Osmanlı Tarihi'nden Pek Bilinmeyen Ayrıntı: Öldürülen Düşmanın Kafataslarından Yapılan Kelle Kuleler

Kelle kulelerin, Osmanlı'da düşmanlara gözdağı verme amaçlı kullanılan yöntemlerden biri olduğu söylenir.


Aralarından en meşhuru, bugün Sırbistan sınırları içindeki Niş'de bulunuyor.



Hikayesi de son derece ilginç.



1809'daki Çegar muharebesi esnasında bir grup Sırp ayaklanır...



Bu olay daha sonra tarih kitaplarına Birinci Sırp Ayaklanması olarak geçecektir.

Karşılarında Osmanlı birliklerini bulurlar...



Sırp birliği isyani iyi koordine edemeyince köşeye sıkışır. Liderleri Stevan Sindeliç yakalanıp ölmektense yakındaki bir barut variline ateş eder ve oradaki herkesin ölümüne sebep olur.

Sadrazam Hurşit Paşa, ölen isyancıların kellelerinden bir kule yaptırılmasına karar verir.



Kule inşa edilir. İlk halinde 952 kelle olduğu rivayet edilir. 3 metre uzunluğundadır.



Osmanlı 1878'de Niş'ten çekilince, kule de Sırpların kontrolüne geçer.



Kule aynı yıl bir çatı altına alınır.

Ve 1892'de etrafına bir şapel inşa edilir.



1937'de gerçekleştirilen restorasyonla kule yeniden düzenlenir. İsyanci Sindeliç'in büstüyle süslenir.

1948'de Sırbistan tarafından Ulusal Kültürel Miras listesi altında korumaya alınır.



Devam eden yıllarda bir restorasyon daha geçirir. Sindeliç'e ait olduğu tespit edilen kafa ayrıca bir cam fanusa konur ve orada muhafaza edilmeye başlanır.

Fransız şair Alponso de Lamartine, bu alanı ziyaret etmiş ve hislerini okuyucularına aktarmıştır.



'Gözlerim ve yüreğim kendi topraklarında bağımsızlık için kelleleri alınmış bu insanları karşıladı. Sırplar yaşatsın bu anıtı! Zira evlatlarına bağımsızlığın önemini anlatan ve atalarının bu uğurda yaptıklarını gösteren daha iyi bir anıt olamaz.'

Kule günümüzde ziyaretçilere açık ve Niş bölgesine gelen turistlerin uğrak noktalarından biri.



Kuleyi ihtiva eden şapel, her yıl 30 bin - 50 bin arasında ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor.