iltasyazilim
FD Üye
Osmanlıda devlet teşkilatı, Osmanlı imparatorluğu devlet teşkilatı, Kuruluş döneminde osmanlı devlet teşkilatı
Osmanlı'da Devlet teşkilâtı,
1 Merkez Teşkilâtı
2 Eyâlet Teşkilâtı
almak üzere ikiye ayrılırdı
1 Merkez Teşkilâtı
Merkeziyetçi idareye sahip Osmanlı Devleti'nin başı, (Padişah), (Sultan), (Hünkâr), (Hân), (Hakan) da denilen hükümdardı Padişah, bütün ülkenin hâkimi, idarecisi ve Osmanlı hanedanının temsilcisidir Osmanlı padişahları Sultan Birinci Selim Hân (15121520) vaktinde 1516 tarihinden itibaren Halîfe sıfatını kazanmalarıyla, Müslümanların da lideri oldular Padişah, ülkede mutlak hâkim, dünyada da Müslümanların temsilcisi olmasına karşın; salâhiyetleri, vazifeleri kanunnâmedeki ser'î, örfî hukuka göredir Vazife ve salâhiyetleri, devlet teşkilâtında müesseseler ve yüksek aşamalı memurlar kadar da paylaşılırdı Divâni Hümâyûn ve Sadri âzam padişahın en büyük yardımcılarıydı Divâni Hümâyûn (Bakanlar Kurulu) Sadri âzam da (Başbakan) mahiyetindeydi Divâni Hümâyûn da devletin birinci derecede manâlı mülkî, idarî, ser'î, mâlî, siyâsî, askerî meseleleri görüşülüp, karara bağlanırdı
Divâni Hümâyûn;
* Padişah namına Sadri âzam,
* Kubbe vezirleri, Kadiaskerler,
* Nişancı ve Defterdarlardan meydana gelirdi Ondokuzuncu yüzyılda Osmanlı kabinesi;
* Sadri âzam (Başbakan),
* Sadâret Kethüdâhgi (İçişleri Bakanlığı),
* Reisü'lküttaplık (Dışişleri Bakanlığı),
* Defterdarlık (Mâliye Bakanlığı),
* Çavuşbaşlılık (Hak Bakanlığı)
* Yeniçeri Ağalığı1826'da Seraskerlik (Millî Savunma Bakanlığı),
* Kapudani deryalık (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı) makamı sahiplerinden meydana gelirdi
Divâni Hümayûn'da;
* Amedi,
* Beylikçi (Divân),
* Tahvil,
* Ruus,
* Teşrifatçılık,
* Vakanüvislik,
* Mühimme kalemleriyle;
o Mühimme,
o Rikab Mühimmesi,
o Ahkâm,
o Tahvil,
o Ruus defterleri vardı
Defterler, evraklar mahiyetindeki Defterhâne'de muhafaza edilirdi
2 Eyâlet Teşkilâtı
Devlet teşkilâtında en büyük idarî bölümdü Eyâletler sancak, kaza ve nahiyelere bölünmüştü Eyâleti beylerbeyi, sancağı sancakbeyi idare ederdi Eyâletler gelir bakımından yıllık ve yıllıksız elde etmek üzere ikiye ayrılırdı Eyâletlerin merkez teşkilâtına benzer idare tarzı vardı Şehirler kadı tarafından yöneticilik edilip, belediye hizmetlerini ve emniyetini sağlamakla subaşı vazifeliydi
Siyâsî ve Hukukî Yöneticilik
Osmanlı Devleti siyâsî ve hukukî idaresi bakımından bütün mânâsı ile bir İslâm devleti idi Osmanlı hukuku içinde (Örfi Hukuk) adi bahşedilen sistem İslâm hukukunun içinde bir mevzudur İslâm hukukunda dobra dobra belli olmayan hususlar İslâm prensiplerine tutarsız olmamak şartı ile, Şeyhülislâmların fetvaları ve kanun ve kanunnâmeler seklinde düzenlenirdi Yasama yetkisi padişahındı ve padişah namına yapılırdı Medenî hukukta Hanefî Mezhebi'nin hukuk sistemi kullanım ediliyordu Suç Oluşturan hukuku ve diğer sahalarda (Sultanî hukuk) da denilen örfî hukuk başvuru formu edilmekte idi
Osmanlı hukuk düzeni içerisinde yöneticilik, mâliye, cinayet ve sanki konularla ilgili alanlarda padişahın emir ve fermanlarında bulunan öbür meseleler ile ilgili kanunnâmeler vardı Osmanlı Devletinde birincil kanunnâme Fatih Sultan Mehmet Hân (14511481) göre çıkarıldı İkinci kanunnâme Sultan Süleyman Hân (15201966) Kanunnâmesi'dir Bu' kanunnâmelerde saltanatla ilgili konular yanına reaya ve Müslüman halkın devlet düzeni içindeki davranışlarını belirleyen hükümler vardır Onaltinci yüzyılda konularda Zenbilli Âli Efendi ve Ebussuud Efendi'nin şeyhülislâmlıkları vaktinde kanunnâmeler ortaya kondu
Büyük ve uzun ömürlü devletler üstün adaletle kâimdir Acımasızlık üzerine belirlenmiş devlet ve imparatorluklarda olmuş ise de ömürleri kısa sürmüştür Kendisine kasıtlı olarak hususiyetleri, bilhassa kendi dışındaki dinlere tanıdığı çok geniş haklar, daha içten bir açıklama ile öteki dinlerin islerine, ibâdetlerine ve âdetlerine hiç karışmamakla nitelik belirten Türk adaleti fazla yüksek meziyetlere sahip bir adalettir
Bana Kalırsa padişah adalete itaat ederdi Üçüncü Sultan Mustafa Hân (17571774) beylerbeyi sarayını genişletmek istemişti Bunun için civardaki bir dul kadının arsasını edinmek lâzımdı Kadın arsasını satmak istemeyince, padişah cebren arsayı almayı aklından geçirmedi Fakat sarayın eskiyen bir kısmını yıktırdı ve halka bile bile bir bahçe hâline getirdi
Osmanlılar'da bir hizmet karşılığı vazife görebilen devlet memurları vardı Yaptıkları is karşılığında kendilerine bir ödemede bulunulurdu diğer taraftan şehirlerde oturan esnaf ve tüccarlar, nihayet devletin temelini teşkil eden çoğu imalatçı köylü vardı Bunlara reaya denirdi Ücret vermesi nüfusun büyük kısmını meydana getirmesi bakımından köylü, devlet için halkın ve tebeanin kesimi sayılıyordu Sultan Birinci Süleyman Hân reayanın, yani köylünün, devletin efendisi olduğunu söylemiştir Imalatçı zorlama, büyük ölçüde köylülerin elindedir Bu şiddet olmaksızın ordu ve devlet mümkün değildir
Şehirlerin açık havada kalan ve köylerde yasayan topluluk halk müziği topluluğu daha çok tarım, hayvancılık ve öbür toprak isçilikleriyle uğraşırdı Müslüman millet, devletin İslâm Dîni esaslarına dayanan umûmî kaidelere kadar yönetilir, asker alınır, yetenekli olanlar ise daha başka devlet görevlerine yükselirlerdi Köylerde yasayan millet topluluğundan zanaat sahibi olan ya da edinmek isteyenler şehir halkı ve kasabalara gidip kendileri için elverişli olan islere girerdi Gayri Müslîm ırk genellikle Hıristiyan ve Yahudi topluluklarından meydana geliyordu ve bu toplulukların hepsine de reaya deniyordu Sonra gayri Müslimlere ekalliyet, yani azınlık denilmeye başlandı
Osmanlı Devleti'nde kuruluşundan itibaren devlet idaresinde yürütme ve suçlama gücü ayrı olarak düşünülüp ve uygulama edildi Eyâlet yöneticileri padişahın yürütme yetkisini, kadılar da yargılama yetkisini temsil etmektedir Osmanlılar bu iki zorlama ayırımını adil bir devlet idaresi için başlıca kabul etmektedir
Osmanlılar bütün müesseselerini kendinden önceki İslâm ve Türk devletlerinden alıp ve devrin şartlarına tarafından geliştirdiler Aslında birincil Osmanlı yöneticilerinin Anadolu Selçukluları, Karaman, Germiyan gibi başlıca itibariyle İslâm ve Türk sisteminden gelmiş kimseler olduğu, Osmanlı Devleti'nin bu sistemin, meydana getirdiği bir siyâsî ve hukukî düzene sahip bulunduğu ortadadır
Osmanlı Devleti'nin gerileme devresiyle birlikte, Batinin siyâsî ve hukukî müesseselerinin devlet sistemine büyük çapta etki yaptığı ve bu dönem içinde eskinin yanında, yeninin de ortaya çıktığı görülmektedir Osmanlı Devleti'nin siyâsî ve hukukî rejiminin kesin baslı unsuru bütün gelişmelere karşın, İslâm Dinî esasları oldu Bu esaslara kadar, temel; adalettir, Îslâmiyet bu bakımdan devletin temelini meydana getirir Padişah dînin koruyucusu, ahali onun tebeasidir Padişah'a tüm yetkilerin verilmesinin sebebi, onun adaleti gerçekleştirmesi içindir Osmanlılar'da medenî hukukla evlenme ve boşanmada en ince ayrıntısına kadar İslâm Hukukuna kadar Hanefi mezhebi hükmü tatbik edilmektedir Birden pozitif ve dört kadına dek evlenmek sanıldığı dek kolay ve yaygın değildi Miras hukukunda, İslamî hükümler tatbik edildi Esasi Hanefi Hukuku olup, bunu sonradan Cevdet Pasa, (Mecelle) adi verilen eserde toplamıştır Osmanlılar İlayi Kelimetullah (Allah'ın Emirlerinin üstün tutulması uygulanması) uğruna uğraşma edip, fetihlerde bulunup, Nizâmi Cihan için çalışılarak yöneticilik etmişlerdir *
Osmanlı'da Devlet teşkilâtı,
1 Merkez Teşkilâtı
2 Eyâlet Teşkilâtı
almak üzere ikiye ayrılırdı
1 Merkez Teşkilâtı
Merkeziyetçi idareye sahip Osmanlı Devleti'nin başı, (Padişah), (Sultan), (Hünkâr), (Hân), (Hakan) da denilen hükümdardı Padişah, bütün ülkenin hâkimi, idarecisi ve Osmanlı hanedanının temsilcisidir Osmanlı padişahları Sultan Birinci Selim Hân (15121520) vaktinde 1516 tarihinden itibaren Halîfe sıfatını kazanmalarıyla, Müslümanların da lideri oldular Padişah, ülkede mutlak hâkim, dünyada da Müslümanların temsilcisi olmasına karşın; salâhiyetleri, vazifeleri kanunnâmedeki ser'î, örfî hukuka göredir Vazife ve salâhiyetleri, devlet teşkilâtında müesseseler ve yüksek aşamalı memurlar kadar da paylaşılırdı Divâni Hümâyûn ve Sadri âzam padişahın en büyük yardımcılarıydı Divâni Hümâyûn (Bakanlar Kurulu) Sadri âzam da (Başbakan) mahiyetindeydi Divâni Hümâyûn da devletin birinci derecede manâlı mülkî, idarî, ser'î, mâlî, siyâsî, askerî meseleleri görüşülüp, karara bağlanırdı
Divâni Hümâyûn;
* Padişah namına Sadri âzam,
* Kubbe vezirleri, Kadiaskerler,
* Nişancı ve Defterdarlardan meydana gelirdi Ondokuzuncu yüzyılda Osmanlı kabinesi;
* Sadri âzam (Başbakan),
* Sadâret Kethüdâhgi (İçişleri Bakanlığı),
* Reisü'lküttaplık (Dışişleri Bakanlığı),
* Defterdarlık (Mâliye Bakanlığı),
* Çavuşbaşlılık (Hak Bakanlığı)
* Yeniçeri Ağalığı1826'da Seraskerlik (Millî Savunma Bakanlığı),
* Kapudani deryalık (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı) makamı sahiplerinden meydana gelirdi
Divâni Hümayûn'da;
* Amedi,
* Beylikçi (Divân),
* Tahvil,
* Ruus,
* Teşrifatçılık,
* Vakanüvislik,
* Mühimme kalemleriyle;
o Mühimme,
o Rikab Mühimmesi,
o Ahkâm,
o Tahvil,
o Ruus defterleri vardı
Defterler, evraklar mahiyetindeki Defterhâne'de muhafaza edilirdi
2 Eyâlet Teşkilâtı
Devlet teşkilâtında en büyük idarî bölümdü Eyâletler sancak, kaza ve nahiyelere bölünmüştü Eyâleti beylerbeyi, sancağı sancakbeyi idare ederdi Eyâletler gelir bakımından yıllık ve yıllıksız elde etmek üzere ikiye ayrılırdı Eyâletlerin merkez teşkilâtına benzer idare tarzı vardı Şehirler kadı tarafından yöneticilik edilip, belediye hizmetlerini ve emniyetini sağlamakla subaşı vazifeliydi
Siyâsî ve Hukukî Yöneticilik
Osmanlı Devleti siyâsî ve hukukî idaresi bakımından bütün mânâsı ile bir İslâm devleti idi Osmanlı hukuku içinde (Örfi Hukuk) adi bahşedilen sistem İslâm hukukunun içinde bir mevzudur İslâm hukukunda dobra dobra belli olmayan hususlar İslâm prensiplerine tutarsız olmamak şartı ile, Şeyhülislâmların fetvaları ve kanun ve kanunnâmeler seklinde düzenlenirdi Yasama yetkisi padişahındı ve padişah namına yapılırdı Medenî hukukta Hanefî Mezhebi'nin hukuk sistemi kullanım ediliyordu Suç Oluşturan hukuku ve diğer sahalarda (Sultanî hukuk) da denilen örfî hukuk başvuru formu edilmekte idi
Osmanlı hukuk düzeni içerisinde yöneticilik, mâliye, cinayet ve sanki konularla ilgili alanlarda padişahın emir ve fermanlarında bulunan öbür meseleler ile ilgili kanunnâmeler vardı Osmanlı Devletinde birincil kanunnâme Fatih Sultan Mehmet Hân (14511481) göre çıkarıldı İkinci kanunnâme Sultan Süleyman Hân (15201966) Kanunnâmesi'dir Bu' kanunnâmelerde saltanatla ilgili konular yanına reaya ve Müslüman halkın devlet düzeni içindeki davranışlarını belirleyen hükümler vardır Onaltinci yüzyılda konularda Zenbilli Âli Efendi ve Ebussuud Efendi'nin şeyhülislâmlıkları vaktinde kanunnâmeler ortaya kondu
Büyük ve uzun ömürlü devletler üstün adaletle kâimdir Acımasızlık üzerine belirlenmiş devlet ve imparatorluklarda olmuş ise de ömürleri kısa sürmüştür Kendisine kasıtlı olarak hususiyetleri, bilhassa kendi dışındaki dinlere tanıdığı çok geniş haklar, daha içten bir açıklama ile öteki dinlerin islerine, ibâdetlerine ve âdetlerine hiç karışmamakla nitelik belirten Türk adaleti fazla yüksek meziyetlere sahip bir adalettir
Bana Kalırsa padişah adalete itaat ederdi Üçüncü Sultan Mustafa Hân (17571774) beylerbeyi sarayını genişletmek istemişti Bunun için civardaki bir dul kadının arsasını edinmek lâzımdı Kadın arsasını satmak istemeyince, padişah cebren arsayı almayı aklından geçirmedi Fakat sarayın eskiyen bir kısmını yıktırdı ve halka bile bile bir bahçe hâline getirdi
Osmanlılar'da bir hizmet karşılığı vazife görebilen devlet memurları vardı Yaptıkları is karşılığında kendilerine bir ödemede bulunulurdu diğer taraftan şehirlerde oturan esnaf ve tüccarlar, nihayet devletin temelini teşkil eden çoğu imalatçı köylü vardı Bunlara reaya denirdi Ücret vermesi nüfusun büyük kısmını meydana getirmesi bakımından köylü, devlet için halkın ve tebeanin kesimi sayılıyordu Sultan Birinci Süleyman Hân reayanın, yani köylünün, devletin efendisi olduğunu söylemiştir Imalatçı zorlama, büyük ölçüde köylülerin elindedir Bu şiddet olmaksızın ordu ve devlet mümkün değildir
Şehirlerin açık havada kalan ve köylerde yasayan topluluk halk müziği topluluğu daha çok tarım, hayvancılık ve öbür toprak isçilikleriyle uğraşırdı Müslüman millet, devletin İslâm Dîni esaslarına dayanan umûmî kaidelere kadar yönetilir, asker alınır, yetenekli olanlar ise daha başka devlet görevlerine yükselirlerdi Köylerde yasayan millet topluluğundan zanaat sahibi olan ya da edinmek isteyenler şehir halkı ve kasabalara gidip kendileri için elverişli olan islere girerdi Gayri Müslîm ırk genellikle Hıristiyan ve Yahudi topluluklarından meydana geliyordu ve bu toplulukların hepsine de reaya deniyordu Sonra gayri Müslimlere ekalliyet, yani azınlık denilmeye başlandı
Osmanlı Devleti'nde kuruluşundan itibaren devlet idaresinde yürütme ve suçlama gücü ayrı olarak düşünülüp ve uygulama edildi Eyâlet yöneticileri padişahın yürütme yetkisini, kadılar da yargılama yetkisini temsil etmektedir Osmanlılar bu iki zorlama ayırımını adil bir devlet idaresi için başlıca kabul etmektedir
Osmanlılar bütün müesseselerini kendinden önceki İslâm ve Türk devletlerinden alıp ve devrin şartlarına tarafından geliştirdiler Aslında birincil Osmanlı yöneticilerinin Anadolu Selçukluları, Karaman, Germiyan gibi başlıca itibariyle İslâm ve Türk sisteminden gelmiş kimseler olduğu, Osmanlı Devleti'nin bu sistemin, meydana getirdiği bir siyâsî ve hukukî düzene sahip bulunduğu ortadadır
Osmanlı Devleti'nin gerileme devresiyle birlikte, Batinin siyâsî ve hukukî müesseselerinin devlet sistemine büyük çapta etki yaptığı ve bu dönem içinde eskinin yanında, yeninin de ortaya çıktığı görülmektedir Osmanlı Devleti'nin siyâsî ve hukukî rejiminin kesin baslı unsuru bütün gelişmelere karşın, İslâm Dinî esasları oldu Bu esaslara kadar, temel; adalettir, Îslâmiyet bu bakımdan devletin temelini meydana getirir Padişah dînin koruyucusu, ahali onun tebeasidir Padişah'a tüm yetkilerin verilmesinin sebebi, onun adaleti gerçekleştirmesi içindir Osmanlılar'da medenî hukukla evlenme ve boşanmada en ince ayrıntısına kadar İslâm Hukukuna kadar Hanefi mezhebi hükmü tatbik edilmektedir Birden pozitif ve dört kadına dek evlenmek sanıldığı dek kolay ve yaygın değildi Miras hukukunda, İslamî hükümler tatbik edildi Esasi Hanefi Hukuku olup, bunu sonradan Cevdet Pasa, (Mecelle) adi verilen eserde toplamıştır Osmanlılar İlayi Kelimetullah (Allah'ın Emirlerinin üstün tutulması uygulanması) uğruna uğraşma edip, fetihlerde bulunup, Nizâmi Cihan için çalışılarak yöneticilik etmişlerdir *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.