iltasyazilim
FD Üye
Parelel Cihan
Parelel Âlem nedir
Parelel Evrenler
Görülebilir evrenin ötesinde, bu evrene paralel diğer evrenler de varmı dır? Mistikler ve filozoflar böyle olduğunu öne sürüyorlarBilim adamları ise yakın zamanlara kadar böyle bir şeyin olanaksız olduğunu düşünüyorlardıFakat bugün fizikçiler paralel evrenlerin olabileceğini matematiksel olarak ortaya koyabiliyorlar
PARALEL EVRENLER kavramı, bugün bilimsel terimlerle açık açık bir şekilde tartışılabilmektedirBilim adamları içinde bulunduğumuz evrenin varlığını bazı niçin netice bağıntılarıyla açıklayabiliyorlarAslında bu tanımlama, üç boyutlu uzayın tümüyle onun yapısını oluşturan fizik nesnelerden ibaret olduğu esasına dayanırBu yaklaşım biçimi birincil bakışta, evrenin var olan her şey çağrıda bulunmak olacağı anl gelebilirFakat iki kayda değer nokta varBirincisi, bilim adamlarının evren açıklamaları, birtakım soyut kavramları(çekicilik ve sevgi gibi) açıklamaktan kaçınırOysa her ne değin fizik bir evrende yaşıyorsak da, bu tür görünmeyen kavramlar bu fizik âlem içerisinde önemli bir yer tutarlarİkinci olarak da bilimin bütün yaklaşımları ve bu konuya ilişkin kabülleri elbette üç ebat ile sınırlanmıştır
3 koordinat belirtilmelidir
İkinci nokta, paralel evrenler tartışmasının odak noktasını oluşturuyorEvrenimiz üç boyutlu bir mekandırHerhangi bir nesnenin konumunu kavrayabilmek için ilk kez onun üç koordinatını belirlememiz gerekirBunun en maddesel örneği havacılıkta görülürBir uçağın pilotu, yerdeki hava trafik kontrolörüne havadaki konumunu bildirmek için 3 sayı devretmek zorundadır: Bu değerler uçağın havada bulunduğu yerin enlemini, boylamını ve yere olan uzaklığını belirtir
Peki, üç boyutun ötesi var mıdır? Matematikçiler diğer boyutları algılama etmenin sanıldığı dek şiddet olmadığını belirtiyorlarDiğer boyutlar gerçekten de matematiksel olarak anlaşılır, ama bu şart üç boyutlu insan beyni için de laf konusu mudur? Tüm kavramlarımızla birlikte üç boyutlu bir mekanda yaşadığımız için bu pek olası değildirFakat şu örnekler, bunu anlamamıza birazcık tezgâhtar olabilir
Nokta, kağıt ve masa örnekleri
Uzaydaki tek bir noktayı ele alalım Bu noktanın herhangi bir yöne dürüst uzanan hacmi yokturDolayısıyla bir matematikçi için o nokta boyutsuzdurDüz bir çizgiyi alalım O da yalnızca bir yöne doğru uzarGenişliği ve yüksekliği yoktur, yalnızca uzunluğu vardırBu bakımdan o çizği de bir matematikçi için tek boyutludurBir kağıt parçasını düşününGenişliği ve uzunluğu vardır ama derinliği yokturDolayısıyla o da iki boyutludurBir masayı ele alalımGenişliğiyle, uzunluğuyla ve derinliğiyle üç boyutlu bir nesnedirÖrneklerimizi bir defa daha inceleyelim: Boyutsuz, tek boyutlu, iki boyutlu ve üç boyutluBurada durmamız için herhangi bir neden var mı? Niçin bundan sonraki boyutları keşfe çıkmayalım?
İki boyutlu âlem: Flatland
Baştan kağıt örneğine dönelim ve bu iki boyutlu dünyada yaşamış varlıkları düşünelimFlatlandliler (R Edwin Abbott, Flatland adlı bilimkurgu romanında, iki boyutlu bir evreni ve oradaki yaşamı anlatır) sadece iki boyutu bilirler: Sağsol, önarkaOnların tüm hareketleri kağıtın derinliği olmayan yüzeyi ile sınırlanmıştır(Onlar derinliği yalnızca kendi boyutlarındaki yerçekimi olarak ölçümleyip duyumsarlar) Flatlandliler üçüncü boyutla ilgili olarak hiçbirşey bilmezlerHatta üçüncü boyutu hayal edemezler Flatlandlilerin üstünde yaşadıkalrı bu kağıt parçasının ebedi bir genişlikte olduğunu düşününBu durumda onlar doğallıkla kendi iki boyutlu evrenlerinin bütün ''var oluşu'' oluşturduğunu düşüneceklerdirÖte yandan kendi evrenlerinin ''altında'' veya ''üstünde'' de başka evrenlerin olduğunu ise katiyen anlayamayacaklardırHatta anlamamanın ötesinde, bu kendilerine söylendiğinde kabul bile etmeyeceklerdir
Paralel Flatlandler
Bizim üç boyutlu manzara açımızla ise, Flatland evreni ana gerçekliğin çok çok küçük bir bölümünü oluştururBu arada iki öbür Flatland evreni birbirine paralel bir şekilde yer alabilir ve bunların her birinde yaşamış varlıklar derinlik duygusuna sahip olmadıkları için birbirlerinin farkına varamazlarBu cins birbirine paralel iki Flatland evreni üçüncü bir boyutta bir araya gelirler, tıpatıp bir kitabın sayfaları gibi
Einstein'ın yaklaşımı
Her ne kadar bilimsel düzeyde şimdilik bir tahmin olarak kabül ediliyorsa da, birtakım bilimsel ön bilgiler öne sürülmemiş olsaydı, paralel evrenler felsefesi bir kavram olmanın ötesinde hiçbirşey ifade etmeyecektiParalel evrenler konusuyla ilgili ilk kapıyı açan kişinin Albert Einstein olduğu biliniyorEinstein'in ünlü genel rölativite teorisinde paralel evrenleri birbirine bağlayan ''köprülerden'' söz edilirGenel rölativite teorisi çekim, uzay ve süre konularını kapsayan oldukça kompleks bir teoridirRölativite teorisine göre, bir çekim alanı eğimli bir uzay demektirÜç boyutlu uzay, dördüncü bir buyuta uzanırTekrar Flatland'e dönersek, bu iki boyutlu alem, üç boyutlu uzayın dördüncü bir boyuta açılmasının ne aramak olduğunu açıklamaya takviye edecektir
Hemen yanıbaşımızda yer alan mekanların varlığı olgusu, bizim dördüncü bir ebat tasarımlarımızdan oldukça farklıdırHer şeyden önce, üç boyutlu beynimizin bu cins bir olguyu kabüllenmesi epeyce zordurBöyle bir girişim ama iki boyutlu bir paralel evren modeli ile sağlanabilirModern bilimsel yaklaşımlar, paralel evrenlerin varlığına, hatta gerekliliğine uyarı çekiyorDördüncü bir ebat kavramı paralel evrenlerin nerede olabileceğine ilişkin bazı ip uçları veriyorÖzellikle Einstein 'ın bu cins evrenlerin karadelikler aracılığıyla nasıl birbirine bağlanabileceğine ilişkin bir takım ön bilgiler ortaya koyduğu biliniyorAslında paralel evrenler bir dördüncü boyutta aynı uzayda aynı yerdedirlerFakat araya bir süre duvarı girmiştirParalel evrenler birbirlerine değmeden ebedi tabakalar biçiminde bir kitabın sayfaları gibi tekrar tekrar dizilirlerParalel evrenler ve kendi evrenimize ait farklı vakit tabakaları(Geçmiş, Derhal, Gelecek) bu dördüncü boyutta birbirleri içerisine geçerek bir kitabın sayfaları gibi dizilmişlerdir
Flatland 3 boyutlu oluyor
Flatland'i yaratıcı iki boyutlu kağıt tabakasının üstüne ağırlığı olan bir nesne koyalım İki boyutlu kağıt bu nesnenin ağırlığından ötürü hemencecik buruşacak ve şekli bozulacaktırDolayısıyla iki boyutluluğunu yitirecek, dolgun bir yüzeyi olmasından ötürü, üçüncü bir ebat, yani derinlik kazanacaktırBöylece bu yeni üç boyutlu mekanda kütleçekimi denen etki oluşacaktırFlatland, çukurlaşmasına karşın tekrar Flatland olmaya devam edecektirFakat şu farkla oysa, Flatlandliler bu defa yatkın bir yüzey üstünde yolculuk yapacaklardırBuradaki çukurlaşma, derhal akla bir karadelik getiriyorBir karadeliğin Flatland'de olduğu gibi üzerinde durabileceğiniz bir yüzeyi yokturSadece nesneyi daha derinlere çeken doğaüstü bir çekim gücü vardırFlatland'in bir karadeliğe yaklaştığını varsayalım, ne olacaktır o süre? Flatland'in iki boyutlı evreni karadeliğin çekim etkisine girdiğinde, artan bir şekilde küçülmeye ve bükülmeye başlayacaktırSanki bir huninin kenarlarından içe doğru, bir tünele doğru kayıyor gibi olacaktır
EinsteinRosen Köprüsü
Einstein ve yakın alıştırma arkadaşı Nathan Rosen'in bu karadelik tünellerini matematiksel olarak kabül ettikleri ve inceledikleri biliniyorEinstein ve Rosen, bu çalışmalarının sonucunda şaşılacak bie şey keşfettiler: Karadelik tünellerinin dibi yokturBurada, uçlarından birbirlerine alt iki huni söz konusudurBirleştikleri nokta, tünelin ''boğaz'' kısmını oluştururDolayısıyla tünelin bir ucundan giren bir nesne, merkezdeki veya boğazdaki herzamanki üstü çekimin etkisiyle, tünelin değişik ucundan dışarı fırlatılırÖyleyse öbür yanda ne vardır?Öbür tabi, yeni bir evrendir, ilkinden tamamıyla öbür bir evrendir bu! İşte bu iki evreni birbirine bağlayan tünele EinsteinRosen Köprüsü adı verilir *
Parelel Âlem nedir
Parelel Evrenler
Görülebilir evrenin ötesinde, bu evrene paralel diğer evrenler de varmı dır? Mistikler ve filozoflar böyle olduğunu öne sürüyorlarBilim adamları ise yakın zamanlara kadar böyle bir şeyin olanaksız olduğunu düşünüyorlardıFakat bugün fizikçiler paralel evrenlerin olabileceğini matematiksel olarak ortaya koyabiliyorlar
PARALEL EVRENLER kavramı, bugün bilimsel terimlerle açık açık bir şekilde tartışılabilmektedirBilim adamları içinde bulunduğumuz evrenin varlığını bazı niçin netice bağıntılarıyla açıklayabiliyorlarAslında bu tanımlama, üç boyutlu uzayın tümüyle onun yapısını oluşturan fizik nesnelerden ibaret olduğu esasına dayanırBu yaklaşım biçimi birincil bakışta, evrenin var olan her şey çağrıda bulunmak olacağı anl gelebilirFakat iki kayda değer nokta varBirincisi, bilim adamlarının evren açıklamaları, birtakım soyut kavramları(çekicilik ve sevgi gibi) açıklamaktan kaçınırOysa her ne değin fizik bir evrende yaşıyorsak da, bu tür görünmeyen kavramlar bu fizik âlem içerisinde önemli bir yer tutarlarİkinci olarak da bilimin bütün yaklaşımları ve bu konuya ilişkin kabülleri elbette üç ebat ile sınırlanmıştır
3 koordinat belirtilmelidir
İkinci nokta, paralel evrenler tartışmasının odak noktasını oluşturuyorEvrenimiz üç boyutlu bir mekandırHerhangi bir nesnenin konumunu kavrayabilmek için ilk kez onun üç koordinatını belirlememiz gerekirBunun en maddesel örneği havacılıkta görülürBir uçağın pilotu, yerdeki hava trafik kontrolörüne havadaki konumunu bildirmek için 3 sayı devretmek zorundadır: Bu değerler uçağın havada bulunduğu yerin enlemini, boylamını ve yere olan uzaklığını belirtir
Peki, üç boyutun ötesi var mıdır? Matematikçiler diğer boyutları algılama etmenin sanıldığı dek şiddet olmadığını belirtiyorlarDiğer boyutlar gerçekten de matematiksel olarak anlaşılır, ama bu şart üç boyutlu insan beyni için de laf konusu mudur? Tüm kavramlarımızla birlikte üç boyutlu bir mekanda yaşadığımız için bu pek olası değildirFakat şu örnekler, bunu anlamamıza birazcık tezgâhtar olabilir
Nokta, kağıt ve masa örnekleri
Uzaydaki tek bir noktayı ele alalım Bu noktanın herhangi bir yöne dürüst uzanan hacmi yokturDolayısıyla bir matematikçi için o nokta boyutsuzdurDüz bir çizgiyi alalım O da yalnızca bir yöne doğru uzarGenişliği ve yüksekliği yoktur, yalnızca uzunluğu vardırBu bakımdan o çizği de bir matematikçi için tek boyutludurBir kağıt parçasını düşününGenişliği ve uzunluğu vardır ama derinliği yokturDolayısıyla o da iki boyutludurBir masayı ele alalımGenişliğiyle, uzunluğuyla ve derinliğiyle üç boyutlu bir nesnedirÖrneklerimizi bir defa daha inceleyelim: Boyutsuz, tek boyutlu, iki boyutlu ve üç boyutluBurada durmamız için herhangi bir neden var mı? Niçin bundan sonraki boyutları keşfe çıkmayalım?
İki boyutlu âlem: Flatland
Baştan kağıt örneğine dönelim ve bu iki boyutlu dünyada yaşamış varlıkları düşünelimFlatlandliler (R Edwin Abbott, Flatland adlı bilimkurgu romanında, iki boyutlu bir evreni ve oradaki yaşamı anlatır) sadece iki boyutu bilirler: Sağsol, önarkaOnların tüm hareketleri kağıtın derinliği olmayan yüzeyi ile sınırlanmıştır(Onlar derinliği yalnızca kendi boyutlarındaki yerçekimi olarak ölçümleyip duyumsarlar) Flatlandliler üçüncü boyutla ilgili olarak hiçbirşey bilmezlerHatta üçüncü boyutu hayal edemezler Flatlandlilerin üstünde yaşadıkalrı bu kağıt parçasının ebedi bir genişlikte olduğunu düşününBu durumda onlar doğallıkla kendi iki boyutlu evrenlerinin bütün ''var oluşu'' oluşturduğunu düşüneceklerdirÖte yandan kendi evrenlerinin ''altında'' veya ''üstünde'' de başka evrenlerin olduğunu ise katiyen anlayamayacaklardırHatta anlamamanın ötesinde, bu kendilerine söylendiğinde kabul bile etmeyeceklerdir
Paralel Flatlandler
Bizim üç boyutlu manzara açımızla ise, Flatland evreni ana gerçekliğin çok çok küçük bir bölümünü oluştururBu arada iki öbür Flatland evreni birbirine paralel bir şekilde yer alabilir ve bunların her birinde yaşamış varlıklar derinlik duygusuna sahip olmadıkları için birbirlerinin farkına varamazlarBu cins birbirine paralel iki Flatland evreni üçüncü bir boyutta bir araya gelirler, tıpatıp bir kitabın sayfaları gibi
Einstein'ın yaklaşımı
Her ne kadar bilimsel düzeyde şimdilik bir tahmin olarak kabül ediliyorsa da, birtakım bilimsel ön bilgiler öne sürülmemiş olsaydı, paralel evrenler felsefesi bir kavram olmanın ötesinde hiçbirşey ifade etmeyecektiParalel evrenler konusuyla ilgili ilk kapıyı açan kişinin Albert Einstein olduğu biliniyorEinstein'in ünlü genel rölativite teorisinde paralel evrenleri birbirine bağlayan ''köprülerden'' söz edilirGenel rölativite teorisi çekim, uzay ve süre konularını kapsayan oldukça kompleks bir teoridirRölativite teorisine göre, bir çekim alanı eğimli bir uzay demektirÜç boyutlu uzay, dördüncü bir buyuta uzanırTekrar Flatland'e dönersek, bu iki boyutlu alem, üç boyutlu uzayın dördüncü bir boyuta açılmasının ne aramak olduğunu açıklamaya takviye edecektir
Hemen yanıbaşımızda yer alan mekanların varlığı olgusu, bizim dördüncü bir ebat tasarımlarımızdan oldukça farklıdırHer şeyden önce, üç boyutlu beynimizin bu cins bir olguyu kabüllenmesi epeyce zordurBöyle bir girişim ama iki boyutlu bir paralel evren modeli ile sağlanabilirModern bilimsel yaklaşımlar, paralel evrenlerin varlığına, hatta gerekliliğine uyarı çekiyorDördüncü bir ebat kavramı paralel evrenlerin nerede olabileceğine ilişkin bazı ip uçları veriyorÖzellikle Einstein 'ın bu cins evrenlerin karadelikler aracılığıyla nasıl birbirine bağlanabileceğine ilişkin bir takım ön bilgiler ortaya koyduğu biliniyorAslında paralel evrenler bir dördüncü boyutta aynı uzayda aynı yerdedirlerFakat araya bir süre duvarı girmiştirParalel evrenler birbirlerine değmeden ebedi tabakalar biçiminde bir kitabın sayfaları gibi tekrar tekrar dizilirlerParalel evrenler ve kendi evrenimize ait farklı vakit tabakaları(Geçmiş, Derhal, Gelecek) bu dördüncü boyutta birbirleri içerisine geçerek bir kitabın sayfaları gibi dizilmişlerdir
Flatland 3 boyutlu oluyor
Flatland'i yaratıcı iki boyutlu kağıt tabakasının üstüne ağırlığı olan bir nesne koyalım İki boyutlu kağıt bu nesnenin ağırlığından ötürü hemencecik buruşacak ve şekli bozulacaktırDolayısıyla iki boyutluluğunu yitirecek, dolgun bir yüzeyi olmasından ötürü, üçüncü bir ebat, yani derinlik kazanacaktırBöylece bu yeni üç boyutlu mekanda kütleçekimi denen etki oluşacaktırFlatland, çukurlaşmasına karşın tekrar Flatland olmaya devam edecektirFakat şu farkla oysa, Flatlandliler bu defa yatkın bir yüzey üstünde yolculuk yapacaklardırBuradaki çukurlaşma, derhal akla bir karadelik getiriyorBir karadeliğin Flatland'de olduğu gibi üzerinde durabileceğiniz bir yüzeyi yokturSadece nesneyi daha derinlere çeken doğaüstü bir çekim gücü vardırFlatland'in bir karadeliğe yaklaştığını varsayalım, ne olacaktır o süre? Flatland'in iki boyutlı evreni karadeliğin çekim etkisine girdiğinde, artan bir şekilde küçülmeye ve bükülmeye başlayacaktırSanki bir huninin kenarlarından içe doğru, bir tünele doğru kayıyor gibi olacaktır
EinsteinRosen Köprüsü
Einstein ve yakın alıştırma arkadaşı Nathan Rosen'in bu karadelik tünellerini matematiksel olarak kabül ettikleri ve inceledikleri biliniyorEinstein ve Rosen, bu çalışmalarının sonucunda şaşılacak bie şey keşfettiler: Karadelik tünellerinin dibi yokturBurada, uçlarından birbirlerine alt iki huni söz konusudurBirleştikleri nokta, tünelin ''boğaz'' kısmını oluştururDolayısıyla tünelin bir ucundan giren bir nesne, merkezdeki veya boğazdaki herzamanki üstü çekimin etkisiyle, tünelin değişik ucundan dışarı fırlatılırÖyleyse öbür yanda ne vardır?Öbür tabi, yeni bir evrendir, ilkinden tamamıyla öbür bir evrendir bu! İşte bu iki evreni birbirine bağlayan tünele EinsteinRosen Köprüsü adı verilir *