
uysallaştırılmış, özetle nesneleştirilmiş birer unsurdurlar Aslında,
baskıcı ve zalim yöneticilere uysal, uyumlu ve sünepe vatandaşları
yetiştiren birer fabrikadır bu tür aileler Tıpkı, firavunun emri altında
köle yapılan İsrailoğulları'nın, Musa gelmezden önceki uysal ve köleliğe
razı hâlleri gibi
Aile bireylerine özgürlük sevgiyle verilir Çünkü sevgiyle verilen özgürlük
parçalayıcı ve ayrıştırıcı değil, yürekten bağlayıcı ve birlikteliği
sağlayıcı bir işlev görür Bu sayede topluma aklı hür, vicdanı hür,
satılamaz ve satınalınamaz şahsiyetler kazandırılmış olur
Sevdiği için evlenenler olabileceği gibi evlendiği için sevenler de
olabilir Aslolan sevginin gerçek bir biçimde dalbudak salması ve üretici,
özgürleştirici ve sağaltıcı bir sevgi olmasıdır Eğer sevgi bunların tersi
olan tüketici, tutukdayıcı, kör edici bir tutkuysa (sevgi değil), bu
sevginin muhatapları birbirlerini tanıyıncaya kadar ya da kavuşuncaya kadar
severler Oysa ki erdemli insanlar tanıyıncaya kadar değil tanıdıkça seven
ve sevilen insanlardır Bunun tersi ‘şıpsevdilik’tir; şıpsevenler
çıtkırılırlar, çünkü sevgilerinin kökleri gelişmemiştir
Mustafa İslamoğlu
sebebidir Çünkü varlığı var eden Allah, onu, sevgiyle yaratmış, sevmiş ve
sevilmeyi istemiştir
Aile binasının harcını sevgi ve inançla karınız Harcı sevgi ve inançla
karılan aileler, değil bu dünyada, öte dünyada da çözülmezler
Ailede sevgi şartsız olmalıdır Şartsız sevginin illeti yine sevgidir
Şartlı sevgi “şöyle davranırsan seni severim, böyle davranırsan seni sevmem
mesajını verir Şartsız sevgi “seni, sen olduğun için seviyorum
der Kimi tefsirlerin Hz Peygamber’in amcası Ebu Talib hakkında
indirildiğini söyledikleri “Sen sevdiğini doğru yola iletemezsin, fakat
Allah dilediğini doğru yola iletir (28:56 ) âyetinde, Hz Peygamber’in,
birini sevmesi için hidayete ermiş olması şartının dahi koşulmaması, hayli
dikkat çekicidir
Aileyi içerisinde barındıran ev, ya cennet köşelerinden bir köşe, ya da
cehennem çukurlarından bir çukurdur Evi cennetten bir köşe yapan şey sevgi,
cehennemden bir çukur yapan şey ise sevgisizliktir
Sevginin cennetten bir köşeye dönüştürdüğü evlerde yetişen çocuklar,
kendisiyle barışık, kendine ve başkalarına güvenen ve güvenilen, sevecen,
umutlu, hoşgörülü ve mutlu birer insan olarak hayata atılırlar
Eşler arası sevginin bir tezahürü de kıskançlıktır, fakat her kıskançlık
sevgiden doğmaz, bazı kıskançlıklar nefretten doğarlar Sevgiden doğan
kıskançlık sevgiyi geçerse onu yer bitirir Sevgiden doğan kıskançlığın
sevgiyi yiyip bitirmesine fırsat vermemek gerekir
Kıskançlığın en kötüsü, kişinin sevdiği bir değeri Allah’tan ve O’nun
davasından kıskanmasıdır Bu durumda iki sonuç kaçınılmazdır: Ya kıskananın
kıskandığı kendi başına bela edilir, ya da tamamen elinden alınır
Ailede sevgiyi, ilgi doğurur Deyim yerindeyse ilgi, sevginin hem anasıdır
hem çocuğu İlgisiz sevgi, iktidarsız sevgidir “Seni seviyorum deyip de
sevginin isbatı anlamına gelen ilgi ve emeği göstermeyen biri, sevginin
bedelini ödemekten kaçınıyor demektir Bedeli ödenmemiş sevgi, haksız
kazançtır
Sevgiyle bir arada tutulamayan aileler, aile reisinin baskısı ve
zorbalığıyla bir arada tutulmak zorundadırlar Sevginin değil de, tahakkümün
hakim olduğu böylesi ailelerde aile reisi ‘efendi’, geri kalan fertler
‘kulköle’ mesabesindedir Küçük bir dikta yönetiminin hakim olduğu bu
ailede aile reisi saltanatını yürütebilmek için baskıya ihtiyaç duyar,
ailenin diğer bireyleri de aile adlı bu küçük krallıkta ceberut ve baskıcı
rejimlerin uysal vatandaşları gibi bastırılmış, sindirilmiş,
uysallaştırılmış, özetle nesneleştirilmiş birer unsurdurlar Aslında,
baskıcı ve zalim yöneticilere uysal, uyumlu ve sünepe vatandaşları
yetiştiren birer fabrikadır bu tür aileler Tıpkı, firavunun emri altında
köle yapılan İsrailoğulları'nın, Musa gelmezden önceki uysal ve köleliğe
razı hâlleri gibi
Aile bireylerine özgürlük sevgiyle verilir Çünkü sevgiyle verilen özgürlük
parçalayıcı ve ayrıştırıcı değil, yürekten bağlayıcı ve birlikteliği
sağlayıcı bir işlev görür Bu sayede topluma aklı hür, vicdanı hür,
satılamaz ve satınalınamaz şahsiyetler kazandırılmış olur
Sevdiği için evlenenler olabileceği gibi evlendiği için sevenler de
olabilir Aslolan sevginin gerçek bir biçimde dalbudak salması ve üretici,
özgürleştirici ve sağaltıcı bir sevgi olmasıdır Eğer sevgi bunların tersi
olan tüketici, tutukdayıcı, kör edici bir tutkuysa (sevgi değil), bu
sevginin muhatapları birbirlerini tanıyıncaya kadar ya da kavuşuncaya kadar
severler Oysa ki erdemli insanlar tanıyıncaya kadar değil tanıdıkça seven
ve sevilen insanlardır Bunun tersi ‘şıpsevdilik’tir; şıpsevenler
çıtkırılırlar, çünkü sevgilerinin kökleri gelişmemiştir
Mustafa İslamoğlu
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.