Ramazan Bayramı Hikayeleri
Bayram Hikayeleri
Bayramlar hakkında yazı
Bayram Hikayeleri!
…ve bir bayram daha…
„eski bayramlar“ derler, „yok artik“ „ne tatliydi, farkliydi…“ „cook baska yasanirdi canim…“ deyip o „cok“ kelimesindeki „O“ harfinide vurguyu iyice belirginlestirmek icin uzattikca uzattacagimiz bir bayram daha…
Aile, es, dost, yakinlar, arkadaslar, sevilenler ile gecirelecek daha nice bayramlar icin dua ve temenniler… kapi kapi dolasip artik tukenmek uzere olan bir gelenegi yasatmaya devam eden, „maksat bayramlasmak, seker bahane“ dediren ve hic calinmayan kapilarin sevincle gozyasiyla acilmasina sebep olan cocuklar…
Kostura kostura „yer bulamazsak“ endisesiyle camiye giden evin erkekleri ve onlarin yolunu dort gozle bekleyen, bekleyis sirasinda „aman erkekler gelmeden hazirlayalim kahvaltiyi“ diyerek sevinc ve heyecanla karisik ufacik endise duyan evin hanimlari… namazdan gelen erkeklerinin ayakta karsilanmasi ile baslayan o muhtesem, tarifi imkansiz, bazen sevinc goz yaslarina bogan bazen ise yuzdeki o en anlamli gulucukleri barindiran bayramlasma fasli… buyuklerin opulen ellerine karsilik opulen kucuk masum gozler… o masum gozlerin aradigi ama cogu zaman dillenmeyen „acaba babamin eli ne zaman cebine gidecek„ dusuncesiyle heyecanlandiran bayram harcligi…
Bayram namazindan sonra, simdilerde neredeyse parmakla sayilacak kadar azalan, tum aile efratinin bir arada oldugu ve nese, afiyet ve muhabbetle edilen bayram kahvaltisi ve sofrada buyuklerin „aman fazla yemeyin! Midelerimiz bir ay bos kaldi Bir anda doldurup zorlamayin!“ sozlerine, „agzinda birsey varken konusma“ uyarisina sadik bi sekilde kafalarin asagiyukari sallanmasiyla verilen cevabin altinda yatan „yemeye devam“ sessiz sloganiyla karsilik veren cocuklar…
Bayramliklar giyilir, disler fircalanir, saclar taranir, basortusu duzeltilir, guzel kokular surulur ve kapi acilir…
Hikayenin bundan sonrasi ikiye ayriliyor… galiba „nerde o eski bayramlar“ dediren durum, burdan sonra basliyor…
…ve taa basindan beri cok baska yazilan bayram hikayeleri Anadan, babadan, esten, dosttan, arkadastan… uzak gecirilmek zorunda olan bayramlar Gonle coken huzun yuzde asikar Suskunlugun hakim oldugu bayram gunleri, huzunun hakim oldugu… is yerinde „eli iste gozu oynasta“ soyleminin kaniti… sanki kafa vucuttan kopmus ve gidiyor adres sormadan Biliyorya nereye gidecegini… „ANA“nin yanina, huzun gozyaslarini icine akittan sefkat abidesinin yanina, huzuru dizlerinde, kollarinda tasiyanin yanina, o sicacik ve tum kotuluklerden, kallesliklerden, art niyetten uzak, en samimi sevgiyi besleyenin yanina…! Ve „bir dahaki bayrama insaALLAH(cc)“ dualariyla gecirilen bayramlar…
Netten alıntı
Bayram Hikayeleri
Bayramlar hakkında yazı
Bayram Hikayeleri!
…ve bir bayram daha…
„eski bayramlar“ derler, „yok artik“ „ne tatliydi, farkliydi…“ „cook baska yasanirdi canim…“ deyip o „cok“ kelimesindeki „O“ harfinide vurguyu iyice belirginlestirmek icin uzattikca uzattacagimiz bir bayram daha…
Aile, es, dost, yakinlar, arkadaslar, sevilenler ile gecirelecek daha nice bayramlar icin dua ve temenniler… kapi kapi dolasip artik tukenmek uzere olan bir gelenegi yasatmaya devam eden, „maksat bayramlasmak, seker bahane“ dediren ve hic calinmayan kapilarin sevincle gozyasiyla acilmasina sebep olan cocuklar…
Kostura kostura „yer bulamazsak“ endisesiyle camiye giden evin erkekleri ve onlarin yolunu dort gozle bekleyen, bekleyis sirasinda „aman erkekler gelmeden hazirlayalim kahvaltiyi“ diyerek sevinc ve heyecanla karisik ufacik endise duyan evin hanimlari… namazdan gelen erkeklerinin ayakta karsilanmasi ile baslayan o muhtesem, tarifi imkansiz, bazen sevinc goz yaslarina bogan bazen ise yuzdeki o en anlamli gulucukleri barindiran bayramlasma fasli… buyuklerin opulen ellerine karsilik opulen kucuk masum gozler… o masum gozlerin aradigi ama cogu zaman dillenmeyen „acaba babamin eli ne zaman cebine gidecek„ dusuncesiyle heyecanlandiran bayram harcligi…
Bayram namazindan sonra, simdilerde neredeyse parmakla sayilacak kadar azalan, tum aile efratinin bir arada oldugu ve nese, afiyet ve muhabbetle edilen bayram kahvaltisi ve sofrada buyuklerin „aman fazla yemeyin! Midelerimiz bir ay bos kaldi Bir anda doldurup zorlamayin!“ sozlerine, „agzinda birsey varken konusma“ uyarisina sadik bi sekilde kafalarin asagiyukari sallanmasiyla verilen cevabin altinda yatan „yemeye devam“ sessiz sloganiyla karsilik veren cocuklar…
Bayramliklar giyilir, disler fircalanir, saclar taranir, basortusu duzeltilir, guzel kokular surulur ve kapi acilir…
Hikayenin bundan sonrasi ikiye ayriliyor… galiba „nerde o eski bayramlar“ dediren durum, burdan sonra basliyor…
…ve taa basindan beri cok baska yazilan bayram hikayeleri Anadan, babadan, esten, dosttan, arkadastan… uzak gecirilmek zorunda olan bayramlar Gonle coken huzun yuzde asikar Suskunlugun hakim oldugu bayram gunleri, huzunun hakim oldugu… is yerinde „eli iste gozu oynasta“ soyleminin kaniti… sanki kafa vucuttan kopmus ve gidiyor adres sormadan Biliyorya nereye gidecegini… „ANA“nin yanina, huzun gozyaslarini icine akittan sefkat abidesinin yanina, huzuru dizlerinde, kollarinda tasiyanin yanina, o sicacik ve tum kotuluklerden, kallesliklerden, art niyetten uzak, en samimi sevgiyi besleyenin yanina…! Ve „bir dahaki bayrama insaALLAH(cc)“ dualariyla gecirilen bayramlar…
Netten alıntı