Ramazanda sosyal yardımlaşma ramazanda yardımlaşma Abdullah b Abbas radiyallahü anhden rivayet edildigine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem söyle buyurmustur: “Yani basindaki komsusu aç iken tok olarak geceleyen kisi (olgun) Mü’min degildir (1) Hadisi Serif “kardes(2) ve “bir binanin taslari gibi birbirine kenetli(3) olduklari ulu yaratici tarafindan tescil edilmis yer alan Müslümanlarin, yakin çevrelerine karsi sorumluluklarini hatirlatmaktadir Ne vakit sosyal duyarlilik ve yardimlasma üstünde bir laf açilsa bu hadisi serif mutlaka hatirlanmis, Müslüman komsusunun yani basinda aç, bîilaç durmasi halinde asla ve kat’a pervasız kalamaz Peygamber Efendimiz (sav) komsusunun ihtiyaç halinde oldugunu bilerek kayıtsız kalmanin olgun Mü’min olmamanin delili saymaktadir Yardimda bulunmak bir baslangiç degil, bir neticedir Yardim yapma duygusu ve duyarliligi ise, o yardimin reel amili ve öncüsüdür O halde yardimin kişisel olarak kendisinden önce “yardim duygusunun gönüllerde yer etmis olmasi esastir Imkani oldugu halde çevresine yararli olmayanlar, bu duyguyu gönüllerine yerlestirememis olanlardir Çevresine sicak bakmanin zevkini tadamayanlardir Yardim her seyden önce bir duygu ise; onun iman ile ilgisi de böylece açik ve köklüdür Zira insan hareketlerini yönlendiren en müessir zorlama imandir, iç yönelisidir O halde çevreye karsi duyarsizlik ve yardimsizlik o kadar natürel olarak imanin olgunluk derecesiyle alakali olacaktir Bu sebeple hadiste geçen “Mü’min degildir hükmü, “yapmasi gerekenleri icraya sevk edecek derecede ve olgun bir imana sahip degildir anlamindadir “Kendi aralarinda yumusak, merhametli, sefkatli(4) olmalari gereken Müslümanlarin, derhal yani baslarindaki komsularina karsi ilgisizligi elbette imaniyla irtibatlandirilacak bir göstergedir Hadisi serifte isaret edilen tehdit ve tespit, komsuya pervasız kalmaktan kaynaklanmaktadir Komsular hakkinda Hz Peygamber: “Cibril, komsu hakkinda öyle tavsiyede bulundu ama, nerde ise komsuyu komsuya mirasçi kilacak zannettim(5) buyurmustur Bu ölçüde meselenin üstünde durulmasinin hikmetini büyük sehir hayatini taniyanlar herkesten fazla daha iyi anlayacaklardir 20 cm’lik bir tugla duvarin ve asilmaz setler olusturdugunu oysa apartman hayatinin kahredici uyuşmuş ve alâkasizligini yasayanlar bilir Is hayatina ilaveten iletisim ve haberlesme vasitalarinin birbirinden koparip yalnizliga hükümlü ettigi büyük sehir sakinleri için bu hadisi serifte ve diger pek fazla ayet ve hadislerde bulunan ifadeler, son derece tehdit ve uyari yüklüdür Sosyal yardimlasma duygusunu en çarpici bir biçimde gözler önüne seren bu hadisin verdigi mesaj böylece natürel olarak yalnızca have komsularina yönelik degildir Her çesit ve kapsamdaki komsuluklar için de tıpkı geçerlidir Devletler çapinda da ayni seyi düsünmeye mani herhangi bir hal yoktur Çesitli sebeplerle sikinti çekmekte olan, yari aç, yari tok idare etmeye çalisan komsu milletlere olanak olan komsu ülkelerin alaka duymalari, yardim etmeleri gerekmektedir Somurtkan halde ayni mesuliyet, onlar için de geçerlidir “Aç olan komsunun mutlak olarak zikredilmis olmasi, “Müslüman komsu gibi bir tahsise ve vasiflandirmaya gidilmemis olmasi, olgun Müslümanin duyarlilik alanini imanin sinirlarinin ötesine tasimaktadir Hangi dinden ve inançtan olursa olsun “aç olan komsu ya sirf komsuluk hukuku geregi olarak alaka duymasi, ihtiyacinin giderilmesi niyet olarak gösterilmis olmaktadir Vali iken kendisine bir kösk yaptiran ve çarsinin gürültüsünden kurtulmak isteyen Sa’d b Ebi Vakkas’i teftis için Hz Ömer, Muhammed b Mesleme’yi aziksiz olarak Kûfe’ye gönderdi On dokuz jurnal bir yolculuktan daha sonra Medine’ye dönen Muhammed b Mesleme, kendisine neden azik vermeden yola çikardigini Hz Ömer’den sordu Ömer (ra) söyle dedi: “Medine’de Müslümanlar açliktan kirilmak üzereyken sana bir seyler verip de nimeti sen, vebalini de ben yüklemek istemedim Zira ben Peygamber (sav)’i söyle buyururken dinlemis bulunmaktayim: “Komsusu açken Mü’minin tok dolasmasi yakisik almaz(6) Bu olaydan da anlasildigi gibi küçülen dünyamizda açlara yardima kosmak, bunu da en yakin komsusundan baslatmak her olgun ve imkani olan Mü’minin esas görevidir Iman olgunlugunun alametidir Unutulmamalidir fakat, bir hadislerinde Peygamberimiz: “Hangi mahallede bir kisi aç kalirsa, o mahalle halki Allah’in korumasindan uzaktan düser(7) buyurmustur Ibni Hazm da, ayni delilleri degerlendirerek “Bir beldede bir kisi açliktan ölecek olursa, o belde halkinin tümü ölenin katili sayilir ve ölünün diyeti onlardan tahsil edilir(8) hükmüne varmaktadir Bütün bu izahlardan su neticeleri çikarmamiz mümkündür: 1 Varlıklı komsuya komsularini aç birakmasi haramdir 2 Onlari açliklarini giderecek dek yedirmek, çiplak iseler giydirmek vaciptir 3 Servette zekattan baska mükellefiyetler de bulunmaktadir 4 Senelik zekatini verenler mükellefiyetten kurtulamazlar Duruma kadar baska birçok görevleri daha vardir 5 Gerçek ve olgun Mü’minler, çevrelerine karsi ilgisizlige ve duyarsizliga düsemezler Yoksul kimselerin, ihtiyaçlarini karsilamak, imanin kemaline isarettir Iste ramazan ayi yardimlasmalarin ve dayanismalarin Mü’minler arasi hayirda yarismanin, yaralari sarmanin, Mü’min derdiyle dertlenmenin zirveye çiktigi bir aydir Mü’min, imaninin kendisinde meydana getirdigi hassasiyet ile çevresini arastirmali, gereklilik sahibi insanlarin dertlerine derman olmaya çalismalidir Oruç açliginin da costurdugu sefkat ve merhamet çaglayanindan her zamankinde daha fazla ramazan ayinda gereksinim sahiplerini kana kana sulamalidir Imanlarini, irznamus ve vatanlarini korumak ve kurtarmak için sömürgeci kafirlerle sicak savasin içerisinde yer alan mü’min kardeslerini de unutmamali, onlar içinde “Ne yapabilirim? sorusu gündeminden asla düsürmemelidir Su gerçegi hiçbir vakit unutmamamiz gerekir ki, mal da, mülk de Allah’indir Kullarindan bazilarina bunlardan çok vererek, o kullarini bunlarla imtihan eder Varlikli Mü’minler servetin kendileri için imtihan dünyasinda yöneltilmis bir soru oldugu suuruyla hareket etmeli ve mallarindaki “ihtiyaç sahiplerinin hakkini gasbederek zalim ve yargı yiyen konumuna düsmemelidir Allah (cc) yarattigi her canlinin rizkina kefildir Mallarimizdaki ihtiyaç sahiplerinin haklarini gasbederek kimseyi açliktan ölüme hükümlü edemeyiz Lakin bizler imtihani kaybetmis oluruz “Devretmek ve “Infak ile sadece fiziksel yönden varlikli Mü’minler sorumluluk sahibi degildir Evet nisap miktari finansal olan kisi zekat verecektir Onun ümmete karsi sorumlulugu içinde “mülk belirlemek vardir Lakin, yüreginde mü’min kardesi için yüzüne yansiyacak bir tebessümü yer alan da ondan sorumludur Her Mü’minin, bir tebessümcük zenginligi vardir ve eger varsa “sadaka ile yükümlüdür Her mü’minin, bir yetimin basini oksayacak digergamligi vardir Kendisini bunca genis bir sadaka çerçevesi (Allah Rasulü Efendimiz su davranislari “sadaka olarak degerlendirmektedir: Allah’i tekbir etmek, La ilahe illallah aramak, Sübhanallah çağrıda bulunmak, Allah’tan magfiret arzu etmek, Namaza bu vesileyle atilan her adim, iyiligi diktekötülükten nehy, her iyi olan is, iki kisi arasinda adaletle hükmetmek, mazluma yardim, atina binene, yük yükleyene yardim, tatligüler yüzlü laf, isi bilene yardim, bilmeyene ögretmek, insana ızdırap veren seyi yoldan kaldirip atmak vb) Içine sokamayan kisi, ümmetin içindeki yerini bitmiş degerlendirmelidir Çünkü Efendimiz; “Zenginlik mal çoklugundan ibaret degildir (Hakiki zenginlik gönül zenginligidir buyurmuslardir(9) Asil dert, gönül fakiri olmaktir Mü’mine karsi bir tebessümü infak edememektir Allah Rasulü (bu baglamda) bütün Mü’minleri varlıklı olarak görüyor O, ümmetinin her ferdinin infak edecek bir zenginlige sahip olduguna inaniyor Malî yönden fakir olan, gönlündeki zenginlikle, nice zenginin erisemedigi yücelikleri bulabilir Sadaka terbiyesi, var olani verebilmekle baslar Içinizde ümmete karsi bir sevgi çaglayani cosuyorsa, onu verin Ümmet onunla ihya olacaktir Allah Rasulü, ümmetinin gönül ezikligine düsmesine razi degildir Eger bizim gönlümüz iman yönünden yeterli zenginligi bulmussa Allah Rasulü ona, infak için tüm bir hayati açmistir Mülk zenginligi ise, onun yalnızca bir parçasidir Tüm mesele var olandan verebilmekte Iste size uçsuz bucaksiz umranlar gibi bir “infak ve “sosyal dayanisma dünyasi Bu dünyadan hiç kimsenin lakin hiç kimsenin “benim neyim var ama dayanisma için seferber edeyim, infak edeyim demeye hakki yoktur Su güzel ramazan ikliminde bunlari costurmaya, saha kaldirmaya ve tüm bir ümmetin yüzünü güldürmeye var misiniz? Dipnotlar : 1) Ibni Ebî Seybe, Kitabü’l Iman s 33 2) Hucurat10 3) Saff4 4) Fetih29 5) Buhari, Edeb, 28 6) Ahmed b Hanbel, I, 55 7) Ahmed b Hanbel, II, 33 8) S Kutub, El Adeletü’l Fetimaiyye fi’l Islam, s 221 9) Müslim, Zekat, 470