Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Osman Bey’in Hayatı
Osman Bey Osmanlı Cihan Devleti’nin kurucusu ve ilk Padişahıdır. 1258 yılında Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde doğan Osman Bey’in babası Anadolu Selçuklu Devleti’nin, Bizans sınırına yakın uç beyi olan Ertuğrul Gazi, annesi ise Hayme Hatun’dur. Eşi ise Malhun Hatundur.
Osman Bey 1281 yılında Kayı Boyu’nun yönetimini ele aldığında Söğüt ve Domaniç bölgesinde kurulan Osmanlı Beyliği’nin sınırları 4800 kilometrekare iken vefat ettiğinde ise bu rakam 16.000 metrekareye çıkmıştır. 23 yaşında Devlet-i Osmaniyye’nin başına geçen Osman Gazi Bizans sınırına düzenlediği seferler ile kısa zamanda sınırlarını genişletmiştir. Osman Gazi Karacahisar, Göynük, Mudurnu, Yarhisar, İnegöl, Yenişehir, Kocahisar, Lefke, Geyve ve Akhisar’ı aldı.
Osman Gazi 1314 senesinde Bursa’yı kuşattı ancak alamadı, 1321 senesinde yönetimini oğlu Orhan Gazi’ye devretti. Osman Gazi 1326 yılında Bursa’da nikris(Gut) hastalığından vefat etti. Geride ise bıraktığı mal varlığı bir at zırhı, bir çift çizme, birkaç sancak, bir mızrak, bir tirkeş, bir kaç at ve üç sürü koyundu.İslam dinine verdiği hizmetten dolayı “Fahreddin” (dinin öğüncü) lakabıyla tanınır.
Devlet Sırrı “SOHBET”
Osmanlı Devleti’ni kuran Ertuğrul Gazi, Osman Gazi ve Orhan Gazi büyük ihtimalle okur-yazar değildiler. Buna rağmen müthiş bir ileri görüşlü ve analizci olan bu üç lider bilge, adil, planlı ve kararlı bir şekilde Osmanlı Devleti’nin temellerini atmışlardır. Uzun uğraşlar ve eğitimler sonucu kazanılan bu meziyetleri nasıl kazandıkları ise tam bir merak konusu… Sanırım bunun nedeni “Sohbet”.
Sohbet Osmanlı Devleti’nde yaygınlaşmış, evlerden mekteplere, hanlardan hamamlara, tüm toplumsal mekanları sarmış bir olgudur. Camilere sohbet odaları eklenmiş, sarayda, tekkede, kahvehanelerde sohbet edilmekteydi. Öyle ki “sohbet” padişahların huzuruna çıkıp “Huzur-ı Humayun Dersleri” ne dönüşmüştür.
Ertuğrul Gazi, aşiretteki ufku açık alimleri dinleyerek bilgilerini pişirip harmanlarken, abileri haylazlık peşindelerdi. Bu sayede babası vefat eden Ertuğrul Gazi kardeşlerine üstünlük kurup Beyliğin başına geçmeyi haketmiştir. Savaşarak Ceber bölgesine ulaştıkları günlerde, kardeşleri göç etmekten yorulduklarını, çok can ve mal kaybettiklerini söyleyerek eski yurtlarına dönmek istemişlerdir. Osman Gazi ise ağabeyleri Gündoğdu Bey’le Sungur Tekin Bey’e “Deryayı (denizi) geçeceğiz ve devlet olacağız” demiştir. Ufku geniş ve Bizans’ı fethetmeyi aklına koymuş Osman Bey’e abileri “Derya diye tutturdun, lakin deryanın suyu tuzludur, ne hayvan ne insan içebilir, hatta ekin sulamaya dahi yaramaz” dediler. Ertuğrul Gazi’nin hayallari Bizans’a uzanmışken, abileri ise sığ düşüncelere kapılıp hayvancılık ve çiftçilik düşüncelerinden çıkamıyorlardı. Sonunda abileri aşiretin 3/2’lik kısmını alıp eski yurtlarına göç ettiler ve tarihten silindiler. Belkide Cengiz Han tarafından yolda katledildiler! Ertuğrul Gazi’nin kuzeybatı yönüne ilerleyip nasıl cihan devleti kurduğunu da tüm tarih kitapları yazıyor.
Sponsorlu Bağlantılar
Ertuğrul Gazi bir gün oğlu Osman Bey’i karşısına alıp “Oğulcuğum, Şeyh Edebali bizim boyun(aşiret) ışığı ve yüreğidir. Terazisi ince tartar, dirhem şaşmaz. Bu yüzden beni kır, Şeyh’i kırma, bana karşı gel, ona karşı gelme” dedi. Bu sözler karşısında nutku tutulan Osman Bey büyük bir tutku ve şevk ile Edebali’ye bağlandı. Tekke sohbetleri ışığında kendini yetiştiren Osman Gazi’nin iradesinin kuvveti Bizans topraklarına kadar yayılmıştı. Zamanı geldiğinde ise Bizans’ın kalbi Bursa’yı kirişten atılmış ok gibi vurdu. Bursa’nın fethi ile Oğlu Osman Bey İznik’te harmanlandı hemde Rumeli’de soluklandı. Böylece “Sohbet” devlet doğurdu, küçük bir aşiret olan Osmanlı, önce beyliğe ardından ise Devlete dönüştü.
Malhun Hatun ile Evliliği
Osman Bey’in gençlik dönemlerinden bir gün tekkedeki sohbet uzadıkça uzadı. Gece yarısını geçmişti, Osman Bey kendisi için ayrılan taş hücreye dinlenmek için geçti. Odada sadece yatak ve rahle üzerinde Kuran-ı Kerim vardı. Yatağına girdi fakat gözüne uyku girmiyordu. Aklı ve gözü rahledeki Kuran’da idi. Bir türlü uyku tutmuyordu Osman Bey’i. Onu sabah uyandırmaya gelenler dik bir şekilde elleri önünde beklerken buldular. Sabah kadar Kuran-ı Kerime olan saygı ve sevgisinden gözüne uyku girmemişti.
Durumu Şey Edebaliye aktardıklarında, sordu: ” Neden uyumadın? “ Osman Bey boynunu bükerek ” Kelam-ı Kadim karşısında ayaklarımı uzatıp yatmayı içime sindiremedim”dedi. Şey Edebali de “Ben dervişim, kızımı da benim gibi bir dervişe vereceğim” diyerek Osman Bey’e “Bu tavrın ile bizden daha derviş olduğunu ispatladın” dedi. Ardından kızı Malhun Hatun’u Osman Bey’e nikahladı.
Osman Gazi ata binmekte ve kılıç kullanmakta ve savaşta ustaydı. Akçakoca, Konur Alp, Samsa Çavuş ve Gazi Abdurrahman Bey gibi çok değerli komutanlar ile birlikte savaşıp Bizans İmparatorluğuna karşı büyük zaferler kazanmıştır. 27 Ocak 1299’da bağımsızlığını ilan eden Osmanlı Beyliği 623 yıllık Osmanlı İmparatorluğunun temellerini atmıştır.
Osman Bey Osmanlı Cihan Devleti’nin kurucusu ve ilk Padişahıdır. 1258 yılında Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde doğan Osman Bey’in babası Anadolu Selçuklu Devleti’nin, Bizans sınırına yakın uç beyi olan Ertuğrul Gazi, annesi ise Hayme Hatun’dur. Eşi ise Malhun Hatundur.
Osman Bey 1281 yılında Kayı Boyu’nun yönetimini ele aldığında Söğüt ve Domaniç bölgesinde kurulan Osmanlı Beyliği’nin sınırları 4800 kilometrekare iken vefat ettiğinde ise bu rakam 16.000 metrekareye çıkmıştır. 23 yaşında Devlet-i Osmaniyye’nin başına geçen Osman Gazi Bizans sınırına düzenlediği seferler ile kısa zamanda sınırlarını genişletmiştir. Osman Gazi Karacahisar, Göynük, Mudurnu, Yarhisar, İnegöl, Yenişehir, Kocahisar, Lefke, Geyve ve Akhisar’ı aldı.
Osman Gazi 1314 senesinde Bursa’yı kuşattı ancak alamadı, 1321 senesinde yönetimini oğlu Orhan Gazi’ye devretti. Osman Gazi 1326 yılında Bursa’da nikris(Gut) hastalığından vefat etti. Geride ise bıraktığı mal varlığı bir at zırhı, bir çift çizme, birkaç sancak, bir mızrak, bir tirkeş, bir kaç at ve üç sürü koyundu.İslam dinine verdiği hizmetten dolayı “Fahreddin” (dinin öğüncü) lakabıyla tanınır.
Devlet Sırrı “SOHBET”
Osmanlı Devleti’ni kuran Ertuğrul Gazi, Osman Gazi ve Orhan Gazi büyük ihtimalle okur-yazar değildiler. Buna rağmen müthiş bir ileri görüşlü ve analizci olan bu üç lider bilge, adil, planlı ve kararlı bir şekilde Osmanlı Devleti’nin temellerini atmışlardır. Uzun uğraşlar ve eğitimler sonucu kazanılan bu meziyetleri nasıl kazandıkları ise tam bir merak konusu… Sanırım bunun nedeni “Sohbet”.
Sohbet Osmanlı Devleti’nde yaygınlaşmış, evlerden mekteplere, hanlardan hamamlara, tüm toplumsal mekanları sarmış bir olgudur. Camilere sohbet odaları eklenmiş, sarayda, tekkede, kahvehanelerde sohbet edilmekteydi. Öyle ki “sohbet” padişahların huzuruna çıkıp “Huzur-ı Humayun Dersleri” ne dönüşmüştür.
Ertuğrul Gazi, aşiretteki ufku açık alimleri dinleyerek bilgilerini pişirip harmanlarken, abileri haylazlık peşindelerdi. Bu sayede babası vefat eden Ertuğrul Gazi kardeşlerine üstünlük kurup Beyliğin başına geçmeyi haketmiştir. Savaşarak Ceber bölgesine ulaştıkları günlerde, kardeşleri göç etmekten yorulduklarını, çok can ve mal kaybettiklerini söyleyerek eski yurtlarına dönmek istemişlerdir. Osman Gazi ise ağabeyleri Gündoğdu Bey’le Sungur Tekin Bey’e “Deryayı (denizi) geçeceğiz ve devlet olacağız” demiştir. Ufku geniş ve Bizans’ı fethetmeyi aklına koymuş Osman Bey’e abileri “Derya diye tutturdun, lakin deryanın suyu tuzludur, ne hayvan ne insan içebilir, hatta ekin sulamaya dahi yaramaz” dediler. Ertuğrul Gazi’nin hayallari Bizans’a uzanmışken, abileri ise sığ düşüncelere kapılıp hayvancılık ve çiftçilik düşüncelerinden çıkamıyorlardı. Sonunda abileri aşiretin 3/2’lik kısmını alıp eski yurtlarına göç ettiler ve tarihten silindiler. Belkide Cengiz Han tarafından yolda katledildiler! Ertuğrul Gazi’nin kuzeybatı yönüne ilerleyip nasıl cihan devleti kurduğunu da tüm tarih kitapları yazıyor.
Sponsorlu Bağlantılar
Ertuğrul Gazi bir gün oğlu Osman Bey’i karşısına alıp “Oğulcuğum, Şeyh Edebali bizim boyun(aşiret) ışığı ve yüreğidir. Terazisi ince tartar, dirhem şaşmaz. Bu yüzden beni kır, Şeyh’i kırma, bana karşı gel, ona karşı gelme” dedi. Bu sözler karşısında nutku tutulan Osman Bey büyük bir tutku ve şevk ile Edebali’ye bağlandı. Tekke sohbetleri ışığında kendini yetiştiren Osman Gazi’nin iradesinin kuvveti Bizans topraklarına kadar yayılmıştı. Zamanı geldiğinde ise Bizans’ın kalbi Bursa’yı kirişten atılmış ok gibi vurdu. Bursa’nın fethi ile Oğlu Osman Bey İznik’te harmanlandı hemde Rumeli’de soluklandı. Böylece “Sohbet” devlet doğurdu, küçük bir aşiret olan Osmanlı, önce beyliğe ardından ise Devlete dönüştü.
Malhun Hatun ile Evliliği
Osman Bey’in gençlik dönemlerinden bir gün tekkedeki sohbet uzadıkça uzadı. Gece yarısını geçmişti, Osman Bey kendisi için ayrılan taş hücreye dinlenmek için geçti. Odada sadece yatak ve rahle üzerinde Kuran-ı Kerim vardı. Yatağına girdi fakat gözüne uyku girmiyordu. Aklı ve gözü rahledeki Kuran’da idi. Bir türlü uyku tutmuyordu Osman Bey’i. Onu sabah uyandırmaya gelenler dik bir şekilde elleri önünde beklerken buldular. Sabah kadar Kuran-ı Kerime olan saygı ve sevgisinden gözüne uyku girmemişti.
Durumu Şey Edebaliye aktardıklarında, sordu: ” Neden uyumadın? “ Osman Bey boynunu bükerek ” Kelam-ı Kadim karşısında ayaklarımı uzatıp yatmayı içime sindiremedim”dedi. Şey Edebali de “Ben dervişim, kızımı da benim gibi bir dervişe vereceğim” diyerek Osman Bey’e “Bu tavrın ile bizden daha derviş olduğunu ispatladın” dedi. Ardından kızı Malhun Hatun’u Osman Bey’e nikahladı.
Osman Gazi ata binmekte ve kılıç kullanmakta ve savaşta ustaydı. Akçakoca, Konur Alp, Samsa Çavuş ve Gazi Abdurrahman Bey gibi çok değerli komutanlar ile birlikte savaşıp Bizans İmparatorluğuna karşı büyük zaferler kazanmıştır. 27 Ocak 1299’da bağımsızlığını ilan eden Osmanlı Beyliği 623 yıllık Osmanlı İmparatorluğunun temellerini atmıştır.
