iltasyazilim
FD Üye
Osmanlı Beyliği ’nin Coğrafyası
Bir devletin genişlemesi ve büyümesinde, kuruluş yerinin coğrafyası büyük tartma taşır Dünya tarihinde yer almış olan tüm devletlerin kuruluş yerinin coğrafi özellikleri incelendiğinde, bu tartı daha iyi bir şekilde anlaşılması mümkün Tarihte fazla sayıda devlet, kuruluş yerinin müsait olmayışından ötürü, ya kurulduktan eksik bir zaman sonra harap ya da o kadar gelişemeden varlığını sürdürebilmişlerdir öte yandan bir takım devletler de, müsait bir coğrafyada kurulmanın avantajını kullanarak, kısa sürede genişleyerek büyük devlet olmuşlar ve uzun yıllar varlıklarını korumuşlardır Böyle bir avantajı kullanan devletlerin başında, Osmanlı Devleti gelmektedir
Osmanlı Devleti ’nin kuruluş yeri, Söğüt kasabası ve yakın çevresidir Beyliğin kurulduğu yıllardaki (1300) sahip olduğu toprak alanı, ama 9065 km²dir Epeyce sıcacık bir alan olan bu bölge, Söğüt kasabası ve çevresini teşkil eder Bu yörenin coğrafyasına bakıldığında bir takım özellikler göze çarpar Anadolu Selçukluları tarafından Ertuğrul Gazi ’ye verilen ve Beyliğin doğum yeri olarak da nitelendirilen bu yöre; Domaniç Dağı ’nın kuzeydoğu eteklerinden doğukuzeydoğu doğrultusunda Sakarya nehrinin çizdiği kavise değin uzanan geniş çayırlık alanlardır Söz konusu bu alanın güneydoğusunda Selçuklu kalesi olan Eskişehir, kuzeybatısında ise Bizans ’ın önemli kalelerinden olan Bilecik kalesi yer almaktadır
Osmanlı Beyliği coğrafyasına bakıldığında, doğusunda Sakarya Nehri ve onun ötesinde oldukça sarp ve düşey görünümlü Köroğlu dağları bulunmaktadır bu nedenle Ertuğrul Gazi ’yi ve oğlu Osman Gazi ’yi, coğrafyası daha müsait olan kuzey , güney ve batıya doğru yöneltmiştir Güneydoğuda yer alan Eskişehir ve İnönü ’yü içine alacak şekilde olan geniş arazi parçası, Selçuklular tarafından Osmanlı Beyliğine bağışlanmıştır Yörenin batısında yer alan İnegöl Ovası ve ötesinde tatlı bir meyil bildiren Domaniç yaylaları ile kuzeybatıda Sakarya vadisi baştan başa bulunan Bilecik ve ötesi oldukça çekici coğrafyalar oluşturmaktaydı böylece Osmanlı müsait olan coğrafyanın akışına kapılarak topraklarını genişletmiştir Fakat sırtını bölgenin en yüksek dağı olan Uludağ (Keşiş) ’a dayamış olan Bursa en korunaklı bölgede bulunuyordu Domaniç yaylarından Bursa kalesi ve çevresindeki uçsuz bucaksız ovalar, çok cazip görünüyordu
Osmanlı Beyliği toprakları, bugünkü anlamda ele alındığında bile, genişlemenin yönünün niçin batıya içten olduğu açık açık ortaya çıkar Yöre bugün için Türkiye ’nin 7 Coğrafi bölgesinden 4 ’ü olan İç Anadolu, Karadeniz, Marmara ve Batı (Ege) Bölgelerinin bütün kesişme noktasında yer almaktadır İklim ve ot gibi yaşama bakımından ele alındığında ise geçiş bölgesini temsilcilik etmektedir Batısında ormanlar, tarım için kullanışlı ovalar ve hayvancılık için ideal yaylalar bulunmaktadır Fakat doğu bölümünde ise, tarım ve hayvancılığı güçleştiren coğrafya bulunmaktadır Eskişehir ve daha doğusunda, karasal iklimin ortaya çıkardığı bozkır ve yeknesak bir coğrafya görülmektedir Batı ve kuzey bölümünde ise Karadeniz iklimi ile Akdeniz ikliminin geçiş bölgesini oluşturan ve insan yaşamı için dünyanın en ideal iklimi olan geçiş ikliminin (Marmara) ortaya çıkardığı, tarım ve hayvancılığın yoğun bir şekilde yapıldığı coğrafya yer almaktadır Ulaşım bakımından ele alındığında, Ankara, Konya istikametinden gelip Eskişehir Bursa, EskişehirBilecikİstanbul yollarının kesişme noktasında bulunmaktadır Gerek Eskişehir, lüzum Bursa ve gerekse Bilecik istikametinde uzanan doğal yollar, Türk fetihlerinin istikametlerini belirlemiştir İşte bu cazip coğrafya ama, Osmanlı Beyliği ’nin , kuzeye ve batıya yönelmesinde etkili olmuştur
Osmanlı Beyliği ’nin kuzeyde seri ilerlemesine bir sebep olarak da, doğal afetlerin sebep olduğu söylenir 1300 yılında Sakarya nehri taşmış ve büyük bir sel felaketi yaşanmıştır Su Baskını, Sakarya nehri yatağının genişlemesine ve değişmesine, giderken vadi baştan başa yer alan Bizans ’a ait istihkamların imha olmasına yol açmıştır Bizans kaynaklarında, “Tanrısal gazabın bir işareti olarak kabul edilen bu sel felaketi, Bizans ’ın ekonomisini de altüst etmiştir İstihkamları mahvolmuş, ekonomisi bozulmuş çelimsiz Bizans karşısında Türkler üstün duruma geçmişler ve kolaylıkla kuzeyde ard arda fetihler gerçekleştirmişlerdir *
Bir devletin genişlemesi ve büyümesinde, kuruluş yerinin coğrafyası büyük tartma taşır Dünya tarihinde yer almış olan tüm devletlerin kuruluş yerinin coğrafi özellikleri incelendiğinde, bu tartı daha iyi bir şekilde anlaşılması mümkün Tarihte fazla sayıda devlet, kuruluş yerinin müsait olmayışından ötürü, ya kurulduktan eksik bir zaman sonra harap ya da o kadar gelişemeden varlığını sürdürebilmişlerdir öte yandan bir takım devletler de, müsait bir coğrafyada kurulmanın avantajını kullanarak, kısa sürede genişleyerek büyük devlet olmuşlar ve uzun yıllar varlıklarını korumuşlardır Böyle bir avantajı kullanan devletlerin başında, Osmanlı Devleti gelmektedir
Osmanlı Devleti ’nin kuruluş yeri, Söğüt kasabası ve yakın çevresidir Beyliğin kurulduğu yıllardaki (1300) sahip olduğu toprak alanı, ama 9065 km²dir Epeyce sıcacık bir alan olan bu bölge, Söğüt kasabası ve çevresini teşkil eder Bu yörenin coğrafyasına bakıldığında bir takım özellikler göze çarpar Anadolu Selçukluları tarafından Ertuğrul Gazi ’ye verilen ve Beyliğin doğum yeri olarak da nitelendirilen bu yöre; Domaniç Dağı ’nın kuzeydoğu eteklerinden doğukuzeydoğu doğrultusunda Sakarya nehrinin çizdiği kavise değin uzanan geniş çayırlık alanlardır Söz konusu bu alanın güneydoğusunda Selçuklu kalesi olan Eskişehir, kuzeybatısında ise Bizans ’ın önemli kalelerinden olan Bilecik kalesi yer almaktadır
Osmanlı Beyliği coğrafyasına bakıldığında, doğusunda Sakarya Nehri ve onun ötesinde oldukça sarp ve düşey görünümlü Köroğlu dağları bulunmaktadır bu nedenle Ertuğrul Gazi ’yi ve oğlu Osman Gazi ’yi, coğrafyası daha müsait olan kuzey , güney ve batıya doğru yöneltmiştir Güneydoğuda yer alan Eskişehir ve İnönü ’yü içine alacak şekilde olan geniş arazi parçası, Selçuklular tarafından Osmanlı Beyliğine bağışlanmıştır Yörenin batısında yer alan İnegöl Ovası ve ötesinde tatlı bir meyil bildiren Domaniç yaylaları ile kuzeybatıda Sakarya vadisi baştan başa bulunan Bilecik ve ötesi oldukça çekici coğrafyalar oluşturmaktaydı böylece Osmanlı müsait olan coğrafyanın akışına kapılarak topraklarını genişletmiştir Fakat sırtını bölgenin en yüksek dağı olan Uludağ (Keşiş) ’a dayamış olan Bursa en korunaklı bölgede bulunuyordu Domaniç yaylarından Bursa kalesi ve çevresindeki uçsuz bucaksız ovalar, çok cazip görünüyordu
Osmanlı Beyliği toprakları, bugünkü anlamda ele alındığında bile, genişlemenin yönünün niçin batıya içten olduğu açık açık ortaya çıkar Yöre bugün için Türkiye ’nin 7 Coğrafi bölgesinden 4 ’ü olan İç Anadolu, Karadeniz, Marmara ve Batı (Ege) Bölgelerinin bütün kesişme noktasında yer almaktadır İklim ve ot gibi yaşama bakımından ele alındığında ise geçiş bölgesini temsilcilik etmektedir Batısında ormanlar, tarım için kullanışlı ovalar ve hayvancılık için ideal yaylalar bulunmaktadır Fakat doğu bölümünde ise, tarım ve hayvancılığı güçleştiren coğrafya bulunmaktadır Eskişehir ve daha doğusunda, karasal iklimin ortaya çıkardığı bozkır ve yeknesak bir coğrafya görülmektedir Batı ve kuzey bölümünde ise Karadeniz iklimi ile Akdeniz ikliminin geçiş bölgesini oluşturan ve insan yaşamı için dünyanın en ideal iklimi olan geçiş ikliminin (Marmara) ortaya çıkardığı, tarım ve hayvancılığın yoğun bir şekilde yapıldığı coğrafya yer almaktadır Ulaşım bakımından ele alındığında, Ankara, Konya istikametinden gelip Eskişehir Bursa, EskişehirBilecikİstanbul yollarının kesişme noktasında bulunmaktadır Gerek Eskişehir, lüzum Bursa ve gerekse Bilecik istikametinde uzanan doğal yollar, Türk fetihlerinin istikametlerini belirlemiştir İşte bu cazip coğrafya ama, Osmanlı Beyliği ’nin , kuzeye ve batıya yönelmesinde etkili olmuştur
Osmanlı Beyliği ’nin kuzeyde seri ilerlemesine bir sebep olarak da, doğal afetlerin sebep olduğu söylenir 1300 yılında Sakarya nehri taşmış ve büyük bir sel felaketi yaşanmıştır Su Baskını, Sakarya nehri yatağının genişlemesine ve değişmesine, giderken vadi baştan başa yer alan Bizans ’a ait istihkamların imha olmasına yol açmıştır Bizans kaynaklarında, “Tanrısal gazabın bir işareti olarak kabul edilen bu sel felaketi, Bizans ’ın ekonomisini de altüst etmiştir İstihkamları mahvolmuş, ekonomisi bozulmuş çelimsiz Bizans karşısında Türkler üstün duruma geçmişler ve kolaylıkla kuzeyde ard arda fetihler gerçekleştirmişlerdir *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.