Peygamberimizin Namaz Kılmayanlara Karşı Tavrı
Adem aleyhisselamdan beri, her dinde bir vakit namaz vardı. Hepsinin kıldığı bir araya toplanarak, Muhammed aleyhisselama inananlara farz edildi. Namaz kılmak, imanın şartı değildir. Fakat namazın farz olduğuna inanmak, imanın şartıdır.
Namaz, dinin direğidir. Namazını devamlı, doğru ve tam olarak kılan kimse dinini kurmuş, İslam binasını ayakta durdurmuş olur. Namazı kılmayan, dinini ve İslam binasını yıkmış olur. Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki; (Dinimizin başı, namazdır). Başsız insan olmadığı gibi, namazsız da, din olmaz.
Peygamber (s.a.s.), cemaati terkedenleri şöyle yermektedir:
"Vallahi içimden öyle arzu ediyorum ki, namaza durulmasını emredeyim de ikame edilsin, sonra bir adama emredeyim halka namaz kıldırsın. Bu emirden sonra beraberinde odun demetleri olan bir kaç' adamı, cemaate gelmeyen gurüha götürüp de üzerlerine evlerini cayır cayır yakayım. " (el-Muvatta', Cemaa 3; İbn Mace, Mesacid, 17).
Namazı Terketmenin Hükmü
Namazın akıllı, büluğ çağına girmiş, hayız ve nifastan temizlenmiş her müslümana farz olduğu konusunda görüş birliği vardır. Namaz ve oruç gibi bedeni ibadetlerde vekalet ve niyabet geçerli değildir. Namazın farz olduğunu inkar eden dinden çıkar. Çünkü namaz kesin ayet, hadis ve icma delilleriyle sabittir. Tembellik veya umursamazlık sebebiyle namazı terkeden asi ve fasık olur.
Namazı kılmamak dünya ve ahirette azaba sebep olur. Ahiretteki azapla ilgili olarak Allah Teala şöyle buyurur: "Onlar suçlulara sorarlar: Sizi Sakar cehennemine sürükleyen nedir? Suçlular şöyle cevap verirler: "Biz namaz kılanlardan değildik" (el-Müddessir, 74/40-43). "Onlardan sonra öyle bir nesil geldi ki, namazı terkettiler, heva ve heveslerine uydular. Onlar bu taşkınlıklarının cezasını yakında göreceklerdir.
Fakat tövbe edip, iman eden ve salih amel işleyen bunun dışındadır" (Meryem, 19/59, 60). "Vay o namaz kılanların haline ki, onlar kıldıkları namazdan habersizdirler" (el-Maun, 107/4-5). Hz. Peygamber (s.a.s)'de şöyle buyurmuştur: Bilerek namazı terkeden kimseden Allah ve Resulunün zimmeti kalkar" (Ahmed b. Hanbel, IV, 238, VI, 461). Kim ikindi namazını terkederse ameli boşa gitmiş olur" (Buhari, Mevakit,13, 34; Nesai, Salat,15). Kim, önemsemeyerek üç cuma namazını terkederse, Allah Teala onun kalbine mühür vurur" (Nesai, Cuma, 2; Tirmizi, Cuma 7; İbn Mace, İkame, 93).
Hanefilere göre, tembellik yüzünden namazını terkeden kimse, namazı inkar etmediği sürece dinden çıkmaz, ancak günahkar, fasık olur. Kendisi bu konuda uyarılarak tevbeye , kötü örnek olmaması için toplumdan tecrid edilir ve te'dib amacıyla dövülebilir. Ramazan orucunu terkeden kimse de bunun gibidir (İbn Abidin, Reddül-Muhtar, Mısır, t.y., I, 326; eş-Şürünbülali, Merakıl-Felah, Mısır 1315, s. 60; ez-Zühayli, el-Fıkhul-İslami ve Edilletuh, Dimaşk 1985, I, 503).
Hanefiler dışındaki mezhep imamlarına göre ise, namazını özürsüz olarak terkeden kimse, mürted'de olduğu gibi İslam toplumuna karşı gelmiş sayılır ve tövbe etmezse en ağır şekilde cezalandırılır (İbn Rüşd, Bidayetül-Müctehid, Mısır t.y., I, 87; eş-Şirazi, el-Muhezzeb, el-Nalebi tab'ı, I, 51; İbn Kudame, el-Muğni, 3. baskı, Kahire t.y., II, 442-447; ez-Zühayli, a.g.e., I.503, 504; Krş. et-Tevbe, 9/5; Buhari, Diyat, 6; Müslim, Kasame, 25, 26).
Adem aleyhisselamdan beri, her dinde bir vakit namaz vardı. Hepsinin kıldığı bir araya toplanarak, Muhammed aleyhisselama inananlara farz edildi. Namaz kılmak, imanın şartı değildir. Fakat namazın farz olduğuna inanmak, imanın şartıdır.
Namaz, dinin direğidir. Namazını devamlı, doğru ve tam olarak kılan kimse dinini kurmuş, İslam binasını ayakta durdurmuş olur. Namazı kılmayan, dinini ve İslam binasını yıkmış olur. Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki; (Dinimizin başı, namazdır). Başsız insan olmadığı gibi, namazsız da, din olmaz.
Peygamber (s.a.s.), cemaati terkedenleri şöyle yermektedir:
"Vallahi içimden öyle arzu ediyorum ki, namaza durulmasını emredeyim de ikame edilsin, sonra bir adama emredeyim halka namaz kıldırsın. Bu emirden sonra beraberinde odun demetleri olan bir kaç' adamı, cemaate gelmeyen gurüha götürüp de üzerlerine evlerini cayır cayır yakayım. " (el-Muvatta', Cemaa 3; İbn Mace, Mesacid, 17).
Namazı Terketmenin Hükmü
Namazın akıllı, büluğ çağına girmiş, hayız ve nifastan temizlenmiş her müslümana farz olduğu konusunda görüş birliği vardır. Namaz ve oruç gibi bedeni ibadetlerde vekalet ve niyabet geçerli değildir. Namazın farz olduğunu inkar eden dinden çıkar. Çünkü namaz kesin ayet, hadis ve icma delilleriyle sabittir. Tembellik veya umursamazlık sebebiyle namazı terkeden asi ve fasık olur.
Namazı kılmamak dünya ve ahirette azaba sebep olur. Ahiretteki azapla ilgili olarak Allah Teala şöyle buyurur: "Onlar suçlulara sorarlar: Sizi Sakar cehennemine sürükleyen nedir? Suçlular şöyle cevap verirler: "Biz namaz kılanlardan değildik" (el-Müddessir, 74/40-43). "Onlardan sonra öyle bir nesil geldi ki, namazı terkettiler, heva ve heveslerine uydular. Onlar bu taşkınlıklarının cezasını yakında göreceklerdir.
Fakat tövbe edip, iman eden ve salih amel işleyen bunun dışındadır" (Meryem, 19/59, 60). "Vay o namaz kılanların haline ki, onlar kıldıkları namazdan habersizdirler" (el-Maun, 107/4-5). Hz. Peygamber (s.a.s)'de şöyle buyurmuştur: Bilerek namazı terkeden kimseden Allah ve Resulunün zimmeti kalkar" (Ahmed b. Hanbel, IV, 238, VI, 461). Kim ikindi namazını terkederse ameli boşa gitmiş olur" (Buhari, Mevakit,13, 34; Nesai, Salat,15). Kim, önemsemeyerek üç cuma namazını terkederse, Allah Teala onun kalbine mühür vurur" (Nesai, Cuma, 2; Tirmizi, Cuma 7; İbn Mace, İkame, 93).
Hanefilere göre, tembellik yüzünden namazını terkeden kimse, namazı inkar etmediği sürece dinden çıkmaz, ancak günahkar, fasık olur. Kendisi bu konuda uyarılarak tevbeye , kötü örnek olmaması için toplumdan tecrid edilir ve te'dib amacıyla dövülebilir. Ramazan orucunu terkeden kimse de bunun gibidir (İbn Abidin, Reddül-Muhtar, Mısır, t.y., I, 326; eş-Şürünbülali, Merakıl-Felah, Mısır 1315, s. 60; ez-Zühayli, el-Fıkhul-İslami ve Edilletuh, Dimaşk 1985, I, 503).
Hanefiler dışındaki mezhep imamlarına göre ise, namazını özürsüz olarak terkeden kimse, mürted'de olduğu gibi İslam toplumuna karşı gelmiş sayılır ve tövbe etmezse en ağır şekilde cezalandırılır (İbn Rüşd, Bidayetül-Müctehid, Mısır t.y., I, 87; eş-Şirazi, el-Muhezzeb, el-Nalebi tab'ı, I, 51; İbn Kudame, el-Muğni, 3. baskı, Kahire t.y., II, 442-447; ez-Zühayli, a.g.e., I.503, 504; Krş. et-Tevbe, 9/5; Buhari, Diyat, 6; Müslim, Kasame, 25, 26).