iltasyazilim
FD Üye
Carlyle’nın Kahramanlar adlı ünlü eserinde, Romalı bir tarihçinin eserinde Kâbe’yi zikrettiğini ve onun dünyadaki en eski ve en mukaddes mabet olduğunu beyan ettiğini yazdığını (1)
Akrabaları
Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedelerinden Kusay bin Kilab’ın, Huzaa’lılardan Kâbe emanetlerini alarak, iyi idaresi ile kendi kabilesini saygın bir konuma getirip, Kâbe etrafında topladığını Bundan dolayı onun kabilesine Kureyş (toplamak, birleştirmek) ismi verildiğini (2)
Hz Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedesinin babası Haşim’in Mekke’den kışın Yemen’e, yazın Şam’a ticaret seferlerini ilk başlatan zat olduğunu Hatta Bizans imparatoru ile anlaşma sağlayarak Kureyş tacirlerinin Bizans topraklarında ticaret vergilerinden muaf tutulmasını sağladığını (3)
Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedesi Abdülmuttalib’in uzun boylu, sarışın ve sevimli bir sakal sahibi olduğunu (4)
Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) babaannesinin isminin Fatıma olduğunu (5)
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) anneannesinin adının Berre olduğunu (6)
Hz Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) öz amcalarının Ebu Talib ve Zübeyr olmak üzere iki tane olduğunu, diğer amcalarının üvey olduğunu (7)
Hz Abbas’ın Efendimizden (Sallallahu aleyhi ve sellem) 3 yaş büyük olduğunu(8)
Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) dayısının olmadığını(9)
Amcası Ebu Talib’in Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) daha gençken ve kendisine nübüvvet verilmeden evvel O’nun hakkında bir şiirinde “Tertemiz yüzü aşkı için yağmur talep edilen, dulların hâmisi, yetimlerin sığınağı dediğini (10)
İbni Habib adlı müellifin “Ümmehatun Nebi adıyla bize 20 nesil boyunca Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) ninelerini gösteren calibi dikkat bir çalışma bıraktığını(11)
Peygamber Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) amcalarının isimlerinin; Haris, Zübeyir, Ebu Talip, Hamza, Ebu Lehep, Gaydak, Mukavvem, Saffar, Abbas olduğunu (12)
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) halalarının isimlerinin; Ümmü Hakim, Berra, Atike, Safiyye, Erma, Ümeyre olduğunu(13)
Bir rivayete göre halası Ümmü Hakim'in Efendimizin babası Abdullah'la ikiz olduğunu (14)
DoğumuÇocukluğu
Mekke’de Rasuli Ekrem’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) doğduğu mıntıkanın isminin “Şı’bi Amir olduğunu (15)
Rasulu Zişan'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) ana karnına düştüğü yıl Cenabı Hakk'ın Mekke'ye büyük bir bereket verdiğini ve bu senenin Senet'ül Fethi ve'lİbtihac(Fetih ve sevinç yılı) olarak anıldığını…(16)
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) doğumunun miladi olarak 20 Nisan 571 olduğunu
Genellikle Rasuli Ekrem Aleyhissalatu vesselam'ın doğum tarihinin 12 Rebiyülevvel olarak bilinmesine rağmen, Mısır’lı büyük astronomi bilgini Mahmud Feleki paşanın, Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) 9 Rebiyülevvel Pazartesi günü doğduğunu ispatladığını(17)
Habibi Zişan’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) doğum yılının 569, 570 veya 571 olduğu hususunun ihtilaflı olduğunu, ama çoğunluğun görüşüne göre 571 olduğunu…(18)
Peygamberi ahirzaman’ın (Aleyhissalatu vesselam) sabaha doğru doğduğunu…(19)
Muhammed isminin cahiliye Araplarınca az bilindiğini, Ahmed isminin ise daha az bilindiği… (20)
Muhammed ismi hakkında merhum âlim Kamil Miras'ın şunları yazdığını: Muhammed, (Sallallahu aleyhi ve sellem), Peygamberimizin en meşhur ve mübarek ismidir Kur'an'ın dört ayetinde ve birçok hadislerde, Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz en çok Muhammed ismiyle anılmıştır Muhammed, te'fil babından mef'ul sığasıdır ki, kesret ve mübalağayı ifade eder Bu itibarla Muhammed mükerreren medhü sena edilen kimse demektir(21)
Ahmed isminin manasının Allahu Teala'yı kemal manada öven ve övmesini bilen, Muhammed isminin ise fazilet ve güzellikleri anılarak övgüye mazhar olan demek olduğunu Mağrib allamesi Kadı Iyaz'ın bu konuda Şifa adlı ünlü eserinde Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Muhammed olmazdan evvel Ahmed idi Diğer bir tabirle Rasulullah (Aleyhissalatu vesselam), kendisini insanlar medhu sena etmezden evvel o, Allahu Teala'ya medhu sena etmiştir Bu cihetledir ki, Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ahmed adı, geçmiş Peygamberlerin kitaplarında zikredilmiş, Muhammed adı ise Kur'an'da verilmiştirdediğini(22)
Cahiliyye Araplarının mukaddes kitaplardan Muhammed isminde bir nebinin zuhur edeceğini bildiklerinden, bazı kimselerin çocuklarına “ilerde o peygamber olabilir ümidiyle Muhammed koyduğunu…(23)
eygamberimizin (Aleyhissalatu vesselam) doğumundan önce Arabistan’da Ahirzaman Peygamberinin doğumunun yaklaşıp, adının Muhammed olacağı söylentisinin yaygınlaştığını Bundan dolayı Kinane, Süleym gibi kabilelerin ve Medine’de Temim kabilesinin Muhammed ismini çocuklarına vermesinin çokça görüldüğünü(24)
İbni Hacer’in Fethul Bari’de nakline göre Cahiliyye devrinde Muhammed bin Adiyy bin Rebia’ nın babasının bir Suriye seyahatinde tanıştığı bir papazdan: “Arabistan’da bir peygamber doğacağını ve isminin de Muhammed olacağını öğrenmesi üzerine Adiyy bin Rebia ailesinden doğan bütün çocuklara Muhammed isminin konulduğunu…(25)
Hind kutsal metinlerinden Puranalar’da Efendimize (Aleyhissalatu vesselam) işaret sadedinde; “Dünyanın sonlarına doğru çölde bir adamın doğacağı, annesinin ismi güvenilir (Âmine), babasının isminin Allah’ın kulu olacağı, bu zatın yurdundan kuzeye göç etmek zorunda bırakılacağı ve sonra on bin adam yardımıyla kendi yurdunu fethedeceğinin yazılı olduğunu…(26)
Annesi Amine’nin Efendimiz'i (Aleyhissalatu vesselam) ancak 1 hafta emzirdiğini(27)
Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe’nin, Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk sütannesi olduğu gibi, Hz Hamza’nın da sütannesi olduğunu ve Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) bu aziz amcası ile aynı zamanda sütkardeş olduğunu(28)
Peygamberimizin Ebu Birhan adında bir süt amcası olduğunu(29)
Süveybe’den sonra kısa bir müddet Efendimizi (Sallallahu aleyhi ve sellem) Abdulmuttalib’in hizmetçisi Mirvaha’nın emzirdiğini(30)
Hz Nebinin (Aleyhissalatu vesselam) Arap âdeti gereği Abdülmuttalib tarafından doğumunun 7 günü sünnet ettirildiğini(31)
Rasuli Kibriya (Aleyhissalatu vesselam) ile Hz Hamza’nın, hem Ebu Leheb’in azadlısı Süveybe, hem de Halime binti Ebu Züeyb tarafından emzirildikleri için, iki kanalla sütkardeş olduklarını(32)
Bir gün Hz Ali'nin Rasulullah'a neden Hz Hamza'nın kızıyla evlenmediğini sorması üzerine Zatı risaletpenah'ın; Hamza'nın kızı, sütkardeşimin kızıdırbuyurduğunu(33)
Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) yedi yaşında bir göz hastalığına tutulduğunu, Mekke’nin tabipleri soruna çözüm bulamayınca, Ukaz civarındaki bir Hıristiyan tabibin hazırladığı ilaçla iyileştiğini…(34)
Peygamberimizin (Aleyhissalatu vesselam) yüzmeyi 6 yaşında annesiyle gittiği Medine’de, akrabaları Adiyy bin Neccaroğullarının havuzunda öğrendiğini (35)
Rasulullah'ın (Aleyhissalatu vesselam) dadısı Bereke'nin Hz Peygamber Hz Hatice ile evlendiğinde, kendisinin de Abdullah bin Zeyd'e vardığını Ondan Eymen adlı bir çocuğu olunca Ümmü Eymen lakabını aldığını Kocası vefat edince Hz Peygamberin (Aleyhissalatu vesselam) evine döndüğünü Bir gün Rasulu Ekrem'in (Aleyhissalatu vesselam): Cennetlik bir kadınla evlenmek isteyen Ümmü Eymen'le evlensinbuyurması üzerine manevi evladı Hz Zeyd bin Harise'nin onunla evlendiğini, bu evlilikten de Hz Üsame'nin dünyaya geldiğini (36)
Rasulu Mucteba (Aleyhissalatu vesselam)'ın amcası Ebu Talip ile Şam seyahatine gittiğinde 12 yaşında olduğunu Bazı âlimlerin ise 9 yaşında olduğunu söylediklerini(37)
Siyer kitaplarının yazdığına göre Hz Peygamberin (Aleyhissalatu vesselam) çocukluğunda amcası Ebu Talib’e çok bağlı olduğunu… Hatta amcasının küçük yaşta onu ticari bir sefere götürme gerekçesi olarak:“Ne yapayım, benden ayrılamıyor Doğrusu ben de ondan ayrılamıyorum dediğini… (38)Gençliği
Peygamberi Zişan’ın (Aleyhissalatu vesselam) Hz Hatice’den önce Ebu Talib’in kızı Fahite (Ümmü Hâni) ile izaç düşündüğünü… Amcasının ise, onu Mahzumoğullarından Hübeyre’ye verdiğini…(39)
Belazuri’nin nakline göre Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) gençliğinde bir gün amcaları Ebu Talib ile Ebu Leheb kavga ederken, Ebu Leheb’in Ebu Talib’in üzerine çıkıp onu hırpalaması üzerine koşarak onu ittiğini Bunun üzerine Ebu Talib’in Ebu Leheb’in üzerine çıkıp onu bir güzel dövdüğünü Kavga bittikten sonra Ebu Leheb’in “Ya Muhammed Ben de Ebu Talib gibi senin amcanım Yapacağını bana yaptın Niçin ona da aynı şekilde hareket etmedin? Neden? Vallahi gönlüm seni asla sevmeyecek, asla dediğini…(40)
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) yirmili yaşlarında katıldığı Ficar harplerinde bizzat savaşmadığını… Bu konuda; “ben amcalarıma gelen okları bertaraf etmeye çalışıyordum buyurduğunu… (41)
Merhum Muhammed Ebu Zehra’nın belirttiğine göre Hz Hatice’nin, Aleyhi ekmelit tahaya ile evlenme yaşının 40 olduğu hususunda siyer uleması arasında ittifak olduğunu Bu konudaki diğer rivayetlerin sahih olmadığını…(42)
İbni Abbas'a göre Rasuli Ekrem üzerinde Nübüvvetin tecellisinin ilk başlangıcının Kâbe tamiri edilirken izarını çıkarıp sırtına koymak isterken, gözünün kararıp yere düşmesi ve böylece avret yerlerinin açılmasına manen izin verilmemesi olduğunu (43)
İlk Vahiy ve Kur’an
Bir mağaraya tefekkür ve inziva için kısa süreli çekilmenin İsmailoğullarında eskiden beri devam ede gelen bir gelenek olduğunu…(44)
Serveri Ekrem Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) peygamberlik gelmeden önce de Hira’da belli aralıklarla inzivaya çekildiğini Hadis kitaplarında burada yaptığı ibadet hakkında “tehannüs veya “tehannüf ifadelerine yer verildiğini Buhari şarihi Ayni’nin Umdetü’lKâri adlı eserinde tehannüs kelimesini izah ederken;“Peygamberimizin burada ne surette ibadet ettiği sorulacak olursa bunu tefekkür ve ibretten ibaret olduğunu söyleyebiliriz dediğini(45)
Rasulullah’a (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk vahyin bir Pazartesi günü geldiğini(46)
Rasulullah’a (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk vahyin 6 Ağustos 610 tarihinde geldiğini Bazı âlimlerin ise bu tarihin 10 Ağustos olduğunu söylediklerini(47)
İlk vahiy sonrası bir süre vahyin gelmediğini (inkıtai vahy)… Efendimiz (Aleyhissalatu vesselam)’a çok ızdırap veren, ama bir bakıma onun vahye iştiyakını artıran bu devrenin ne kadar sürdüğü konusunda ihtilaf olduğunu Bazıları üç yıl, bazıları daha az olduğunu söylediklerini En az söylenen surenin 15 gün olduğunu Ama tercih edilen görüşün ise, Beyhakî'nin rivayet ettiği altı aylık dönem olduğunu(48)
İnsanlığın İftihar Tablosuna (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk vahiy olan (Alak:1–5) ayetlerinden sonra ikinci gelen vahyin (Kalem: 1–4) ayetleri olduğunu…(49)
Rasulullah’a (Aleyhissalatu vesselam) bir keresinde deve üzerinde iken vahy geldiğini, Efendiler Efendisinde (Sallallahu aleyhi ve sellem) oluşan ağırlık etkisiyle devenin bacaklarının neredeyse kırılacak hale geldiğini(50)
Peygamber (Aleyhissalatu vesselam)'ın kâtibi Zeyd bin Sabit'in (ra) vahyin ağırlığını şöyle anlattığını; Rasulullah'a gelen vahyi yazardım Vahy nazil olduğunda kendisini bir sıkıntı kaplar, inci taneleri gibi şiddetli ter dökerdi de, ondan sonra açılırlardı Kendileri bana söyler ben de yazardım İşim bitinceye kadar o kadar zahmet çekerdim ki, ayağım kırılıyor zanneder ve artık bir daha yürüyemem derdim Surei Maide nüzul ettiğinde de surenin ağırlığından biz vahy kâtiplerinin az kalsın bileklerimiz kırılacaktıdediğini (51)
Ebu Hureyre'nin de vahyin nüzul anını şöyle anlattığını; Vahy nazil olduğunda vahyin bitimine kadar başımızı kaldırıp mübarek yüzüne bakamazdık Vahy inerken kendisini bir gam ve hüzün istila eder, yüzü kül gibi olur, gözlerini kapar ve horultuya benzer şiddetli şiddetli nefes alırlardı(52)
İbni Cerir, İbni Sad ve İmam Kastalani’nin İmam Şabi’den rivayet ettiklerine göre, Nübüvvetin ilk üç yılında İsrafil (as)’ın Hz Peygamber’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) eğitimiyle görevlendirildiğini…(53)
Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk vahiy kâtibinin Mekke döneminde vahiyleri yazan Şurahbil bin Hasene el Kindi olduğunu Hz Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Medine'de ilk vahiy kâtibinin Ubeyy bin Kab el Ensari hazretleri olduğunu (54)
Kur’an’ın fesahat ve belagatiyle Arabistan’ı sarstığını Mesela bir edibin Yusuf Suresi 80 ayetini işittiğinde; “Şehadet ederim ki hiçbir kimse buna benzer söz söyleyemez dediğini(55)
Akrabaları
Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedelerinden Kusay bin Kilab’ın, Huzaa’lılardan Kâbe emanetlerini alarak, iyi idaresi ile kendi kabilesini saygın bir konuma getirip, Kâbe etrafında topladığını Bundan dolayı onun kabilesine Kureyş (toplamak, birleştirmek) ismi verildiğini (2)
Hz Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedesinin babası Haşim’in Mekke’den kışın Yemen’e, yazın Şam’a ticaret seferlerini ilk başlatan zat olduğunu Hatta Bizans imparatoru ile anlaşma sağlayarak Kureyş tacirlerinin Bizans topraklarında ticaret vergilerinden muaf tutulmasını sağladığını (3)
Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedesi Abdülmuttalib’in uzun boylu, sarışın ve sevimli bir sakal sahibi olduğunu (4)
Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) babaannesinin isminin Fatıma olduğunu (5)
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) anneannesinin adının Berre olduğunu (6)
Hz Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) öz amcalarının Ebu Talib ve Zübeyr olmak üzere iki tane olduğunu, diğer amcalarının üvey olduğunu (7)
Hz Abbas’ın Efendimizden (Sallallahu aleyhi ve sellem) 3 yaş büyük olduğunu(8)
Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) dayısının olmadığını(9)
Amcası Ebu Talib’in Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) daha gençken ve kendisine nübüvvet verilmeden evvel O’nun hakkında bir şiirinde “Tertemiz yüzü aşkı için yağmur talep edilen, dulların hâmisi, yetimlerin sığınağı dediğini (10)
İbni Habib adlı müellifin “Ümmehatun Nebi adıyla bize 20 nesil boyunca Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) ninelerini gösteren calibi dikkat bir çalışma bıraktığını(11)
Peygamber Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) amcalarının isimlerinin; Haris, Zübeyir, Ebu Talip, Hamza, Ebu Lehep, Gaydak, Mukavvem, Saffar, Abbas olduğunu (12)
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) halalarının isimlerinin; Ümmü Hakim, Berra, Atike, Safiyye, Erma, Ümeyre olduğunu(13)
Bir rivayete göre halası Ümmü Hakim'in Efendimizin babası Abdullah'la ikiz olduğunu (14)
DoğumuÇocukluğu
Mekke’de Rasuli Ekrem’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) doğduğu mıntıkanın isminin “Şı’bi Amir olduğunu (15)
Rasulu Zişan'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) ana karnına düştüğü yıl Cenabı Hakk'ın Mekke'ye büyük bir bereket verdiğini ve bu senenin Senet'ül Fethi ve'lİbtihac(Fetih ve sevinç yılı) olarak anıldığını…(16)
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) doğumunun miladi olarak 20 Nisan 571 olduğunu
Genellikle Rasuli Ekrem Aleyhissalatu vesselam'ın doğum tarihinin 12 Rebiyülevvel olarak bilinmesine rağmen, Mısır’lı büyük astronomi bilgini Mahmud Feleki paşanın, Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) 9 Rebiyülevvel Pazartesi günü doğduğunu ispatladığını(17)
Habibi Zişan’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) doğum yılının 569, 570 veya 571 olduğu hususunun ihtilaflı olduğunu, ama çoğunluğun görüşüne göre 571 olduğunu…(18)
Peygamberi ahirzaman’ın (Aleyhissalatu vesselam) sabaha doğru doğduğunu…(19)
Muhammed isminin cahiliye Araplarınca az bilindiğini, Ahmed isminin ise daha az bilindiği… (20)
Muhammed ismi hakkında merhum âlim Kamil Miras'ın şunları yazdığını: Muhammed, (Sallallahu aleyhi ve sellem), Peygamberimizin en meşhur ve mübarek ismidir Kur'an'ın dört ayetinde ve birçok hadislerde, Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz en çok Muhammed ismiyle anılmıştır Muhammed, te'fil babından mef'ul sığasıdır ki, kesret ve mübalağayı ifade eder Bu itibarla Muhammed mükerreren medhü sena edilen kimse demektir(21)
Ahmed isminin manasının Allahu Teala'yı kemal manada öven ve övmesini bilen, Muhammed isminin ise fazilet ve güzellikleri anılarak övgüye mazhar olan demek olduğunu Mağrib allamesi Kadı Iyaz'ın bu konuda Şifa adlı ünlü eserinde Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Muhammed olmazdan evvel Ahmed idi Diğer bir tabirle Rasulullah (Aleyhissalatu vesselam), kendisini insanlar medhu sena etmezden evvel o, Allahu Teala'ya medhu sena etmiştir Bu cihetledir ki, Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ahmed adı, geçmiş Peygamberlerin kitaplarında zikredilmiş, Muhammed adı ise Kur'an'da verilmiştirdediğini(22)
Cahiliyye Araplarının mukaddes kitaplardan Muhammed isminde bir nebinin zuhur edeceğini bildiklerinden, bazı kimselerin çocuklarına “ilerde o peygamber olabilir ümidiyle Muhammed koyduğunu…(23)
eygamberimizin (Aleyhissalatu vesselam) doğumundan önce Arabistan’da Ahirzaman Peygamberinin doğumunun yaklaşıp, adının Muhammed olacağı söylentisinin yaygınlaştığını Bundan dolayı Kinane, Süleym gibi kabilelerin ve Medine’de Temim kabilesinin Muhammed ismini çocuklarına vermesinin çokça görüldüğünü(24)
İbni Hacer’in Fethul Bari’de nakline göre Cahiliyye devrinde Muhammed bin Adiyy bin Rebia’ nın babasının bir Suriye seyahatinde tanıştığı bir papazdan: “Arabistan’da bir peygamber doğacağını ve isminin de Muhammed olacağını öğrenmesi üzerine Adiyy bin Rebia ailesinden doğan bütün çocuklara Muhammed isminin konulduğunu…(25)
Hind kutsal metinlerinden Puranalar’da Efendimize (Aleyhissalatu vesselam) işaret sadedinde; “Dünyanın sonlarına doğru çölde bir adamın doğacağı, annesinin ismi güvenilir (Âmine), babasının isminin Allah’ın kulu olacağı, bu zatın yurdundan kuzeye göç etmek zorunda bırakılacağı ve sonra on bin adam yardımıyla kendi yurdunu fethedeceğinin yazılı olduğunu…(26)
Annesi Amine’nin Efendimiz'i (Aleyhissalatu vesselam) ancak 1 hafta emzirdiğini(27)
Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe’nin, Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk sütannesi olduğu gibi, Hz Hamza’nın da sütannesi olduğunu ve Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) bu aziz amcası ile aynı zamanda sütkardeş olduğunu(28)
Peygamberimizin Ebu Birhan adında bir süt amcası olduğunu(29)
Süveybe’den sonra kısa bir müddet Efendimizi (Sallallahu aleyhi ve sellem) Abdulmuttalib’in hizmetçisi Mirvaha’nın emzirdiğini(30)
Hz Nebinin (Aleyhissalatu vesselam) Arap âdeti gereği Abdülmuttalib tarafından doğumunun 7 günü sünnet ettirildiğini(31)
Rasuli Kibriya (Aleyhissalatu vesselam) ile Hz Hamza’nın, hem Ebu Leheb’in azadlısı Süveybe, hem de Halime binti Ebu Züeyb tarafından emzirildikleri için, iki kanalla sütkardeş olduklarını(32)
Bir gün Hz Ali'nin Rasulullah'a neden Hz Hamza'nın kızıyla evlenmediğini sorması üzerine Zatı risaletpenah'ın; Hamza'nın kızı, sütkardeşimin kızıdırbuyurduğunu(33)
Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) yedi yaşında bir göz hastalığına tutulduğunu, Mekke’nin tabipleri soruna çözüm bulamayınca, Ukaz civarındaki bir Hıristiyan tabibin hazırladığı ilaçla iyileştiğini…(34)
Peygamberimizin (Aleyhissalatu vesselam) yüzmeyi 6 yaşında annesiyle gittiği Medine’de, akrabaları Adiyy bin Neccaroğullarının havuzunda öğrendiğini (35)
Rasulullah'ın (Aleyhissalatu vesselam) dadısı Bereke'nin Hz Peygamber Hz Hatice ile evlendiğinde, kendisinin de Abdullah bin Zeyd'e vardığını Ondan Eymen adlı bir çocuğu olunca Ümmü Eymen lakabını aldığını Kocası vefat edince Hz Peygamberin (Aleyhissalatu vesselam) evine döndüğünü Bir gün Rasulu Ekrem'in (Aleyhissalatu vesselam): Cennetlik bir kadınla evlenmek isteyen Ümmü Eymen'le evlensinbuyurması üzerine manevi evladı Hz Zeyd bin Harise'nin onunla evlendiğini, bu evlilikten de Hz Üsame'nin dünyaya geldiğini (36)
Rasulu Mucteba (Aleyhissalatu vesselam)'ın amcası Ebu Talip ile Şam seyahatine gittiğinde 12 yaşında olduğunu Bazı âlimlerin ise 9 yaşında olduğunu söylediklerini(37)
Siyer kitaplarının yazdığına göre Hz Peygamberin (Aleyhissalatu vesselam) çocukluğunda amcası Ebu Talib’e çok bağlı olduğunu… Hatta amcasının küçük yaşta onu ticari bir sefere götürme gerekçesi olarak:“Ne yapayım, benden ayrılamıyor Doğrusu ben de ondan ayrılamıyorum dediğini… (38)Gençliği
Peygamberi Zişan’ın (Aleyhissalatu vesselam) Hz Hatice’den önce Ebu Talib’in kızı Fahite (Ümmü Hâni) ile izaç düşündüğünü… Amcasının ise, onu Mahzumoğullarından Hübeyre’ye verdiğini…(39)
Belazuri’nin nakline göre Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) gençliğinde bir gün amcaları Ebu Talib ile Ebu Leheb kavga ederken, Ebu Leheb’in Ebu Talib’in üzerine çıkıp onu hırpalaması üzerine koşarak onu ittiğini Bunun üzerine Ebu Talib’in Ebu Leheb’in üzerine çıkıp onu bir güzel dövdüğünü Kavga bittikten sonra Ebu Leheb’in “Ya Muhammed Ben de Ebu Talib gibi senin amcanım Yapacağını bana yaptın Niçin ona da aynı şekilde hareket etmedin? Neden? Vallahi gönlüm seni asla sevmeyecek, asla dediğini…(40)
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) yirmili yaşlarında katıldığı Ficar harplerinde bizzat savaşmadığını… Bu konuda; “ben amcalarıma gelen okları bertaraf etmeye çalışıyordum buyurduğunu… (41)
Merhum Muhammed Ebu Zehra’nın belirttiğine göre Hz Hatice’nin, Aleyhi ekmelit tahaya ile evlenme yaşının 40 olduğu hususunda siyer uleması arasında ittifak olduğunu Bu konudaki diğer rivayetlerin sahih olmadığını…(42)
İbni Abbas'a göre Rasuli Ekrem üzerinde Nübüvvetin tecellisinin ilk başlangıcının Kâbe tamiri edilirken izarını çıkarıp sırtına koymak isterken, gözünün kararıp yere düşmesi ve böylece avret yerlerinin açılmasına manen izin verilmemesi olduğunu (43)
İlk Vahiy ve Kur’an
Bir mağaraya tefekkür ve inziva için kısa süreli çekilmenin İsmailoğullarında eskiden beri devam ede gelen bir gelenek olduğunu…(44)
Serveri Ekrem Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) peygamberlik gelmeden önce de Hira’da belli aralıklarla inzivaya çekildiğini Hadis kitaplarında burada yaptığı ibadet hakkında “tehannüs veya “tehannüf ifadelerine yer verildiğini Buhari şarihi Ayni’nin Umdetü’lKâri adlı eserinde tehannüs kelimesini izah ederken;“Peygamberimizin burada ne surette ibadet ettiği sorulacak olursa bunu tefekkür ve ibretten ibaret olduğunu söyleyebiliriz dediğini(45)
Rasulullah’a (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk vahyin bir Pazartesi günü geldiğini(46)
Rasulullah’a (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk vahyin 6 Ağustos 610 tarihinde geldiğini Bazı âlimlerin ise bu tarihin 10 Ağustos olduğunu söylediklerini(47)
İlk vahiy sonrası bir süre vahyin gelmediğini (inkıtai vahy)… Efendimiz (Aleyhissalatu vesselam)’a çok ızdırap veren, ama bir bakıma onun vahye iştiyakını artıran bu devrenin ne kadar sürdüğü konusunda ihtilaf olduğunu Bazıları üç yıl, bazıları daha az olduğunu söylediklerini En az söylenen surenin 15 gün olduğunu Ama tercih edilen görüşün ise, Beyhakî'nin rivayet ettiği altı aylık dönem olduğunu(48)
İnsanlığın İftihar Tablosuna (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk vahiy olan (Alak:1–5) ayetlerinden sonra ikinci gelen vahyin (Kalem: 1–4) ayetleri olduğunu…(49)
Rasulullah’a (Aleyhissalatu vesselam) bir keresinde deve üzerinde iken vahy geldiğini, Efendiler Efendisinde (Sallallahu aleyhi ve sellem) oluşan ağırlık etkisiyle devenin bacaklarının neredeyse kırılacak hale geldiğini(50)
Peygamber (Aleyhissalatu vesselam)'ın kâtibi Zeyd bin Sabit'in (ra) vahyin ağırlığını şöyle anlattığını; Rasulullah'a gelen vahyi yazardım Vahy nazil olduğunda kendisini bir sıkıntı kaplar, inci taneleri gibi şiddetli ter dökerdi de, ondan sonra açılırlardı Kendileri bana söyler ben de yazardım İşim bitinceye kadar o kadar zahmet çekerdim ki, ayağım kırılıyor zanneder ve artık bir daha yürüyemem derdim Surei Maide nüzul ettiğinde de surenin ağırlığından biz vahy kâtiplerinin az kalsın bileklerimiz kırılacaktıdediğini (51)
Ebu Hureyre'nin de vahyin nüzul anını şöyle anlattığını; Vahy nazil olduğunda vahyin bitimine kadar başımızı kaldırıp mübarek yüzüne bakamazdık Vahy inerken kendisini bir gam ve hüzün istila eder, yüzü kül gibi olur, gözlerini kapar ve horultuya benzer şiddetli şiddetli nefes alırlardı(52)
İbni Cerir, İbni Sad ve İmam Kastalani’nin İmam Şabi’den rivayet ettiklerine göre, Nübüvvetin ilk üç yılında İsrafil (as)’ın Hz Peygamber’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) eğitimiyle görevlendirildiğini…(53)
Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk vahiy kâtibinin Mekke döneminde vahiyleri yazan Şurahbil bin Hasene el Kindi olduğunu Hz Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Medine'de ilk vahiy kâtibinin Ubeyy bin Kab el Ensari hazretleri olduğunu (54)
Kur’an’ın fesahat ve belagatiyle Arabistan’ı sarstığını Mesela bir edibin Yusuf Suresi 80 ayetini işittiğinde; “Şehadet ederim ki hiçbir kimse buna benzer söz söyleyemez dediğini(55)