iltasyazilim
FD Üye
Solaklar nedir
Osmanlıda Solaklar ne meslek yaparlardı
Solaklar hakkında data
Solaklar
Yeniçeri cemâat ortalarından 60,61, 62, 63 ortalara verilen isim Bunların kumandanı olan dört yayabaşıya “Ser solak ya da“Solakbaşı denilirdi Hükümdârın muhâfız bölükleri de bu dört ortadan teşkil olunurdu Bunlar gözü kara, kaslı, boyluboslu, deneyimli, sözü dinlenir, hitâbeti akıcı yeniçeriler arasından seçilirdi Pâdişâhın atının sağında dışarı giden iki solak, ok ve yaylarını kullanırken, sol ellerini; solunda gidenler ise sağ ellerini kullanırlardı Ellerini bu sûretle kullanmalarına sebep pâdişâha arkalarını dönmeden hedefi vurabilmeleri içindi
Osmanlı Devletinde solak ortaları ilk defâ Yıldırım Bâyezîd döneminde kuruldu Solak ortalarında her ortanın en eskisinin Solakbaşı olması kânundu Fâtih zamânında ve İstanbul ’un fethi esnâsında solak mevcûdu iki yüz kadardı Kânûnî Sultan Süleyman devrinde her solak ortasında seksen nefer varken, sonra herbir orta, yüz nefere çıkarılmıştır Ücret defterlerinde bu sûretle solakbaşılarıyla berâber yüz birer adet nefer solak görülmekte olup, bundan sonradan solakların adedi artmamıştır
Hükümdârın sefere gidişinde köprü, su geçidi, ağaçlık gibi tehlikeli ve hayvanı ürkütecek yerler geçilirken, solakbaşılar pâdişâhın atının yularından tutarlardı Su geçilirken, solaklar hünkârın yanına yaklaşarak iki tarafında yer alıp, suyu yürüye yürüye veya yüzerek geçerlerdi Sultan Dördüncü Murâd, Revân Kalesi yakınında Diki Nehrini kabartı esnâsında atıyla birlikte geçerken, yanına yer alan solaklardan biri suya kapılıp boğulma tehlikesi içine girmişti Sultan, tek eliyle solağı havaya kaldırıp nehrin kıyısına değin o hâlde taşımış ve hem kendisine bir kese de altın bahşiş vermişti
Muhârebe meydanında dört solakbaşı ile dört kethüdâ ve dört odabaşı hükümdârın yanına dururken, dört yüz kemankeş, yâni okçu solak, pâdişâhı her taraftan çepeçevre çevirir, hattâ silâhdâr, rikâpdâr, çuhadâr vesâire gibi hükümdârın en yakınlarını bile atın yanına sokmazlardı
Solaklar, başlarına bir buçuk karış yüksekliğinde döğme yaldızlı ve ön tarafı selvi biçiminde yeşil sorguçlu bir tas, sırtlarına saçaklı entari, bunun üzerine dolama tarzında entari kaftan, bacaklarına kırmızı çakşır, ayaklarına sarı mest, bunun üstüne de sarı çizme giyer, bellerine yaldızlı som kemer bağlarlar, bu kemere de gümüş kabzalı uzun bir kama sokar, ellerinde baltaya benzer bir silâh taşırlardı
Solak sınıfı 1829 ’da kaldırıldı *
Osmanlıda Solaklar ne meslek yaparlardı
Solaklar hakkında data
Solaklar
Yeniçeri cemâat ortalarından 60,61, 62, 63 ortalara verilen isim Bunların kumandanı olan dört yayabaşıya “Ser solak ya da“Solakbaşı denilirdi Hükümdârın muhâfız bölükleri de bu dört ortadan teşkil olunurdu Bunlar gözü kara, kaslı, boyluboslu, deneyimli, sözü dinlenir, hitâbeti akıcı yeniçeriler arasından seçilirdi Pâdişâhın atının sağında dışarı giden iki solak, ok ve yaylarını kullanırken, sol ellerini; solunda gidenler ise sağ ellerini kullanırlardı Ellerini bu sûretle kullanmalarına sebep pâdişâha arkalarını dönmeden hedefi vurabilmeleri içindi
Osmanlı Devletinde solak ortaları ilk defâ Yıldırım Bâyezîd döneminde kuruldu Solak ortalarında her ortanın en eskisinin Solakbaşı olması kânundu Fâtih zamânında ve İstanbul ’un fethi esnâsında solak mevcûdu iki yüz kadardı Kânûnî Sultan Süleyman devrinde her solak ortasında seksen nefer varken, sonra herbir orta, yüz nefere çıkarılmıştır Ücret defterlerinde bu sûretle solakbaşılarıyla berâber yüz birer adet nefer solak görülmekte olup, bundan sonradan solakların adedi artmamıştır
Hükümdârın sefere gidişinde köprü, su geçidi, ağaçlık gibi tehlikeli ve hayvanı ürkütecek yerler geçilirken, solakbaşılar pâdişâhın atının yularından tutarlardı Su geçilirken, solaklar hünkârın yanına yaklaşarak iki tarafında yer alıp, suyu yürüye yürüye veya yüzerek geçerlerdi Sultan Dördüncü Murâd, Revân Kalesi yakınında Diki Nehrini kabartı esnâsında atıyla birlikte geçerken, yanına yer alan solaklardan biri suya kapılıp boğulma tehlikesi içine girmişti Sultan, tek eliyle solağı havaya kaldırıp nehrin kıyısına değin o hâlde taşımış ve hem kendisine bir kese de altın bahşiş vermişti
Muhârebe meydanında dört solakbaşı ile dört kethüdâ ve dört odabaşı hükümdârın yanına dururken, dört yüz kemankeş, yâni okçu solak, pâdişâhı her taraftan çepeçevre çevirir, hattâ silâhdâr, rikâpdâr, çuhadâr vesâire gibi hükümdârın en yakınlarını bile atın yanına sokmazlardı
Solaklar, başlarına bir buçuk karış yüksekliğinde döğme yaldızlı ve ön tarafı selvi biçiminde yeşil sorguçlu bir tas, sırtlarına saçaklı entari, bunun üzerine dolama tarzında entari kaftan, bacaklarına kırmızı çakşır, ayaklarına sarı mest, bunun üstüne de sarı çizme giyer, bellerine yaldızlı som kemer bağlarlar, bu kemere de gümüş kabzalı uzun bir kama sokar, ellerinde baltaya benzer bir silâh taşırlardı
Solak sınıfı 1829 ’da kaldırıldı *