Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

rekabet hukuku!

rekabet hukuku!
0
57

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,755
Etkileşim
88
Puan
48
F-D Coin
0
rekabet hukuku! Rekabet Hukuku’nun başlangıcı, Amerika Birleşik Devletleri’nde Schermann Act’ın yürürlüğe girdiği 1890 yılıdır Her türlü iktisadi faaliyetin itici gücü olan rekabetin ve her türlü beşeri faaliyetin düzenleyicisi olan hukukun insanlık tarihinde ne kadar eski olduğu dikkate alındığında, Rekabet Hukuku’nun ve onun uygulayıcısı olan Rekabet Otoriteleri’nin ne değin yeni ve çağdaş çağın ürünü oldukları açıkça görülecektir 1890 yılındaki bu ilk kanundan daha sonra Avrupa’da rekabet hukukunun filizlenmesi İkinci Dünya Savaşı ertesinde Almanya’da gerçekleşmiştir Bunu sırasıyla Japon Kartel Kanunu ve Avrupa Topluluğu rekabet kuralları peşine düşüp takip etmiştir Liberal iktisadi sistemin sınırları 1980’li yıllardan itibaren daha da genişlemeye başlamış ve bu gün globalleşme olarak adlandırdığımız sisteme ulaşılmıştır Global çağda, firmaların milli kimlikleri gitgide artarak yük kaybetmiş, bunun yerine milletlerarası standartlarda mal ve hizmet üretmek ve milletlerarası kurallar dahilinde davranmak tartma kazanmaya başlamıştır Günümüz rekabet otoritelerinin oynadıkları rol, global çağın trafiğinin adil bir biçimde akışını temin etmek ve yarışalabilir bir zeminin oluşmasını sağlamaktır Bir ülkede rekabet otoritesinin varlığı o ekonominin kendi kendine oluşturabileceği varsayılan serbest rekabet ortamının; piyasa dinamiklerini dışında bırakarak halk otoritesi eli ile yaratılacağı düşüncesini çağrıştırabilir Ancak bu çağrışımın piyasa dinamiklerinin içsel dinamiğine halk müdahalesi olacağı iması içten değildir Bütün iktisadi çevreler göre mutabık kalınması gereken ilke, daha etkin ve daha serbest piyasaların fakat daha fazla kuralla olanaklı olduğu ilkesidir Tıpkı toplumsal özgürlüklerin yasalarla güvence altına alındığı gibi, ekonomik özgürlüklerin ve etkin rekabetçi ekonominin güvenceye alıması için de Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve geniş anlamda rekabet hukukuna gereklilik vardır Türk Rekabet Hukuku Avrupa Birli Türk Rekabet Hukuku Avrupa Birliği Rekabet Hukuku ile kayda değer ölçüde paralellik göstermektedir Lüzum dünya ekonomisi ile bütünleşmede Avrupa Birliği’nin Türkiye için kayda değer bir eşiği temsilcilik etmesi; gerekse Avrupa Birliği Rekabet Hukuku’nun Türkiye’de uygulanabilir bir rekabet hukuku için yerinde bir örnek olarak değerlendirilmesi sonucunda 1994 yılında 4054 Sayılı Kanun kabul edilmiştir Türkiye’deki rekabet hukuku uygulamalarının hukuki temelini oluşturduğunu gözönüne alarak Avrupa Topluluğu Rekabet Hukuku’nun kaynaklarına bahsetmek gerekmektedir Avrupa Topluluğu Rekabet Hukuku’nun kaynağı Roma Anlaşması’nın 85, 86, 90 ve 92 maddeleridir Sözkonusu maddeler sırasıyla; uzlaşma, uyumlu eylem ve kararlara; baskın durumun kötüye kullanılmasına; iktisadi amaçlı tekellere ve devlet yardımlarına ilişkindir Bunların yanı sıra Avrupa Topluluğu Yargı Divanı ve Bidayet Mahkemesi Kararları da Rekabet Hukukunun kaynakları arasında manâlı yere sahiptir Türk Rekabet Hukuku’nun oluşumunda Roma Anlaşması’nın 92 maddesinde ele alınan “belirtilmiş işletmeleri ya da açıklanmış ürünlerin üretimini desteklemek suretiyle rekabeti bozan ya da bozma tehtidi taşıyan devlet yardımları ile ilgili düzenleme dışarıda bırakılmıştır 4054 say1Ŭ1ĠRekabetin Korunmas1ĠHakk1Ůdaki Kanun, 7 Aral1ū 1994 tarihinde TBMM 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun, 7 Aralık 1994 tarihinde TBMM’nde görüşülerek kabul edilmiş ve 13 Aralık 1994 tarihli Devlete Ait Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir Yasanın yürürlüğe girdiği 13 Aralık 1994 tarihinden itibaren, yaklaşık 27 ay süren bir beklemeden sonra, 27 Şubat 1997 tarihinde 11 kişiden oluşan Rekabet Kurulu atanmış ve 5 Mart 1988 tarihinde göreve başlamıştır Komite 8 ay içinde Rekabet Kurumu Teşkilatını oluşturmuştur AVRUPA TOPLULUĞU REKABET HUKUKU'NUN ESASLARI Avrupa Topluluğu Rekabet Hukuku'nun esasları, kurucu Roma Antlaşması'nın hazırlanmasına ilişkin 1956 yılındaki Messine çalışmaları esnasında gündeme geldi Kurucu Antlaşma'nın hazırlıyıcıları Avrupa'nın hür teşebbüs ve hür piyasa ekonomisi üzerine kurulmasını düşünüyorlardı Bu bağlamda da, Topluluğun rekabet politikasının girişim hürriyetini teminat altına bölge kurallar manzumesi ile oluşturulması gerekliliği tartışılmaz olguların başında geliyordu Girişim hürriyetinin güvence altına alınmasındaki siyasi yaklaşımların ötesinde en kayda değer koşulun antitröst kavramıyla geliştirilebileceği düşünülüyordu O dönemde görünen en ciddi birikim 1889 yılından kalan bir Kanada yasası ve 1890 yılına ilişkin ABD'deki Sherman Act olarak kabul edilmekteydi Ama Sherman Act, epeyce popülist (bugün ki anlamıyla sosyal halkçı) bir yaklaşma ile tasarlanmıştı; hatta sonradan görülecektir fakat, 1970 yılına değin Amerikan antitröst kuralları defalarca Halkçı Partinin yönetiminde geliştirilmiştir Messine alıştırma grubunda Topluluk rekabet politikasına ilişkin tezler tartışılırken, öteki ilginç bir vaka da o dönemde İngiltere'de iktidarda olan Emekçi Partisi'nin Avrupa'nın oldukça liberal bir perspektif ile kurulmaya çalışıldığını ileri sürerek alıştırma grubunu terk etmesidir Böylelikle bir yanda esinlenilmesi düşünülen oldukça sosyal söylemi olan Sherman Act ve öte yanda Avrupa'nın daha liberal bir yapılanma ihtiyacı, Kalabalık rekabet kurallarının kavga odağını oluşturmaktaydı Nitekim Kurucu Antlaşma'nın tasarlayıcıları Amerikan rekabet hukukunun kaygılarını taşımamış ve Avrupa'ya eşsiz ve Avrupa'nın ihtiyaçları doğrultusunda bir sistemi ortaya koymuşlardır(1) İşte bu nokta da rekabet hukukuna ilişkin üç sistem yaklaşımından söz etmek mükündür: Harvard ve Chicago Öğretileri ve bunların aralarında kalan Brüksel Öğretisi Topluluk rekabet sistemine istikamet veren Brüksel Öğretisi'nin diğer yaklaşımlar ile karşılaştırıldığında üç esas özelliği içerdiği görülmektedir Birinci nitelik, Topluluk Rekabet Hukuku'nun siyasi bir yaklaşıma dayandırılmasıdır Nitekim Topluluk Rekabet Hukuku, Üye Devletler'e kısmi bir egemenlik devrini gerekli kılmaktadır Buradaki esas gaye, tek bir pazarın tesis edilmesine muavin olmaktır İşte bu noktada Amerikan Rekabet Hukuku ile Topluluk hukukunun esas farklılığı ortaya çıkmaktadır: Toplulukta esas kaygının tek pazarı entegrasyon marifetiyle belirlemek ve bu anlamda da sermayeye daha rahat hareket serbestisi temin etmek nedeniyle eksik rekabetin önlenmesi olduğu gözlemlenirken; Amerikan hukukunda federal hesaplı alanlarda zaten 19 yy sonlarından itibaren varolan kartellerin ve büyük tröstlerin monopolistik eğilimleri ile mücadele etmenin esas kaygıyı oluşturduğu gözlemlenmektedir(2) İkinci nitelik, yaklaşımlardaki makro idareli unsurların rekabet unsurları ile birlikte düşünülmesidir Kalabalık Rekabet Hukuku, sadece beceriksiz rekabeti önlemeyi esas gaye olarak benimsememektedir Bu açılımının yanı sıra, rekabet politikalarına istikamet verilirken idareli gerçekler ve Avrupa'nın esas ihtiyaçları gözönünde bulundurulmakdır Bu bağlamda da bilhassa rekabet piyasalarının istihdam marifetli, büyümeye destek olan ve sosyal refahı arttırıcı unsurlar ile bezenmesine maksimum uyarı edilmektedir Böylelikle alınan kararlarda salt hukuk yaklaşımlarının ötesinde bir dizi esnekliklere de olanak tanınmaktadır Üçüncü ve son özellik ise Kalabalık Rekabet Hukuku'nun ahlaki ve sosyal değerlere büyük önem vermesidir Aza Devletler, rekabet hukuku alanında milli egemenlik haklarını uluslarüstü mercilere devrederken, karşılığında tüketicinin yararı ve onun korunması üstüne, pazardaki tüm idareli aktörlerin eşit şartlarda rekabete girmeleri üzerine ve KOBİ'lerin büyük işletmelerin yanı sıra idareli hayatta rol almalarını sağlayıcı tedbirler üzerine ciddi güvenceler almaktalardır İşte bu noktada da Amerikan ve Topluluk rekabet hukukları aralarında çok esas bir ayrıcalığa dikkat çekici etmek mümkündür Özellikle yatay ve düşey anlaşmalarda Amerikan rekabet mercileri fazla katı tedbirler alabilmektedir Oradaki kaygı teşebbüsler arasındaki yoğunlaşmaların, işbirliklerinin monopol marifetli etkilerinin önlenmesi yönünde gelişirken; Kalabalık bu bağlamda istihdam, sosyal kolaylık ve Avrupa sanayi ve hizmet sektörlerinin uluslararası rekabet gücünü ve hesaplı ölçek sorununu ön planda tutmaktadır sonuç olarak Topluluk Rekabet Hukuku'na yaşam veren Brüksel Öğretisi; sadece ekonomik kaygıların güdüldüğü Chicago Öğretisi ya da yalnızca dengeli bir sosyal paylaşımın ve her ne pahasına olursa olsun idareli gücün çeşitli aktörler arasında dağılımını öngören Harvard Öğretisi arasında bir üçüncü ve özgün yaklaşma olarak Avrupa Topluluğu Rekabet Hukuku'nun temel esaslarını ortaya koymaktadır Bütün bu öğreti tartışmaları ve siyasi hedeflerin neticesinde 25 Mart 1957 tarihinde imzalanan, Tek Senet ve 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Birliği Antlaşması ile değişikliğe uğratılan kurucu Roma Antlaşması'nın hedefi; Üye Devletler arasında hesaplı birliğin tesisinin iki taraflı pazar marifetiyle gerçekleştirilmesidir Bu hedefin başarısı ise Topluluk Rekabet Hukuku'na bağlıdır Bu bakımdan Birlik Antlaşması içerisinde vazedilen rekabet politikasına ilişkin hususların ilk olarak bilinmesi gerekmektedir Nitekim, Birlik Antlaşması'nın 2 Maddesi; Topluluk, ortak bir pazarın, ekonomik ve mali bir birliğin kurulması ve 3 ve 3 A maddelerinde yer verilen karşılıklı politikaların ve faaliyetlerin yürürlüğe konulması yolu ile Topluluğun bütünü içinde ekonomik faaliyetlerin uyumlu ve dengeli kalkınmanın, çevreye saygılı, aralıksız ve enflasyonist olmayan bir büyümenin, idareli performansların yüksek derecede bütünlüğünün, yüksek seviyeli bir istihdam ve sosyal korumanın, yaşam seviyesinin, Üye Devletler aralarında hesaplı ve sosyal bütünlükle dayanışmanın iyileştirilmesi görevine sahiptir(3) Birlik Antlaşması'nın 3 maddesi ise, Topluluğun iktisadi bütünleşmeye ilişkin görevlerini belirlemektedir Sözkonusu 3 (g) maddesi iç pazar zarfında rekabetin bozulmamasını sağlayacak bir rejimifadesi ile rekabet politikasının Topluluğun ana görevleri arasında yeraldığının en açık kanıtıdır Ayrıca, Birlik Antlaşması'nın 3 (l) maddesi Kurucu Antlaşma'ya bir yeniliği ilave etmiş ve Topluluğun ana görevleri aralarında Kalabalık sanayinin rekabet gücünü arttırılması görevinin de Kalabalık göre üstlenilmesi gerekliliğine göze çarpan etmiştir İlgili paragrafın eklenmesinin sonuçlarını gelecekte Topluluk Rekabet Hukuku üstünde görmek olası olabilecektir öte yandan daha yetmişli yılların başında Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (ATAD), Continental Can Kararı'nda (4) ; Birlik Antlaşması'nın 3 (g) maddesine tekabül eden, Kurucu Antlaşma'nın 3 (f) maddesinin Roma Antlaşması'nın diğer maddelerinin manâ kazanabilmesi için esas bir mecburiyet olduğunu belirtilmiştir Keza Kurul, XXI Genel Raporu'nda (1992) rekabet politikasının Tek Pazar'ın temel unsurlarından biri olduğuna göze çarpan etmiştir Yukarıda belirli hususların ışığında, Kalabalık Rekabet Hukuku'nun başlıca itibariyle üç esas hedefi mevcuttur: o Birinci temel gaye, işletmeler arasında rekabeti bozucu veya kısıtlayıcı ticari engeller geliştirilmesinin, başat durumun kötüye kullanılmasının ve rekabeti sınırlayıcı veya bozucu devlet yardımlarının önlenmesidir o İkinci esas amaç, etkili bir rekabetin tesis edilerek, Tek Pazar'ın kurulmasını sağlamaktır o Üçüncü esas maksat ise, ticari etkinliğin, gelişmenin ve tüketicinin yararına dürüst hareket eden bir fiyat rekabetinin sağlanmasıdır  
 

Similar threads

Genellikle… Teşebbüsler, birleşme ve devralma konularında sınırsız bir hareket alanına sahip değildir Bu hususta onların sınırlarını belirleyen rekabet hukuku, hangi durumlarda bir ihlal durumunun laf konusu olabileceği, bu konudaki istisnai haller ve izin alınmasıyla alakalı esasları...
Cevaplar
0
Görüntüleme
219
Fikri Ve Sınai Mülkiyet Hukukunda İhtiyati Tedbirler Kavram: İhtiyati tedbir kavramı, özel hukukumuzda epeyce geniş uygulaması yer alan bir kavramdır İhtiyati tedbirden ne anlaşılması gerektiği hususunda epeyce değişik düşünceler bulunmaktadır Yaygın kanaat olarak, tedbirlerin, davanın...
Cevaplar
0
Görüntüleme
104
Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, rekabet hukuku alanında uluslararası iş birliğinin, gönüllük esaslı bir lüksten ziyade somut ve acil bir ihtiyaç olduğunu belirterek, "Yeni sistemin yol açtığı ekonomik güç birkaç ülkede yoğunlaşırken, tüketicilerimizin refahını korumak konusunda gelişmekte...
Cevaplar
0
Görüntüleme
51
Bakan Pekcan, yaptığı yazılı açıklamada, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "7246 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna" ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Pekcan, 1994 yılında yürürlüğe giren 4054 sayılı Kanunun, Rekabet Kurumunun göreve...
Cevaplar
0
Görüntüleme
57
Rekabet Kurumu’nun, Google’a haksız rekabete yol açtığı gerekçesiyle kestiği ceza sonrasında, Türkiye’de bir Google haberleri rüzgarı esti.  Ancak bu haberlerin önemli bir kısmında, dünya devinin niçin böyle davrandığını ve Rekabet Kurumu’nun kararının gerekçelerinin pek de net  aktarılmadığını...
Cevaplar
0
Görüntüleme
64
858,536Konular
981,826Mesajlar
32,338Kullanıcılar
ahmet80Son üye
Üst Alt