Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Osmanlı Toprak Hukuku

Osmanlı Toprak Hukuku

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Osmanlı Toprak Hukuku

Osmanlı Devleti vaktinde beş türlü toprak vardı:

1 Milletin mülkü olan topraklar olup, öyle azı haraçlı, böylece çoğu öşürlüydü Mülk olan toprak dört kısımdı Birincisi; köy, şehir halkı içindeki arsalar veya köy yanına olup, yarım dönümü geçmeyen ve öşürlü ya da haraçlı olan yerlerdi İkincisi, halifenin izniyle millete satılan ve mahsulünden öşür verilen mîrî tarla ve çayırlardı Üçüncüsü öşürlü, dördüncüsü haraçlı topraklar olup, bunlar yarım dönümden büyük tarlalardı
Bu dört değişiklik toprağı, sahibi satabilirdi Vasiyet edebilirdi ve vârislerine, ferâiz bilgisine kadar taksim olunurdu Halbuki mîrî toprakları nakit verip tapuyla kullanan kimseler ölürse, bu toprakların parasından borcu ödenmez Vasiyet edemez Vârislerin malı olamaz Bu topraklar kurban nisabına katılmaz Satılmaz Yalnız, izinle, para karşılığı, başkasına ödev olunabilir Mîrî toprağı kiralayan kimse, her şey ekebilir ya da kirayla başkasına ektirir Üç sene anlamsız bırakılan toprak başkasına verilir Kiracı, mîrî toprağa ağaç, asma gibi şeyleri izinsiz dikemez İzinsiz, bina da yapamaz Meyyit gömülmez Mîrî toprak, tapuyla kiralamış olanın mülkü olamaz Bu kimseler kiracıdırlar Bu kimse vefat edince, toprağın vârisine kiraya verilmesi âdet olmuştur Bu, vârisin şer ’i hakkı olmayıp, devletçe yapılan bir ihsandır
2 Vakıf topraklar olup, öşürlüydü
3 Umuma terk edilen meydanlar, otlak ve benzerleriydi
4 Beytülmal'in ve hiç kimsenin olmayan dağlar, ormanlar gibi yerler olup, buraları işletip mahsul bölge Müslüman öşür verirdi
5 Mîrî topraklar Memleketin birçok böyle olup, kiraya verilirdi Sonraları çoğu millete satıldı Öşürlü toprak oldu

Dirlik sistemi
Mîrî topraklar, Osmanlı Devleti döneminde oldukça göz alıcı bir sistemle işletilmiştir Dirlik sistemi denilen bu yöntem şöyle doğmuştur:
İslâmiyet'in doğuşundan beri fethedilen arazinin rekâbesi (mülkiyeti) Devlet Hazinesine “Beytülmâle kalıyordu Hükümet bu arazinin sadece kullanılmasını fertlere bırakabiliyordu Osmanlı Hükümeti, toprakların fertler yoluyla işletilmesini “dirlik sistemi ile hâlletmiştir Bu şekilde teşekkül eden dirlikler beş kısımdı:
1 Hâs: Senelik hasılatı, 100000 akçeden fazla olan dirlik Padişaha mensup büyük zevatla vezirlere ve beylerbeylerine ait olurdu Her hâs sahibi, her 5000 akçe için bir cebeli, yani savaşa hazır mücehhez (teçhizatlı) asker çıkarmakla mükellefti
2 Zeâmet: Hasılatı, 20000 ’den 100000 akçeye kadar olan dirlik Her 5000 akçe için bir cebeli çıkarmakla mükellefti
3 Timar: Hasılatı, 3000 akçeden 20000 akçeye dek olan dirlik Birincil 3000 akçe müstesna, her 3000 akçe için bir cebeli yetiştirmekle mükellefti
4 Yurtluk: Tersane mensuplarının, yahut bir kalenin muhafızlarının veya bir kasaba veya büyük kasaba memurlarının açıklarını karşılamak için verilen dirliklerdi Sahibinin, iki ya da daha fazla bölgenin öşrünü tahsil yetkisi vardı
5 Ocaklık: Esas itibariyle yurtluktan öbür olmayıp, ocaklık sahibi, öşür vergisi yanında gümrük gibi bazı resim ve vergilerin de toplanmasına yetkiliydi
Gerek yurtluk ve gerekse ocaklık verilmesi, hudutları muhafaza ve özellikle âni savaşta, ordu gelinceye değin çaba veya asıl ordu yetişince, ona iltihak ederek onunla beraber nihaî zafere değin harbe iştirakten ibaretti

Dirlik sahiplerinin yetkileri
Dirlik teşkilâtında hak sahiplerine “sâhibi ard yani toprak sahibi denirdi Bunlar, o dirliğe dahil olanlardan biri arazisini satacak olursa, bu satışta tapu memuru vazifesini görürdü Sâhibi ard, öşrü kendisine devir edilen toprakları, reâyânın (bu toprakları takım biçen halkın) vazifesini yapmadığı süre hükümdara vekâleten onun elinden alıp, başka birisine verebilirdi

Dirliklerin çöküşü ve ilgâsı
Devlete büyük faydaları olan Dirlik Teşkilâtı, Üçüncü Sultan Mehmed Han devrinden itibaren zayıflamaya başladı Bunun sebebi, dirlik sahiplerine alışılagelmiş (asker) yetiştirme külfeti dışarıda diğer mükellefiyetler yüklenmesi olmuştur Bu çok kayda değer müessesenin ıslahı yoluna gidilmişse de bir türlü düzeltilemedi Nihayet 1839 tarihli Tanzimat Fermanı ile tüm dirlikler kaldırıldı Bu fermanla, memur maaşlarının hazineden verileceği ilân olundu ve mevcut dirliklerin sâhibi arzlarını mağdur etmemek için, dirliklerin hasılatı, kaydı hayat şartıyla, onlar lehine gelir olarak maaş biçiminde bağlandı
sonradan 1858 (H 1274) tarihli “Arazi Kanunu çıkarılmıştır Bu kanundan önce, Hicrî 892 senesinde hazırlanmış olan “Hüdâvendigâr Livâsı Kanunnâmesi, Hicrî 922 tarihli “Biga Livâsı Kanunu, Hicrî 935 ’te hazırlanmış olan “Açık Fikirli Livâsı Kanunu ve Hicrî 935 senesinde yürürlüğe konulan “Kütahya Livâsı Kanunu vardı
1858 tarihli Arazi Kanunnamesi hazırlanırken, 1849 tarihli Ahkâmı Mer ’iyyeden epeyce istifade edilmiştir 1858 tarihli Arazi Kanunnâmesi, Osmanlı Devleti dönemindeki beş sınıf toprak rejimini aynen almıştır Bunlar; mal topraklar, mîrî topraklar, vakıf topraklar, metruk (terkedilmiş) topraklar ve ölü topraklardır
1858 Arazi Kanunnâmesi ’nin yanına sonradan birçok kanun çıkarılmıştır Bu kanunlar doğrudan doğruya toprak kanunu sayılmamakla beraber, toprak konusuna ilişkin bazı hükümler ihtiva ediyorlardı *
 
858,505Konular
982,780Mesajlar
33,072Kullanıcılar
Doutam35Son üye
Üst Alt