Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Osmanlı Devleti'nin 19. yy. daki Islahatları

Osmanlı Devleti'nin 19. yy. daki Islahatları
0
79

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,753
Etkileşim
89
Puan
48
F-D Coin
0
Osmanlı Devleti'nin 19 yy daki Islahatları osmanlıda yenileşme hareketleri ve ıslahatları Sultan Üçüncü Selimin yanına yetişmiş olan Sultan İkinci Mahmud ondan etkilenmiş, padişahlığı döneminde de ıslahatlar yapmanın gerekliliğine inanmıştı Askeri ve Idari alanda ıslahatlar yapmaya çalışan Sultan İkinci Mahmud, Sekbanı Cedit adı bahşedilen yeni bir askeri teşkilat kurdu (14 Ekim 1808) Ama yeniçeriler kendilerine tehlike olabilecek alternatif bir askeri baskı istemiyorlardı Ayaklanarak Sekbanı Cedit'in kaldırılmasını sağladılar Eşkinci adı bahşedilen yeni bir askeri teşkilat kuran Sultan İkinci Mahmud'a karşı yeni bir yeniçeri ayaklanması oldu Sultan İkinci Mahmud, artık Osmanlı Devleti için kanayan bir bere haline gelen yeniçeri ocaklarını Vakai Hayriye adı bahşedilen olayla ortadan kaldırıldı (15 Haziran 1826) Yeniçeri ocağı kaldırıldıktan sonradan, onun yerine Asakiri Mansurei Muhammediye adı verilen yeni bir askeri teşkilat oluşturuldu Yapılan yeniliklerin merkezden uzak bulunan valiler ve idareciler kadar da benimsenmesi gerektiğine inan Alemdar Mustafa Paşa, Sultan Mahmud döneminde Ayanlarla Senedi İttifak'ı imzaladı Buna kadar ayanlar merkeze sadık kalacak ve icat hareketlerini destekleyecek, padişahlar da ayanların elde etmiş oldukları hakları tanıyacaktı Senedi İttifak ile ayanlar padişahın mutlak otoritesine karşı siyasi bir meşruiyet kazanmış oluyorlardı Padişah otoritesinin başka herhangi bir güçle ortaklık kabul etmesi mümkün değildi ve Osmanlı idari yapısının hem ruhuna, ayrıca de tabiatına aykırıydı Bu sebeple zaten ölü doğan Senedi İttifak çok uzun ömürlü olmadı Kısa bir zaman sonradan Sultan İkinci Mahmud, idareyi adamakıllı eline alarak ayanları tek tek ortadan kaldırarak merkezi otoriteyi güçlendirmeye çalışmıştır Yalnızca askeri alandaki yeniliklerle bir yere varılamayacağını düşünen Sultan İkinci Mahmud, Divan Teşkilatı'nı kaldırarak onun yerine Bakanlıklar (nazırlık) kurdu 30 Mart 1838'de Sadrazamlık makamına Başvekalet, Sadrazama Başvekildenilmesi kararlaştırıldı Ölen ya da azledilen devlet memurlarının mallarına el konması anlamına gelen Müsadereusulünü kaldırdı Keza devlete ıslahat hareketlerinde yardımcı olmak, yeni teklifler getirmek, memurların terfi ve yargılanmasıyla mücâdele etmek üzere Darü'ş Şurayı Babı Ali kuruldu Sosyal alanda da bir takım yenileşme hareketlerine ve ıslahatlara girişen Sultan İkinci Mahmud, 3 Mart 1929'da giysi değişikliği hakkında bir ferman yayınlandı Birincil Türk gazetesi Takvimi Vekayi yayın hayatına başladı (1 Kasım 1831) Medreselerin yanında Avrupalı tarz eğitim veren yeni okullar açıldı ve Avrupa'ya öğrenciler gönderildi Posta teşkilatının kurulması ve Karantina uygulaması da tekrar Sultan İkinci Mahmud döneminde gerçekleştirildi Avrupalı tüccarlarla rekabet edebilmeleri için Türk tüccarlara gümrük kolaylıkları getirildi Ilk nüfus sayımı yapıldı Bu sayım sonucunda Anadolu'da 2500000'dan fazla, Rumeli'de de 1500000 erkek vatandaşın yaşadığı saptandı Ülke içinde ve dışarıda yapılacak seyahatlar için, bazı esaslar kabul edildi Buna göre ülke içinde yolculuk yapacak yurttaşlar Mürur Tezkiresi (geçiş belgesi) taşıyacaklar, ülke dışına çıkacak yurttaşlar da Hariciye Nezaretinden (Dış İşleri Bakanlığı) pasaport alacaklardı Sultan I Abdülmecid Döneminde Yapılan Islahatlar (Tanzimat Fermanı) Tanzimat hareketleri Osmanlı'ya batılı anlamda bir düşünce biçimi ve idare şekli getirmek için Avrupa'dan esinlenerek yapılan programlı bir icat ve kültür hareketiydi Bu hareket Sultan İkinci Mahmud'un padişah olduğu yıllarda başlamıştı Sultan Birinci Abdülmecid tarafından Londra Elçiliğinden alınıp Hariciye Nazırlığına (Dış İşleri Bakanlığı) getirilen Mustafa Reşit Paşa, Avrupa siyasetini iyi haberdar olan bir devlet adamıydı Tanzimat hareketinin bugüne değin yapılan ıslahatlardan öbür olduğunu Sultan Birinci Abdülmecid'e kabul ettirdi Tanzimat Fermanı; Topkapı sarayının Gülhane Bahçesinde düzenlenen ve yabancı elçilerle, devlet adamlarının hazır bulunduğu bir toplantıda, Mustafa Reşit Paşa tarafından Kasım 1839 tarihinde ilan edildi Tanzimat fermanına tarihimizde Tanzimatı Hayriye veya Gülhane Hattı Humayun'u da denir Tanzimat Fermanı'nın getirdiği kayda değer yenilikler şunlardı; Müslüman ya da gayrimüslim olan herkesin can, mal, iffet güvenliği devlet garantisi altına alınacak, vergiler herkesin gelirine tarafından ahenkli bir şekilde alınacak, askerlik açıklanmış bir düzene kadar olacak, mahkemeler herkese açık olacak ve mahkeme kararı olmadan kimse idam edilmeyecek, herkesin mal ve mal sahibi olması ve bunu miras olarak bırakabilmesi sağlanacak, sus payı ve iltimas kaldırılacak, kanun gücünün her gücün üzerinde olduğu kabul edilecekti Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti'nde anayasal düzenin başlangıç noktası olarak makul Bu fermanla Sultan Birinci Abdülmecid, kendi gücünün üstünde bir şiddet olduğunu kabul ediyordu Tanzimat Fermanı ile azınlıklara bazı haklar verilmişti Bu hakları mazeret eden Avrupa devletleri Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışmaya devam ettiler Oysa Tanzimat Fermanı, bir anlamda bu tip müdahaleleri durdurmak için ilan edilmişti (Islahat Fermanı) Islahat Fermanı Osmanlı Devleti'nin bir iç düzenleme olmakla beraber Rusya ve Avrupa'nın iç işlerine karışmasını önlemek amacıyla ilan edilmiştir Bu ferman Paris Konferansı'nın başlamasından anında sonradan İstanbul'da yabancı devlet temsilcilerinin huzurunda okunarak açıklandı Fermanın getirdiği kayda değer hususlar şunlardı: Din ve mezhep özgürlüğü sağlanacak, mektep kilise ve hastane gibi binaların tamiri yapılacak Müslümanlarla Gayrimüslimler kanun önünde eşit sayılacak Patrikhanede yeni meclisler kurularak bu meclislerin aldığı kararlar Osmanlı Devleti göre onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek Devlet hizmetlerine, okullara askerlik görevine bütün uyruklar eşdeğer olarak kabul edilecekti Vergiler eşdeğer alınacak iltizam usulü kaldırılacak Yabancılar da Osmanlı Devleti sınırları içinde mal sahibi olabileceklerdi Bu fermanla gayrimüslimlere daha artı adalet verilmiş, Avrupalı devletler Osmanlı Devleti'nin içişlerine karışmayacaklarını Paris Antlaşmasıyla kabul etmelerine karşın sözlerinde durmamışlar ve bu fermanı mazeret ederek Osmanlı Devleti'nin içi işlerine karışmışlardır Otuz sekiz yaşında ölen Abdülmecid, Osmanlı padişahları aralarında, ilk Avrupa kültürü alan padişahtır Osmanlı İmparatorluğu'nun her bakımdan Avrupalılaşması için yapılan hareketlere her zaman asistan olmuş, bu hareketler sonucu, padişahın yetki ve otoritesinin azalmasına karşın bu duruma itiraz etmemiş, ülkede gazete çıkarılmasına, bağımsızlık fikirlerinin yayılmasına, yeniliğin yerleşmesine, memlekette meşrutiyet havasının esmesine engel olmamıştır Sultan I Abdülaziz Döneminde Yapılan Islahatlar Abdülaziz döneminde, Abdülmecid döneminde başlayan yenilik hareketleri sürdürüldü Yeni bir vilayet teşkilatlanmasına geçildi Kadılık Kurumu daha sıkı yoklama altına alınarak 1 Nisan 1868 Şurayı Devlet ve 1870 yılı içerisinde de Divanı Muhasebat kuruldu (Danıştay ve Sayıştay) Hem eğitim, ulaşım ve bankacılık konularında dağıtılmış düzenlemeler yapıldı Sultan Abdülaziz döneminde donanmanın modernleştirilmesine de çalışıldı 1875 yılına doğru Türk donanmasında 816 top içeren 21 zırhlı ve 173 asistan gemi vardı Türk Bahriyesinde 50000 efrad, 700 subay, 208 yüksek rütbeli subay, 11 Tümamiral, 6 Koramiral ve üç Oramiral vardı Bu görüntüsüyle İngiltere ve Fransa'dan sonra dünyanın üçüncü büyük donanması haline gelmişti Sultan Abdülaziz 14 yıl 11 ay beş gün tahtta kalmıştır Bu zaman içerisinde meşrutiyet fikrine ilk kez sıcak baksa da, sonraları değişip bu fikri savunanlara karşısında zorlama kullanacaktırDönemin aydınlarından Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa ile padişahlığının ilk dönemlerinde sıcak ilişkiler kurduysa da Namık Kemal'i Vatan Yoksa Silistre piyesinden daha sonra Kıbrıs'a sürgün edecek kadar sertleşmiştir Ülkede meşruti yönetimin gelmesini isteyenlerin yarattığı bu özgürlük havası içerisinde Abdülaziz'in tahttan indirilmesi konusunda kamuoyu oluşturuldu Mithat Paşa'nın kışkırtmaları sonucu üniversite öğrencileri 10 Mayıs 1876 tarihinde bir protesto yürüyüşü düzenlediler Bundan bir vakit sonra, 30 Mayıs 1876 salı günü sabaha doğru saray Hüseyin Avni Paşa komutasındaki askerlerce basılmış ve Sultan Abdülaziz beti benzi kaçmış şekilde tahttan indirilmiştir Sultan Abdülaziz'in tahtan indirildikten dört gün sonradan, hapis hayatı yaşadığı Feriye Sarayında sakalını düzeltmek için istediği söylenen makasla bileklerini keserek intihar ettiği söylense de öldürülmüş olabileceğine dair kanıtlar da vardır (4 Haziran 1876) Sultan II Abdülhamit Döneminde Yapılan Islahatlar (I Meşrutiyet’in İlanı) İttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenleri, Balkanlar'da ard arda çıkan isyanlar ve giderek artan ülke bunalımlarını mazeret ederek, Sultan Abdülaziz'i tahttan indirip yerine Sultan Beşinci Murad'ı padişah yapmışlardı Kısa bir vakit sonradan Sultan Murad'ın hasta olduğunun anlaşılmasından sonra yerine Sultan İkinci Abdülhamit getirildi Avrupa ile olan ilişkiler sonucu Osmanlı Devleti'nde de bir kültürlü sınıf oluşmuştu İttihat ve Terakki Cemiyeti bu aydınların sözcüsü gibi çalışıyor ve Meşruti yönetimin gelmesiyle ülkede bir rahatlama olacağına inanıyorlardı Sultan İkinci Abdülhamid tahta çıkmadan önce Meşrutiyeti duyuru edeceğini vadetmişti Padişah olur olmaz bu sözünü tuttu ve 23 Aralık 1876'da Osmanlıların ilk anayasası olan Kanuni Esasi'yi bildiri etti Ilan edilen I Meşrutiyet çok uzun sürmedi Mithat Paşa padişahların yetkilerini sınırlamak istiyordu Bu durumdan rahatsız olan Sultan İkinci Abdülhamid, Sultan Abdülaziz'in öldürülmesinden sorumluluk sahibi tuttuğu Mithat Paşa'yı sadrazamlıktan azletti ve sürgüne gönderdi OsmanlıRus savaşı ve Meclisteki Mebusların aralarındaki çekişmeleri yüzünden meclis çalışamaz ülkü gelmişti Sultan Abdülhamid meclisi tatil ettiğini açıkladı (1878) (II Meşrutiyet’in İlanı) Meşrutiyet yanlıları Jön Türkler adı altında çalışmalara başlamışlar ve padişah Sultan İkinci Abdülhamid'e Meşrutiyeti tekrar bildiri etmesi için baskıda bulunuyorlardı Daha fazla Makedonya'da örgütlenen İttihat ve Terakki Partisi ileri gelenleri beraberindekilerle ayaklanmaya başladılar bu isyanların daha da büyümesinden çekinen Sultan İkinci Abdülhamid, Meşrutiyeti İkinci kere duyuru etti (23 Temmuz 1908) İkinci Meşrutiyetin ilanı ile; ülkede asayiş ve güven ortamı resmileşmiş, sansür kaldırılarak basına serbestlik meşhur, özgürlük ve güven ortamı belirlenmiş, siyasi partiler oluşmaya başlamış, Kanuni Esasi yürürlüğe girmiş ve tüzük üzerinde kayda değer şartların değişmesi üretilmiş ve halk müziği ikinci kez yönetime padişah yanında katılma imkanı bulmuştur Olağan Osmanlı idaresinin güçsüzlük ve çöküşünün her alanda iyice keskin ışık halkası gelmesi ve reform ihtiyacını tartışmasız öncelikli sorun niteliğini kazanmasıyla birlikte, XIX yüzyıl, Osmanlı toplumu için tam bir dönüşüm ve reform çağı olarak tarihte yerini almıştır Bu anlamda XVIII yüzyılda başlayan askerî alandaki yenilik girişimleri, XIX yüzyıla gelindiğinde, malî, idarî, sosyal ve kültürel yeni içerikler kazanmıştır III Selimle giderek belirginleşen yenileştirme hareketleri II Mahmut’la kendini ağırlıklı olarak belli etmeye başlamıştır “IIISelim’in ferormları böylece başarılı olmamışsa da, halefleri için gedikler açmış yol göstermişti Lale döneminde eski demir perdeyi yıkma süreci devam etmiş, Osmanlılarda bir batı düşüncesi yerleşmeye başlamıştı Bu dönemde bilhassa yönetim alanında atılan adımlar Osmanlı kamu yönetiminin çağdaş anlamda kurumlaşmasını beraberinde getirmiştir Bu anlamda ademi merkeziyetçiliğin esas kurumları olan lokal yönetimlerin farklı ve manâlı bir yeri vardır III Selimden sonra iktidarı devralan II Mahmut'un diğer bir fazla manâlı konularda olduğu gibi lokal yönetimin meydana getirilmesi sürecinin de başlatıcısı olduğu söylenebilir “Bu çağda yeni bir dönemi başlatan Tanzimat Fermanı ile padişah, halka kanun önünde denklik; mülk, can ve iffet güvencesi; malî, idarî, askerî ve sosyal alanlarda da yeniliklerin yapılmasını, yeni kurumların tesisi ve yeni kanunların yapılmasını vaad ediyordu İdarenin her tarafta düzenlenmesi ve modernleştirilmesi için ilk önce malî kaynaklara olan gereklilik reform zorunluluğunu daha da arttırıyordu Zaten Osmanlı devletinin çöküşünün en manâlı sebeplerinden biri malî sistemdeki bozukluktu Vergilerin toplanması, tespiti ve yönetiminde ciddî sıkıntılar yaşanmaktaydı İltizam usulü bir çözüm olmamış bütün tersine yeni sıkıntılara sebep olmuştu Bunun içindir fakat Tanzimat Fermanı özellikle iltizam sisteminin yerini alacak düzgün bir vergilendirme sistemi sözü vermekteydi Bu amaçla Babı ali taşraya vali derecesinde yetkili muhassıllar gönderdi Malî yenilikler ve iltizam usulünün kaldırılması meyanında vilayetlere gönderilen muhassıllara burada yardımcı olacak Muhassıllık Meclisleri adında kurullar tesis edildi Daha önce II Mahmut döneminde valilere muavin olması nedeniyle oluşturulan Meşveret Divanı örnek alınmıştı Muhassıllık meclislerinde meclis başkanlığını muhassıl yerine getirirken, eyaletlerde bu tahsis valiye verilmiştir Oysa beklenen sonuca ulaşılamadığı için kısa bir vakit daha sonra muhassıllık kaldırılmış, ülke yönetimi her yerde ele alınırken meclisler de bir değişime uğramıştır “Muhassllık meclislerinin adları Memleket Meclisine dönüştürülürken ,yapısında ve işleyişinde manâlı bir değişim olmamakla birlikte, sancak merkezlerinde kaymakamlar, eyaletlerde ise valiler meclislerin doğal başkanları oldular Bu yapılanma ile, 1842 1849 yılları aralarında Tanzimat'ın taşrada uygulanmasında memleket meclislerinin önemli etkinlikleri oldu Muhassıllık meclisleri ve iltizam sistemi ile ilgili gelişmeleri Halil İnalcık ise, Senedi İttifakGülhane Hattı ikiliği çerçevesinde ele almaktadır Ona göre, siyasî tarih bakımından Senedi İttifak, büyük ayanın devlet iktidarını teftiş altına alma teşebbüsünü açıklama etmektedir; Gülhane Hattı ise ona karşı Padişahın mutlak otoritesini savunarak merkeziyetçi devlet idaresinin, diğer deyimle bürokrasinin işlere mutlak bir şekilde el koymasını açıklama eder Bir başka açıdan bakılırsa, birincisi gelenekçi, diğeri moderndir Biri o vakit eyaletlerde hakim kuvvetlerin menfaatlerinin ve yaşam görüşünün ifadesi ise, diğeri merkezi devleti ve onun o zamanki iç ve dış şartlar aleyhinde menfaatlerini en iyi temsil ettiğine hükm edilen batıcı idarecilerin idealini açıklama eder Tarihî oluş içerisinde bu iki hareket birbirine sıkı bir şekilde bağlıdır Senedi İttifak ve Gülhane Hattı siyasî bir mücadelenin birbirini kovalayan iki safhasından başka bir şey değildir Bu itibarla ölü bir vesika olarak kalmış olmakla beraber, senedi ittifakın büyük bir tarihî manası vardır İlber Ortaylı ise, Senedi İttifakı fazla gecikmiş Magna Carta olarak nitelendirmekte ve modern devlet yapısı ve ideolojisi ile uyuşmaz bir belge olduğunu belirtmektedir Senedi İttifak, Osmanlı devletinde hürriyetlerin ve parlamentarizmin gelişmesini sağlayamayacağı gibi zinde bir merkezî devletin varlığını da tehdit etmiş, padişahın ve merkezi devlet bürokrasisinin tepkisine niçin olmuştur Bu belgenin Magna Carta niteliğine İdris Küçükömer de dikkat çekmektedir; Ona kadar, Osmanlı toplumunda büyük toprak mülkiyetine alt yeni bir derslik olarak beliren ayan gerçeği karşı eğer, İngilizlerde olduğu gibi bir Magna Carta aranacaksa, bu olsa olsa Senedi İttifakta bulunabilirVergilerin tespiti ve cezalandırmada hukuk devleti arayışı noktasındaki benzerliklere rağmen bu konuda, aleyhinde görüşte olan Niyazi Berkes'e göre ise, bu iki belge aralarında benzerlik çağırmak doğru değildir Ilk Olarak lordlara da yargı tanıyan Magna Carta vakit geçtikçe burjuvaları da bir heyet, bir derslik ya da etat anlamında kapsamına alan bir anlayış ve uygulamaya vardırılabilmişti Osmanlı devletinde ise, böyle bir feodalizmden söz etmek söz konusu olmadığı gibi, Senedi İttifak da, feodal hakları olan beyler sınıfı ile beylerin en üzerinde yer alan hükümdar aralarında üretilmiş bir sözleşme özelliğinde ortaya çıkmamıştır Ne İslam, ne de Osmanlı hukukunda ulema, umera ve reaya hukuk karşı bir heyet, bir derslik olarak görülmüşlerdir Haklar ancak bireyler için laf konusudur Bu temel farklar nedeniyledir fakat, İngiltere'de Magna Carta demokratik bir gelişmenin kapılarını aralarken, Osmanlı devletinde Senedi İttifakın böyle bir işlevi olmamıştır Bu işlevsel farklılık, BatıBatıdışı ayrımı bağlamında, Avrupa ve OsmanlıTürk toplumunun merkeziyetçilikademi merkeziyetçilik ilişkileri ile lokal yönetimşehir yapılanmalarının ortaya çıkıp, gelişmesinde önemli bir noktayı oluşturmaktadır Ahmet Davutoğlu ise böyle bir karşılaştırmayı anlamsız bulmaktadır Buna tarafından, iki ayrı sosyal, siyasî ve hesaplı birikime sahip iki toplumda yaşanan iki tarihî vaka arasında asırları aşan bir mukayese zemini oluşturmaya amaçlamak oysa ve oysa böylesi bir zemini manalı kılacak büyük ölçekli bir teorik çerçeve ile mümkündür Halbuki bu tür mukayeseler genelde evrenselliğine inanılan bir takım olguların büyük genellemelerle her toplumda ayrı dönemlerde tezahür ettiği varsayımından kaynaklanmaktadır Bu ise önyargılı ve yanlış sonuçlara yol açmaktadır  
 
858,500Konular
982,369Mesajlar
32,972Kullanıcılar
estergon37Son üye
Üst Alt