iltasyazilim
FD Üye
Ramazan Bayramının Amaç Ve Önemi
Ramazan Bayramının Kasıt Nedir
Ramazan Bayramının Anlam Ve Önemi Nelerdir?
Bayram bir sevinç ve neşe günüdür Yüce duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, hislerinin mü'minler arasında alabildiğine canlandığı güzel günlerden biridir O günde yardımlaşma ve kaynaşma son sınırına varır
Bayram insanları kaynaştırıp biraraya getiren en güzel vesilelerden biridir Böylece fakat, bayramda şahlanan yardımlaşma ve hediyeleşme ruhu yalnızca hayatta olanlara alt kalmaz, dünyadan gidip kabirlerinde bir Fatiha bekleyenlere dek uzanır Onların bu dileğini gerçekleştirmek için mü'minler bayramda kabirleri ziyaret ederler; ruhlarına Kur'ân'lar, Fatihalar ve dualar okuyarak onları da sevindirirlerRamazan Bayramının mü'minler arasında ayrı bir yeri vardır
Çünkü Ramazan Bayramı, hergün tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder Bir ay gibi uzun bir süreyle, bilhassa Ramazan'ın yaz mevsimine denk geldiğinde sıcak günlerde nefislerine oruç tutturan mü'minler, dayanıklılık imtihanını vererek manevi sorumluluktan kurtulmanın sevincini Ramazan Bayramında yaşama imkânına kavuşurlar
RAMAZAN BAYRAMI
Müslümanların iki büyük bayramından biri Ramazan ayında tutulan bir aylık orucun bitiminde Şevval ayının birincil üç günü müslümanların bayram günleridir Ramazan bayramına, o gün fıtır sadakası verilmesinden dolayı Fıtır bayramıadı da verilmektedir
Resulullah (sas) Medine'ye hicret ettiği zaman Medinelilerin eğlenip neşelendigi iki bayramları vardı Hz Peygamber Medinelilere özgü olan, cahiliye izleri taşıyan bu bayramların yerine bütün müslümanların sevinip eğleneceği İslâm'ın iki bayramını onlara haber verdi: Allahu Teâlâ size, kutladığınız bu iki bayramın yerine, daha hayırlısını, Ramazan bayramı ile Kurban bayramını armağan etti(Süneni Ebû Dâvud, Salat, 239) Bayram, Ramazan çıkıp bayramın başladığı Şevval hilalini görmekle, havanın bulutlu olması durumunda da Ramazan'ı otuz gün tutmakla başlar Ramazan'ın yirmi dokuzunda hilal görünürse, ertesi gün Şevval'in biridir ve bayram yapılır (Süneni Ebû Dâvud, 3306)
Ramazan bayramı, bir aylık oruçtan sonra yemeiçmenin ve her türlü helal nimetten yararlanmanın mübah olduğu; müslümanların eğlenip birbirlerini ziyaret ettikleri, hediyeleştikleri; çocuklarin, fakirlerin ve kimsesizlerin sadaka verilerek sevindirildiği; kısaca İslâmî kardeşliğin toplumun her kesiminde canlı olarak yaşandığı; bütün bunlarla birlikte Allah'a aleyhinde da sorumluluklarının bilinciyle topluca namaz kılıp birbirine öğüt ettikleri mutluluk günleridir Ramazan bayramında yapılması vâcib olan fıtır sadakası saptamak, bayram namazı kılmak gibi ibadetlerin yanına sünnet, müstehab olanları da vardır Ramazan'ın birincil gününde oruç tutmak ise haramdır
Ramazan bayramı sabahı erken kalkıp bayramın canlılığını hissetmek, öteki günlerden öbür bir gün olduğunu görmek, cünüp olsun olmasın guslederek pak (mümkünse yeni) elbiseler giymek, kirli kokulu yiyeceklerden uzaktan durmak, ağzı misvaklayıp fırçalamak, hoş kokular sürünmek, saçısakalı, tırnakları ve vücudun diğer yerlerindeki kılları sünnete yerinde bir şekilde temizleyip düzene ayarlamak, İslâm'ın adabından olan güzel şeylerdir ve müstehabtır Ayrıca fertlerin birbirine aleyhinde diğer günlerden daha artı güleryüzlü davranması, keyifli belirmek, topluca bayram namazına gitmek; namazdan önce varsa hurma, hurma yoksa tatlı bir şey yemek; bunun da bir, üç, beş gibi tekli olmasina dikkatli olmak; namaza giderken Allah'ı zikretmek, karşılaşılan müslüman kardeşlerle selamlaşip bayram sevincini paylaşmak, bu günü daha bir anlamli kılacak davranışlardır ve Hz Peygamber'in sünnetleridir Yakın akrabaların birbirini ziyaret edip sorması, gereksinim içinde olanlara tezgâhtar olunması gerekir Anababayı unutmamak, bari bayram günlerinde kendilerini ziyaret edip gönüllerini elde etmek müslüman evlatların terketmemesi gereken dinî bir yükümlülüktür
Zengin olunsun fakir olunsun, bayram gününde güç yettiğince sadaka belirlemek, daha artı müslümanla karşılaşıp sevinci paylaşmak için namaza gidilen yoldan gelmeyip diğer bir yoldan dönmek sünnettir Sadakalarin dışarıya, üzerlerine vâcib olan müslümanlar, bayram namazından önce fitreadı bahşedilen fıtır sadakalarını verirler Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlere göre sadakai fıtır farz, Hanefi mezhebine tarafından vâcibdir (Tecridi Sarih, Tercümesi, 367) Bayram namazından sonra müslümanların birbirleriyle bayramlaşıp musâfaha yapmaları, kucaklaşmaları İslâm'ın güzel karşiladığı hoş geleneklerdir
Sabahleyin namazından sonra bayram namazına kadar hiç bir namaz kılınmaz Bu konuda İbn Abbâs'tan gelen bir rivâyet şöyledir: Nebiyyi Ekrem (sas) fıtır bayramı günü yalnız iki rekât kıldırıp ondan evvel de daha sonra da hiç bir namaz kılmadı(Tecridi Sarih Tercümesi III, 174)
Bayram namazının camimescid gibi kapalı yerler yerine açık alanda, geniş ve düz bir meydanda kılınması sünnettir Medine'ye bin arşın uzaklıkta bir yer vardı ancak buraya Musallâadı verilmişti Bayram namazları da burada kılınırdı Ebû Saîd elHudrî diyor ama: Resulullah fıtır bayramı ile kurban bayramı günlerinde Musallâ'ya çıkardı Ilk başladığı şey namaz olurdu Daha Sonra namazdan çıkıp, cemaat saflarında otururken ayakta onlara dönüp vaiz eder ve istediklerini tavsiyede bulunurdu Abdullah b Sâib şöyle anlatır: Resulullah (sas) ile bayram namazında bulundum Namazı bitirince; Biz hutbe okuyacağız, dinlemek isteyen otursun dinlesin, gitmek isteyen de gidebilirbuyurdu (Ebu Davud II, 225)
Bayram namazlarında ezan okunmaz Bu konuyla ilgili öyle fazla hadis vardır Fakat, halkın namazı kaçırmaması için çağrı yapılabileceği yönünde mürsel hadisler de vardır Örneğin, Resulullah, bayramlarda essalâtü câmiah (Topluca namaz kılmaya buyrunuz) diye nidâ etmeyi müezzine dikte buyurmuşlardır Dolayısıyla bu rivâyeti kabul edip 'namaza gelin' gibi sözlerle namaza seslenmek mekruh olmaz Ancak Hayyaalessalah gibi ezan cümleleriyle nidâ edilirse bu mekruh olur(Tecridi Sarih, III, 181) diyen âlimler de vardır
Kadınların bayram namazına gidip gidemeyecekleri konusunda da bambaşka düşünceler vardır Peygamberimiz zamanında kadınların bayram namazına gittikleri bir fazla sahih hadisle değişmez olmuş bir gerçektir Hattâ şu hadis hayizlı kadınların dahi namaza durmamak şartıyla namaz yerine gidebileceklerini göstermektedir: Ümmü Atiyye'nin bildirdiğine kadar Taze, kocaya varmamış kızlara, hattâ hayızlı olanlara varıncaya kadar tüm kadınlar namazgaha çıkar, o günün bereketinden nasiplenmek ümidiyle erkeklerle birlikte tekbir getirir, onlarla beraber dua ederlerdi Yalnız, hayızlı olanlar Musallanın haricinde kalıp cemaatin tekbir ve dualarında hazır bulunurlar (namaza katılmazlardı)(Tecridi Sarih, III, 183) Diğer bir rivâyette İbn Abbas diyor ancak: Resulullah, kadınların hutbeyi işitmediklerini düşünerek Bilâl'i alip onların yanına geldi, onlara vaiz ederek sadaka vermelerini emretti Kadınlar küpesini, yüzüğünü Bilâl'in eteğine atıyorlardı(Süneni Ebu Dâvud, Salat, 239,241) Bütün bunlara rağmen, etik ve namusa verilen değerin azaldığı, fitne ve fesadın yaygınlaştığı ortamlarda kadınların cemaate katılmayıp evlerinde durmaları İslâm'ın ruhuna daha uygundur *
Ramazan Bayramının Kasıt Nedir
Ramazan Bayramının Anlam Ve Önemi Nelerdir?
Bayram bir sevinç ve neşe günüdür Yüce duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, hislerinin mü'minler arasında alabildiğine canlandığı güzel günlerden biridir O günde yardımlaşma ve kaynaşma son sınırına varır
Bayram insanları kaynaştırıp biraraya getiren en güzel vesilelerden biridir Böylece fakat, bayramda şahlanan yardımlaşma ve hediyeleşme ruhu yalnızca hayatta olanlara alt kalmaz, dünyadan gidip kabirlerinde bir Fatiha bekleyenlere dek uzanır Onların bu dileğini gerçekleştirmek için mü'minler bayramda kabirleri ziyaret ederler; ruhlarına Kur'ân'lar, Fatihalar ve dualar okuyarak onları da sevindirirlerRamazan Bayramının mü'minler arasında ayrı bir yeri vardır
Çünkü Ramazan Bayramı, hergün tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder Bir ay gibi uzun bir süreyle, bilhassa Ramazan'ın yaz mevsimine denk geldiğinde sıcak günlerde nefislerine oruç tutturan mü'minler, dayanıklılık imtihanını vererek manevi sorumluluktan kurtulmanın sevincini Ramazan Bayramında yaşama imkânına kavuşurlar
RAMAZAN BAYRAMI
Müslümanların iki büyük bayramından biri Ramazan ayında tutulan bir aylık orucun bitiminde Şevval ayının birincil üç günü müslümanların bayram günleridir Ramazan bayramına, o gün fıtır sadakası verilmesinden dolayı Fıtır bayramıadı da verilmektedir
Resulullah (sas) Medine'ye hicret ettiği zaman Medinelilerin eğlenip neşelendigi iki bayramları vardı Hz Peygamber Medinelilere özgü olan, cahiliye izleri taşıyan bu bayramların yerine bütün müslümanların sevinip eğleneceği İslâm'ın iki bayramını onlara haber verdi: Allahu Teâlâ size, kutladığınız bu iki bayramın yerine, daha hayırlısını, Ramazan bayramı ile Kurban bayramını armağan etti(Süneni Ebû Dâvud, Salat, 239) Bayram, Ramazan çıkıp bayramın başladığı Şevval hilalini görmekle, havanın bulutlu olması durumunda da Ramazan'ı otuz gün tutmakla başlar Ramazan'ın yirmi dokuzunda hilal görünürse, ertesi gün Şevval'in biridir ve bayram yapılır (Süneni Ebû Dâvud, 3306)
Ramazan bayramı, bir aylık oruçtan sonra yemeiçmenin ve her türlü helal nimetten yararlanmanın mübah olduğu; müslümanların eğlenip birbirlerini ziyaret ettikleri, hediyeleştikleri; çocuklarin, fakirlerin ve kimsesizlerin sadaka verilerek sevindirildiği; kısaca İslâmî kardeşliğin toplumun her kesiminde canlı olarak yaşandığı; bütün bunlarla birlikte Allah'a aleyhinde da sorumluluklarının bilinciyle topluca namaz kılıp birbirine öğüt ettikleri mutluluk günleridir Ramazan bayramında yapılması vâcib olan fıtır sadakası saptamak, bayram namazı kılmak gibi ibadetlerin yanına sünnet, müstehab olanları da vardır Ramazan'ın birincil gününde oruç tutmak ise haramdır
Ramazan bayramı sabahı erken kalkıp bayramın canlılığını hissetmek, öteki günlerden öbür bir gün olduğunu görmek, cünüp olsun olmasın guslederek pak (mümkünse yeni) elbiseler giymek, kirli kokulu yiyeceklerden uzaktan durmak, ağzı misvaklayıp fırçalamak, hoş kokular sürünmek, saçısakalı, tırnakları ve vücudun diğer yerlerindeki kılları sünnete yerinde bir şekilde temizleyip düzene ayarlamak, İslâm'ın adabından olan güzel şeylerdir ve müstehabtır Ayrıca fertlerin birbirine aleyhinde diğer günlerden daha artı güleryüzlü davranması, keyifli belirmek, topluca bayram namazına gitmek; namazdan önce varsa hurma, hurma yoksa tatlı bir şey yemek; bunun da bir, üç, beş gibi tekli olmasina dikkatli olmak; namaza giderken Allah'ı zikretmek, karşılaşılan müslüman kardeşlerle selamlaşip bayram sevincini paylaşmak, bu günü daha bir anlamli kılacak davranışlardır ve Hz Peygamber'in sünnetleridir Yakın akrabaların birbirini ziyaret edip sorması, gereksinim içinde olanlara tezgâhtar olunması gerekir Anababayı unutmamak, bari bayram günlerinde kendilerini ziyaret edip gönüllerini elde etmek müslüman evlatların terketmemesi gereken dinî bir yükümlülüktür
Zengin olunsun fakir olunsun, bayram gününde güç yettiğince sadaka belirlemek, daha artı müslümanla karşılaşıp sevinci paylaşmak için namaza gidilen yoldan gelmeyip diğer bir yoldan dönmek sünnettir Sadakalarin dışarıya, üzerlerine vâcib olan müslümanlar, bayram namazından önce fitreadı bahşedilen fıtır sadakalarını verirler Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlere göre sadakai fıtır farz, Hanefi mezhebine tarafından vâcibdir (Tecridi Sarih, Tercümesi, 367) Bayram namazından sonra müslümanların birbirleriyle bayramlaşıp musâfaha yapmaları, kucaklaşmaları İslâm'ın güzel karşiladığı hoş geleneklerdir
Sabahleyin namazından sonra bayram namazına kadar hiç bir namaz kılınmaz Bu konuda İbn Abbâs'tan gelen bir rivâyet şöyledir: Nebiyyi Ekrem (sas) fıtır bayramı günü yalnız iki rekât kıldırıp ondan evvel de daha sonra da hiç bir namaz kılmadı(Tecridi Sarih Tercümesi III, 174)
Bayram namazının camimescid gibi kapalı yerler yerine açık alanda, geniş ve düz bir meydanda kılınması sünnettir Medine'ye bin arşın uzaklıkta bir yer vardı ancak buraya Musallâadı verilmişti Bayram namazları da burada kılınırdı Ebû Saîd elHudrî diyor ama: Resulullah fıtır bayramı ile kurban bayramı günlerinde Musallâ'ya çıkardı Ilk başladığı şey namaz olurdu Daha Sonra namazdan çıkıp, cemaat saflarında otururken ayakta onlara dönüp vaiz eder ve istediklerini tavsiyede bulunurdu Abdullah b Sâib şöyle anlatır: Resulullah (sas) ile bayram namazında bulundum Namazı bitirince; Biz hutbe okuyacağız, dinlemek isteyen otursun dinlesin, gitmek isteyen de gidebilirbuyurdu (Ebu Davud II, 225)
Bayram namazlarında ezan okunmaz Bu konuyla ilgili öyle fazla hadis vardır Fakat, halkın namazı kaçırmaması için çağrı yapılabileceği yönünde mürsel hadisler de vardır Örneğin, Resulullah, bayramlarda essalâtü câmiah (Topluca namaz kılmaya buyrunuz) diye nidâ etmeyi müezzine dikte buyurmuşlardır Dolayısıyla bu rivâyeti kabul edip 'namaza gelin' gibi sözlerle namaza seslenmek mekruh olmaz Ancak Hayyaalessalah gibi ezan cümleleriyle nidâ edilirse bu mekruh olur(Tecridi Sarih, III, 181) diyen âlimler de vardır
Kadınların bayram namazına gidip gidemeyecekleri konusunda da bambaşka düşünceler vardır Peygamberimiz zamanında kadınların bayram namazına gittikleri bir fazla sahih hadisle değişmez olmuş bir gerçektir Hattâ şu hadis hayizlı kadınların dahi namaza durmamak şartıyla namaz yerine gidebileceklerini göstermektedir: Ümmü Atiyye'nin bildirdiğine kadar Taze, kocaya varmamış kızlara, hattâ hayızlı olanlara varıncaya kadar tüm kadınlar namazgaha çıkar, o günün bereketinden nasiplenmek ümidiyle erkeklerle birlikte tekbir getirir, onlarla beraber dua ederlerdi Yalnız, hayızlı olanlar Musallanın haricinde kalıp cemaatin tekbir ve dualarında hazır bulunurlar (namaza katılmazlardı)(Tecridi Sarih, III, 183) Diğer bir rivâyette İbn Abbas diyor ancak: Resulullah, kadınların hutbeyi işitmediklerini düşünerek Bilâl'i alip onların yanına geldi, onlara vaiz ederek sadaka vermelerini emretti Kadınlar küpesini, yüzüğünü Bilâl'in eteğine atıyorlardı(Süneni Ebu Dâvud, Salat, 239,241) Bütün bunlara rağmen, etik ve namusa verilen değerin azaldığı, fitne ve fesadın yaygınlaştığı ortamlarda kadınların cemaate katılmayıp evlerinde durmaları İslâm'ın ruhuna daha uygundur *