Polikistik Over Sendromu, diğer bir adıyla PCOS, kadınlarda sık görülen bir hastalıktır. Ayrıca günümüzde doğurganlık çağında olan kadınlarda daha çok görülmektedir.
Polikistik Over Sendromu (PCOS) ilk kez 1938’de Stein ve Leventhal tarafından adet bozukluğu, şişmanlık, tüylenme, sklerokistik overler ve sterilite olarak tanımlanmıştır.
Polikistik Over Sendromu En Sık Kimlerde Görülür?
Doğurganlık çağındaki her 10 kadından 1 ya da 2 kişi PCOS' tan etkileniyor. Yüksek risk grubu olan kişiler;
-
Obezite Hastalığı olanlar -
Tıbbi geçmişinde ve ailesinde PCOS bulunanlar -
Şeker hastalığı v.b. problemi bulunanlardır.
Aynı şekilde insülin direncinin de rahatsızlığa zemin hazırladığı hesaba katılacak olursa, uygulanacak diyetin önemini haklı çıkararak bir başka nedene de dikkat çekmiş oluruz.
Polikistik Over Sendromu Belirtileri Nelerdir?
-
Kısırlık. -
Adet düzensizliği. -
Tüylenme artışı, saç dökülmesi ve akne (sivilce) -
Depresyon ve anksiyete. -
Uyku apnesi.
PCOS’u olan bireylerde aşağıda belirtilen hastalıkların görülme olasılığı çok fazladır;
-
Kısırlık -
Endometrium Kanseri -
Hirşutizm -
Beslenme Bozukluğu -
Obezite -
Gestasyonel Diyabet -
Kardiyovasküler Hastalıklar -
İnsülin Direnci
Sağlıklı beslenmenin, sağlıklı olmanın temeli olduğu bilinmektedir. PCOS’da tedavinin esasını kilo kaybı oluşturmaktadır. PCOS nedeniyle vücut ağırlığının artmasına paralel olarak yağ dokusunun da artması, hastalığın hem endikasyonlarından, hem de komplikasyonlarından biri olan hormon dengesizliğine yol açmaktadır.
PCOS’lu obez kadınların sadece %5–10 oranında kilo kaybetmesi ile 6 ay içinde kadınların %55-100’ünde metabolik ve hormonal bozukluklarının düzeldiği belirtilmiştir.
Kan şekeri kontrolünü sağlamak için beslenme ile ilgili basit öneriler aşağıda sıralanmıştır;
-
Öğün atlanmamalı ve zamanı geciktirilmemeli; gün boyunca en az 3 öğün ve 2–3 ara öğün yapılmalıdır. -
Kana hızla geçen ve şekeri yükselten şekerli besinler, hazır gıdalar, rafine karbonhidratlar (beyaz ekmek v.b.), nişastalı besinler (patates v.b.), muz, üzüm ve kurutulmuş meyveler gibi yüksek glisemik yükü olan besinlerden kaçınılmalıdır. -
Kan şekerinin kana geçişini yavaşlatan meyveler, sebzeler, tam tahıllar, kurubaklagiller, bezelye vb. posa yönünden zengin olan besinler tüketilmelidir. -
Karbonhidrat içeriği yüksek olan alkollü içecekler tüketilmemeli(bira vb.), çay, kahve, ve sigara gibi uyarıcılardan kaçınılmalıdır. -
Vücutta stresi arttırarak kan şekerinde düzensizliğe yol açabilecek allerjik besinlerden sakınılmalıdır. -
Stres Yönetimi – stres, kan şekerini yükseltir ve yüksek düzeyde seyreden stress hormonu kortizol, insulin direncini şiddetlendirir. -
Haftada üç gün en az 20 dakika süren ılımlı egzersiz yapılmalıdır. Egzersiz, insülin düzeylerini düşürür ve vücut yağının azalmasını ve kas kazanımını sağlar. -
Trans yağ asitleri ve hidrojene edilmiş yağlar; normal hormon sistemi fonksiyonlarına zarar veren trans yağ asitlerinden ve hidrojene edilmiş yağlardan kaçınılmalıdır. -
Posanın önemi; meyve, sebze, yulaf, tam tahıllar, kurubaklagiller gibi posadan zengin besinler, hormonların feçes yoluyla dışarı atılmasını da sağlar. Konstipasyonu olanlarda hormonlar yeniden absorbe edilir ve östrojen, bağırsaklardaki bakteriler tarafından zararlı metabolitlere dönüşür. -
Fitoöstrojenler; soya fasulyesi, soya içecekleri, tofu, arpa, yulaf, kurubaklagil, mercimek, pirinç, fasulye, keten tohumu, susam, çilek, kiraz, elma, havuç, buğday özü, pirinç kepeği gibi besinlerde bulunan bitkisel fitoöstrojenler, fazla östrojeni, reseptör düzeyinde bağlayarak etkisini azaltmaya yardım eder ve östrojenden daha zayıf östrojenik etki gösterirler.
Sonuç olarak; PCOS tedavisinde beslenmenin önemi büyüktür. Yaşam tarzının değiştirilmesi, düzenli ve dengeli beslenme, fiziksel aktivite ile bu hastalığın semptomlarında iyileşme sağlanabilir.