iltasyazilim
FD Üye
Ölümle Aralanan Kapı
Ne hülyalarla gelir gelenler bu dünyaya,
Gelir ve tıpkı bir bayram sihriyle duyulur;
Oysa ilk adımla yolculuk başlar ukbâya,
Birer birer gelenler bir bir yola koyulur
Bahar kokuları tüterken doğumevinde,
Esiverir kapı komşuda acı bir hazan
Ve ötelere yol görünür günün birinde,
Kimsesiz ruhları sarar kapkara bir hicran:
Kararır aklın boşluğunda sınırsız gökler,
Duyguların bağrına yıldırımlar iner;
İnsan bir meçhule doğru sürünür, emekler,
Ürperir duyduklarıyla ve çılgına döner
Yaşadığı dünkü sahillerden açıldıkça,
Hayat içindeki elemleri duya duya
Körtopal ruhundaki boşluklara daldıkça,
Sürüklendiğini sanır bir karanlık koya
Sonunda deliniverir o lezzetli uyku,
Görünür hayat dedikleri yalanın dibi,
Rüya biter, ağarır o gerçek âlemin ufku,
Ürpertiler salar hislere sur sesi gibi
Ve yürür hep bakarak bir ileri, bir geri,
Eski dünyası yıkık, yenisi de belirsiz;
Aralar ölüm duygusu bir bir perdeleri,
Ufuktaki ayın göründüğünden de sessiz
Hayrette kalır ruh, dehşetle irkilir insan,
Sürüklenir yığınlar takılmadan engele
Hazanla sararmış yapraklar gibidir her yan,
Savrulur kapılmışçasına bir deli yele
Koşarlar gözleri mıhlanmış gibi ileriye,
Orda kopkoyudur zaman, ses vermez saatler;
İsteseler de artık dönemezler geriye,
Değişmiştir yergök, yağar her yana âyetler
İnanan ruhlara ibadet bir burak olur,
Ererler meleklerin uçuştuğu iklime
Kalp huzurla dolar, ruh aradığını bulur,
Duyar Hak iltifatını kelime kelime
Neş’e şimşekleri çakar mü’min çehrelerde,
Köpürür geçerken ışıktan yollarda hisler,
Vuslat cümbüşleri duyulur biraz ilerde,
Hûri besteleriyle yükselir tın tın sesler
Bu yerde çiçekler nergisler gibi göz kırpar,
Nabızlar başka atar, kalpler bir başka vurur;
Burada sürekli gözlerden tebessüm yağar,
Durması mukadder olsa, kalp sevinçten durur
Kâh gönüller firdevslerde tenezzühe koşar,
Renk, desen, âhenk bir büyü ile gözlere siner
Kâh güzellikler cennet sınırlarını aşar,
Bu şehrayine mevkibleriyle melekler iner
Ne hülyalarla gelir gelenler bu dünyaya,
Gelir ve tıpkı bir bayram sihriyle duyulur;
Oysa ilk adımla yolculuk başlar ukbâya,
Birer birer gelenler bir bir yola koyulur
Bahar kokuları tüterken doğumevinde,
Esiverir kapı komşuda acı bir hazan
Ve ötelere yol görünür günün birinde,
Kimsesiz ruhları sarar kapkara bir hicran:
Kararır aklın boşluğunda sınırsız gökler,
Duyguların bağrına yıldırımlar iner;
İnsan bir meçhule doğru sürünür, emekler,
Ürperir duyduklarıyla ve çılgına döner
Yaşadığı dünkü sahillerden açıldıkça,
Hayat içindeki elemleri duya duya
Körtopal ruhundaki boşluklara daldıkça,
Sürüklendiğini sanır bir karanlık koya
Sonunda deliniverir o lezzetli uyku,
Görünür hayat dedikleri yalanın dibi,
Rüya biter, ağarır o gerçek âlemin ufku,
Ürpertiler salar hislere sur sesi gibi
Ve yürür hep bakarak bir ileri, bir geri,
Eski dünyası yıkık, yenisi de belirsiz;
Aralar ölüm duygusu bir bir perdeleri,
Ufuktaki ayın göründüğünden de sessiz
Hayrette kalır ruh, dehşetle irkilir insan,
Sürüklenir yığınlar takılmadan engele
Hazanla sararmış yapraklar gibidir her yan,
Savrulur kapılmışçasına bir deli yele
Koşarlar gözleri mıhlanmış gibi ileriye,
Orda kopkoyudur zaman, ses vermez saatler;
İsteseler de artık dönemezler geriye,
Değişmiştir yergök, yağar her yana âyetler
İnanan ruhlara ibadet bir burak olur,
Ererler meleklerin uçuştuğu iklime
Kalp huzurla dolar, ruh aradığını bulur,
Duyar Hak iltifatını kelime kelime
Neş’e şimşekleri çakar mü’min çehrelerde,
Köpürür geçerken ışıktan yollarda hisler,
Vuslat cümbüşleri duyulur biraz ilerde,
Hûri besteleriyle yükselir tın tın sesler
Bu yerde çiçekler nergisler gibi göz kırpar,
Nabızlar başka atar, kalpler bir başka vurur;
Burada sürekli gözlerden tebessüm yağar,
Durması mukadder olsa, kalp sevinçten durur
Kâh gönüller firdevslerde tenezzühe koşar,
Renk, desen, âhenk bir büyü ile gözlere siner
Kâh güzellikler cennet sınırlarını aşar,
Bu şehrayine mevkibleriyle melekler iner