Selamlaşma: Hz Peygamber (asv) Allah'a yemin ederek başladığı bir sozunde, İman etmedikce cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikce de iman etmiş olmazsınızbuyurduktan sonra yanındakilere, aralarında sevgi bağını ancak selamlaşarak kurabileceklerini bildirmiştir (Muslim, Îman, 9394) Selamın bu onemi sebebiyledir ki, Kur'anı Kerim'de evlere girerken mutlaka selam verilmesi (enNUr 2427), selama daha guzeliyle veya aynıyla karşılık verilmesi (enNisa 486) emredilmiştir
Tokalaşma: Kaynaklarda genellikle musafaha kelimesiyle ifade edilen tokalaşma Hz Peygamber (asv)'in sunnetinde de yer alan İslami bir muaşeret kuralıdır Bu kelimenin koku olan safhkelimesinin ayetlerde hoşgorulu ve affedici olmaanlamlarında gectiğini dikkate alarak (mesela bk elBakara 2109; elHicr 1585; ezZuhruf 4379), tokalaşmanın da bir kimsenin, elini sıktığı insana karşı hoşgorusunu, affediciliğini ve sevgisini simgeleyen bir davranış olarak değerlendirmek gerekmektedir Nitekim dargın olan kimselerin el sıkışarak barışmaları birbirlerini affedip yeniden dost olduklarını ifade eder Tokalaşmanın bu yuksek ahlaki anlamı sebebiyle olmalıdır ki Hz Peygamber (asv), Birbiriyle karşılaşan iki Musluman tokalaştığında, daha oradan ayrılmadan hataları affedilir(EbU DavUd, Edeb, 142) buyurmuştur
Tokalaşma: Kaynaklarda genellikle musafaha kelimesiyle ifade edilen tokalaşma Hz Peygamber (asv)'in sunnetinde de yer alan İslami bir muaşeret kuralıdır Bu kelimenin koku olan safhkelimesinin ayetlerde hoşgorulu ve affedici olmaanlamlarında gectiğini dikkate alarak (mesela bk elBakara 2109; elHicr 1585; ezZuhruf 4379), tokalaşmanın da bir kimsenin, elini sıktığı insana karşı hoşgorusunu, affediciliğini ve sevgisini simgeleyen bir davranış olarak değerlendirmek gerekmektedir Nitekim dargın olan kimselerin el sıkışarak barışmaları birbirlerini affedip yeniden dost olduklarını ifade eder Tokalaşmanın bu yuksek ahlaki anlamı sebebiyle olmalıdır ki Hz Peygamber (asv), Birbiriyle karşılaşan iki Musluman tokalaştığında, daha oradan ayrılmadan hataları affedilir(EbU DavUd, Edeb, 142) buyurmuştur